25 Aralık 2024 Çarşamba

Kadın hekimler: Yaşamak ve yaşatmak için susmuyoruz

25 Kasım'a ilişkin açıklama yapan TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, "Mirabel Kardeşler'den Dr. Aynur Dağdemir'e haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmeyerek kadın mücadelesini büyüteceğimizi bir kez daha söylüyoruz" diye belirtti.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne ilişkin yaptığı açıklamada "Her yıl kadına yönelik şiddetle mücadeleyi yoğunlaştırdığımız bu günü ve mücadelemizi aramızdan alınan kadınlara adıyoruz" diye belirtti.

Açıklamada, "Biz kadın hekimler hem yaşadığımız hak kayıpları hem de kamusal ve özel alanda toplumsal cinsiyet rolleriyle mücadele ederken bir de performans baskısı, esnek çalışma saatleri, mobbing, sağlıkta şiddet ile karşı karşıya kalıyoruz. Acil servis asistanı olarak görev yaptığı sırada SABİM'e yapılan haksız başvurular gerekçe gösterilerek işyerinde sürekli mobbinge maruz kaldığı için canına kıyan Dr. Melike Erdem… Pediatri asistanı olarak görev yapmakta iken uzun çalışma saatleri, nöbet sonrası dinlenme sürelerinin azlığı, emek sömürüsü ve kışkırtılmış hasta istekleri sarmalında tükenmişlik yaşadığı için yaşamına son veren Dr. Ece Ceyda Güdemek… Tıp fakültesinden mezun olduktan bir hafta sonra, annesinin bulunduğu yeri söylemediği için babası tarafından arabasına takılan GPS cihazı ile izlenip kurşunlanarak öldürülen Dr. Gülnur Yılmaz… Sekreterini evine bırakırken, sekreterinin boşandığı eşi tarafından öldürülen, kadına yönelik şiddetin dolaylı hedefi Doç. Dr. İbrahim Şilfeler…  Eşi tarafından birlikte yaşadığı evde öldürülen Dr. Leman Ege… ve görevi başında, birlikte çalıştığı bir kadını kocasının şiddetinden korumaya çalışırken öldürülmesi nedeniyle, yalnızca kadına yönelik şiddetin değil, şiddetin ortadan kaldırılmasının kadınların cesaretli dayanışması ile mümkün olacağını gösteren Dr. Aynur Dağdemir… Adlarını saydığımız bu meslektaşlarımız kapitalizmin krizi, vahşi çalışma koşulları ve ataerkil şiddet sarmalının bir sonucu olarak genç yaşlarında hayattan koparılmışlardır. Anılarına saygı duyuyor, bu şiddet sona erene kadar mücadele edeceğimize bir kez daha söz veriyoruz" ifadeleri kullanıldı.

Pandemi bahane edilerek kadınların kazanımlarının ortadan kaldırılmasına yönelik müdahaleleri doğru bulmadıklarını kaydeden TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, "Pandemide kadınlar daha çok eve kapanmak zorunda bırakılmış, ev içi bakım yükünü karşılama sorumluluğunun artmasıyla birlikte krizin yükü kadınlar üzerinde daha çok hissedilmiş ve ev içi şiddette artmıştır. Kadına yönlik şiddet ve kadın cinayetleri gün be gün artmaktadır. Kadınlar şiddete karşı kamusal korunmadan yoksundur ki, 2020'nin ilk 10 ayında 355 kadın erkekler tarafından öldürülmüştür. Failler ise serbest bırakılmakta ya da türlü bildik bahaneler ile cezasız kalmaktadır. Kadınları şiddetin ortasında yaşamaya mahkûm eden tüm uygulamalara 'hayır' diyoruz. Pandemi ile kadınların sağlığı ve yaşamı pahasına mücadele edilemez" diye kaydetti.

Kadın hekimler taleplerini şöyle sıraladı:

1 Ağustos 2014 tarihinde imzalanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin çıkarılan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa uygulanmalıdır,
Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına ilişkin Sözleşme-Cedaw, İstanbul Sözleşmesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi tüm uluslararası insan hakları sözleşmeleri, her yerde ve herkese karşı savunulmalı, onaylanmalı ve onaylandıktan sonra yürürlüğe konulup eksiksiz uygulanmalıdır,
İnsan haklarının temeli olan, insanların haysiyet ve haklar bakımından eşitliği ilkesi dünyadaki ve ülkemizdeki tüm kadınlar için geçerli olmalıdır,
Pandemi de dâhil olmak üzere bütün krizler, kadın haklarını koruyacak ve cinsiyet eşitliğini sağlayacak biçimde ele alınmalıdır,
Pandemi süreci de dâhil olmak üzere kadınların ekonomik, politik, sosyal ve kültürel haklarının gerçekleştirilmesini kolaylaştıran politikalar uygulanarak cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır,
Kadınların cinsel hakları ve üreme hakları ile ilgili kararlarını kendilerinin verebileceği destekleyici hizmetler sunulmalıdır,
Medya, klişelerden kurtulup, kamusal ya da özel kimliğine bakmadan faillere odaklanmalı, onları ortaya çıkarıp sorumlu tutarak, kadın hakları ihlallerini ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti ortaya çıkarmalıdır,
Mirabel Kardeşler'den Dr. Aynur Dağdemir'e haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmeyerek kadın mücadelesini büyüteceğimizi bir kez daha söylüyoruz.