23 Kasım 2024 Cumartesi

Örgütlemede başarının anahtarı: Görev verme ataklığı

İşçilerin ve yoksulların, kadınların ve gençlerin, aydınların ve sanatçıların, bilcümle ezilenlerin onurlu ve özgür bir hayat arzusunu içten içe büyüten bölükleri, komünistlerin örgütleyici dokunuşlarıyla buluşmayı beklemektedir. Genç komünistler görev verme ataklığının, bir örgütsel atılımı hazırlamanın öncü birliği olmak için herkesten önce harekete geçmelidir.

Yer yer, komünist öncüye içten bir sevgi ve saygı duyan, üstelik örgütlü militanlarla yıllardır ilişkileri bulunan, fakat herhangi bir somut sorumluluk üstlenme teklifiyle hiçbir zaman karşılaşmamış olan emekçilere rastlanır. Yer yer, bir politik ajitasyon kampanyasında yeni sayılabilecek tek bir lokal örgütsel ilişkinin bile ortaya çıkmadığı örneklerle karşılaşılır. Yer yer, demokratik kitle örgütlerinde veya birleşik demokratik cephe örgütlerinde, mücadelenin birleşik ihtiyaçları doğrultusunda devrimci çalışma yürüten komünist militanın, bir işçiyi, bir kadını veya bir öğrenciyi komünist öncünün bayrağı altında örgütleme misyonunu neredeyse unuttuğu gözlenir. Hatta, yer yer "siyasal etkimizi örgütsel güce dönüştüremiyoruz" söyleminin adeta boş bir tekerlemeye, örgütsel iradeyi kemiren bir yakınmaya dönüştüğü görülür. 

Komünistlerce yeni temas kurulan ya da uzun süredir düzensiz ilişki içinde olunan, aklında ve kalbinde özgürlük ve sosyalizm ideallerinin kıvılcımlarını taşıyan, ama henüz devrimci bir görevi ve sorumluluğu bulunmayan, dolayısıyla halen örgütsüzlükten örgütlülüğe bir adım atmamış ve devrimci mücadeleye sistemli bir katkı sunmamış olan bireyleri görev ve sorumluluk vererek örgütlemekte devrimci kendiliğindenciliğin bütün tezahürleriyle savaşmak, örgütsel çalışma tarzındaki bu ilkelliğin izlerini silecek adımlar atmaya yoğunlaşmak, yeni bir politik dönemin girişinde örgütsel önderliğin başlıca görevlerinden biri olarak sivrilmiştir.

Örgütlenme çalışması somuttur, insan örgütleme işi de her birey için belirlenmiş görev ve sorumluluklarda somutluk kazanır. Bir işçiyi, bir kadını veya bir öğrenciyi komünist öncünün saflarına kazanmak, esasen onun somut bir devrimci görev üstlenmesini sağlamakla olur. Yani birini örgütlemek, düpedüz ona görev vermekle özdeştir. Görev alan birey devrimcileşir, örgütlenir ve ilerler, görev veren kolektif ise büyüme ve gelişme kaydeder.

İşbirlikçi tekelci sermayenin kan emici düzenine ve sömürgeci faşist politik İslamcı şeflik rejimine karşı tepki ve öfkenin gitgide arttığı, fakat öte yandan, işten atılma kaygısının işçinin elini kolunu bağladığı, kronik işsizlik ve yoksulluğun emekçi milyonlar arasında umutsuzluk tohumları serptiği, faşist devlet terörü sopasının antifaşist kitleleri geriye sürdüğü günümüz koşullarındaysa, örgütleme çalışması, belki hiç olmadığı kadar, bir koparıp alma pratiği niteliğine bürünmüştür. İlerici düşünce ve duygularıyla, özlem ve arzularıyla devrimci örgütlenmeye katılma potansiyeli taşıyan birey oradadır; bir kitle gösterisinde yer alışıyla, bir sözü ya da davranışıyla bu potansiyelini göstermektedir. Fakat genellikle, devrimci örgütlenmeye kendiliğinden adım atmaktan, kendiliğinden gelip devrimci bir görev üstlenmekten onu alıkoyan başka düşünce ve duygularla da yüklüdür. Örgütlenmesi, bu yüzden, komünist militanın dolaysız temasını, ikna çabasını, görev ve sorumluluk teklifini gerektirir. Bu durumda ancak örgütlü militanın koparıp alma pratiği, örgütsüz bireydeki örgütlenme potansiyelini ateşleyebilir. Söz konusu koparıp alma pratiğinin bilinci, zaten, komünist öncünün devrimci kendiliğindencilik eleştirisinde, yani örneğin, ilerici kitlelerin kendiliğinden devrimci örgütlerin saflarına aktığı '80 öncesi siyasi koşullara özgü devrimci strateji ve irade zayıflığıyla malul örgütlenme tarzının eleştirisinde verili değil midir?

Politik kitle ajitasyonu harekete geçiricidir, kitleyi devrimci hedeflerle düşünsel ve duygusal etkileşime sokar, mücadele isteğini uyandırıp onu yerinden kıpırdatır. Öncü politik eylem yol göstericidir, kitleye umut ve güven aşılar, onun mücadele azmini canlandırır. Fakat, politik kitle ajitasyonu ve öncü politik eylem, dönemin politik mücadele tarzının başta gelen bu iki oluşturucu öğesi, ancak ve ancak kitleyi örgütleme çalışmasının verimiyle buluştuğunda devrimci amaç hasıl olur. Çünkü komünist öncünün politik ajitasyonu ve eylemindeki amaç, faşist şeflik rejimine karşı direnişin ve devrimin kitlesel gücünün örgütlenip mevzilendirilmesidir.

Komünist öncünün örgütleme çalışmasında başarı ihtiyacının öncelikli ve dolaysız muhatabı, hiç kuşku yok ki, öncünün kitle çalışması yürüten cephelerinde görev omuzlayan komünist militanlardır. Parti organizmasının işçiler ve ezilenler arasındaki sinir uçlarını meydana getiren, havzalarda ve işletmelerde, üniversitelerde ve liselerde, mahallelerde ve sokaklarda, kitleler içinde her günkü parti faaliyetlerini sürdüren komünist militanların örgütleyici ilişkiler geliştirme ataklığı, parti bünyesine taze kan akışını sağlamanın başlıca güvencesidir. Bilhassa komünist gençlik, kitleler içinde bire bir örgütleyici ilişkiler geliştirme, görev ve sorumluluk vermek yoluyla yeni güçleri örgütleme çalışmalarında, dinamizmi, ataklığı ve cüretiyle, bütün bir komünist öncünün buzkıranı olma onurunu kazanmalıdır.

Örgütlemenin şartı görev vermekse, görev vermenin şartı da birebir ilişki kurmaktır. Komünist militanların işçi ve ezilen yığınlar içinde kurdukları bire bir temas ve ilişkilerin sayısı ne denli fazlaysa, komünist öncünün örgütlenme imkânları da o denli geniş demektir. Ve bire bir ilişki, her şeyden önce, dolaysızca yüz yüze ilişkidir. Zira bireyi ikna edip ona görev vermenin en etkili yöntemi, düşünsel ve duygusal etkileşimin en canlı biçimi olan yüz yüze diyalogdur.

Koronavirüs salgını sürecinin işaret ettiği gibi, internet teknolojilerine dayalı iletişim araç ve yöntemlerinin, ajitasyon ve propaganda bakımından olduğu kadar, örgütlenme ve eylem bakımından da önemlerinin arttığı açıktır. Fakat bu gerçeklik tek yanlı kavrandığında, emekçi sol örgütlerin saflarını etkileyen faşist ideolojik-politik tasfiyeci basınç altında, kitleyle yüz yüze örgütleyici ilişkiler kurma çalışmasının hayatiyetini gölgeleme tehlikesine kapı aralanır. Oysa bir sms, bir twitter paylaşımı veya bir whatsapp diyaloğu, yüz yüze örgütleyici ilişkinin yerini alacak bir işlevsellik taşımaz. Dahası, bu iletişim yöntemleri, yüz yüze ilişkilerin yaygınlığıyla bütünleştirilmedikçe, devrimci kitle çalışmasında öyle anlamlı bir politik etkileme gücüne ulaşamayacakları gibi, devrimci ruhu aşınmış ve kolaycılık kapanına kısılmış salt propagandacı bir varoluşun örtüsüne dönüşürler.

Buraya kadar belirtilenleri başka bir ifadeyle özetlersek, örgütçülüğün temel kuralı, herkese yapabileceği bir iş vermektir. Bireyin yapabileceği işler elbette her somut örnekte farklılaşacak, çeşitlenecektir. Komünist örgütçü için burada önemli olan, mükemmeliyetçiliğin atalet tuzağına düşmemektir. Bireyin bilgi ve deneyim eksikliği ya da inisiyatif ve özgüven zayıflığı, ona görev vermenin önünde asla engel değildir. Her bireyin yerine getirebileceği bir görev, üstlenebileceği bir sorumluluk kesinkes vardır. Üstelik bilgi ve deneyim elde etmenin de inisiyatif ve özgüven kazanmanın da en elverişli yolu, pratikte görev almaktır. Ayrıca unutulmamalıdır ki, görev verilen ve böylelikle örgütlenen bireye kolektif deneyimleri yansıtmak, görevin gereklerine adaptasyonda yardımcı olmak, devrimci motivasyon aşılamak, karşılaşacağı zorluklarda omuz vermek, kısacası bireyin görevi yerine getirmesinin koşullarını hazırlamak da görev veren kadronun veya örgütün sorumluluğudur. 

Komünist öncünün kitle faaliyetlerinde görevli her militanı, kurduğu ve kuracağı ilişkilerde daha fazla örgütleyici inisiyatif gösterdiğinde, herkese yapabileceği bir iş verme somut hedefiyle hareket ettiğinde, yeni güçlerin enerjisinin emilmesi sayesinde hem partinin politik-örgütsel çapının nasıl genişlediğini, hem de yetişilemeyen ve yanıtlanamayan bir dizi devrimci ihtiyacın nasıl başarıyla karşılandığını bizzat deneyimleyecektir.

Örgütlemek için görev vermek denkleminde, aslında komünist militanın elinde, devrimci mücadelenin irili ufaklı sayısız ihtiyacını karşılayacak sınırsızca geniş bir görevler yelpazesi mevcuttur. Ev emekçisi bir kadına, evinde düzenlenecek bir propaganda toplantısına birkaç komşusunu getirme görevi verebilirsiniz. Sosyalist gazete ulaştırdığımız bir antifaşiste, gazeteyi tanıdığı üç kişiye daha ulaştırma görevini teklif edebilirsiniz. İlişkiye geçtiğiniz bir lise öğrencisinden, belirli bir kitabı okuyup tartışmaya hazırlanmasını talep edebilirsiniz. Komünistlerin çağrısıyla bir politik gösteriye katılmış olan emekçiden, devrimci kitle örgütlenmesinin yerel kurulunda görev almasını isteyebilirsiniz. Sendikal kulvardan temas kurulan grevci bir işçiyi, sosyalist basın için grevin haberlerini yapmaya yönlendirebilirsiniz. Yıllardır devrimci güvenilirliğiyle bilinen fakat herhangi bir devrimci görev önerilmemiş olan yaşlı bir esnafın gündemine, özgür yeraltı örgütlenmesinin özgün ve acil bir ihtiyacına yanıt olma konusunu sokabilirsiniz. Mahalledeki gözüpek bir gencin önüne bir milis grubu kurması görevini koyabilirsiniz. Dijital becerileri olan demokrat bir üniversiteli gence, sosyal medya için devrimci içerikte propaganda görselleri hazırlama önerisi yapabilirsiniz. Dahası, birçok işçinin, emekçinin, kadının ve gencin birleşik demokratik cephe örgütlerinde, sendikal işçi platformlarının, kadın ve gençlik platformlarının yerel çalışmalarında, işyerlerinde, mahallelerinde veya okullarında, komünist öncünün yörüngesinde envai çeşit dolaylı görev ve sorumluluk üstlenmelerini pekâlâ sağlayabilirsiniz.

Bir devrimci görev verme girişiminiz tabii ki olumsuz bir yanıtla karşılaşabilir. Fakat açık ki, devrimci görev teklifiyle çaldığınız bir kapının yüzünüze kapanmış olması, bütün diğer kapıların da yüzünüze kapanacağının kanıtı olamaz. Bilakis, birçok kapıyı çalmadan, bu kapıların bir kısmından içeri girme imkânı zaten bulunamaz. Bir emekçiye somut biçimiyle yaptığınız bir örgütlenme çağrısının boşa çıkması devrimci çalışma açısından bir kayıp değildir. Çünkü devrimci görev teklifinizi reddeden muhatabınız, hâlihazırda devrimci örgütlenmeye katkı sunmaktan zaten uzaktır. Buna karşın, komünist öncünün ilişki ağındaki işçilerin ve ezilenlerin potansiyel enerjilerini değerlendirme yeteneğinden daha baştan yoksun olacağından, görev teklif etmekteki her tutukluk, devrimci çalışmanın kaybettireni olmaya mahkûmdur. 

İster devrimci meşruiyet bilincinin yüzeyselliği, ister özgüven eksikliği, ister halka güven zayıflığı, ister parti çizgisini kavrayış sınırlılığı, isterse alışkanlığın uyuşturucu etkisi olsun, işçileri ve ezilenleri komünist öncünün saflarında birleşmeye yöneltmek, kitleyle ilişkilenişte görev ve sorumluluk vererek örgütleme pratiğindeki tutukluklara ve zayıflıklara kaynak teşkil eden hangi özellikler varsa, devrimci eleştiri-özeleştiriyi bu özelliklere odaklamak komünist militanın ertelenemez güncel görevidir.

Koronavirüs salgınıyla emekçi insanlığın yaşamını hiçe saydığını en çarpıcı biçimlerde kanıtlayan sermaye düzeninin, demokratik hak ve özgürlükler adına ne kaldıysa pervasızca gasp etmeye soyunan faşist şeflik rejiminin gayrimeşruluğu bunca ayyuka çıkmışken, özgürlük ve sosyalizm ideallerinin, devrim uğruna mücadelenin meşruluğu bunca yaygınlaşmışken, yeni politik dönemin girişi, komünist militanı, örgütleme girişkenliğini misliyle artırmaya, görev ve sorumluluk vermede sınırsız bir ataklık sergilemeye çağırmaktadır. Çünkü işçilerin ve yoksulların, kadınların ve gençlerin, aydınların ve sanatçıların, bilcümle ezilenlerin onurlu ve özgür bir hayat arzusunu içten içe büyüten bölükleri, komünistlerin örgütleyici dokunuşlarıyla buluşmayı beklemektedir. Genç komünistler görev verme ataklığının, bir örgütsel atılımı hazırlamanın öncü birliği olmak için herkesten önce harekete geçmelidir.