24 Kasım 2024 Pazar

ICAD: Gözaltında kayıpların akıbeti açıklansın, sorumlular hesap versin

17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası'na ilişkin açıklama yapan ICAD Uluslararası Büro, "Gözaltında kayıpların akıbeti açıklansın, sorumlular hesap versin" dedi.
Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Komite (ICAD) Uluslararası Büro, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası'na ilişkin yazılı açıklama yaptı.
 
"Gözaltında kayıpların akıbeti açıklansın, sorumlular hesap versin" başlıklı açıklamada, "Egemen sınıfların kendi iktidarlarını ve çıkarlarını korumak için toplumsal muhalefete yönelik uyguladıkları kirli yöntemlerinden biri olan gözaltında kaybetme saldırısıyla dünyada yüzbinlerce insan devlet güçleri veya onlara bağlı paramiliter çeteler tarafından kaçırılarak kaybedildi" denildi.
 
Sistematik bir devlet politikası olarak uygulanan gözaltında kaybetme saldırısı, muhalifleri yok etmeyi, toplumu korkutmayı ve sindirmeyi hedeflediğini kaydeden ICAD, "Bu yöntemle, baskı ve sömürü sistemine karşı özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten insanlar gözaltına alınıp katledilmekte ve cesedi yok edilmektedir. Bununla toplumda kaygı, korku ve belirsizlik yaratılarak toplumsal muhalefete gözdağı verilmektedir. Örgütlü işçiler, sendikacılar, gazeteciler, aydınlar, yazarlar, hukukçular, kısacası toplumun her kesiminden insanlar bu saldırının hedefi olabilmektedir" diye belirtti.
 
Hitler faşizminden Latin Amerika'da ABD destekli diktatörlüklere kadar yüzbinlerce kişinin katledildiği bu yöntem, dünden bugüne Türkiye'den Sri Lanka'ya, Pakistan'dan Irak'a, Suriye'den Kolombiya'ya, Meksika'dan, Balucistan'a ve Mısır'dan Marokko'ya kadar dünyanın birçok bölge ve ülkelerinde düzen muhalifi insanlara karşı hala uygulandığının altını çizen ICAD, "Meksika'da 2006 yılından bu yana gözaltında kaybedilenlerin sayısı en az 30 bin. 26 Eylül 2014'de Ayotzinapa kentinde polis tarafından kaçırılıp kaybedilen 34 öğrencinin akıbeti hala açıklanmadı ve sorumlular yargılanmadı. Kolombiya'da sendikacılar, işçiler devletin ve tekellerin hizmetinde olan paramiliter güçler tarafından kaçırılıp kaybedilmekte. Türkiye'de binlerce gözaltında kayıbın akıbeti açığa çıkarılmış değil" diye hatırlattı.
 
Kayıp yakınlarının, ilerici ve devrimci güçlerin ortak mücadele ile devletlerin bu saldırısına karşı toplumsal muhalefeti geliştirdiği ve devletin bu politikasını teşhir ettiği ülkelerde bu saldırının önemli oranda geri püskürtüldüğünü vurgulayan ICAD, "Arjantin'den Plaza de Mayo Annelerinin kayıplarının akıbetinin açıklanması ve sorumluların hesap verilmesi için geliştirdiği ve dünyaya yaydığı direniş, Türkiye'de 1995 yılından bu yana Cumartesi Annelerinin kararlı mücadelesi ile sürmektedir" dedi.
 
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
"ICAD, Cumartesi Annelerinin gözaltında kayıpların akıbetinin açıklanması ve sorumluların yargılanması talebiyle OHAL dahil her koşulda sürdürdükleri haklı ve onurlu mücadelesini selamlıyor ve Cumartesi Annelerinin talepleri talebimiz, acıları acımız, öfkeleri öfkemiz, mücadeleleri mücadelemizdir diyor.
 
"Bugün birçok ülkede yürütülen ısrarlı mücadeleleri ile, egemenlerin insanlığa karşı işledikleri bu suçun failleri suçüstü yakalanmış olmalarına rağmen, cezasızlık zırhı ile korunmaktadırlar. Ancak işçi sınıfı ve emekçilerin örgütlü mücadelesi geliştikçe, gözaltında kayıpların akıbeti de ortaya çıkarılacak ve kaybedenlerden mutlaka hesap sorulacaktır.
 
"17-19 Mayıs 1996 tarihlerinde İstanbul'da toplanan 1. Uluslararası Gözaltında Kayıplar Kurultayı'nda kurulan ICAD, bir insanlık suçu olan gözaltında kayıplara karşı mücadelesini sürdürmektedir.
 
"ICAD, tüm dünyada gözaltında kayıplara karşı mücadele yürüten kayıp yakınlarının ve örgütlenmelerin mücadelesini selamlamakta ve desteklemektedir.
 
"ICAD, gözaltında kayıpların akıbetlerinin açıklanmasını ve tüm sorumluların yargılanması için mücadelesini sürdürecektir."