İzmir'de gözaltında kaybedilen Hüseyin Toraman için eylem
Gözaltında kaybedilen Hüseyin Toraman için İzmir'de yapılan açıklamada, dosyanın zamanaşımı kararıyla kapatıldığını ancak itiraz sonucu kapatma kararının kaldırıldığı kaydedildi. Eylemde, buna rağmen dosyada bir gelişme yaşanmadığının altı çizildi.
İHD İzmir Şubesi, iki haftada bir düzenlediği "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemini Konak'ta bulunan eski Sümerbank önünde gerçekleştirdi. Çok sayıda kişinin katıldığı eylemde, "Kayıplar vicdandır, sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede" pankartları açıldı. Bu haftaki eylemde, 27 Ekim 1991 İstanbul'da gözaltında kaybedilen Hüseyin Toroman'ın akıbeti soruldu.
İHD İzmir Şube Yöneticisi Gülay Gün Bilici, Hüseyin Toraman'ın, evinin kapısı önünde silahlı, telsizli, sivil polisler tarafından zorla beyaz Toros'a bindirilerek kaçırıldığını anımsattı. Bilici, Toraman'ın eşi Gülay Toraman, eşinin işkenceyle öldürülmüş olabileceğini, hemen harekete geçilmesi gerektiğini söylediği için tutuklandığını, daha sonra eşinin yurtdışında olduğuna dair ifade vermeye zorlandığını aktardı. Dönemin yetkilileri, Toroman'ın gözaltına alındığını yalanlasa da kaçıran sivil polislere müdahale eden mahalle karakolunda görevli bir polis Hüseyin Toraman'ı gözaltına alanların polis olduklarını söyledi. Baba Ali Rıza Toraman, bu itirafı ses kaydına alarak, dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'e verdi. Sezgin, kaçırılma olayından yaklaşık iki ay sonra, 19 Aralık 1991'de, "Gözaltında olduğuna ve sorgulandığına ilişkin bir husus yoktur" yanıtını verdi.
Bilici, ailesi ve İHD'nin Toroman'ı aramaktan vazgeçmediğini söyleyerek, şunları söyledi: "Meclis'te kurulan bir komisyonla, Toraman olayının incelenmesi kararlaştırıldı ama Komisyon üyelerinden biri de, Maraş katliamı sanıklarından Ökkeş Şendiller'di. Komisyon, kaçırılma olayının üstünü örttü. Hüseyin Toraman, gözaltına alınıp kaybedildiğinde İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar'dı. Konuyla ilgili başvurular sonuçsuz kaldı. Toraman'ın gözaltına alındığı inkar edildi. 1991 yılında Fatih Cumhuriyet Savcılığı tarafından açılan soruşturma bir sonuca ulaşmadı. 2011 yılında yapılan başvuru sonucunda İstanbul Cumhuriyet Savcılığının başlattığı soruşturma ise 'zamanaşımı süresi dolduğundan soruşturmaya yer olmadığı' kararı ile kapatıldı. Yapılan itiraz sonucunda dosya üzerindeki kapatma kararı kaldırıldı. Ancak dosyada bugüne kadar bir gelişme yaşanmadı."
Eylem yapılan oturma eylemi ile son buldu.