18 Mayıs 2024 Cumartesi

'Katliamdan bugüne 28 Soma katliamı kadar kayıp yaşandı, tesadüf değil'

Soma katliamının 5. yılı dolayısıyla Kadıköy'de DİSK, KESK, TMMOB ve İstanbul Tabip Odası tarafından yapılan anmada yapılan konuşmada "Soma katliamından bugüne en az 28 Soma katliamı kadar daha işçinin yaşamını yitirmesi kaza değil, tesadüf değil, hata değil, ülkeyi yönetenlerin kasıtlı bir tercihidir" diye belirtildi.
DİSK, KESK, TMMOB ve İstanbul Tabip Odası, 301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma katliamının 5. yılı dolayısıyla Kadıköy İskele'de yaşamını yitiren işçileri andı.
 
HDK Eş Sözcüsü ve HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, EMEP GEnel Başkanı Selma Gürkan'ın da katıldığı anma saygı duruşu ile başladı.
 
"Soma'yı unutma, unutturma", "Çalışırken ölmek istemiyoruz", "Soma'nın hesabı sorulacak" sloganlarının atıldığı anmada ilk olarak KESK İstanbul Şubeler Platformu adına İzzet İldeş konuştu. İldeş, Soma katliamına ilişkin adalet arayışında beşinci yılda olunduğunun altını çizerek "Şirketin sahibi de dahil olmak üzere tüm failler dışarıda. 2006 devlet işletmesi olan Soma Maden İşletmesi Park Teknik'e devrediliyor ancak 2009 yılında Soma A.Ş. üzerine devlet rödovans yoluyla devrediliyor. Rödovans sistemiyle devlet 'ne kadar kömür çıkarırsan çıkar, alırım' güvencesi veriyor. 140 dolarlık maliyetler 23 dolara düşüyor. Üretim bir buçuk senede 10 arttırılıyor" ifadeleriyle çalışma koşullarının katliamı getirdiğini vurguladı.
 
Soma kömür işletmelerinde 2014 yılında 301 madenciyi kar hırsından dolayı kaybettiklerini belirten İldeş, "Can Gürkan dışarıda. Soma A.Ş. maden ruhsatı hakkına yeniden kavuştu. Soma ile ilgili adalet arayışında olan herkes ya gözaltında ya tutuklu. Protesto için sokaklara çıkıldığında emekçilere tekme atan Yusuf Yerkel hala görevde. Soma'nın tüm failleri yeniden yargılanana kadar süreci takip edeceğiz. Adalet her geçen gün tecelli edecek" diye konuştu.
 
'Bİ SİSTEM BÖYLE DEVAM ETTİKÇE İŞ CİNAYETLERİ DEVAM EDECEK'
 
TMMOB İKK Sözcüsü Cevahir Efe Akçelik ise "Acımız hala yüreğimizde. Bir daha buna benzer acılar yaşanmasın diye bu meydanlardayız. Emekçilerle birlikte adalet talebimizi yineliyoruz. İktidarın Soma'dan ne ders çıkardığını sorarsanız yeni katliamlara sebep olmaktan başka çıkarılan ders yoktur. Türkiye'de esnek ve güvencesiz çalışma devam ediyor. Her gün onlarca işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Bu sistem böyle devam ettikçe de iş cinayetleri devam edecek. Bizim isyanımız bu adaletsiz düzene" ifadelerini kullanarak Soma için adalet çağrısında bulundu.
 
'RANT HIRSINIZ YERİN DİBİNE BATSIN'
 
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Osman Öztürk de Soma katliamının Türkiye tarihinin en büyük iş cinayetlerinden biri olduğunu hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: "İnsanlar rant uğruna bir madende ölüme mahkum edildiler. O madende o göçük meydana geldiğinde maskeler çalışmıyordu. Öyle bir düzen kurmuşlar ki yerin yüzlerce metre altına giren insanlara çalışır maske sağlamıyorlar. O rant hırsınız yerin dibine bastın. İnsanca çalışma istiyoruz. Sorumlular gerçekten cezalandırılana kadar bu davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz."
 
'ACILAR HAFİFLEMEDİ, YARALAR DAHA DA KANADI'
 
Kurumlar adına ortak basın metnini DİSK Yürütme Kurulu üyesi Kanber Saygılı okudu. Saygılı, "Bundan tam 5 yıl önce, 2014 yılı Mayıs ayında Soma'da 301 maden işçisini yitirmiştik. Bu süre zarfında acılarımızın hafiflemesi bir yana, yaraları daha da kanatan gelişmeler yaşandı" dedi.
 
Saygılı, "Bilindiği gibi, madenin patronu Can Gürkan ölümünden sorumlu olduğu her işçi için yaklaşık 5 gün hapis yatmasının ardından geçtiğimiz ay tahliye oldu. Böylece 301 maden işçisi arkadaşımızın ardından adalet de göçük altında kaldı. İşçinin emeğinin olduğu kadar yaşamının da ucuz olduğu bu düzende, insanlık bir kez daha göçük altında kalmış oldu. Bu göçük ülkeyi yönetenlerin eseri olan hukuki bir göçüktür, politik bir göçüktür, ekonomik bir göçüktür, ahlaki bir göçüktür" diye vurguladı.
 
'HUKUKUN ÇÖKÜŞÜ SOMA DAVASIYLA GÖZLER ÖNÜNE SERİLDİ'
 
Türkiye'de hukukun çöküşü Soma davasıyla bir kez daha gözler önüne serildiğini ifade eden Saygılı, "Davayı Soma'dan kaçıran, katliamda sorumluluğu bulunanları yargılama konusu yapmayan, maden patronu ve yöneticilerini 'olası kasıt' üzerinden değil; 'bilinçli taksir' ile 'cezalandırarak' adeta ödüllendiren yargı sistemi, bir işçi için 5 gün hapis yatmayı yeterli görmüş; ülkemizde 'hukuk'un geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne sermiştir" diye belirtti.
 
Saygılı konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başından beri madenlerde gerekli denetimi yapmayanlar, Soma'daki öldüren çalışma düzenine izin verenler, güvencesiz ve taşeron çalıştırma biçimlerini egemen hale getirenler, sendikalaşmanın önüne engeller koyanlar hiçbir biçimde hesap vermemiştir. Aksine bu boyuttaki katliamların 'fıtrat' olduğunu ifade ederek, katliamın politik savunusuna devletin tepesinin imzasını atmışlardır.
 
'HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK' DİYENLER HİÇBİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMEDİ
 
"Bu düzen, daha fazla kar için daha fazla kan dökülmesini meşru gören bir düzendir. Soma katliamının ardından 'Artık hiçbir şey eksisi gibi olmayacak' diyenler, hiçbir şeyi değiştirmemiş ve her şey eskisi gibi devam etmiştir. Soma katliamından bugüne en az 28 Soma katliamı kadar daha işçinin yaşamını yitirmesi kaza değil, tesadüf değil, hata değil, ülkeyi yönetenlerin kasıtlı bir tercihidir. İşçi Sağlığı İş Güvenliği Yasasının, İş Sağlığı ve Güvenliği olarak değiştirilmesi, iktidar için işin ve patronların güvenliğinin işçinin yaşamından daha öncelikli olduğunu göstermektedir. Sadece kavramlardaki değişimde bile kendi gösteren bu zihniyetinin sonucu olarak, Türkiye iş cinayetlerinin en fazla olduğu ülkelerden biri olmuştur.
 
"Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik göçükten çıkış için insanı, emeği, doğayı ve yaşamı değil; kanı, gözyaşını, betonu ve yıkımı güvence altına alan bir yol tercih edilmektedir. Bu korkunç tercih, 301 işçinin ölümüne sebep olan maden patronuna yeniden maden işletme hakkı vererek bir kez daha ilan edilmiştir.
 
"Demokrasi isteyenlerin, basın özgürlüğüne sahip çıkanların, yaşamı savunanların, barış talep edenlerin, iktidarı eleştirenlerin hapishanelere doldurulduğu bir ülkede, 301 kişiyi göz göre göre ölüme yollayanların serbest olması, dibi görünmeyen derinlikte bir ahlaki göçüktür.
 
'HATA DEĞİL KASIT'
 
"Gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini bilerek ve isteyerek almamak hata değil, kasıttır.
 
"Yıllık üretim planının neredeyse üç katı üretim yapmak için işçileri zorlamak hata değil, kasıttır.
 
"Madenlerdeki taşeron, rodövans, dayıbaşılık gibi güvencesiz çalıştırma uygulamalarını yaygınlaştırmak, madenleri özelleştirmek, kamu denetiminden çıkarmak hata değil, kasıttır.
 
"301 işçi kardeşimiz göz göre göre gelen bir katliam sonucu hayatını kaybetmiştir. Karşımızda insan hayatına karşı büyük bir tehdit haline gelmiş; hukuki, politik, ekonomik ve ahlaki olarak göçmüş bir düzen vardır.
 
"Soma katliamını unutmamak unutturmamak hepimizin görevidir. Soma'nın hesabını er ya da geç soracağız. Bu ülkede çalışırken ölmeyeceğimiz, insanca çalışacağımız, insanca yaşayacağımız güzel günleri elbet göreceğiz."