30 Mart 2025 Pazar

'Mücadelemizden asla geri durmayacağız'

İş bırakma eylemine ilişkin Beyazıt'ta açıklama yapan Eğitim Sen İstanbul 6 No'lu Üniversiteler Şubesi, "Geleceksizliğe, güvencesizliğe, polis şiddetine ve irade gasplarına karşı birlikte duruyoruz" dedi.

Eğitim Sen İstanbul Şubesi, bir gün iş bıraktı. İstanbul Üniversitesi önünde iş bırakma eylemine ilişkin açıklama yapan Eğitim-Sen, “Dersimiz dayanışma" pankartı açtı. Eylemde sık sık, "İnadına sendika inadına KESK", "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz", "Birleşe birleşe kazanacağız" sloganları atıldı. Açıklamaya İstanbul Üniversitesi Öğrenci Meclisleri destek verdi. Açıklamanın ardından öğrencilerin düzenlediği foruma geçildi.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İstanbul 6 No'lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Burak Çetiner, öğrencilerin mücadelesini selamladı. Üniversitelerin piyasacı, baskıcı, antidemokratik kuşatmasına karşı seslerini ve iradelerini ortaya koyduklarını ifade eden Çetiner, "Bizler biliyoruz ki üniversiteler yalnızca bilgi üretim merkezleri değil; aynı zamanda eleştirel düşüncenin, özgür tartışmanın ve toplumsal sorumluluğun mekanlarıdır. Bu nedenle Eğitim Sen olarak yıllardır şu şiarı savunuyoruz: 'İnsan, toplum, doğa yararına üniversite.' Bu şiar, bugün öğrencilerimizin direnişinde yeniden hayat bulmakta, başka bir üniversite ve başka bir gelecek arzusuyla buluşmaktadır. Üniversiteler bugün yalnızca kayyum rektör atamalarıyla değil, aynı zamanda bilimsel özerkliğin yok sayılması, ifade özgürlüğünün baskılanması ve akademik karar süreçlerinden öğrencilerin, emekçilerin dışlanmasıyla kuşatılmış durumdadır. Öğrenciler ise artan barınma ve yaşam maliyetleriyle, KYK borçlarıyla ve sosyal güvencesizlikle yaşam mücadelesi verirken, şimdi de mezun olduktan sonra ellerindeki diplomanın geçerliliğinin tartışmaya açılması gibi kabul edilemez uygulamalarla karşı karşıya bırakılmaktadır" dedi.

'ÖĞRENCİLER İRADELERİNE DE SAHİP ÇIKIYOR'
Son zamanlar gündeme gelen diploma iptalleri, üniversite öğrencileri için yalnızca bugünün değil, geleceklerini de belirsizliğe sürüklemekte olduğunu söyleyen Çetiner, "Yıllarca emek verilerek tamamlanan öğrenim süreci bir gecede geçersiz kılınmakta, bu da gençler arasında derin bir geleceksizlik duygusu yaratmaktadır. Son bir haftadır hakları ve gelecekleri için mücadele eden öğrencilerin üniversitelerde ve kent meydanlarında haklı taleplerini dile getirmesine bile tahammül edilmemektedir. Barışçıl protestolara yönelik yoğun polis şiddeti, kampüslerde kolluk güçlerinin varlığı ve artan gözaltılar, öğrencileri susturma girişiminin açık göstergesidir. Ancak öğrenciler yalnız değildir. Çünkü bu üniversiteler öğrencilerindir, bizlerindir, hepimizindir. Bugün öğrenciler yalnızca haklarına değil, iradelerine de sahip çıkıyor. Onlar, üniversiteleri kendi iradeleriyle yönetmek, katılımı, eşitliği ve özgürlüğü savunmak istiyor" diye konuştu.

'POLİS ŞİDDETİ VE İRADE GASPLARINA KARŞI DURUYORUZ'
Siyasi iktidarın, yalnızca üniversitelerde değil, her alanda seçimle gelenleri hukuksuz kararlarla görevden alarak halkın iradesini yok saymaya devam ettiğini ifade etti, şunları söyledi: "Biliyoruz ki Üniversitelerde kayyum rektörler, belediyelerde kayyum atamaları, otoriter zihniyetin ürünüdür, irade gasbıdır. Bu nedenle öğrencilerin bugünkü mücadelesi yalnızca bir eğitim mücadelesi değil, tüm toplumu ilgilendiren bir demokrasi ve iradesine sahip çıkma mücadelesidir. Eğitim Sen'li öğretim elemanları olarak diyoruz ki: Öğrencilerimizin düşünme, eleştirme, örgütlenme ve yönetme hakkı engellenemez. Üniversitelerde ve ülkede halkın, seçmenin iradesine kayyum atanamaz. Kampüslerde şiddet değil, özgürlük hâkim olmalıdır. 25 Mart Salı günü/bugün gerçekleştirdiğimiz bir günlük hizmet üretmeme eylemiyle; Öğrencilerimizin eşit, parasız, bilimsel ve demokratik eğitim hakkına sahip çıkıyoruz. Üniversitelerin özgür, özerk, katılımcı ve kamu yararını önceleyen yapılar olması gerektiğini yineliyoruz. Geleceksizliğe, güvencesizliğe, polis şiddetine ve irade gasplarına karşı birlikte duruyoruz. 'İnsan, toplum, doğa yararına üniversite' için mücadelemizi büyütüyoruz. Bu ülkenin üniversiteleri teslim alınamaz. Üniversiteler özgürleşirse Türkiye'de özgürleşir." 

'BİRLEŞİK MÜCADELE EDİLMELİ'
Ardından söz alan Eğitim Sen MYK üyesi İzzet İldeş, grevlerin yasaklanmasına, sendikacıların tutuklanmasına tepki gösterdi. İldeş, "Böyle bir ortamda özgürlük, hak ve adaletten bahsetmemizin tek koşulu ortak irade ve mücadelemiz etrafında birleşik hareket etmektir. Gençlerin geleceksizlikle karşı karşıya bırakıldığı, bir ortamda öğrencilerimizin yanında olmayıp ne yapacaktık? Bunu açıktan bir suç olarak ifade etmek kendisinin suçlu olduğunun açıkça ifadesidir. Bu noktada Eğitim Sen, şimdiye kadar yürütmüş olduğu mücadeleden, dayanışmadan asla geri durmayacaktır. Geleceksizleştirilen öğrencilerimiz için, geleceksizleştirilen ve git gide yoksullaştırılan eğitim emekçileri için mücadelemize durmadan devam edeceğiz. Bu noktada açılan soruşturmalarda bizleri korkutabileceklerini sanıyorlarsa açıktan davetimizdir, ferman sizinse mücadele alanları bizimdir" dedi.