'Kadının emek sömürüsü alanı olan kutsal aileyi kabul etmiyoruz'

Kadına yönelik şiddete karşı, hakları ve özgürlükleri için mücadele edeceklerinin altını çizen İzmir'deki kadın emekçiler, kutsal aileyi reddettiklerini söyledi ve 2025'in "kadın yılı" ilan edilmesi gerektiğini belirtti.
İzmir'de bir araya gelen kadın emekçiler artarak süren kadına yönelik şiddete karşı açıklama yaptı. Kutsal aileyi reddettiklerinin altını çizen kadın emekçileri, hakları ve özgürlükleri için mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
Tüm Bel-Sen İzmir 1 No'lu Şube Kadın Komisyonu ile DİSK/Genel-İş İzmir 1-2-3-6 ve 9 No'lu Şube Kadın Komisyonları işyerleri olan Kültürpark'taki 4 No'lu hol önünde açıklama yaptı. "Kadın, yaşam, özgürlük", "Şiddetsiz bir yaşam istiyoruz", "Kadın cinayetleri politiktir" ve "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları ile hol içerisinde yürüyen kadınlar adına basın metnini Genel-İş İzmir 2 No'lu Şube Kadın Komisyonu üyesi Leyla Temel okudu.
2025 yılının iktidar tarafından "aile yılı" ilan edildiğini hatırlatan Temel, "Aile yılı adı altında, hükümet kadınları sadece evin içinde, 'makbul' rollere hapsedecek yeni politikalarla karşımıza çıkıyor. Bu yıl da devletin güvenli ortamı içinde kadının sadece ailedeki yerini güçlendirme adı altında baskılar arttırılıyor. Siyasi iktidarın aile yılı ilan ettiği 2025 yılının henüz üçüncü ayındayken biz kadınlar kutsanan ailenin içinde öldürülmeye devam ediyoruz. Kadının emek sömürüsü alanı olarak kurduğunuz kutsal aileyi kabul etmiyoruz. Kadınların hakları, özgürlükleri ve mücadeleleri sadece aile yapısına indirgenmemeli ve 2025 yılı 'kadın yılı' ilan edilmelidir" dedi.
Kamusal alandan silinmeye çalışıldıkları bu düzeni kabul etmediklerinin altını çizen Temel, "6284 sayılı Kanun'un mevcut haliyle uygulanmasının bile kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddet olaylarını büyük ölçüde önleyebilecek nitelikte olduğu şüphesiz. İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması bu noktada vazgeçilmezimizdir. Aile yılında son 2 günde 5 kadın öldürüldü, 4'ü aile içindeydi. İstatistikler gösteriyor ki kadın cinayetleri her geçen yıl artmakta, yürüdüğümüz sokaklar suç mahalli haline gelmektedir" ifadelerini kullandı.
İstanbul Sözleşmesi'nin, yıllardır kadına yönelik şiddet son bulsun diye mücadele eden kadınların bilgisi ile yazılmış bir kılavuz metin olduğunu söyleyen Temel, "Bu nedenle bizler için bir uluslararası sözleşme olmanın çok ötesinde, şiddeti sonlandırmak için devletlerin yükümlülüklerini kadınların deneyimlerini esas alarak belirleyen bir metindir. Evde, sokakta, işyerinde kadına yönelik şiddetin son bulması, çalışma yaşamında eşitliğin ve iş yerinde huzur ve güven ortamının sağlanması, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda kapsamlı bir belge olan İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden yürürlüğe girmesi ve ILO 190 Sayılı Sözleşmenin kabul edilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz" dedi.