22 Aralık 2024 Pazar

İHD: Kadına yönelik şiddet, sistem politikalarının sonucudur

İHD İstanbul Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım dolayısıyla basın toplantısı düzenledi.  Açıklamayı okuyan Şube Sekreteri Yurtsever, "Ülkenin mevcut olan siyası yapısı, toplumsal cinsiyet eşitliğini yok saymakta ve siyasetçilerin söylemleri de bu yönde olmaktadır" dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne ilişkin dernek binasında basın toplantısı gerçekleştirdi.

'ERKEK EGEMEN SİYASETİN UYGULAMALARI, TEKRAR ÜRETİLEN ŞİDDETİ MEYDANA GETİRMEKTEDİR'
Açıklamayı okuyan İHD İstanbul Şube Sekreteri Leman Yurtsever, "Kadına yönelik şiddet, sistem politikalarının sonucu" olduğuna dikkat çekti ve "Erkek egemen siyasetinin tüm uygulamaları, kapitalizmin devam edebilmesi için kullanılan tüm araçlar, eşitsizlik, savaş ekonomisi, tekrar tekrar üretilen şiddeti meydana getirmektedir. 2011 yılında Suriye'de başlayan savaşta beş bine yakın Ezidi kadın, IŞİD tarafından esir alınmış ve 3 bin kadının hala akıbetleri bilinmemektedir. Suriye'de IŞİD'den alınan Baxoz yakınlarında, kadın ve çocukların gömüldüğü toplu mezarlar ortaya çıkarılmıştır. Binlerce kadın ve çocuk yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmıştır. Kadınlar ve çocuklar köle olarak esaret altında kalmış, şiddete uğramışlardır. Daha yenilerde Ankara Keçiören'de IŞİD'li birinin elinde esir olarak bir kadın ortaya çıkartılmış ve ailesi tarafından geri alınmıştır" diye konuştu.

'POLİTİKALAR KADINI TOPLUMSAL YAŞAMDAN UZAK TUTMAYA ÇALIŞMAKTADIR'
Dünya Ekonomik Formu tarafından 2018'de yayınlanan "Cinsiyet Eşitliği" raporuna göre Türkiye'nin 149 ülke arasında 130'uncu sırada olduğuna işaret eden Yurtsever, "Ülkenin mevcut olan siyası yapısı, toplumsal cinsiyet eşitliğini yok saymakta ve siyasetçilerin söylemleri de bu yönde olmaktadır. Mevcut olan politikalar kadını daha çok ev içine hapsetmekte, toplumsal hayattan ve toplumsal yaşama eşit katılımdan uzak tutmaya çalışmaktadır" cümlelerini kullandı.

'NAFAKA SADAKA DEĞİL, BİR HAKTIR'
Yurtsever, kadınların nafaka hakkının ortadan kaldırılmak istendiğinin altını çizerek şöyle konuştu: "Çoğunlukla çocukların bakımının annede kalması nedeniyle, ortak bakım sorumluluğundan kaynaklı olarak ödenmesi gereken nafaka hakkı, haksız bir bedel şeklinde gösterilerek, kadınların mağduriyetine yol açacak olan bir yola gidilmeye çalışılmaktadır. Oysa nafaka, sadaka değil, bir haktır. Kadınlar eşit iş ve eşit ücret politikalarından faydalandırılmıyorlar. Aynı nitelikte olan iki kişi arasında cinsiyete dayalı olarak kadına daha az yetki ve daha az ücret reva görülüyor. Kadınlar, iş yerlerinde tacize ve hakarete uğruyor, mobbinge maruz kalıyorlar. Haklarını aradıklarında çoğu zaman işten çıkarılıyorlar."

'KADINLAR İÇİN KAPSAMLI BİR ÇÖZÜM ÜRETİLMİYOR'
"Neredeyse her gün üç kadın katlediliyor" diyen Yurtsever, "Kadınlar boşanmak istedikleri eşleri, ayrılmak istedikleri partnerleri, ağabeyleri, babaları ve en yakınlarındaki erkekler tarafında şiddete uğruyor veya öldürülüyorlar. Ev içi şiddet, ev içi taciz çoğu zaman yargıya taşınamıyor, ev ve aile içinde konu kapatılıyor. Yargıya taşınabilen vakalarda failler, genel olarak iyi hal ve tahrik indirimi gibi nedenlerle cezasızlıkla mükafatlandırılıyorlar. Kolluk, çoğu vakalarda ev içi şiddeti ailenin özel durumu olarak görüyor ve bu şekilde telkinde bulunarak görevini kötüye kullanıyor. Kadını, tekrar şiddet gördüğü alana terk ediyor. Şiddete uğrayan kadınlar için sığınma evlerinin sayısı yeterli değildir. Sığınma evlerinde sınırlı bir zaman diliminde kalabilen kadınlar için kapsamlı bir çözüm üretilmiyor" dedi.

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YOK SAYILIYOR'
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi adına adım atılmadığını ve bunlarla mücadeleye olanak sağlayan İstanbul Sözleşmesi'nin de hükümlerine uyulmadığını vurgulayan Yurtsever, "Bu sözleşme adeta yok sayılıyor ve sözleşmenin antipropagandası yürütülüyor. Oysa 2011 yılında imzalanmış olan bu sözleşme Türkiye Anayasasındaki hükümlerle eş değerdir. Anayasa'nın 90 maddesine göre değiştirilemez. Kadına karşı şiddete karşı 6284 sayılı yasadaki maddeler dahi uygulanmıyor" cümlelerini kullandı.

'LGBTİ+'LAR TOPLUMUN HER ALANINDA ŞİDDET GÖRÜYOR'
Yurtsever, LGBTİ+'ların toplumun her alanında şiddete maruz kaldığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "LGBT dayanışma derneği Lambdaistanbul'un 2010 yılında yaptığı araştırmaya katılan 104 trans kadının %89'u polis gözaltısında fiziksel şiddete maruz kaldıklarını belirttiler. Bu sayı, sözlü şiddet, küfür ve aşağılama gibi muameleler söz konusu olduğunda %97'ye çıkmaktadır. Araştırmaya katılanların %77'si cinsel şiddete maruz kaldıklarını belirtirken %86'sı polisin gözaltına alınmaları ile ilgili bir kayıt tutmadığını belirtti."

Son olarak Yurtsever, İstanbul Sözleşmesi'yle devlete şu maddelerle yükümlülük altında olduğunu hatırlattı:

"- Taraflar kadınlara karşı herhangi bir şiddet eylemine girişmekten imtina edecek ve devlet yetkililerinin, görevlilerinin, organlarının, kurumlarının ve Devlet adına hareket eden diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun bir biçimde hareket etmelerini temin edeceklerdir.

- Taraflar, devlet dışı aktörlerce gerçekleştirilen ve sözleşme kapsamındaki şiddet eylemlerinin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, ve bu eylemler nedeniyle tazminat verilmesi konusunda azami dikkat ve özenin sarf edilmesi için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır."