23 Kasım 2024 Cumartesi

Soru önergesine 'Erdoğan' gerekçesiyle ret

HDP'li Beştaş'ın TTB Merkez Konsey üyelerinin gözaltına alınmasına ilişkin soru önergesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ismi geçtiği için TBMM Başkanı Kahraman tarafından reddedildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik her türlü eleştiri "cumhurbaşkanına hakaret" olarak görülüp soruşturma ve dava konusu yapılırken, bir soru önergesi de Erdoğan'ın ismi geçtiği için reddedildi.
 
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın TTB Merkez Konsey üyelerinin gözaltına alınmasına ilişkin soru önergesi, TBMM Başkanlığı tarafından işleme konulmadı.
 
Beştaş, Başbakan Binali Yıldırım'ın yanıtlaması istemiyle 2 Şubat'ta sunduğu soru önergesinde, Türk Tabipleri Birliği'nin Efrin'e yönelik müdahale gerekçesiyle yazılı bir açıklama yayımladığını hatırlatarak, şu ifadeyi kullanmıştı: <strong>"Barış içinde yaşama hakkına vurgu yapan bildiri partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuşma yapan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterilmiştir."</strong>
 
İşte bu ifade, soru önergesinin reddine gerekçe yapıldı. 
 
TBMM Başkanı İsmail Kahraman imzasıyla, Beştaş'a iletilen yanıtta, şöyle denildi: "Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 96. maddesine göre soru; kısa, gerekçesiz ve kişisel görüş ileri sürülmeksizin; kişilik ve özel yaşama ilişkin konuları içermeyen bir önerge ile açık ve belli konular hakkında bilgi istemekten ibarettir. TBMM İçtüzüğü'nün 97. maddesi, istişare amaçlı konular içeren soruların Başkanlıkça kabul edilmeyeceğini hükme bağlamıştır. İlgili önergenizin giriş kısmının <strong>birinci paragrafının ikinci cümlesi</strong> ile tüm soruları İçtüzük hükümlerinde belirtilen nitelikleri taşımadığından önergeniz işleme konulamamış ve ekti iade edilmiştir. Söz konusu kısım ve sorular İçtüzük hükümlerine uygun olarak yeniden düzenlendiği takdirde önergeniz işleme konulabilecektir."
 
HDP'li Beştaş'ın soru önergesi şöyleydi:
 
"Türkiye kamuoyu tarafından da yakından takip edildiği üzere 24 Ocak 2018 tarihinde doktorların %87'sinin mensubu olduğu Türkiye Tabipler Birliği Afrine'e yönelik müdahale gerekçesiyle yazılı bir açıklama yayımladı. <strong>Barış içinde yaşama hakkına vurgu yapan bildiri partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuşma yapan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterilmiştir. </strong>Ardından TTB yeni bir yazılı açıklama ile bildirinin arkasında olduklarını dile getirerek; savaş, terör saldırıları, çatışma gibi olaylar karşısındaki tutum bildirgelerinin aynı temelde olduğu da vurgulamıştır. 
29 Ocak 2018 tarihinde ise İçişleri Bakanlığı "terör örgütünün faaliyetlerini meşru gösterdiği, suçu ve suçluyu övdüğü, halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği" gerekçeleriyle TTB Merkez Konseyi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da 30 Ocak 2018 günü TTB Merkez Konseyi üyesi 11 kişi hakkında soruşturma başlatmış ve hekimler gözaltına alınmıştır. Gözaltılara ilişkin AKP sözcüsü Mahir Ünal ise bunun bir yargı kararı olduğunu ve yargı kararlarına ilişkin mülahazalarda bulunmanın doğru olmadığını ifade etmiştir. 1 Şubat 2018 günü de İstanbul Üniversitesi TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ve Prof. Dr. Taner Gören'i 3 aylığına görevlerinden uzaklaştırırken TTB yöneticilerinden Şeyhmuz Gökalp'in de çalıştığı merkez bankasındaki görevine son verilmiştir.
 
Bu bağlamda;
1- TTB'nin açıklamasına ilişkin hükümetinizin tepkilerinin sebebi Afrin'e yönelik müdahalenin haksız olması mıdır?
2- Savaş karşıtlarına ilişkin yürütülen gözaltı ve sair baskı araçlarının hızla devreye sokulmasının sebebi savaşın haksızlığının kamuoyunda algılanmasının engellenmesi midir?
3- TTB'nin açıklamasına ilişkin AKP Genel Başkanının ifadelerinin ardından yargının harekete geçmesini nasıl açıklamaktasınız? Yargı mensupları hükümet tarafından yapılan her açıklamayı talimat olarak mı değerlendirmektedir? Bunun sebebi nedir?
4- Yargının açık bir talimata göre işlem tesis etmesi karşısında parti sözcünüzün yargı kararlarına dair değerlendirmede bulunmanın doğru olmadığı açıklaması ne anlama gelmektedir? Hükümetinizin beğendiği yargı kararları değerlendirmeye tabi tutulmazken beğenilmeyen yargı kararlarının açıkça eleştirilmesi ne anlama gelmektedir? Yapılan açıklama TTB üyeleri hakkındaki gözaltı işleminin tasvip edildiği anlamına mı geliyor?
5- Gözaltına alınan TTB üyelerinin görevlerinden uzaklaştırılması yahut görevlerine son verilmesinin anlamı nedir? Kurumlar hükümetin tutumuna göre mi işlem tesis etmektedir? Hükümetiniz ile devlet kurumları arasında emir – komuta zinciri mi vardır?
6- TTB üyelerinin aynı zamanda görevlerine son verilmesi hekimlik mesleğinin de cezalandırılması anlamına gelmiyor mu? 
7- TTB üyelerinin barış hakkına yönelik açıklamaları karşısında gelişen bu tutum ile tüm savaş karşıtlarına gözdağı mı veriliyor? Bundan sonra savaş karşıtı açıklama yapan her kişi ya da kurum benzer risklerle karşı karşıya mı bırakılacaktır?
8- İktidarınızın söylemlerine herkes uymak zorunda mıdır? Uymadıkları taktirde gözaltı, görevden alma ve benzeri gibi yöntemleri tehdit olarak mı kullanıyorsunuz?
9- TTB üyelerine yapılan yaptırımın bir benzeri geçtiğimiz yıllarda barış bildirisine imza atan akademisyenler için de yapılmış olup bu durum aydın kırımı değil midir? Aydınlara ve bilim insanlarına yönelik bu yaklaşımın sebebi nedir?
10- TTB üyelerine, barış isteyen akademisyenlere yönelik bu yaklaşımın bir nedeni de bilimsel kurumlarda yeni bir dizayn çalışması mıdır? 
11- Topluma yönelik baskıcı tutum ve hukuk dışı yaptırımların sonlandırılmasına dönük bir söylem ve çalışma süreci başlatacak mısınız?"