21 Kasım 2024 Perşembe

Kadın özgürlük mücadelesinin 30 yıllık tarihi paneli düzenlendi

Almanya'nın Stuttgart, Köln ve Frankfurt kentlerinde kadın özgürlük mücadelesinin 30 yıllık tarihini konu alan paneller düzenlendi.

Almanya'da Stuttgart, Frankfurt ve Köln kentlerinde kadın özgürlük mücadelesinin 30 yıllık tarihine ilişkin paneller düzenlendi. 

STUTTGART
Komünist kadınların Birlik Devriminden bu yana yürüttüğü siyasi kampanyalar ve kazanımlarına ilişkin sunum yapılan panelde, Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı kampanyadan halen sürmekte olan Cumartesi Anneleri'nin kayıplar mücadelesine, kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye, sosyalist kadınların çalışmalarından İstanbul Sözleşmesi'nin iptaline ilişkin sürdürülen mücadeleye değin tarihsel bir anlatım yapıldı.

Yürütülen mücadelenin güçlü yanlarına dikkat çekilirken, zayıf ve eksik yönleri üzerinde duruldu. Kadın özgürlük mücadelesinin ittifaklarına ilişkin de değerlendirme yapılan panelde, sosyalist erkeklerin kadın özgürlük mücadelesindeki sorunlu yaklaşımları üzerine sorgulamalar yapıldı.

Panelin ikinci bölümünde kadın devrimi üzerine sunum yapıldı. Soru-cevap ve canlı tartışmalarla geçen panelin katılımcısı kadınlar, panele erkeklerinde katılmasının, hem erkekliğin sorgulanması hem de panelin ideolojik-politik bir eğitime dönüşmesi bakımından olumlu olduğunu söyledi.

KÖLN
Köln'de düzenlenen "Kadın özgürlük mücadelesinde 30 yıl" panelinde yapılan sunumda, "Tarih yazımında değişik dönemleri incelediğimizde, '68 devrimci hareketinde öne çıkan kadın önderler var ancak sayıları az ve isimleri çok fazla anılmamakta. Türkiye ve Kürdistan'da '71 devrimci hareketinde nitelik ve nicelik olarak birikimli kadınlar da var ancak tarih ağırlıklı olarak erkek devrimcileri anlatır. '78-'80 dönemi devrimci harekette örgütsel, politik, askeri ve teknik çalışmanın içinde kadınların önemli görevler aldığı bir dönemdir; ancak kadınların isimlerinin öne çıkarılmadığını görürüz. Bu durumda erkek egemen yaklaşımların payı büyük ancak biz devrimci kadınların da bunda payı var" denildi.

Birlik Devrimi öncesin kadın özgürlük mücadelesini erteleyen, kendiliğindenci bir hattan yürüdüklerini belirten panelist, "Devrimci, emekçi sol hareketin çoğu, maalesef ki kendiliğindenci ve ertelemeciydi. Birlik Devrimi öncesi öncellerimizin kadın mücadelesi örneklerinden Komünist Kadın Konferansı ve kitle örgütlenmesine dair adımları önemli ve değerliydi. Birlik Devrimi ile birlikte farklı alanlarda yürütülen çalışmalar önceki deneyimleri aştı. Birlik Devrimi, birçok konuda olduğu gibi kadın özgürlük mücadelesi konusunda sıçrama, atılım anlamına geldi. 1997 yılında komünist kadınlar kendi aralarında 'devrimci kadınlar' tartışması yürüttü. 'Kendi cinsinin mücadelesine yoğunlaşması gerektiği'ne vurgu yaptı; 'genel bir devrimcilikten, komünistlikten çıkılmalıdır' dedi. 'KÖM gelişecekse kendi cins mücadelesine yoğunlaşmasıyla mümkün olacaktır' dedi. Emekçi Kadınlar Birliği (EKB), sonrasında dernekleşme süreci, Emekçi Kadınlar Kurultayı gibi çalışmalarla kadın kitlelerine ulaştığımız süreç yoğunlaştırıldı. Birlik'ten hemen sonra kayıplar kampanyasında EKB çok etkin rol aldı. Kadın örgütlülüğümüz sayesinde Analar Kurultayı, Gözaltında Taciz ve Tecavüz Kurultayları gerçekleştirildi. Sürece öncülük eden bir kadın kuvvetimiz vardı. Değişik politik çalışmaların, çarpışmaların her aşamasında hem Batı'da hem de Kuzey Kürdistan'da kadın kuvvetlerimizi görürüz. Gezi ayaklanmasında, savaşa karşı mücadelelerde, emekçi semt çalışmalarında, kadına yönelik şiddete, cinayetlere karşı bir milyon imza kampanyasında, tüm bu mücadele alanlarında kadınları, genç kadınları, LGBTİ+ bireyleri, komünist kadınları görmek mümkün" ifadelerini kullandı.

'KADINLAR PROLETER ERKEK İLE SERMAYEYE KARŞI STRATEJİK İTTİFAK İÇİNDEDİR'
Kadın devrimi perspektifinin başka bir cins bilinci yarattığını söyleyen panelist, "'Kadınlar olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulmaz' sloganı, biz kadınlara diyor ki bütün emeğinizle devrim mücadelesine katılın ama kurtuluşunuz için devrimi bekleyin. Devrim öncesi kendi cins mücadelenize yoğunlaşmayın diyordu. 'Kadın erkek el ele özgür günlere' sloganı da cins mücadelesine kilitlenmeyi engelleyen bir slogandı. Toplumsal devrim için el ele olacağız, tamam; ancak kadın devriminden, cins mücadelesinden uzaklaştıran, kadınların kendi özgün sorunlarına yoğunlaşmalarını engelleyen anlayışlarla bu örneklerde olduğu gibi mücadele ettik. Kadın devrimi, erkek egemenliğinin ve özel mülkiyetin ortadan kalkmasını hedefler. Kadın cinsi, toplumsal devrim ve kadın devrimi programları etrafında hem sermayeye hem de erkek egemenliğine karşı mücadele yürütür. Toplumsal devrimde stratejik ittifak güçleri proleter erkektir. Fabrikada birlikte mücadele eder, greve, direnişe çıkarlar. Kadınlar, proleter erkek ile sermayeye karşı tam bir birlik, stratejik ittifak içindedirler; erkek egemenliğine karşı ise tam bir ayrılık içinde, kadın devrimi çizgisinden yol alırlar. Parti içinde ilk kadın örgütlenme deneyimi, Merkezi Kadın Komisyonu (MKK) kurularak başladı. Ayrı, özerk bir örgütlenme değildi. MKK politik kararlar alabilir; ancak kendine bağlı örgütlerinin olmaması, alanlara, kentlere, semtlere müdahale edemiyor olması, politikayı hayata geçirecek kuvvetlerinin olmaması anlamına geldiği için bu deneyim, bu model bize tıkandığımızı gösterdi. Bu yüzden yeni arayışlara girdik. Özerk kadın örgütünün kuruluşu, 2015 yılında 1. Komünist Kadınlar Konferansı ile gerçekleşti. Önceki tüm deneyimleri içerdi, tıkanma noktalarını gördü ve nasıl aşacağını tartıştı. Özerk bir kadın örgütü kurma iddiasıyla hareket etti. 'Kadınlar partinin yarısıdır' perspektifi, yeni kurulan kadın örgütümüzde yaşam buldu. Parti içinde, partiye paralel ayrı kadın, eş örgütlenmesini gerçekleştirmiş olduk. Kadınlar hem partinin içinde hem de kadın örgütünün içindedir. Sekreterlik sisteminden eşbaşkanlık sistemine geçildi. Kadın tüzüğü oluşturuldu. Kota, pozitif ayrımcılık parti organlarında tüzüksel hale getirildi. Kadın örgütünün parti organlarını denetleme olanağı sunuldu. Kadınlar gerekli örgütsel yaptırımlar konusunda partiyi uyardı. Kadın örgütü, politik, ideolojik, teorik, örgütsel özerkliği ile birlikte ilk ve son söz hakkı kazanımını elde etti. İlk ve son söz hakkı kadınlar oldu" dedi. 

3. Kadın Konferansının erkeklere bir kez daha seslenerek, toplumsal yüzleşmede öne çıkma, harekete geçme çağrısı yaptığı hatırlatılan sunumda, teorik konularda ise, 2. Komünist Kadın Konferansının net çizgiler çektiği kaydedildi. "Ev içi emek, seks işçiliği, seks endüstrisi, LGBTİ+" konularına yoğunlaşıldığını kaydeden panelist, söz konusu başlıkların erkek egemenliğinin cinsel sömürü alanlarını ve yüzleşmenin çarpıcı alanları olduğunu ekledi. Sunum cinsel suçlar konusuyla devam etti: "Komünist kadınlar cinsel suçlar yönetmeliğini oluşturdu. Kadın önderliği, aynı zamanda bir aydınlanma olarak ele alındı. Erkek yoldaşlar cinsel suçlar yönetmeliğini daha iyi incelemeli. Cinsel suça girmiş ya da girmemiş olunabilir, hangi cinsel suça hangi ceza öngörülüyor, bunları hemcinslerine anlatmak için bakılmalı. Kimi erkekler yaptıklarını şiddet, suç olarak görmeyebilir. O davranışın kadında, LGBTİ+'da nasıl karşılık bulduğunun görülmesi için cinsel suçla yönetmeliğine bakılmalıdır."

'KADINLAR MÜCADELENİN HER AŞAMASINDA'
Sunum şöyle devam etti: "Parti taraftarlarına nasıl ki Partinin Sesi yayını çıkartılıp ulaştırılıyorsa, Kadın Önderliği de Özgür Kadın merkezi yayın organını çıkararak kendi kitlesine sesleniyor, kadın özgürlük mücadelesinin devrimci çizgide büyütülmesi çağrısında bulunuyor. Kadınlar her alanda. Politik kitle çalışmasında, yer üstü cephelerinde, Türkiye, Kürdistan, Rojava ve Avrupa'da kadın yoldaşlar kitle çalışması yürütüyor. Politik askeri cephede, şehir ve kır gerillacılığında kadınlar yer alıyor. Tutsak düşen kadın yoldaşlar, zindanlarda direniyor, savaşıyor. Ölümsüzleşen Yeliz Erbay yoldaş, değişik mücadele sahalarında Sibel Bulut, Sevda Çağdaş ve Avrupa'dan giden Ivana gibi kadın yoldaşların anılarını, ideallerini yaşatmaya devam edeceğiz. Kadınlar her yerdeydi, mücadelenin her aşamasındaydı. Bugün kadın kitle çalışmamızda bir tıkanma yaşıyoruz. Bu tıkanmada komünist kadınlar özne olmaları nedeniyle iğneyi kendilerine tabii ki batırıyor. Bütün parti çalışmalarında kadın kitlelerine ulaşmayı içselleştirememek, aşılması gereken diğer önemli bir konumuz. 3. Komünist Kadın Konferansımız, hem kadın örgütlerine hem de parti örgütlerinde yer alan yoldaşlara ezilen kadın kitlelerini ve yeni kadın kadroları kazanmanın önemini hatırlatmıştır."

"Kadın devrimi programının ve toplumsal devrimin güncel görevlerine" vurgu yapılarak, "İşçi, emekçi kadınların ve genç kadınların özgün sorunları, talepleri var. Güncel konulara yoğunlaşmadan kitle çalışması yürütülemez. Avrupa bakımından ırkçılığa, tacize, tecavüze, kadın cinayetlerine, mülteci kadınların yaşadıkları baskılara, savaşa karşı kadın kitlelerini, kadın devrimini örgütlemeyi başarmalıyız" denildi.

FRANKFURT
Frankfurt panelinde de aynı panelistin sunumunun ardından, soru ve cevap bölümünde Frankfurt ve Köln panellerinde Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH) adına söz alan bir konuşmacı, "Komünist Kadınlar, 30 yıllık mücadele tarihine son 7 yıldır, 2017 yılında kurulan KBDH gibi stratejik bir kadın birliğini katarak anlam kattılar. Erkek egemen kapitalizmi yıkmak, illegal ve silahlı mücadele cephesini büyütmek için farklı devrimci, komünist ve yurtsever kadınlar Türkiye ve Kürdistan'da bir araya gelerek KBDH'ni kurdular. KBDH'nin kendi ortak komutanlıkları, yürütme konseyi ve milisleri var. İstanbul, Bursa, Denizli, İzmir gibi birçok kentte kadın milisleriyle erkek egemen sermayedarların işletmelerini hedef alıyorlar. Ölümsüz kadınların adlarıyla oluşturulan milis eylemleri yapılıyor. Kadın devrimi perspektifiyle hareket eden KBDH'ı büyütmek, faşizme, sömürgeciliğe korku salmak ve kadınlar için bir umut odağı haline getirilmelidir. Komünist kadınlar bu inançla KBDH'ni büyütecektir" vurgusunu yaptı.