Polonez direnişi 64. gününde: Kazanana kadar direneceğiz
Çatalca Kaymakamlığı önünde gece gündüz direnişte olan Polonez işçileri ETHA'ya konuştu. Açlık ücretiyle kölece çalışmak istemedikleri için sendikalı olduklarını ve bu nedenle işten atıldıklarını söyleyen direnişçi işçiler, "Artık sesimiz duyulsun istiyoruz" dedi. "Kazanana kadar direneceğiz" diyen işçiler, dayanışma çağrısında bulundu.
Çatalca'da bulunan Polonez fabrikasında işten atılan 146 işçinin mücadelesi iki ayı aşkındır sürüyor.
Ürdün sermayeli fabrikada işçiler yıllarca sefalet ücretleriyle çalıştırıldı. İşçilere asgari ücret de çok görüldü, her ay maaşlarından 2 ya da 3 bin kesinti yapıldı. İşçiler sebebini sorduğunda ise "devlet kesmiştir, gidin devletinize sorun" denildi.
2429 sayılı kanuna göre hafta tatili pazar günü ve 35 saatten az olmamak üzere cumartesi günü en geç saat 13.00'ten itibaren başlar. Pazar günü çalışması zorunlu olmayan işçiler çalıştığı takdirde de yüzde yüz mesai ücreti alır. Ancak Polonez'de işçiler, pazar günü çalışmaya zorlanıyor, "Pazar günü gelmeyen pazartesi hiç gelmesin" diye tehdit ediliyor. Mesai ücretleri de verilmiyor.
İŞTEN ATILAN İŞÇİLERLE DAYANIŞTIKLARI İÇİN GECE YARISI MESAJLA İŞTEN ATILDILAR
Fabrika yönetiminin kendilerini dinlememesi, dalga geçer gibi yanıt vermesi ve artık kölelik koşullarında çalışmak istemedikleri için Polonez işçileri sendikal mücadele yürütmeye karar verdi ve Türk-İş'e bağlı Tek Gıda-İş Sendikasına üye olmaya başladı. Durumdan haberdar olan patron, 13 öncü işçiyi işten attı. İşçilerle dayanışma içinde olan, molalarda eylemlere katılan işçiler de gece yarısı gönderilen bir mesajla, işçinin kıdem ve ihbar tazminatı ve işsizlik maaşı almasını engelleyen Kod 46 ile işten atıldı.
DİRENİŞ ÇATALCA KAYMAKAMLIĞI'NIN ÖNÜNE TAŞINDI
Fabrika önünde 60 gün direnen Polonez işçileri, patronun taşeron şirketlerden yevmiyeli işçi tutmasının ardından fabrika girişlerini kapattı. "Kadrolu işçiler burada hakkını ararken, dışarıdan işçi getirilmez" diyen işçilere polis saldırdı, işkence uyguladı. Kolu, bacağı, kaburga kemikleri kırılan, yaralanan işçiler oldu. Polis daha sonra işçilerin fabrikaya yaklaşmasını engelledi. Polonez direnişçilerine fabrikaya neredeyse bir kilometre uzaklıktaki alan gösterildi. Bunun üzerine işçiler seslerini duyurmak için direnişi Çatalca Kaymakamlığı'nın önüne taşıdı.
'İŞTEN ÇIKARILDIĞIM GÜN ALDIĞIM PARA 15 BİNDİ'
Direnişin 63. gününde, üç gündür kaymakamlık önünde gece gündüz eylemde olan Polonez işçilerini ziyaret ettik. Yağmura rağmen direniş alanını terk etmeyen direnişçi işçiler, "Kazanana kadar direneceğiz" yanıtını verdi. Isınmak için hem çay içip hem de sohbet ettiğimiz işçilerden biri maruz kaldığı haksızlık karşısında gözyaşlarına hakim olamadı. "Bir çocuğum var üniversiteye gidecek. Bir oğlum da nişanlandı direniş sırasında. Şimdi okullar açılıyor. Benim evim kira, üniversiteye giden çocuğumun evinin kirası 12 bin, bu çocuğun masrafı 11 bin lira. Benim faturam, kiram, masraflarım var bir de çocuğum evlenecek. Siz söyleyin nasıl geçineceğim? Zaten asgari ücret 17 bin, bir de ondan da kesinti yapıyorlar. Beni işten çıkardıkları gün elime geçen para sadece 15 bindi" diye zor konuşabildi.
'FAZLA MESAİYE KALIYORDUK'
Bu sırada Sevilay Demir "ben de konuşmak istiyorum" diyerek sohbetimize dahil oldu. Asgari ücretle çalıştırılan Demir'in maaşından yapılan kesintilerle eline 12 bin lira geçiyormuş. Hesap sorduğunda ise verilen yanıt, "Devletiniz kesmiştir, gidin onlara sorun" oluyormuş. Demir, "Hakkımızı alamıyorduk ki. Sürekli fazla mesaiye kalıyorduk. Çok çalışıyorduk. Taleplerimize kulak tıkanıyordu. Bize bir maaş bordrosu vermişlerdi sonra onu da kaldırdılar, şifreli bir sisteme geçildi. Bu sistem bazen şifreyi kabul ediyordu, bazen etmiyordu. Bordroyu göremiyorduk" dedi.
Maaş bordrolarını göremediklerini ancak fabrikanın senelik izinleri bu bordrolara göre yapacaklarını söylediğini aktaran Demir, "Zaten doğru dürüst senelik izin vermiyorlardı. Yazın asla yaptırmıyorlardı, et ve sucuk yoğun üretildiğinden izin vermiyorlardı. Sonra işte şifreli sisteme geçinde senelik izinlerinize maaş bordrolarınızdan bakılacak dendi. O da olmadı" ifadelerini kullandı.
'DOĞRUNUN, İŞÇİNİN YANINDA OLUN'
Sevilay Demir fabrika önünde polis saldırısına uğrayan işçilerden. Şöyle anlatıyor o günü: "Bu kadar insan mağdur edilmez. Polis saldırdı, darp etti. Arkadaşımın kaburgası kırıldı, bir arkadaşım ağır yaralandı ameliyat olması gerek. Birinin kolu kırıldı, birinde çatlak var. Erkek polisler kadın arkadaşlara saldırdı, her yerimiz morardı. Saçlarımız kadın polisler tarafından çekildi. Emniyet Müdürü (Çatalca Emniyet Müdürü Ali Osman Turhan) bir işçinin boğazını sıktı. Sen gelip de işçinin boğazını sıkamazsın. Buna hakkın yok. Her şeyi anlatıyoruz, herkes bilsin ki doğrunun yanında olsun istiyoruz. Doğru işçiler. Doğrunun, işçinin yanında olun."
'5 İŞÇİYİ 6 OTOBÜS POLİS SÜRÜKLEDİ'
Yasemin Sayim de senelerce maruz kaldıkları haksızlığa bugün yarın düzelir diye katlandıklarını söyledi. "Ben kiracıyım, kira mı ödeyeceğim, çocuğuma mı bakacağım 15 bin lirayla" dedi. Patronun tenezzül edip işten çıkarıldıklarını yüzlerine söylemediğini hatırlatan Sayim, "Bir mesajla gece yarısı işten atıldık. Fabrika önünde direnişe başladık, en son ters kelepçeyle gözaltına alındık. 6 otobüs polis biz 5 işçiyi sürükleyerek mülteci kampına götürdü. Benim oğlum da burada. Hırsızlık yapmadık, insan öldürmedik. Hırsızlık maddesiyle işten atıldık, işsizlik maaşı da alamıyoruz. Artık sesimiz duyulsun, bu sorun çözülsün" ifadelerini kullandı.
'İŞÇİLER SÖZ HAKKA İSTİYOR'
Son olarak Tek Gıda-İş Genel Teşkilatlanma Sekreteri Kemal Köse ETHA'ya süreci değerlendirdi. Temmuz ayında örgütlenmeye başladıkları Polonez'de yüzde 50+1'i yakaladıklarını belirtti. Patronun çok hızlı bir şekilde örgütlenmeden haberdar olduğuna dikkat çeken Köse, patronun hemen işçilere baskı yaptığını da ekledi. Köse, "Arkadaşlarımız kararlıydı. Kıdemi yirmi yılı aşkın üyelerimiz var. Asgari ücretle çalışıyorlar. İnsanları ekmekle terbiye etmeye çalışıyorlar. Arkadaşlarımız bizimle iletişim kurdu ve 'artık ekmeğimle terbiye edilmek istemiyorum, söz hakkı istiyorum' dedi. Sendikamıza üye oldu" dedi.
20 Temmuz'da sendikayı fabrikaya sokmak isteyen 13 öncü işçinin işten atıldığını ve üretime iki gün ara verildiğini anlatan Köse, "Pazartesiye kadar düşünün dediler. Karşılarında kararlı işçiler vardı. Pazartesi günü de 'sendikayı fabrikaya getireceğiz' dediler. Ardından 26 Temmuz'a kadar sendikaya üye olduğu için atılan 146 arkadaşımız oldu. Atılmalarda Kod 46'yı uyguladılar. Çok kötü bir madde, yüz kızartıcı suç işlemiş gibi. Arkadaşlarımız anayasanın onlara tanıdığı hakkı kullandı ve sendikaya üye oldu" ifadelerini kullandı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın fabrikaya müfettiş atadığını, üç günlük bir çalışma yaptığını ve kendilerini haklı bulduğunu söyleyen Köse, görüştükleri bakan, bakan yardımcısı gibi yetkililerin de kendilerine hak verdiğini aktardı. Bunun üzerine Kod 46 uygulanan birkaç işçinin çıkışının Kod 4'e çevrilerek; kıdem, ihbar tazminatı, işsizlik ödeneğinden faydalanmasının önünün açıldığını ekledi.
'HAKLILIĞIMIZI HER PLATFORMDA HAYKIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Direnen işçilerle birlikte üç gündür kaymakamlık önünde eylemde olduklarını söyleyen Köse, "Kazanana kadar her platformda haklılığımızı haykırıyoruz ve haykırmaya devam edeceğiz" diye vurguladı.
Köse'yle görüştüğümüz esnada alanda slogan sesleri yükseldi. Köse, sendikaların ve emekten yana olanların dayanışma ziyaretlerini eksik etmediğini ekledi.