1 Nisan 2025 Salı

İstanbul'da Sınırsız Savunmalar etkinliği düzenlendi

İstanbul'da Tuncel ve Gürbüz'ün katılımıyla HDP eski Eş Genel Başkanı Yüksekdağ'ın Sınırsız Savunmalar kitabına ilişkin söyleşi ve imza etkinliği düzenlendi. SKM adına konuşan Gürbüz, Yüksekdağ'ın kadın özgürlük mücadelesine dikkat çekerken "Onların mücadelesine sahip çıkma sorumluluğumuz devam ediyor" dedi. TJA aktivisti Tuncel de devletin birleşik mücadeleye saldırılarına işaret etti ve "Yüksekdağ gibi sosyalistlerin mücadelesi bize umut veriyor" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı ve Kobanê dava tutsağı Figen Yüksekdağ'ın aynı dava kapsamında yaptığı savunmalardan oluşan Sınırsız Savunmalar kitabının imza etkinlikleri sürüyor. 

İstanbul'da Kadın Zamanı Derneği'nde TJA aktivisti Sebahat Tuncel ve Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) üyesi Nadiye Gürbüz'ün katılımıyla söyleşi düzenlendi. 

BASALAN: YAZILMAYAN BİR TARİHİMİZ VAR
Açılış konuşmasını yapan Kadın Zamanı Derneği Başkanı Dilek Basalan, kadınların yazdıkları bizden saklandı. Yazılmayan bir tarihimiz var. yazan arkadaşların kitaplarını, burada Kadın Zamanı bünyesinde paylaşmak, ne kadar birbirimize dokunursak o kadar amacımıza ulaşabiliriz" dedi. 

Sabah saatlerinde Halkların Demokratik Kongresi'ne (HDK) yönelik gözaltı saldırısına tepki gösteren Basalan, "Bir yanımız direnirken, bir yanımızda direnenlerin mücadelesini dört duvar arasında nasıl büyütüyorsa büyütmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. 

GÜRBÜZ: FİGEN HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN GÜÇLÜ KADINLARDAN BİRİ
Ardından, SKM üyesi Nadiye Gürbüz söz aldı. Figen Yüksekdağ'ın çok erken yaşlarda devrimci mücadeleye atıldığını hatırlatan Gürbüz, ESP'nin kurcu ilk genel başkanı görevini üstlendiğini kaydetti. Yüksekdağ'ın kadın özgürlük mücadelesinde de özel bir rol oynadığını belirten Gürbüz, Emekçi Kadınlar Derneği'nde uzun yıllar mücadele ettiğini, Atılım gazetesi ve Özgür Gençlik dergisinde uzun yıllar çalıştığını anımsattı. Yüksekdağ için "Hayatımda gördüğüm en güçlü kadınlardan biridir Figen" sözlerini kullanan Gürbüz, Yüksekdağ'ın kendi kurallarının olduğunu, kendi değişimiyle birlikte etrafındakileri de değiştiren bir kadın önder olduğunu dile getirdi. 

Figen Yüksekdağ'ın HDP'nin eş genel başkanlığı görevini üstlendiği dönemin zorluklarına işaret eden Gürbüz, "Birleşik mücadele zeminini en güçlü savunanlarımızdandır Figen. 2015 yılında devletin çok önemli düzeyde alan kaybettiği bir süreç oldu. Ama öncesi var, Rojava devrimi, Kobanê serhıldanı, Gezi ayaklanması... Önemli değişikliklerin yaşandığı bir süreçti, Haziran seçimleri bunun zirve noktasıdır. 5 Haziran'da Amed'deki katliam, Suruç katliamı, peşinden de 10 Ekim katliamı... 2015 katliamlar yılını yaşadığımız bir dönem de oldu. Bunların hepsi MGK kararlarının alındığı, çözüm sürecinin sona erdirilmek istendiği bir dönemdi" diye süreci hatırlattı. 

'ONLARIN MÜCADELESİNE SAHİP ÇIKMA SORUMLULUĞUMUZ DEVAM EDİYOR'
Kobanê davasına ilişkin de bilgi veren Gürbüz, Yüksekdağ'ın tüm süreci üstlendiğini ve savunduğunu aktardı. Erdoğan'ın "Kobanê düştü düşecek" açıklamalarına karşı Yüksekdağ'ın "Kobanê asla düşmeyecek" yanıtı verdiğine dikkat çeken Gürbüz,  "Kadınların özgür, eşit yaşamı bakımından Kobanê devriminin ne kadar önemli bir yerde durduğunu tarifledi. Çok sayıda insan tutuklu kadı bu dava kapsamında. Birçoğuna ağır cezalar verildi. Halen daha çok sayıda kadın ve erkek yoldaşlarımız tutuklu. Bu sürecin bitmediği, hala devam ettiği, bu cezalar verilse bile onlara hapishanedeyken de sahip çıkma, onların mücadelesine sahip çıkma sorumluluğumuz devam ediyor" ifadelerini kullandı. 

Dava kapsamında Yüksekdağ'ın savunmalarının, bir süreç bir dava savunması değil HDP'nin programını ortaya koyan ve savunan; sosyalist bir kadın olarak sosyalist mücadeleyi savunan bir pozisyonda olduğunu kaydeden Gürbüz, "Tam da orayı propaganda aracına dönüştüren, dışarıdakilere de güç veren ve faşizmi yargılayan, faşizmin suçlarını deşifre eden bir süreç işletti" dedi. 

'ZOR ZAMANLARDA BİZİM MORALİMİZİ YÜKSELTTİ'
Yüksekdağ'ın tutsaklığı süresinde hem yoldaşlarından hem de ailesinden kişileri yitirdiğini, ancak böylesi zamanlarda bile güçlü durduğunu dile getiren Gürbüz, "Her seferinde aslında bizlerin moralini yükselten bir pozisyonda durdu" dedi. 

Yüksekdağ'ın sosyalist bir kadın ve Türk olması nedeniyle sayısız saldırıya uğradığını belirten Gürbüz, savunmalardan kesitler okudu. HDK ve HDP fikriyatının Türkiye ve Kürdistan halklarının, işçi ve emekçilerinin, kadınların birleşik mücadelesi olduğunu belirten Gürbüz, HDK ve HDP bileşenlerine bu kadar yoğun saldırının devam etmesinin nedeninin de bu birleşik devrimci mücadeleyi tasfiye etmek olduğunu kaydetti. 

'SOSYAL ŞOVENİZME KARŞI ÖZEL BİR TUTUM ALDI'
Türkiye'deki sol, sosyalist hareket açısından en temel problemin sosyal şovenizm olduğunu dile getiren Gürbüz, Yüksekdağ'ın sosyal şoven tavra karşı çok özel bir tutum aldığının altını çizdi. Aynı zamanda cinslerin, halkların, inançların, ulusların eşitliği fikrini de savunmalarında aktardığını kaydetti. Yüksekdağ'ın "Bir asra değecek davamız olsun" sözleriyle asla pişmanlık duymadığını ve bir kadın önder olarak sorumluluğunun farkında olduğunu dile getirdi. 

'HALKIMIZA VERDİĞİMİZ SÖZLERE SADIK KALACAĞIZ'
Bir yandan iktidarın "barış" söylemlerinde bulunurken bir yandan da halklara yönelik artan saldırganlığına dikkat çeken Gürbüz, sözlerini Yüksekdağ'ın şu sözleriyle sonlandırdı: "Zulmün gözlerine baktık, gördük, yendik. Yine yeneceğiz. Zulmün gözlerine baktığımda ben bu zulmün devamını değil, zulmedenlerin korkusunu görüyorum. Savunduğumuz değerlere ve halkımıza verdiğimiz sözlere sadık kalacağımıza yürekten inanıyorum."

TUNCEL: SOSYALİSTLERİN GÖREVİNİ ANLATTI
Ardından Sabahat Tuncel söz aldı. Kitabı eline alan ve kitaba kendi isim verecek olsaydı şayet "Sosyalistlerin Görevi" adını vereceğini söyleyen Tuncel, nedenini şöyle açıkladı: "Figen başkan, 'sosyalistlerin görevi ve sosyalistlerin neden Kürtlerin yanında olması gerektiğini' anlatarak kitaba başladı" dedi. Figen Yüksekdağ'la anılarını anlattı. Tuncel, "Kendisi bizim mücadelemizde kısa sürede özgürleşeceğine inanıyorum. Onun için mücadele ediyoruz" dedi. 

HDK'ye yönelik saldırılara işaret eden Tuncel, "Kent uzlaşısı diye yaptıkları süreçte HDK'ye yöneilk operasyonun sinyalini vermişleri. Biz aslında cezaevindeyken HDK dosyası olduğunu ve bekletildiğini biliyorduk. Devletin aslında Türkiye halklarının ortak mücadele iradesine, birlikte yaşam iradesine yönelik  yaklaşımını gösteriyor. Devlet diyor ki, benim dediğim gibi yaşayacaksanız, sosyalist özgürlükçü çizgide yan yana durursanız, size yaşam hakkı tanımayız diyor. Operasyonun nedeni bu" dedi. 

'YÜKSEKDAĞ GİBİ SOSYALİSTLERİN MÜCADELESİ BİZE UMUT VERİYOR'
Bu operasyonla devletin başarı elde edemeyeceğini, Figen Yüksekdağ gibi sosyalistlerin mücadelesinin umut verdiğinin altını çizen Tuncel, "Yeni dönem tartışılıyor yine. Bir diyalog ve müzakere süreci vardı masayı devirdiler. Haziranda HDP yeni bir alternatif olduğunu gösterdi, sonrasında bir operasyon yaşandı. Hala yoldaşlarımız esir. O zaman da Kürt sorununun demokratik çözümü müzakerelerin şeffaf yürütülmesi ve başarılması konusunda çaba vardı. O zaman da bir kayyum rejimini bir de İmralı tecrit işkencesini devreye koydular. Kayyum rejimi sömürge hukukudur arkadaşlar ve hala sürüyor" dedi. 

'KOBANÊ DAVASI GEZİ DAVASI KADAR SAHİPLENİLMEDİ'
Kobanê davasının hukuksuz olduğunu ve bozulacağını söyleyen Tuncel, "Normal hukukta hak olan AKP'nin muhaliflere karşı, Kürtler ve muhaliflere karşı uyguladığı şeyde karşımıza suç olarak geliyor. Mahkemede de söyledik, CMK 'Cumhurun Muhalefete Kumpası' olarak karşımıza geldi. Biz reddettiğimiz heyet karşısında halka karşı sorumluluğumuzu yerine getirdik. Savunma yapmadık, hiçbirimiz. Yargılamanın hukuksuz ve kanunsuz olduğunu söyledik. 3 yıl çok yoğun direndik. Türkiye kamuoyu yeterince ilgi göstermedi. Gezi direnişini gündemleştirdi ama Kobanê davasındaki bizim, sosyalistlerin duruşunu gündemleştirmedi. Her arkadaşımız kendi siyasetini savundu ama Rojava ile dayanışmasını da gösterdi. Yaptığını savunan örgütlü bir duruşla karşı karşıya olmak önemli" ifadelerini kullandı. 

'ARKADAŞLARIMIZ HALA CEZAEVİNDE ÖNCÜLÜK YAPIYOR'
PKK lideri Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmeye işaret eden Tuncel, "Bu yeni bir döneme işaret ediyor. Özellikle arkadaşlarımız görüşme sonrası cezaevinde Figen başkanla ve Selahattin başkanla görüştü. Onlar da bu sürecin arkasında olduklarını söyledi. Dikkat ederseniz arkadaşlarımız cezaevinde ama hala siyaset yapıyorlar. Yazılarıyla, açıklamalarıyla topluma öncülük yapmaya devam ediyorlar. Devlet onları hapsedebilir ama siyaset yapma, üretme hakkımızı elimizden alamazlar böyle bir irade yok. Bu çok önemli ve anlamlı" diye vurguladı. 

Öcalan'ın 26 yıldır ilk kez büyük bir direniş, emek ve çabayla Türkiye ve Ortadoğu halklarını çatışma zemininden, demokratik siyasetine ve barış zeminine çekmek istediğini belirten Tuncel, savaş koşullarında barışın önemine vurgu yaptı. Tuncel, "Birçok kişi kendine sosyalist diyor ama pek bir şey yok. Sosyalistlerin öncülük rolü üstlenmesi gerek. Figen başkan dışarıda olsaydı 'sosyalistlerin görevi nedir' diyecekti. Sol cenah, Kürtler kandırılıyor mu, Erdoğan'ı yeniden cumhurbaşkanı mı yapacaklar gibi. Gerçekle alakası olmayan, sorunun yakıcılığı ve ağırlığıyla alakalı olmayan bir noktadan çözümsüzlüğe hizmet eden, görünmez kılan bir yerden bakıyor. Bu kadar gazeteci, aydın, siyasetçi gözaltına alınıyor. CHP'ye bakın kaçıyor. Ülkeyi karanlığa götüren bir dönemde sorumluluk almamak anlamına gelir. Sosyalist solun yürüttüğü bir çaba var. Bunlar çok kıymetli" dedi. 

Tuncel, konuşmalarına Figen Yüksekdağ ve hapishane anılarını anlatarak devam etti. 

Tuncel ve Gürbüz'ün sunumu sonrasında imza etkinliğine geçildi.