23 Kasım 2024 Cumartesi

Metal işçileri kilidi açabilir

Bugün 130 bin metal işçisinin toplu sözleşme mücadelesi, direniş ve eylemleri sadece MESS'i, metal patronlarını değil sermayenin hizmetindeki iktidarı da çok yakından ilgilendirmektedir. Bu mücadele OHAL'e, KHK'lara, grevi yasaklarına karşı da bir direniştir aynı zamanda.
Yaklaşık 130 bin işçiyi ilgilendiren metal işkolu grup toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı. Metal işçileri, görüşmeler sürerken iş yavaşlatma, fazla mesaiye çıkmama, fabrika içinde ve çevresinde eylemler yaparak taleplerinin takipçisi olacağını göstermişti. Uyuşmazlık zaptı tutulmasının ardından yeni bir eylem süreci başladı. Uyuşmazlık nedeni olan maddeler ise metal patronlarının 3 yıllık TİS ve sefalet zammı dayatması.
 
Metal işçileri hemen her TİS sürecinde tepkisini ve öfkesini yansıtmış, kendi iradesini ortaya koymuştur. Patronlar kulübü MESS'le önemli muharebeler yürütmekten çekinmemiş, sermaye karşısında kolay yutulur bir lokma olmadığını göstermiştir. Baskı ve yasaklara karşı tavrını bir biçimde ortaya koymuştur. Bu nedenle TİS süreci sarı sendikacılar, MESS ve iktidarın en zorlandığı dönemler olmuş, zaman zaman da metal işçileri bu güçlere kabuslar yaşatmıştır. 1977-78 grevleri ve direnişleri, 1998 başkaldırısı ve 2015 metal fırtınası sermayeyi, iktidarı ve işbirlikçi sarı sendikacılığı zorlamış ve çıkmaza sokmuştur.
 
Metal işçileri zaman zaman sınıf bilinciyle, çoğu zaman da kendiliğinden bilinçle sermayenin saldırılarına, iktidarın hak gasplarına, işçi ve emekçiler aleyhine düzenlemelere, işbirlikçi sarı sendikacılığın patronlarla işbirliği içinde oyunlarına, TİS süreçlerinde talepleri gözardı edilerek sözleşmenin bağıtlanmasına, ücret ve sosyal hak kayıplarının yaşanmasına sessiz kalmadı. Direniş, grev, işgal gibi bir çok biçimle saldırılara karşı durdu ve sokakları ve meydanları mesken tuttu.
 
Metal işçileri içinde otomobil işçileri mücadelesiyle öne çıkıyor, öncü bir rol oynuyor. Renault, Tofaş, Ford gibi otomobil sanayi ile Coşkunöz, Mako gibi otomobil yan sanayi işçileri son metal fırtınasında görece daha önde konumlandılar. Son yıllardaki mücadelelerde patronlar örgütü MESS'i zorladılar, bu örgütte çözülmeye yol açtılar.
 
MESS son yıllardaki TİS süreçlerinde 3 yıllık sözleşme dayatıyor. 2014 yılında gerçekleşen sözleşme de işbirlikçi sarı sendika yönetimi tarafından kabul edildi. Ancak Birleşik Metal-İş Sendikası üyelerinin mücadelesi ve sonrasında Türk Metal Sendikası'nda örgütlü işçilerin direnişi 3 yıllık sözleşmenin kolay kabul edilmeyeceğini gösterdi. Metal fırtına sözleşmeyi geri aldıramasa da aradaki kayıpların karşılanması yönünde kazanım elde etti. 3 yıllık sözleşmenin patronlarca olmazsa olmaz bir şart olarak sunulması, TİS süreçlerinde işçilerden çekindiklerini gösteriyor.
 
TİS dönemi metal sektöründe en hareketli günlerin yaşandığı dönemdir. Metal patronlarına karşı işçilerin mücadele duyarlılığının arttığı, mücadelenin yükseldiği, fiili meşru eylemlerin geliştiği dönemlerdir. Patronlar grev, direniş, iş yavaşlatma, durdurma, işgal gibi üretimi kesintiye uğratacak ve maliyeti patronlar için ağır olacak bu süreci daha az yaşamak için "kırmızı çizgilerle" işçilerin karşısına çıkmaktadır. İşçiler de çok önceden elde ettiği hakları korumak, 3 yıllık sözleşmeyle ücretler başta olmak üzere yeni hak kayıpları yaşamamak, ekonomik ve sosyal yeni kazanımlar elde etmek için 2 yıllık sözleşmede ısrarlılar. Bu yüzden sözleşme süresinin uzatılmak istenmesi önemli muharebelerin konusu olmaya devam edecek.
 
İktidar her fırsatta sermayenin çıkarlarını korumak için adım atıyor. Patronların yanında saf tutuyor, göstermelik bazı şeylere dahi ihtiyaç duymuyor. Attıkları her ekonomik, politik adımı bu ilişkileri geliştirmek için yaptıklarını belirtmekte bir sakınca görmüyorlar. OHAL'i bu nedenle ilan ettiklerini, grevleri patronları korumak için yasakladıklarını açıkça dile getirmekten çekinmiyorlar. KHK'ları ve yasal düzenlemeleri patronların karlarını arttırmak, işçileri patronlar karşısında savunmasız, çaresiz bırakmak için yapmaktalar.
 
Bugün işçi sınıfı ve ezilenler ağır baskı ve saldırı altında. Sokaklar, meydanlar emekçilere ve ezilenlere yasaklanmıştır. Haksızlığa karşı sesini çıkarmak isteyen her toplumsal kesim, her çevre gözaltı, tutuklama ve işkenceyle karşılaşmaktadır. İktidarla aynı düşünmeyen işçi ve emekçilerin işine son verilmekte, kayyumlar yoluyla terör estirilmekte, açlık ve yoksullukla terbiye edilmek istenmektedir. Emekçilerin ve ezilenlerin etrafında büyük bir barikat oluşturulmuştur. İşte metal işçileri bu barikatı yıkma gücüne sahiptir. Cam işçileri grev yasaklarını fiili eylemleriyle aştı, yasağa boyun eğmedi. Saya işçileri birçok kentte yaptıkları eylemlerle OHAL yasaklarına rağmen seslerini yükseltti. Yüksel Caddesi, Nuriye ve Semih'in kararlı mücadelesini tüm zulme rağmen sahiplenmeye devam ediyor.
 
Metal işçilerinin grev kararı greve dönüşür mü, bilinmez ancak işçiler kararlı görünüyor. Sermaye de OHAL'e yaslanarak kararlılık sergiliyor, sergileyecek. İşte burada işçilerin iradesi, ısrarı ve mücadelesi kilidi açabilir.
 
Bugün 130 bin metal işçisinin toplu sözleşme mücadelesi, direniş ve eylemleri sadece MESS'i, metal patronlarını değil sermayenin hizmetindeki iktidarı da çok yakından ilgilendirmektedir. Bu mücadele OHAL'e, KHK'lara, grevi yasaklarına karşı da bir direniştir aynı zamanda.
 
OHAL'e boyun eğmemek, grev yasaklarını ortadan kaldırmak için metal işçileriyle dayanışma hareketi örgütlenmelidir.