KBDH: Özgürlük için mücadeleyi yükselt

"Özgürlük için mücadeleyi yükselt" başlıklı açıklamasıyla süreci değerlendiren KBDH Genel Konseyi, "Boyunlarımıza geçirilmek istenen her türlü kölelik zincirini bir bir kırarak özgür ve eşit dünyayı mutlaka kuracağız. Faşizme, işgal ve emperyalist savaşa, erkek devlet şiddetine karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesini yükselt" dedi.
Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH) Genel Konseyi, "Özgürlük ve eşitlik için mücadeleyi yükselt" başlıklı açıklamasında süreci değerlendirdi. Burjuva ideologların ilan ettiği gibi tarihin sonunun gelmediğini, kapitalizmin sıkça krizden krize sürüklendiği belirtilen açıklamada, emperyalistlerin yarattıkları yıkımın üstünü örtmeye, yaptıklarına bir gerekçe uydurmaya, gizlemeye ihtyiaç duymadığı söylendi. Açıklamada, "Bu denli pervasız, bu denli aç gözlülükle daha büyük yıkım-savaşla dünyayı yeniden paylaşmanın-parçalamanın hazırlıklarını yapıyorlar, parçalarken onun sonunu hazırlıyorlar" denildi.
DÜNYANIN HER YERİNDE KADIN KAZANIMLARI HEDEFTE
Dünyada artan kadın düşmanlığı ve büyüyen kadın direnişine işaret edilen açıklamada, emperyalistlerin dünya halklarına karşı yürüttüğü savaşın en ağır sonuçlarıyla geçmişte olduğu gibi bugün de en çok kadınların karşı karşıya olduğu belirtildi. Kadın kazanımlarının hedefte olduğu kaydedilen açıklamada Fransa'da, İtalya'da Kolombiya'da, ABD'de, Arjantin'de, Filipinler'de, Afganistan'da, Filistin ve Rojava'da kadınların bölgenin koşullarına göre farklı gerekçelerle ancak hayatları, hakları ve özgürlükleri için direnişte olduğu kaydedildi.
ORTADOĞU'DA HALKLAR DİRENİŞTE
Ortadoğu'nun emperyalistler arası mücadelenin merkezi olmayı sürdürdüğü vurgulanan açıklamada, "Filistinli direniş güçlerinin 7 Ekim Aksa Tufanı hamlesiyle birlikte Ortadoğu'da yeni bir sürece girildi" denildi. Gazze halkının yanında yine dünya halklarının yerini aldığı ve tüm baskılara rağmen meydanlara dökülüp Gazze halkıyla dayanışmanın büyütüldüğü eklendi.
Suriye'de yaşananlara işaret edilen açıklamada, işgalci Türk devletinin Rojava'yı işgal amacını sürdürdüğü söylendi. "Cihadist HTŞ'nin ideolojik dokusu ve şeri hükümleri esas alan politikaları çok geçmeden pratiğe döküldü" denilen açıklamada, Suriye halklarının, emekçilerinin ve kadınların birliğinin hayati önemde olduğuna vurgu yapıldı, "Bu birlik ve birlikte mücadele olgusu emperyalist planları boşa düşürmede de çok önemli bir noktayı oluşturmaktadır" denildi.
İKTİDARIN SALTANATINI KAYBETME KORKUSU
Türkiye'de ise AKP-MHP iktidarının dönemde işçi ve emekçilerin hak mücadelelerine, grev ve direnişlerine pervasızca saldırılarının değerlendirildiği açıklamada, saldırıların boşuna olmadığı çünkü direnişlerin birleşmesi ve büyümesi karşısında iktidarın saltanatını kaybetme korkusu yaşadığının altı çizildi.
ARTAN ÇOCUK İSTİSMARI VE ÇOCUK KATLİAMI
Toplumsal çürümenin geldiği boyutu yansıtan en önemli noktalardan birisinin çocuk istismarı ve çocuk katliamlarının son süreçteki artışı olduğu belirtilen açıklamada, "Çocukların istismara uğramasında en büyük suçlu iktidarın kendisidir. Çocuk istismarcılarına ve katillerine alan açan iktidarın kendi politikalarıdır. Çocukları bırakalım korumayı, okullarda uygulamaya koyduğu MESEM ve ÇEDES projeleriyle ucuz iş gücü olarak sömürmeye, staj adı altında öldürmeye ve 'dindar ve kindar nesil' yaratma amacını gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Yoksulluğun en çok etkilediği kesimlerin başında yine çocuklar gelmiş, yaşam koşullarından dolayı son dönemde çocuk ölümleri yaygınlaşmıştır" denildi.
2025 'AİLE YILI'
Erkek egemen faşist iktidarın önceki süreçlerde olduğu gibi bu süreçte de kadınları hedef alan politikalarını sürdürdüğü kaydedilen açıklamada, kadına yönelik artan şiddet ve katliama işaret etti. İktidarın kadın düşmanı politikalarından vazgeçmek yerine 2025 yılını "aile yılı" ilan ettiği vurgulanan açıklamada iktidarın bir taraftan kadını kamusal alanlardan dışlayıp, evlere hapsederek bakım yükünü tamamen kadınların üstüne attığını, diğer taraftan esnek, güvencesiz ve uzaktan çalışma modelleriyle kadın emek gücünü sermaye için daha ucuza sömürebilmenin koşullarını devam ettirdiği dile getirildi. Açıklama, şöyle devam etti: "Yine kadının aile ve eve mahkum olması iktidarın toplumu kendi gerici ideolojisi doğrultusunda dizayn etmesi çabasına da yarıyor. Aile yılının ilanıyla birlikte ezilen cinsel kimlikler daha fazla hedef yapılmaya başlandı. Yaşam hakları yok sayılan ve nefret söylemlerine uğrayan ezilen cinsel kimlikler, aile bütünlüğünü bozdukları gerekçesiyle daha çok hedef haline geldi.
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ
"Ekonomik krizin derinleşmesi kadın yoksuluğunu da derinleştiriyor, krizin en ağır faturası kadınların üzerine yıkılıyor, kadın işçi ve emekçilerin çalışma koşulları her geçen gün zorlaşıyor, işyerlerinde taciz, şiddet, mobbinge maruz kalan kadın emekçiler, işten atılma tehditleri altında direnişe geçmeyi tercih etti. 172 gün süren Polonez işçilerinin direnişinde de kadın işçiler mücadelenin öncüsü oldu ve direnişin kazanımla sonuçlanmasında büyük rol oynadılar. Kadınlar cephesinden son kazanım ise işyerindeki çalışma koşullarını ve tacizi teşhir etmek için direniş başlatan HepsiJet çalışanı kadın işçilere ait oldu. Cinsler arası eşit temsiliyetin sağlanmasını olanaklı kılan eşbaşkanlık sistemine yönelik saldırılar, TC devleti tarafından kayyumlar aracılığı ile tekrardan gündeme geldi. Kadınların en önemli kazanımlarından biri olan eşbaşkanlık sistemine yönelik bu saldırılar, kadınların kendi adlarına kamusal alanda siyaset yapmalarına, kendi sorunlarını tartışmalarına duyulan tahammülsüzlüğün göstergesidir.
KADINLARIN DİRENİŞİ
"Kadınlar süreklilik kazanmış bir mücadele hattından ilerleyip, tüm baskılara, erkek ve erkek devlet şiddetine rağmen sokakta, direniş ateşini büyütmekten geri durmadılar. Kadınları evlere hapseden erkek egemen politikalara, emek ve beden sömürüsüne, sermayeye, kadın katliamlarına, kayyumlara, Filistin ve Rojava'daki soykırım saldırılarına, çocuk istismarına karşı mücadeleyi büyütmeye bu dönemde devam ettiler, 6284 sayılı yasanın tartışmaya açılmasına karşı kadınlar ortak bir karşı koyuşla devlete geri adım attırdılar.
ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİ YÜKSELTME ÇAĞRISI
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde kadınlar yine sokakları tıka basa doldurdular. Yasaklara ve gözaltılara rağmen 8 Mart'ın ruhuna sarılarak, faşist kolluğa direnişle karşılık verdiler; erkek egemen sisteme karşı 'alacaklıyız' dediler ve eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyütme ısrarlarını bir kez daha ortaya koydular. Coğrafyamız, bölge ve dünyada emperyalizme, faşizme, erkek egemen kapitalizme karşı özgürlük ve eşitlik için ayağa kalkmış olan kadınların direnişini KBDH olarak selamlıyor, mücadelelerinin mücadelemiz olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Zincirleri kıra kıra özgür ve eşit dünyayı kuracağız. Tarihsel ve güncel mücadele deneyimlerimizden biliyoruz ki özgürlük ve eşitlik verilmez, alınır. Bugüne kadar kazandığımız mevzilerimizi birleşik mücadeleyle, direnişle, örgütlülüğümüzle, öz gücümüzle kazandık. Bugünde bizlere yaşamı bile çok gören, emeğimize el koyan, irademizi yok sayan, nasıl yaşayacağımıza müdahale eden patriyarkal kapitalizme karşı birleşik kadın mücadelemizi daha da güçlü bir biçimde yükselteceğiz. Bölge ve dünyadaki kadınlarla ortak mücadelemizi daha fazla geliştirecek, enternasyonal mücadeleyi büyüteceğiz. Emperyalist savaşa, işgale, faşizme, erkek egemen kapitalist sisteme karşı birleşik kadın direnişiyle kadın devrimine yürüyecek, sosyalizm bayrağını zafere taşıyacağız. Boyunlarımıza geçirilmek istenen her türlü kölelik zincirini bir bir kırarak özgür ve eşit dünyayı mutlaka kuracağız. Faşizme, işgal ve emperyalist savaşa, erkek devlet şiddetine karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesini yükselt."