24 Kasım 2024 Pazar

Sarin Baran yazdı | Rüzgara karşı yürüyüş

Şafak yoldaşın devrimciliğini, partili yürüyüşünü incelediğimizde ilk göze çarpanın söz-eylem tutarlılığı olduğunu görürüz. Öğrenmeye açık olması, kendinde olduğu gibi ortamdaki geri, erkek egemen yanlarla mücadelesi, ideolojik sorunları görme ve bunu bir mücadele gücüne dönüştürme hızı, yeteneği, hiç kuşkusuz devrimcilikle kurduğu doğru tarzından geliyordu. 2018'de tamamladığı eğitim sürecinden büyük başarılar biriktirerek çıkmayı başardı. Burada biriktirdiklerini eyleme dökme vakti geldiğinde de bir an olsun tereddüt etmeden en önde olmayı kendine görev bildi. Çünkü daha sorulacak çok hesap vardı ve bunun için de atılacak çok adım, yürünmesi gereken uzun bir yol vardı.

Ateş altındaki yürüyüşümüzün 30. yılındayız. Büyük bedeller ödeyerek girdiğimiz 30. yılda şöyle bir geriye dönüp baktığımızda ne kadar büyük ve güçlü bir mirasın sahibi olduğumuzu görebiliriz. Bu mirasta kuşkusuz en önemli pay ölümsüzlerimize aittir. Bu mirasta en önemli yan, bizlere miras bıraktıkları ölümsüzlerimizin yaşamları ve eylemleri oluyor. Yakın dönemde birbirinden değerli, genç, militan yoldaşlarımızı ölümsüzlüğe uğurladık. Yıldızlaşan her bir yoldaşın devrimci yaşamı, eylemi, duruşlarına dair birçok şey yazıldı. Ne kadar yazılırsa yazılsın çoğu zaman yoldaşları olarak ölümsüzleri anlatırken eksik kaldığımızı hissederiz. İşte bu his bende bu yazıya daha başlarken vardı. Uzun zamandır yazmak isteyip de yazmamamın nedenlerinden biriydi. Her ne kadar eksik kalacağını bilsem de geride kalanlar olarak görevimiz nasıl ki şehitlerin hesabını sormak, hayallerini gerçekleştirmek ise diğeri de onları anlatarak, onlardan öğrenerek onları yaşatmaktır.

Bu yazıda, genç yaşlarına rağmen direniş ve mücadele tarihine isimlerini başarıyla ve onurla nakşeden yıldızlaşanlarımızı, genç kahramanlarımızı, genç komutanlarımızı, Serhat şehitlerini anlatmaya çalışacağım.

GENÇLİĞİN PROTOTİPİ KOMUTAN ŞAFAK KIZILDERE
Kır birliğindeki adıyla Şafak Kızıldere (Ulaş Alankuş) yoldaş, 25 yaşında Agirî-Bazîd'de FESK Karadeniz Kır Birliği ve HBDH gerillası olarak düşmanla karşı karşıya geldiğinde hiç tereddüt etmeden tam da ant içerken ifade ettiği gibi; yani sözüne, yeminine sadık kalarak, silahının son mermisine kalbinin son vuruşuna kadar savaştı. Bu onurlu pratiğiyle adını Serhat'ın gerilla direniş tarihine yazdırırken, geride kalan biz yoldaşlarına ders çıkaracağımız, örnek almamız gereken koca bir miras bıraktı.

Suruç'ta 33 yoldaşının gözlerinin önünde katledilmesi Şafak yoldaş için yeni bir sıçrama eşiği oldu. O da tıpkı yoldaşları şehit Roza, şehit Sarin gibi Suruç katliamının hesabını sormak için yönünü politik askeri cepheye çeviren öncü komünist gençlerden biri oldu. Rojava'ya gidiş amacını en yalın haliyle, "Komünist bir genç olarak Suruç'ta katledilen yoldaşlarımız için, Ankara'da katledilenler için, Türkiye'de infazlarla katledilen devrimciler için savaşı büyütmeye geldim. Suruç şehitlerine, Suruç'ta yitirdiğimiz yoldaşlarımızın anısına bağlılıkla, onların mücadelesini büyüteceğimizi tekrar ederek sözlerimi bitirmek istiyorum" dediğinde henüz 20 yaşındaydı.

Devrimciliğe adım attığı ilk günden şehit düştüğü ana kadar Şafak yoldaşın yaşamını incelediğimizde öğreneceğimiz, kendi devrimciliğimizin üretimi, gelişiminde içereceğimiz /içermemiz gereken çokça devrimci özelliği, niteliği olduğunu görürüz. Ama biz daha çok politik askeri cepheye yüzünü döndükten sonraki 5 yıllık kısacık ama dolu dolu geçen zaman dilimine bakmakla sınırlı tutacağız. Bu zamana büyük başarılar sığdırdığını söyleyerek devam edebiliriz. Kısa bir ömrün ne kadar ve nasıl anlamlı yaşanabileceğini pratiğiyle gösteren yoldaşlardan oldu.

'SÖZÜMÜZ EYLEMİMİZDİR'* 
Şafak yoldaşın devrimciliğini, partili yürüyüşünü incelediğimizde ilk göze çarpanın söz-eylem tutarlılığı olduğunu görürüz. Partiye yazdığı raporlardan raporlarında yazdıklarını eyleme geçirmek için attığı adımlara, gösterdiği çabaya, harcadığı emeğe baktığımızda oldukça net ve yalın bir biçimde bu gerçeklikle karşılaşırız. Bir raporunda; "Uzun süredir verdiğim devrimci mücadele içerisinde kendimi tam anlamıyla bir politik askeri kadro olarak yetiştirmek, şehitlerimize ve Türkiye devrimci hareketinin şehitlerine layık olmaya çalışıyorum. Bu topraklarda ve Türkiye topraklarında yaşatılan zulme, baskılara ve faşizme karşı savaşmak ve düşmana karşı, onların saldırılarına karşı misliyle karşılık verebilmek için topyekun bir savaş için kendimi buraya hazırlamaya geldim. Ve savaşımımıza devam edeceğiz" diyordu. Söylediklerini hızlıca eyleme geçirme ve hiç tereddüt etmeden güçlü adımlarla harekete geçmeyi en iyi bilenlerden oldu. Çok söz söylemek önemli değildi onun için. Çünkü o, eylem insanıydı. Kendini politik askeri cephenin bir kadrosu olarak yetiştirmek için partinin ona sunduğu imkanları en iyi değerlendirmeyi bilenlerimizden oldu. Şehit Hüseyin Demircioğlu Akademisindeki eğitim sürecinde canlı ve öğrenmeye açık katılımı ile hem ideolojik hem de askeri gelişim düzeyinde sıçramalar yapmasına büyük katkıları oldu. Öğrenmeyi, bilgiyi bir iktidar gücü olarak değil, devrimci gelişimi için biriktirmeyi başaran yoldaşlardandı. Öğrenmeye açık olması, kendinde olduğu gibi ortamdaki geri, erkek egemen yanlarla mücadelesi, ideolojik sorunları görme ve bunu bir mücadele gücüne dönüştürme hızı, yeteneği hiç kuşkusuz devrimcilikle kurduğu doğru tarzından geliyordu. Sorgulayıcıydı, bu da etkin özne olma çabasının ürünüydü. Sorgulamayı sadece entelektüel ya da aktüel birikim için değil derinleşmek, nitelik biriktirmek için yapardı. Yoğun fiziki emek gerektiren yaşamın örgütlenmesinden düşünsel emeğe kadar bütünsel bir emekçilikti onun yaşamından yansıyan. 2018'de tamamladığı eğitim sürecinden büyük başarılar biriktirerek çıkmayı başardı. Burada biriktirdiklerini eyleme dökme vakti geldiğinde de bir an olsun tereddüt etmeden en önde olmayı kendine görev bildi. Çünkü daha sorulacak çok hesap vardı ve bunun için de atılacak çok adım, yürünmesi gereken uzun bir yol vardı.

NİHAİ AMAÇ DEVRİMİN ZAFERİ
"Nihai amaç devrimin zaferi" diyordu bir raporunda ama devrimin zaferi genel, soyut bir hedef değildi. Devrimin zaferi için yürünmesi gereken sarp, zorlu, dolambaçlı yollar olduğunun bilincindeydi. Bu nedenle yine büyük sözler söylemeden nihai amaca giden yolda üzerine düşen görevlerinin bilincinde olarak kendisine rol ve misyon biçmeyi başarmak en önemli noktalardan biriydi onun için. Sıradanlığı kabul etmeden, önüne büyük ve başarılabilecek hedefler koyarak ve aynı zamanda partinin önüne koyduğu görevleri en iyi biçimde yerine getirme çabasında olarak yol yürümek Şafak yoldaş için önemli ilkelerin başında geliyordu.

AMAÇTA NETLİK, HEDEFE BAĞLILIK
Eskiye dayalı, uzun süreli kır gerillacılığı tecrübesi olmamasına rağmen partisi onun başarabileceğine güvenerek önüne Karadeniz'e açılım görevi verdiğinde o da tıpkı şehit Sinan ve şehit Koray yoldaşlar gibi büyük bir onurla görevi kabul etmenin yanı sıra büyük bir coşku ve heyecanla, ciddiyetle hedefine odaklandı. Tarihsel önemdeki bu görevde bir ilki yaşayanlardan olacaktı. Bunun da ciddi bir hazırlık süreci gerektirdiğini biliyor, görüyor, anlıyordu. Fiziksel ve de zihinsel hazırlık süreci ahenkli bir biçimde örgütlenmeliydi. Ancak yine de en önemli olanı zihinsel, ruhsal hazırlıktı.

Gerilla alanlarındaki zorlu ve uzun yürüyüşler, görevler düşünüldüğünde ilk akla gelen güçlü bir fiziğe ihtiyaç olduğu yanılgısıdır. Evet, fiziğin hazır olması önemli bir noktadır. Ancak bir devrimci kafa hazırlığı olmadan hangi işe girerse girsin başarılı olamaz. Güçlü irade gerektiren zorlu işleri bir kenara bırakalım kafa hazırlığı olmadan çok basit görünen bir işin örgütlenmesi bile başarılamaz. Şafak yoldaş, bu durumun farkındaydı. Bu nedenle öncelikle yoğunlaştığı temel gündem, amacıyla kurduğu ilişkiyi güçlendirmeye, anlamlandırmaya çalışmaktı. Ancak bu biçimde, zorlandığında iradesini devreye koyup yürümeye devam edebilirdi. Öyle de yaptı. Gideceği alana ulaşması için aylarca yürümesi gereken yol ilk sınav olarak karşısına çıktığında, yorgunluğunu, duygularını, fiziğini ve iradesini örgütlemek için büyük bir çaba gösterdi. Düşe kalka, zorlana zorlana yürüdüğü yollarda bazen tökezledi, bazen ayağı kaydı ama hep yürüdü. Tıpkı çölde susuz kalan bir Bedevi'nin suya ulaşmak için gösterdiği çaba ve irade gibi. Bir farkla, onun suyu (hedefi) Karadeniz'di. Ve sonunda, çabası ve iradesiyle kazanmayı başardı, alanına adım atmak için ilk sınavını vermişti.

Şafak yoldaş ya da hemen yanıbaşındaki Sinan ve Koray yoldaşlar çok mükemmel oldukları için başarmadılar. Hedeflerinde net oldukları ve sonuna kadar ona bağlı kaldıkları için başardılar. Alanına ulaştıktan sonra birçok görev önünde duruyordu. İlk olarak açılım yaptığı alanlarda partiyi en iyi biçimde temsil etmek ve pratiğiyle partisinin tarzını göstermek bu görevlerin başında geliyordu. Bunun yanı sıra birçok görevi omuzlayan Şafak yoldaş sürecini kendi cümleleriyle en yalın halde şöyle ifade ediyor: "Pratik deneyim kazanma, askerlik düzeyimi geliştirme bakımından oldukça verim elde ettim. Çalışmaların içerisinde aktif bir biçimde rol oynamaya hem kendimi geliştirmeye hem de partimizi temsil etmenin ciddiyetiyle yaklaşmaya çalıştım." Partiyle ve görevlerle kurduğu ilişkiyi doğru zeminde kurmasaydı böyle bir derdi ve gündemi de olmazdı. Rojhilat'ta, Serhat'ta aldığı bütün görevlerde kendi hata, eksiklik ve yetmezlikleriyle yüzleşme ve tartışma cesareti göstermesi bir yana eksikliklerinin üstünü örtmeye çalışmadan, partiye bu konuda en açık, yalın halde tekmilini vermesi yoldaşın öne çıkan özelliklerinden biriydi. Yine beraber görev aldığı tüm arkadaşlarda emekçiliğiyle, yoldaşlığıyla, değerlerle kurduğu ilişkiyle, partiye bağlılığıyla, amacıyla kurduğu derin ilişkiyle silinmez izler bıraktı. Rojhilat'ta, Serhat'ta, Şafak yoldaşı tanıyan her bir yoldaşın anılarında onun özel bir yeri vardır. Ve bu durum yoldaşın şehadetinden sonra gelişmedi. Ölümsüzleşmesinden önce de ortamlarda (yukarıda da ifade etmeye çalıştığım ancak anlatmakta eksik ve yetersiz kaldığım) birçok özelliğiyle coşkusuyla, kararlılığıyla, cesaretiyle sohbetlerde yerini her zaman alırdı. Bazen bir eylem anındaki duruşu, bazen bir göreve giderkenki coşkusu, bazen bir arkadaşın yükünü hafifletme çabasındaki yoldaş inceliğiyle...

Rojhilat'ta ve Serhat'ta birçok başarılı eyleme katıldı. Ciddi anlamda askeri deneyim biriktirme arayışına girdi ve başarılı sonuçlar elde etti. Sinan ve Koray yoldaşların şehadetleri ona ne kadar ağır gelse de duygularını örgütlemek için ciddi bir iç mücadele verdi. Acısını öfkeye dönüştürerek intikam yeminini büyüttü. Yoldaşlarının şehadetinden geri sonuçlar çıkarmadan, düşmanın kuşatmasından korkmadan ileriye dönük yürüyüşünü yani yoldaşlarının ona devrettiği mirası devralarak Karadeniz'e ulaşmak için kararlılığını ve iradesini diri tuttu.

Sözün özü yazının başında da belirttiğim gibi ne kadar anlatılsa da eksik kalır ama son birkaç cümleyle bitirmek gerekirse; İstanbul'dan Serhat'a bulunduğu tüm alanlarda, aldığı tüm görevlerde başarıya kilitlenen genç bir devrimci için kısa ama dolu dolu bir tarihin nasıl yapıldığını Şafak yoldaşın pratiğinden öğrenmek hepimizin görevidir. Özellikle son dönemlerde tasfiyeci dalganın etkileri, sonuçları üzerinden yürütülen birçok ideolojik tartışma gündemimize girdi. Tasfiyeciliğin sadece mücadeleden kopmak olmadığı konusunda neredeyse herkes hem fikir. Bu nedenle içimizde konformist, statükocu vb. biçimlerde açığa çıkan tasfiyeci dalgayı kırmak için tüm partili yoldaşların bulunduğu yeri ve konumu yadsıyarak bir tartışma yürütmesi ve yeni kopuşlar örgütlemesi en önemli konularımızın başında gelmeli.

İç hesaplaşmaya ciddi ihtiyacın olduğu dönemlerden geçiyoruz. Daha fazla görev ve sorumluluk üstlenmek, zorlu görevlere aday olmak tabii ki bunların başında gelen konular olmalı. Öncülerimiz prototiplerimiz belli, onların yolundan yürümeyi tercih ediyorsak onların yaşam süzgecinden geçirmeliyiz kendimizi. Ancak bu biçimde pratiğimizi sorgulayarak değiştirebiliriz. Ve ancak bu sorgulamalarımızın sonucunda öncü çıkışlar yaparak bizlere devrettikleri mücadele bayrağını daha yüksekte tutarak mücadelemizi büyütebiliriz. Aksi takdirde kendi içimize dönerek, söylenmeci, beğenmeyen, kibirli, karamsar bir tarzda ısrar edersek irade kırılmalarının dışında bir sonuç elde edemeyiz. Oysa ki şehitlerimiz bizlere güçlü bir iradenin nasıl inşa edilebileceğinin haritasını gösterenlerdi. Onların pusulasında yürüyerek kararlı, kurallı ve cesur savaşçılar inşa edebiliriz. Bunun en büyük yükünü kuşkusuz gençlik omuzlamak zorunda. Genç komutanlarımızın çağrısına kulak vererek öncü çıkışlar yapmak önümüzdeki en temel görevdir. Bedel ödemek, bedel ödetmek, cüretle öne atılmak, yeni sorumluluklar üstlenmek kendi gerçeğine devrimci sorular sorarak bayrağı devralmak, mücadele mirasına sahip çıkmak!

*Şafak yoldaşın bir videosundaki sözü