28 Aralık 2024 Cumartesi

New Yorklu kadın işçilerin direniş şarkısı sürüyor

1857 yılında New Yorklu dokuma işçisi kadınların bedenleriyle yakılan direniş ateşinin 1900'lere taşınmasında yatar bu başarının öyküsü...
Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Bugün New Yorklu 40 bin dokuma işçisi kadının direniş şarkısı, tüm dünyada yankılanacak. Sokaklar kadınlarla güzelleşecek, kadınlar sokaklarda özgürleşecek.
 
8 Mart'ın öyküsü, bundan 161 yıl öncesine dayanıyor. Kapitalizmin dört duvar arasından çıkarıp, ucuz işgücü pazarına sürdüğü kadınların hikayesi... Neredeyse uyku dışında kalan zamanlarını makinaların başında geçirdikleri bir süreçtir. Ağır işkoşulları ve düşük ücrete mahkum ettiği kadın işçileri iliklerine kadar sömürmektedir Amerikan burjuvazisi.
 
New York'taki Cotton fabrikasında çalışan dokuma işçisi kadınlar daha iyi yaşam koşulları ve emeklerinin karşılığında aldıkları düşük ücretlere karşı mücadele ederler. Her işçi gibi onlar da hak alma mücadelesindeki en etkili silahı olan greve sarılırlar. Dokuma işçilerinin başlattığı greve Amerikan burjuvazisinin saldırısı ağır olur. Patronların hizmetindeki asker ve polis 1857 yılının 8 Mart günü fabrikaya kilitlenmiş kadınlara saldırır. Bu esnada çıkan yangında 129 kadın yanarak can verir. 
 
Başlayan grevin bitirilmesi ve bitiriliş biçimi tekstil patronları için çok önemlidir. New York'ta başlayan direnişin başka yerlere yayılacağı korkusu sarmıştır. Bu nedenle fabrikaya kilitledikleri kadın işçilere vermek istedikleri, verecekleri "ders", direnen ve direnişi aklından geçiren tüm işçilere gözdağı olacaktır. Bunun için polislerini sürerler devreye.
 
Ancak saldırılar işe yaramaz, burjuvazinin korkusu gerçek olur. Aynı yıl, tekstil, tütün ve diğer endüstri kollarında kadın işçiler mücadelelerini sürdürür ve grev silahını ellerinden bırakmazlar.
 
Grevler 1909 yılında da devam eder. Bu kez Amerika'nın Menhattan kentinde 20 bin kadın işçi greve çıkar. Bu direnişte binlerce kadın tutuklanır. Bu tutuklama terörü de kadınları yıldırmaz. İki ay süren direnişin ardından Amerikan burjuvazisi kadın işçilerin taleplerini kabul etmek zorunda kalır. 1857 yılında New Yorklu dokuma işçisi kadınların bedenleriyle yakılan direniş ateşinin 1900'lere taşınmasında yatar bu başarının öyküsü....
 
Dokuma işçisi kadınların yaktıkları bu ateş, daha sonraki yıllarda yine Amerikalı sosyalist kızkardeşlerinin emekleriyle büyür. Ve yaşamını saldırıda yitiren kadınların anısı yaşatılırken, "enternasyonal mücadele günü" fikri doğar. Her Şubat ayının son pazarı Amerikalı kadınların seçme ve seçilme hakkı için etkinlikler, toplantılar yapma kararı alınır. Ve 20 Şubat 1909'da neredeyse Amerika'nın bütün kentlerinde "Kadınlar Günü Kutlamaları" yapılır.
 
1910 yılında Kopenhag'da toplanan II. Enternasyonal Kadın Konferansı'nda Clara Zetkin'in önerisiyle 1857 yılında direniş ateşini yakan New Yorklu 40 bin dokuma işçisi kadının anısına 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak anılıp kutlanması kararı alınır. Ve o tarihten sonra, 8 Martlar kadınların özgürlük düşlerinin, umutlarının ve mücadelelerinin özel bir anı olarak kutlanıyor.
 
Ezilenlerin tarihlerinde yarattıkları özel günlerin içinin boşaltılması politikası, 8 Mart için de geçerli olmuştur. 1975 yılında Birleşmiş Milletler aldığı bir kararla 8 Mart'ı Dünya Kadınlar Günü olarak ilan eder. Bu kararla burjuvazi 8 Mart'ın bir direniş günü olduğu gerçeğini sileceğini düşünür ve bunun için çaba harcar. Oysa, New Yorklu 40 bin dokuma işçisi kadının 1857'de yaktıkları direniş ateşi yüzyılları aşarak tüm kadınların özgürlük düşlerinde yaşayarak çoğalır. 
 
Coğrafyamızda 8 Mart'ın ilk kutlanışı 1921 yılında gerçekleşir. Ancak bir gelenek olarak yerleşmez 8 Mart kutlamaları. Uzunca bir aradan sonra 1975 yılında İlerici Kadınlar Derneği tarafından kutlanır. 12 Eylül askeri faşist darbe, diğer tüm toplumsal hareketler gibi 8 Mart kutlamalarını da yasakladı. 1984 yılından itibaren ise irili ufaklı toplantılarda kutlandı 8 Mart. 
 
Türkiye'de kadın özgürleşmesi sorunu, uzun yıllar 8 Mart'tan 8 Mart'a hatırlandı. 1990'lı yıllarla birlikte bu alanda değişimler yaşandı. Emekçi Kadınlar Birliği'nin 1992 yılında "Her gün 8 Mart" şiarıyla başlattığı yolculuk, sosyalist kadın hareketinin gelişimine önemli katkılar sundu. Şimdi artık kadın devrimi perspektifiyle hareket eden kadınlar, toplumun en dinamik kesimini oluşturuyor. Biat etmeyen kadınlar, özgürlüğün yolunu açıyor.