11 Mayıs 2024 Cumartesi

İyi ki doğdun Cemil yoldaş!

Çevresindeki insanlara varlığı ile güven verirdi. Bunun için özel bir şey yapmasına gerek yoktu. O mavi gözleri ile dostlukla bakması yeterliydi. Kobanê, O'nun için kilometrelerce uzakta bir yerde değildi. Çünkü devrim içindeydi. Kastamonu'da Abdurrahmanpaşa Lisesi'nde okurken bir tercihte bulunmuştu. Ömrü boyunca da bu tercihine bağlı kaldı, devrimci olarak yaşadı.
Kobanê'nin halkların özgürlük mücadelesinde bir onur nişanesi olarak yer almasının bedeli çok ağır oldu. İnsanlık düşmanı DAİŞ'i durdurabilmek için yüzlerce insan hayatını verdi. Kobanê, kelimenin gerçek anlamında oda oda, ev ev, sokak sokak özgürleştirilirken, her karış toprağına binlerce insanın kanı ve teri karıştı.
 
Sonuçta, DAİŞ ve destekçisi Saray yenildi, Erdoğan'ın beklediği müjdeli haber gelmedi ve Kobanê düşmedi.
 
2014 yılının Eylül ayının ortalarında DAİŞ çetelerinin saldırısıyla sadece Kobanê ve Suruç sınırında değil, 6-8 Ekim Serhildanı günlerinde İstanbul'dan Amed'e bir kardeşlik köprüsü kurulmuştu. Bu köprü, Kobanê'nin özgürleştirilmesinin ardından kentin yeniden inşası ile devam etti. Kobanê'nin inşasında anlamını bulan devrimin inşasına katılmak için İstanbul'dan, Samsun'dan, Adana'dan, Bursa'dan, İzmir'den, Van'dan, Eskişehir'den, Antakya'dan, Hakkari'den, Ankara'dan yola çıkan devrimcilerden 33'ü Suruç'ta 20 Temmuz günü DAİŞ'in canlı bomba saldırısında katledildi.
 
Cemil Yıldız, bu 33 insandan biriydi.
 
19 Temmuz günü Kadıköy'den başlayan Suruç yolculuğunda yaşadığı heyecana tanık olanlardanım. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun "Beraber savunduk, beraber inşa ediyoruz" şiarlı kampanyasını duyduğunda, gitmek için ilk gönüllü olanlardandı.
 
Yola çıktığında 59 yaşındaydı.
 
Rojava devrimine gönülden bağlıydı. Karşılaştığı herkese Rojava'yı anlatıyordu. Kampanya çalışması sırasında da neredeyse tanıdığı herkesi Kobanê'ye götürmek gibi bir çabasına tanık olduk.
 
DAİŞ çetelerinin Kobanê'yi işgal ettiği günlerde, bir yandan direnişçiler ile dayanışmak için İstanbul'un meydanlarını, sokaklarını arşınlarken; bildiriler dağıtıp afişler yaparken, diğer yandan da yüreği ağzında günler geçirdi.
 
19 Temmuz günü İstanbul’dan Kobanê’ye doğru gençler ile birlikte yola çıkanlar arasında Cemil Yıldız'ın dışında Feti Aydın, İsmet Şeker ve Nazegül Boyraz da vardı. Hepsi de hayatta epey yaş almışlardı, anne ve babaydılar da aynı zamanda.
 
O gün onlara, “Gençlerin arasında ne işiniz var? Ne yapacaksınız oralarda?” diye sormuştum. Yanıtı Cemil yoldaş vermişti: “İşçiyiz biz, parti işçisiyiz de. Orada işçilere de ihtiyaç var. Gerekirse taş taşırız." Bu söylediğinde kesinlikle samimiydi. 20 Temmuz günü Suruç'ta katledilmeseydi ve Kobanê'ye geçseydi, sırtında taş da taşırdı. Çünkü hem sarsılmaz bir inançla devrime bağlıydı hem de gereken ne ise onun yapan devrimcilerdendi. Başka bir ifadeyle zamanın ruhunu, devrimin isteğini anlayanlardandı.
 
Kobanê O'nun için kilometrelerce uzakta bir yerde değildi. Çünkü devrim içindeydi. Kastamonu'da Abdurrahmanpaşa Lisesi'nde okurken bir tercihte bulunmuştu. Ömrü boyunca da bu tercihine bağlı kaldı, devrimci olarak yaşadı. 12 Eylül sonrasında aktif olarak politikanın dışında kaldığı günlerde bile devrimcilerin safını asla terk etmedi.
 
Ne yaptıysa, gösterişsiz yaptı, mütevazıydı, yalın bir yaşamı oldu. 12 Eylül ve sonrasında Diyarbakır, Elazığ cezaevlerindeki direnişini çok az insan bilir. Yaptıklarını anlatmayı asla sevmezdi çünkü.
 
Çevresindeki insanlara, varlığı ile güven verirdi. Bunun için özel bir şey yapmasına gerek yoktu. O mavi gözleri ile dostlukla bakması yeterliydi. Haziran ayaklanmasında yoldaşları baktığı her yerde Cemil'i gördü. İlerlemiş yaşına rağmen barikatları asla terk etmedi. “Sağlıkçı” olarak görevliydi. Polisin gaz bombalı saldırısı sırasında elinde “solüsyonu”yla yoldaşlarının yanında bitiverdi.
 
İstanbul Esenler'de ESP ilçe başkanlığından Samsun'da HDP'nin seçim çalışmasına, barikatlarda polis saldırısına, direnişten tutsaklar için dayanışma kampanyaları örgütlemeye kadar devrimci çalışmanın ihtiyacı olan neyse yaptı.
 
Yoldaşlarına karşı her zaman nazikti. Sadece yoldaşlarına da değil, ailesine, çevresindeki herkese karşı. Evde de devrim yapmayı başarmış sayısı az erkek komünistlerdendi. Evin tüm sorumluluklarını üstlenmişti.
 
Spor yapmayı severdi, satranca bayılırdı. Kalabalık piknik sofraları ise vazgeçilmeziydi. Mangalın da voleybolun da başında olurdu.
 
Özetle, hayattan keyif almayı bilerek, mutluluk üreterek yaşadı.
 
1 Şubat, Cemil yoldaşın doğum günü.
 
Bu yılki doğum günü, can yoldaşı Sultan Yıldız'ın hazırladığı "Kardeşlik İşçisi Cemil Yıldız" kitabı ile kutlanacak.
 
İyi ki doğdun Cemil yoldaş.
İyi ki yoldaş oldun bize.
İyi ki yoldaş olduk sana.