KJAR üyesi Werîşe Muradî süresiz açlık grevi direnişine başladı
Doğu Kürdistan Özgür Kadın Topluluğu (KJAR) üyesi Werîşe Muradî, İran rejiminin baskıları ve idam cezalarındaki artışa dikkat çekmek için süresiz açlık grevine başladığını bir mektupla duyurdu.
Doğu Kürdistan Özgür Kadın Topluluğu (KJAR) üyesi, Werîşe Muradî 1 Eylül 2023'te Rojhilat'ın Sine kentinde İran rejim güçleri tarafından kaçırıldı, iki hafta boyunca gözaltında tutuldu. KJAR üyesi Werîşe Muradî, mahkemeye çıkarılmadan "isyan etmek" iddiasıyla 14 aydan fazla süredir Tahran'daki Evin Hapishanesinde kadın koğuşunda tutuluyor.
'BU SAVAŞLAR FAŞİZMİN BÖLGEDE YÜKSELMESİNE YOL AÇIYOR'
Werîşe Muradî, yayınladığı bir mektupla, süresiz açlık grevi direnişine başladığını duyurdu. Werîşe Muradî, mektubunda, kadınlara yönelik idamların yüzde 35 oranında arttığına ve yıl başından bu yana İran'ın çeşitli cezaevlerinde 531 kişinin idam edildiğine dikkat çekti. Werîşe Muradî'nin kaleme aldığı mektup şu şekilde: "Ortadoğu'nun her yerinde savaş ateşi yayılmış durumda. Yıllardır bu eski toprakların bir köşesi savaşla kavruluyor. Yeni bir düzen kurma iddiasıyla toplumlar nefes alamaz hale getirildi ve her seferinde insan hayatı bir kez daha ateşe atıldı. Kapitalizmin küresel neoliberal politikaları, Ortadoğu'da kendi egemenliğini güçlendirmek için gerici iktidarlarla işbirliği yaparak her geçen gün daha belirgin hale gelen bu savaşı sürdürmektedir. Rojava ise Ortadoğu'nun rengini ve yüzünü değiştirmeye çalışıyor ve bunu barış yoluyla değil, savaş yoluyla yapıyor. Tarihi ve kültürü yok etmek için yürütülen tüm politikalar başarısız olmuş olsa da Rojava, bu savaşla bölgenin homojenleştirilmesi amacıyla yürütülen planları boşa çıkarıyor. Diğer yandan, bölgedeki muhafazakar hükümetler milliyetçi ve dini propagandayı arttırarak savaş ateşini körüklüyor. Bu savaşlar birçok durumla birlikte faşizmin bölgede yükselmesine yol açıyor."
'ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ VEREN KİŞİLERE YÖNELİK KATLİAMI ARTIRIYOR'
Süren savaşlardan bölgenin ve halkın olumsuz etkileneceğini belirten Muradî, İran'ın bölgede Şii Hilali'ni inşa etme çabalarının ardından şimdi NATO'nun Arap Birliği ve İslam ümmeti birliğinden bahsettiğine dikkat çekti. Süren savaşlar ve çatışmalarla Ortadoğu'nun şeklinin değişimine hizmet etmeyeceğini söyleyen Muradî, süren savaşlardan en çok halkların ve kadınların olumsuz etkilendiğini söyledi. Küresel devletlerin bölgede ki devletleri küçültüp kontrolü altına almaya çalıştığını söyleyen Muradî, kadın ve çocukların bu süreçlerde yerlerini, yurtlarını terke zorlandığı, acılar yaşadığına dikkat çekti. Muradî bu dönemde politik öznelere dönük baskının da arttığına işaret etti. İran'ın özgürlük mücadelesi verenlere dönük baskısını arttığına dikkat çeken Muradî, "İran 1980'lerin yolunu izlemeye devam ediyor ve sınırlarının dışındaki savaşlarla cezaevlerinde ve özgürlük mücadelesi veren kişilere yönelik katliamını artırıyor. Şu anda önemli olan şey 1980'lerin şartlarını hatırlamak ve tarihin tekerrür etmesine izin vermemektir" dedi.
'YIL BAŞINDAN BU YANA 531 KİŞİ İDAM EDİLDİ'
Muradî, İran rejiminin tutsaklara dönük baskıyı arttığına işaret ederek şunları söyledi: "Özellikle ekonomik, siyasi, sosyal ve iç şartların zorlaştığı bu dönemde insan hakları her geçen gün daha da kötüleşiyor. Bu yılın başından bu yana 531 kişi idam edildi. Geçen yıl 811 kişi idam edilmişti ve kadınlara yönelik idam oranı geçen yıla göre yüzde 35 arttı. Bu veriler, hükümetin toplumun durumunu iyileştirme planı olmadığını, aksine kendi yarattığı 'diğerlerini' yok ederek toplumu felakete sürüklediğini gösteriyor. Bu çok açık; bu gerçeğin acısıyla, her zaman dünyanın genel kamuoyuna hatırlatılması gerekiyor. Bu devam eden mücadele ve zorba iktidara karşı direniş, bizim tutuklularımıza da yansıyor."
'İSLAM MASKESİ ALTINDAKİ İDAM VE İNFAZLARI GÖRMELİSİNİZ'
Werîşe Muradî açlık grevi eyleminin kişisel talepleriyle ilgili olmadığını belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: "Aldığım kararlar ve başlattığım eylemler, özgürlük savunucularına yapılan zulme karşı bir duruş olup, kişisel taleplerimle ilgisi yoktur. İdam Cezasına Karşı Dünya Günü'nde açlık grevi kararı aldım ve bu karar bu amaca hizmet ediyor. Eğer savaşlar nedeniyle meydana gelen katliamları görüp, 'savaşa hayır' diyorsanız, her gün siyasi İslam maskesi altında gerçekleştirilen idam ve infazları da görmelisiniz. Sınır ötesi savaşların, toplumsal meseleleri gölgede bırakmasına izin vermeyin. Açlık grevim bu amaç için. Bedeli ne olursa olsun, cesur tutsakların savaşlar ve sonuçsuz maceralar arasında kaybolmasına izin vermeyeceğiz. Bu amaçla, infazlara karşı yürütülen uluslararası kampanyaların; derneklerin, örgütlerin ve uluslararası kuruluşların infazların durdurulması amacıyla sürdürdükleri çalışmaların bu durumu fark etmesi için açlık grevimi sürdüreceğimi bildiriyorum."