'İkinci Yüzyıl'ın vizyonuna emek ve özgürlüğü yazmak…
Emek ve Özgürlük İttifakı, işçi sınıfı ve ezilenlerin, halklarımızın mevcut rejime karşı biriktirdiği ve iktisadi krizle birlikte patlama dinamikleri genişleyen politik gerilimin karşısında güçlü bir cephe olmayı başarmalıdır. İttifak; emekçi solun cepheleşmedeki zaaf ve yetmezliklerini aşarak, ittifakların dönemsel kalması sorununu alt ederek, politik mücadele ufkunu daraltmadan, söz-eylem birliğini kurarak yürümelidir. Her iki egemen bloğun "Cumhurbaşkanı seçiminde kimi destekleyecekler" dayatmasına teslim olmadan, kendi gücüne dayanan bir örgütlenme seferberliği ile 2023'e hazırlanmalıdır.
"Ey dünya, gözlerimize bak. Teknolojide, sanayide, eğitimde, insan haklarında, kadın haklarında, demokraside, özgürlüklerde, hayvan haklarında, çevrecilikte iyi olan her şeyde seninle rekabet etmeye geliyoruz." Bu sözler CHP'nin İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması için yayınlanan videodan. 6'lı masanın geçtiğimiz hafta sunduğu Anayasa önerisi ve ortak açıklamasından sonra gözlerin çevrildiği CHP vizyon buluşması gerçekleşti.
Konuşmasında, "Tek adam rejimi bitsin mi evet bitsin ancak yerine yeni bir sistem gelsin. Yeni bir tek adam aramıyoruz. Türkiye cumhuriyetinin ikinci yüzyılında bir daha artık böyle acımasız, adaletsiz, kutuplaşmış dönemler yaşanmayacak" diyen Kılıçdaroğlu, yeni çalışma ekibini takdim ederek, partisinin ekonomik programını açıkladı.
Toplantının iktisatçıları, IMF'nin kemer sıkma politikalarıyla belirlenen ve AKP'nin "ilk dönem" ekonomi politikası olarak sıkıca uyguladığı 2001 Programı'nın benzeri olan dört dörtlük bir neoliberal program çerçevesi sundu. 2001 Programı, özelleştirme, esnek çalışma, ücretlerin gerilemesi, işsizliğin artması ve yoksulluğun derinleşmesi programıdır. CHP'nin ikinci yüzyıl vizyonunu oluşturan ve mevcuda alternatif olarak sunulan burjuva kalkınmacı sosyal devlet projesinin de özü-özeti; TÜSİAD'ı besleme, IMF'ye gitme, kemer sıkma, ekonominin işsizlik ve yoksulluğun büyümesi pahasına düze çıkarılarak, devletin kurtarılması programıdır.
CHP'nin "İkinci Yüzyıl"a dair beyannamesi, manifestosu, buluşması; 21. yüzyıl şartlarında sosyal demokrasi çizgisini tasdik temelinde üretilmiş, rejimin restorasyonu programıdır. Mevcut siyasi iktidarın ‘otoriterleşmesi ve siyasi-iktisadi kriz içerisinde olması'na dayalı eleştirinin karşısında vaat edilen güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiştir. Sosyal devlet vurgusu ise demokrasi için zorunludur, zira toplumun alt ve orta sınıfın uzlaştırılması gerekiyor.
Devleti restore ederek, sosyal ve hukuk devletini hâkim kılmayı vaat eden bu ‘vizyon' metinleri ve söylemleri; baskı rejimine son vermekten, anti-demokratik uygulamaları kaldırmaktan, basın ve ifade özgürlüğü ile temel hak ve özgürlükleri sağlamaktan, grev ve sendikal örgütlenme hakkını güvencelemekten, işçi sınıfı ve emekçilerin durumunda iyileşmeler sağlayacak ekonomik-sosyal haklar sunmaktan, inanç özgürlüğü ve anadil gibi kolektif haklardan, barış ve reformlardan hiç bahsetmiyor. 6'lı masanın Anayasa önerisi de öyle.
CHP ve Millet İttifakı'nın Erdoğan faşizminden parlamenter rejime geçiş programı ve ikinci yüzyıl vizyonu; işçi sınıfı ve emekçilere, halklarımıza nefes bile olamayacak, kısmi reform bile olmayan düzenlemelerle rıza üretimini amaçlıyor. Sermayenin egemenliğini sarsmadan, onun düzenini bozmadan bir geçiş öngörüyor.
İki ana blokta saflaşan işbirlikçi Türk egemen sınıfları ve siyasi partileri Cumhuriyet'in 100. yılı stratejisi etrafında 2023 seçimlerine hazırlanıyor. Erdoğan "Türkiye Yüzyılı" adını verdiği stratejiyle 100. yılda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni yani faşist şeflik rejimini vaat ederken; Millet İttifakı (Mİ) ‘güçlendirilmiş' parlamenter cumhuriyet adında bir restorasyon vaat ediyor. Her iki blok da yeni bir anayasa öneriyor Ama her ikisi de demokrasinin kırıntısından söz etmiyor. Çünkü her iki blok da; 1923'te kurulan tekçi ve üniter yapıyı muhafaza etmek, burjuvazinin sınıf egemenliği ve çıkarları temelinde kullanmak, Kürt ulusunun demokratik talepleri başta gelmek üzere işçi sınıfı ve ezilenlerin tüm demokratik taleplerini bastıran faşizmi, kapitalist düzen ve burjuva devletin bekası için sınıf siyaseti olarak sürdürmek istiyor. Mİ'nın açıkladığı "güçlendirilmiş parlamenter rejim" güdük bir anayasa düzenlemesinden öteye geçmiyor.
Bu sömürgeci faşist cumhuriyetin demokratikleşme imkânı bulunmuyor. İkinci Yüzyıl vizyonları, sosyal devlet, demokrasi söylemleriyle üretilmiş sol liberal formülasyonlar ve yeni Anayasal tadilat vaatleri sadece seçim retoriği ve demokratik kamuoyunu yedekleme hamlesi oluyor. Bunun karşısında Kürt ulusal demokratik hareketi ve emekçi sol hareketimizin; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilenlerin, toplumun alt sınıf katmanlarının özlem ve taleplerini, değişim isteğini karşılayacak devrimci-demokratik bir cephede buluşması ve demokratik halkçı program temelinde kitleleri saflaştırması hem elzem hem de mümkündür. Bu cepheleşme; seçim ve sokak arenasında faşist Cumhuriyeti tasfiye etme, yerine kazanılmış politik özgürlük temelinde halklarımızın kendi kaderini kendi ellerine alacağı İşçi Emekçi Halk Cumhuriyetleri Birliği'ni koyma hedefi, iktidar perspektifiyle yürümelidir.
Emek ve Özgürlük İttifakı, işçi sınıfı ve ezilenlerin, halklarımızın mevcut rejime karşı biriktirdiği ve iktisadi krizle birlikte patlama dinamikleri genişleyen politik gerilimin karşısında güçlü bir cephe olmayı başarmalıdır. İttifak; emekçi solun cepheleşmedeki zaaf ve yetmezliklerini aşarak, ittifakların dönemsel kalması sorununu alt ederek, politik mücadele ufkunu daraltmadan, söz-eylem birliğini kurarak yürümelidir. Her iki egemen bloğun "Cumhurbaşkanı seçiminde kimi destekleyecekler" dayatmasına teslim olmadan, kendi gücüne dayanan bir örgütlenme seferberliği ile 2023'e hazırlanmalıdır.
Bu güce sahibiz. Önemli olan tarihin bu kanlı, kaotik anında geriletmeyi değil değiştirmeyi esas alacak irade ve eylemi sergilemek.