17 Mayıs 2024 Cuma

Neslihan Duran yazdı: Tarihimizin genç yazıcıları...

Her biri bizden, her biri bizlerin içinden çıkmış bu isimler sosyalizm ve devrim mücadelesinde hiçbir şeyin imkansız olmadığını farklı eylemliklerle gösteriyor. ODTÜ'yü burjuvazinin üretim noktası haline getirmek isteyenlere karşı orada "DEVRİM" yazısını yazmak, Beyazıt'ta faşist saldırılara karşı işgal eylemleri düzenlemek yani, "Burada bir şey yapamazsınız" diyenlere karşı "Biz tarihi baştan yazarız" demek oluyor onların bıraktığı miras.

"Buz tutmuş bir dünya ortasında 
Yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla
Önünde dağlar, uçurumlar
Sarsılan gök, yarılan toprak
Çelik uğultularla burgaçlanırken 
Yaşamak işte öylesine kucaklardı onu
Ve her nasılsa keklik sekişli
Bir aşkın sevinci dolardı yüreğine 
Çıkarıp atardı o zaman deli bir ırmağa
Ne kalmışsa bir önceki serüvenden" (Ahmet Telli)

6 Mayıs 1972 01.00-03.00 saatleri arasında Türkiye gençlik hareketinin hiçbir zaman unutamayacağı üç genç devrimci idam sehpasında ölümsüzleşti. İnanç, beceri, istek ve kararlılığın birleştiği bu üç devrimci, idamlarının ardından 48 yıl sonra dahi bizlere yol göstermeye devam ediyorlar.

"Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum."
Deniz Gezmiş

68 Kuşağı gençlik hareketinin Türkiye'de simgeleşen isimlerinden olan Yusuf, Hüseyin ve Deniz'i; gerçekleşen emperyalist karşıtı mücadelelerde, NATO'ya Hayır Haftası'nda, özel üniversitelerin devletleştirilmesi çalışmalarında, işgallerde en ön safta omuz omuza sıkça fotoğraflardan ve anlatılanlardan dinlemişizdir. Onlar hayatlarını devrim ve sosyalizm mücadelesine adayan isimlerden olmuşlardır. Dönemin şehit düşmüş her bir gençlik önderinin ardından egemen sınıfların temsilcileri ve karşı devrimciler "devrim öldü" naraları atsalar da, her birinin ismi, milyonların on yıllardır unutmadığı isimler olmuştur. Öyle ki bıraktıkları miras ve deneyim; her koşulda ve tarihin birçok anında bizlerin deniz feneri olmuştur.

Bıraktıkları miras bizlere feda ruhunu, devrim ile kurulan bağı, militanlığı, her koşulda üretebilmeyi gösteriyor.  Bugünden 68'e bakarsak sertleşen ve ağırlaşan; her koşulda kampüslerden meydanlara mücadeleyi her alana taşımayı, yapılamaz denildiği andaki gençliğin ortaya koyarak ilerlediği o büyük iradeyi bizlere gösteriyor. 

KALDIRIM TAŞLARININ ALTI KUMSALDIR
68 kuşağının Avrupa'dan esen rüzgarı Türkiye gençlik tarihinde büyük ve önemli bir dönemin eşiğini yarattı. Siyasi baskı ve zorbalığın en üst safhada olduğu bu dönemde emperyalist sömürgeciliğe karşı verilmiş mücadelede, 6. Filo eylemleri büyük önem taşıyor. Vietnam direnişini sahiplenme ve Latin Amerika'daki silahlı, militan mücadele deneyimleri gençlik hareketinin daha aktif ve güçlü olmasını sağlamıştı. Buradan alınan deneyim ve güç Deniz, Yusuf ve Hüseyin için belki de en önemli dinamikler olmuştur.

68 yılının Mayıs ayında üniversitelerin devletleştirilmesi eylemlerinde Deniz Gezmiş, Beyazıt'ta en ön safta boykot ve işgalin örgütleyicilerinden olmuştur. Üniversitelerin piyasalaştırılmasına karşı verilen bu eylemlerde dönemin koşulları her ne kadar sert ve hareket marjını kısmaya çalışsa da gençlik hareketi bu dönemin buzkıranı olmayı başarmış ve cesaretlendirici rolünü oynamıştır. Tüm bu eylemler sürdüğü hafta boyunca Amerikan askerlerinin İstanbul'un en işlek yerlerinde gezdiğini gören ve onları boya, mürekkep eylemleri ile karşılayan, ardından Dolmabahçe'deki ABD bayrağını yarıya indiren gençlerin, 6. Filo askerlerinin Taksim Anıtı'na bıraktıkları çelengi yakması ile polis Gümüşsuyu Öğrenci Yurdu'nu basar. Vedat Demircioğlu o baskında yaralanır. Aynı gün Deniz Gezmiş'in aralarında bulunduğu gençler tarafından ABD askerleri Dolmabahçe'de denize dökülür. Eylemler sonucu Deniz Gezmiş tutuklanır.

ODTÜ'DE YÜKSELEN TARİH

"Bir,  eğer belli bir hata sonucu, iddianame ve mütalaayı hazırladınızsa, dikkatli olunuz; idamını istediğiniz kişiler kasaplık koyun değildir ve siz savcısınız…
İki, yok eğer yaptığınızın bilincinde iseniz; yolunuz açık olsun."
Hüseyin İnan

Hüseyin ve Yusuf'ın ODTÜ ve Ankara'da içerisinde yer aldıkları eylemler mevcut iktidara ve dünya emperyalistlerine büyük cevap niteliğindedir. Hüseyin İnan teorisyen olmanın yanında önemli pratiklere imza atmış ve gerçekleştirmiş. 6. Filo eylemlerinin bizzat örgütleyicisi ve aynı zamanda ODTÜ Hazırlık Boykotu'nun örgütlenmesinin önderlerindendir. Şu an ODTÜ'de tarihi kanla yazılan "DEVRİM" yazısının yaratıcılarından biridir. Teorik ve silahlı mücadele alanında mücadele yürütmek isteyen Hüseyin, ilerleyen zamanda Sinan Cemgil ile THKO'nun çekirdek kadrosunu oluşturur. ABD Türkiye Büyükelçisi, nam-ı diğer "Vietnam kasabı" Robert Commer'i ODTÜ'de karşılayanlardan birisi de Yusuf Aslan'dır. Vietnam kasabının makam aracını Hüseyin İnan, Sinan Cemgil ve Ulaş Bardakçı ile birlikte ters çevirip ateşe verirler.

"Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!"
Yusuf Aslan

Her biri Ankara'daki gençlik hareketi hareketi içerisinde üniversitelerin piyasalaşmasına ya da emperyalist temsilcilere karşı dönemin beklediği o militan ve güçlü duruşu sergileyebilmişlerdi. Öyle ki feda ruhunun yaratıcıları arasında yer aldılar.

YENİ BİR DÖNEM; 71 DEVRİMCİ ATILIMI
Yükselen devrimci harekete bağlı olarak yeni ihtiyaçları karşılamak ve büyük atılımlar gerçekleştirme isteği yeni bir dönemin müjdecisidir. 1970'li yılların başında ilk olarak Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu kurulur. Ardından Mahir Çayan önderliğinde THKP-C'nin ilanı gerçekleşir. 1972 yılında ise İbrahim Kaypakkaya önderliğinde TKP/ML kurulur.

Bu üç örgütte silahlı mücadele adına can hıraş çalışma yürütmeye başlarlar. Yeni bir devrimcilik anlayışının yaratıcıları olurlar. Bu süreç aynı aynı zamanda devrimci hareketin de kuruluşu demektir. Türkiye ve Kürdistan topraklarında İbrahim, Mahir ve Denizlerin yarattığı mücadele tarihinin mirasıdır. 

FEDA RUHU: KIZILDERE
Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının yakalanmasının ardından Mahir Çayan ve yoldaşları birçok eylem düzenler. Maltepe Askeri Hapishanesi'nden THKP-C ve THKO önder kadroları firar ederler. Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in serbest bırakılması için 3 İngiliz teknisyen takas edilmek için kaçırılır. 30 Mart 1972 tarihinde Mahir ve yoldaşları Tokat Niksar'ın Kızıldere köyünde, kerpiç bir evde kuşatılırlar. 

"Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik!" diyen Mahir Çayan ve on yoldaşı; siper yoldaşlığının ve feda ruhunun tarihini yazarlar. Tarihin unutulmaz bu feda eylemi her dönem siper yoldaşlığının değerini ve önemini bizler için hatırlatır. 

SEHPAYA BİR TEKME
Yakalanan Deniz, Hüseyin ve Yusuf 9 Ekim tarihinde idam cezasına çarptırılır. Mahkeme sürecinde her biri yargı kürsüsünü yargılama kürsüsüne çevirir. 6 Mayıs günün ilk saatlerinde Deniz'in kendi idam sehpasına vurduğu tekme ile başlayan dakikalar boyunca üç önemli gençlik önderi ölümsüzleşir. 

Sadece onlar değil, bu tarihi yaratan birçok genç devrimci; Taylan Özgür, Sinan Cemgil, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya ve daha niceleri bizlere her dönemde gençliğin buzkıran rolünü oynadığını tekrar tekrar hatırlatıyorlar. Her koşulda bizlere pes etmemeyi, "eylemde" kendini var etmeyi gösteriyorlar. Gösterilen bu yol 48 yıl sonra dahi bizler için deniz feneri değeri taşıdığı için onların isimlerini söylemekten ve yaşatmaktan vazgeçmiyoruz. Bitti diyenlere en güçlü cevabı Commer'ın arabasını ters çevirip yakarken cevap veriyor ya da sokaklara çıkamazsınız denilirken işgalle, düşmanı denize atarken buluyoruz kendi gücümüzü.

Kanla yazılan bu tarih gençlik hareketinin en büyük mirası her koşulda ve şartta olursa olsun devrimciliği, eylemi örgütleyebilecek birçok yolun bizlerin kafasının içinde saklı olduğunu gösteriyor. Her biri bizden, her biri bizlerin içinden çıkmış bu isimler sosyalizm ve devrim mücadelesinde hiçbir şeyin imkansız olmadığını farklı eylemliklerle gösteriyor. ODTÜ'yü burjuvazinin üretim noktası haline getirmek isteyenlere karşı orada "DEVRİM" yazısını yazmak, Beyazıt'ta faşist saldırılara karşı işgal eylemleri düzenlemek yani, "Burada bir şey yapamazsınız" diyenlere karşı "Biz tarihi baştan yazarız" demek oluyor onların bıraktığı miras.

Şimdi tarih bizden o mirası sırtlanıp her koşulda ve şartta yeniyi, güçlüyü, devrimci olanı yapmayı bekliyor. Bu da demek oluyor ki idam sehpasına bir tekmeyi de bizim atmamız gerekiyor.