23 Mayıs 2025 Cuma

'Kuyu tipi hapishanelerin kapatılmasını hedefleyelim'

Çorlu'da bulunan kuyu tipi hapishanesinde açlık grevi direnişi yapan ve mayıs ayında tahliye edilen ESP'li Erözsoy ve SGDF'li Mete, kuyu tipi hapishanelerin amacının devrimci iradeyi teslim almak olduğunun altını çizdi. Devrimci tutsakların kuyu tiplerine karşı direnişi sürdürdüğünü söyleyen Erözsoy ve Mete, "Tutsakların mücadelesini omuzlayalım" ve "Koşulların esnetilmesi değil kuyu tiplerinin kapatılması için mücadele edelim" çağrısı yaptı.

Kuyu tipi hapishanelere karşı devrimcilerin içeride ve dışarıda direnişi sürüyor. ESP ve SGDF'ye dönük gözaltı saldırısıyla 24 Ocak'ta 32 yoldaşlarıyla birlikte tutuklanarak Marmara Kapalı Hapishanesine götürülen ESP Esenyurt Temsilcisi Cafer Erözsoy ve SGDF'li Onur Yoldaş Mete, 8 Mart günü Çorlu'da bulunan Karatepe Yüksek Güvenlikli Hapishanesine sürgün sevk edildi.

Kuyu tipi olarak adlandırılan bu hapishanede iki ay kalan devrimci sosyalist gençler, kuyu tipi hapishanelerin kapatılması ve başka bir hapishaneye sevk edilmeleri talebiyle açlık grevi direnişi yaptı.

Erözsoy ve Mete, neden tutuklandıklarını, kuyu tipi hapishanelerin mimari yapısını ve bu hapishanelerle devletin neyi hedeflediğini ETHA'ya anlattı.

ERÖZSOY: DEVRİMCİ İRADEYİ TESLİM ALMAYA ÇALIŞTILAR
Hem Kürdistan belediyelerine hem de Esenyurt'a yönelik kayyum darbesine, iş cinayetlerine ve kadın cinayetlerine karşı düzenlenen eylemlere katıldığı için tutuklandığını hatırlattı Erözsoy. Çorlu'daki kuyu tipi hapishanesinin girişinde çıplak arama işkencesine maruz kaldıklarını, bu saldırıya direndikleri için gardiyanlar tarafından darp edildiklerini anlatan Erözsoy, "Ağır bir psikolojik etki bırakmak için çıplak arama yapılıyor. Sonrasında tekli hücrelere konulduk. 50 litre sıcak su veriliyor. O gün bulaşık yıkarsanız duş alamazsınız veya kıyafetlerinizi yıkayamazsınız. Yıkasanız bile asacak yeriniz yok. Günde sadece bir buçuk saat havalandırmaya çıkıyorsunuz. Sadece tek pencere var onun önünde de demir korkuluk, hemen ardında teller var. Gökyüzünü görmeniz imkansız. Çoğu zaman yemek vermiyorlar, sorduğumuzda 'gidin kantinden alın' diyorlardı. Kuyu tipi hapishanelere sürgün edilmemizle, ailelerimizin bizimle görüşmesini engellemek istediler. Bizi insanlık onuruna aykırı koşullarda tutarak devrimci irademizi teslim almaya çalıştılar. Sevklerimizin gerçekleştirilmesi için defalarca dilekçe yazdık. Bu bir cezalandırma" dedi.

'GARDİYANLAR BİZE İNSAN GİBİ DAVRANMIYORDU'
Defalarca dilekçe yazmalarına, itiraz etmelerine rağmen taleplerinin kabul edilmediğini söyleyen Erözsoy, son çare olarak açlık grevi eylemi başlattıklarını anlattı. Erözsoy, şöyle devam etti: "Gardiyanlar bize insan gibi davranmıyordu. Beş gün boyunca içme suyu, hijyen malzemesi verilmedi. 8 Mart'ta sürgün edildik, kar yağıyordu, defalarca battaniye istedik, verilmedi. Sonra gardiyanlar gülerek 'unuttuk' dediler. Hücreden her çıkışımızda taciz edecek şekilde üst araması yapıyorlar, kışkırtıcı konuşuyorlardı. Hücre aramasına geldiklerinde kıyafetlerimizi dolaptan çıkarıp yere atıyorlar, gece yarısı 02.00'de kapıyı sert bir şekilde çarpıyorlardı."

'KAMERAYLA İZLEYEREK TACİZ EDİYORLARDI'
Mahkemeye on gün kala üçlü hücrelere götürüldüklerini, ancak burada da sürekli kameralarla izlendiklerini söyleyen Erözsoy, "Duşa girdiğimizde, oturduğumuzda, uzandığımızda sürekli kamerayla izleniyorduk. İtiraz ettiğimizde ise 'burası özel alan değil ortak alan, kameralar güvenliğiniz için' diyorlardı. Tekli hücrelerde kamera yoktu, başımıza bir şey gelseydi ne olacaktı? Amaç güvenlik değil, kamerayla izleyerek taciz etmek" dedi.

'TUTSAKLARIN KUYU TİPİ HAPİSHANELERE KARŞI DİRENİŞİNİ OMUZLAYALIM'
Devrimci tutsakların, bu onursuzluğa karşı direndiğinin altını çizen Erözsoy, dışarıdan da dayanışmanın yükseltilmesi gerektiğini söyledi ve şu çağrıyla devam etti: "Devlet dışarıda teslim alamadığı devrimci iradeyi kuyu tiplerinde teslim almaya çalışıyor. Örneğin ben ailemi iki buçuk ay göremedim, gönderilen kıyafetler, kitaplar alınmadı. Alana kadar kavga etmemiz gerekiyordu. Açlık greviyle sesimizi duyurmak istedik, mücadele ettik. Tüm işçilere, emekçilere, kendine insanım diyen herkese kuyu tipi hapishanelere karşı mücadeleye çağırıyorum. Şu an hapishanelerde halen devrimci tutsaklar kuyu tipine karşı açlık grevinde. Tüm emekçi halkımızı devrimcilerin sesine ses olmayı, mücadelelerini omuzlamaya çağırıyorum."

METE: KUYU TİPİ HAPİSHANELER TESLİM ALMA HEDEFLİ
İstanbul Üniversitesi öğrencisi SGDF üyesi Onur Yoldaş Mete de ESP ve SGDF'nin yürüttüğü mücadele nedeniyle faşizm tarafından defalarca hedef alındığını hatırlattı, kuyu tipi hapishanelere sürgün edilmelerindeki amacın devrimci iradenin teslim alınması olduğunu vurguladı. "Ağır tecrit koşullarını, her bir tutsağın farklı yöntemlerle psikolojik basınç altına alınmasını, tüm saldırıları bütünlüklü düşündüğümüzde doğrudan bir teslimiyet, irade kırma hedefini görebiliyoruz" diyen Mete, bu saldırıların sadece kendilerine değil tüm devrimci harekete olduğunu da ekledi.

'PENCERELERDEN AYNI KUYUYA BAKIYORSUN AMA BİRBİRİNİ GÖREMİYORSUN'
Kuyu tipi hapishanenin mimari yapısından bahseden Mete, şöyle devam etti: "Neden kuyu tipi dediğimizi açmak istiyorum. Uzun ince bir dikdörtgen, üç katlı, ortası boş bir dikdörtgen. Etrafı hücre koridorları, havalandırma ve salonlarla çevrili. Bir kuyuda 18 tutsak var, her birinin aynı kuyuya baktığı, ancak pencerelerden birbirini göremedikleri bir tecrit. İnsan yüzü göremiyorsunuz. Diğer tarafta ise çok dar, beş adımlık hareket alanı. Havalandırma 1,5 saat. Havalandırmada, sohbet hakkınızı kullandığınız atölye ve salonda 7/24 ses ve görüntü alınıyor. Dolayısıyla arkadaşlarınızla birlikte sohbete ya da havalandırmaya çıksanız bile özel herhangi bir paylaşımınız engelleniyor. Yani, insanların bütün temel yetenek ve iletişimleri engelleniyor, psikolojik basınç altına alıp, ideolojik, politik bir kırılmayı, kimliksizleştirmeyi hedefleyen saldırı biçimi."

'KOŞULLARIN ESNETİLMESİ DEĞİL KUYU TİPLERİN KAPATILMASI GEREKİYOR'
Kendilerinden önce PKK ve Halk Cephesi dava tutsaklarının kuyu tiplerine sürgün edildiği bilgisini veren Mete, "Buradaki işkencenin esası psikolojik ve kendi türünde en ağır işkence tipidir. Bunların tek çözümü doğrudan kapatılmasıdır. Yani bu sistemin esnetilmesi, havalandırma hakkının 1,5 yerine 3 saate çıkarılması vb. ara çözümler esasta çözüm değildir. Psikolojik işkence gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır. Fiziki yapısı bile psikolojik işkenceyi uygulamak için oluşturulmuştur. Dolayısıyla buradaki tutsakların farklı hapishanelere sevk edilmesi gerekir. Çözüm budur. Emekçi solun, devrimci demokrat güçlerin, devrimci tutsakların başlatmış oldukları açlık grevlerine ve kuyu tiplerine karşı çeşitli direniş eylemlerine destek vermeleri elzemdir. Kuyu tiplerinde ciddi bir direniş var; açlık greviyle, kapı dövmeleriyle eylemler sürüyor. Her hapishanede farklı gündemler üzerinden gelişen direnişler var. Bu direnişlerin sesinin yükseltilmesi gerekiyor. Yalnızca içeride kalmaması; sokaklarda, meydanlarda vücut bulması gerekiyor. Bu konuyla ilgili gençlikte ciddi bir duyarlılık oluştuğunu görüyoruz. Bu duyarlılığın gençlik örgütleri ve emekçi sol tarafından örgütlenmesi, kuyu tiplerinin kapatılmasının gündemde tutulması lazım" çağrısı yaptı.