24 Nisan 2024 Çarşamba

HDP ve Demirtaş demokrasi programı olan tek odaktır

ESP MYK üyesi ve SKM Genel Sözcüsü Beycan Taşkıran, seçim sürecine dair ?Hızla halkımızın, ezilenlerin ve emekçilerin ihtiyaçlarına kilitlenmek ve seçim dönemini aynı zamanda mücadele dönemi olarak ele alma perspektifimiz var. ESP ve SKM olarak tüm gücümüzle birleşik demokratik partimiz olan HDP ile bu çalışmayı aktif yürütmeye çalışacağız? dedi.
Sosyalist Kadın Meclisleri Genel Sözcüsü ve ESP MYK üyesi Beycan Taşkıran, 24 Haziran seçim sürecine dair değerlendirmelerde bulundu. 
 
Hafta sonu parti kurullarında yürüttükleri tartışmalar hakkında bilgi veren ve partilerinin tavrını açıklayan Taşkıran, “Baskın bir seçimle karşı karşıyayız. Bu nedenle hızla halkımızın, ezilenlerin ve emekçilerin ihtiyaçlarına kilitlenmek ve seçim dönemini aynı zamanda mücadele dönemi olarak ele alma perspektifimiz var. ESP ve SKM olarak tüm gücümüzle birleşik demokratik partimiz olan HDP ile bu çalışmayı aktif yürütmeye çalışacağız” dedi. Taşkıran, 2. tur tartışmalarına dair ise “Şimdiden Demirtaş 2. tura kalmayacak şeklindeki denklem üzerinden yapılan ve bizi güvensizliğe düşürecek bu tartışmalara itibar etmemek gerekiyor. 2. turu 1. tur mücadelesinde kazanabiliriz” dedi, halkların iki egemen bloktan birini seçmek zorunda olmadığını söyledi. Taşkıran, “Bu tekçi rejimin restore edilmesini değil demokratik devrimci perspektifle yeni bir yaşamın kurulması fikrindeyiz” değerlendirmesinde bulundu. 
 
Taşkıran'ın ETHA'nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle: 
 
ESP ve SKM'nin 24 Haziran seçimlerine ilişkin tavrı nedir ve nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?
 
OHAL koşullarında, antidemokratik ve eşitsiz bir zeminde seçime gidiyoruz. Öncelikle faşist koalisyonu baskın seçime götüren nedenlere bakmamız gerekiyor. Rejim yapısal bir krizle karşı karşıya. İçte ekonomik kriz her an patlak verebilir. Meşruiyet sorunuyla da yüz yüze kaldılar. Giderek irtifa kaybeden bir koalisyon var. Ayrıca Ortadoğu'daki gelişmeler iktidarın aleyhine işleyebilir. Durum kendileri açısından daha fazla kötüye gitmeden başkanlık sistemini kalıcılaştırmak istiyorlar. Doğrusu süreci uzatmaya çalışıyorlar. OHAL koşulları dışında başka bir durumda sonuç elde edemeyecekleri kaygısıyla baskın bir seçime karar verdiler. 
 
Baskın bir seçimle karşı karşıyayız. Bu nedenle hızla halkımızın, ezilenlerin ve emekçilerin ihtiyaçlarına kilitlenmek ve seçim dönemini aynı zamanda mücadele dönemi olarak ele alma perspektifimiz var. ESP ve SKM olarak tüm gücümüzle birleşik demokratik partimiz olan HDP ile bu çalışmayı aktif yürütmeye çalışacağız. Kadınlar olarak bu süreci kadın özgürlük mücadelesinin kaldıracı ve bugüne kadar kadınların yaşadığı sorunlara alternatif çözüm seçeneği açığa çıkaracak bir süreç olarak görüyoruz. Bu süreçte hem HDP ile birlikte çalışarak hem de ESP ve SKM olarak kendi özgün sözümüzü de mutlaka söyleyeceğimiz ve bu sözü pratik olarak da örgütleyeceğimiz şekilde seçim çalışması yürüteceğiz. 
 
Hafta sonu SKM Genel Meclis ve ESP PM toplantılarımızı gerçekleştirdik ve 24 Haziran seçimlerini bütünlüklü olarak nasıl ele alacağımızı tartıştık. Sürece dair yaptığımız tartışma, eleştiri, öneri ve sürecin örgütlenmesine dair değerlendirmeler ışığında planlamalar yaptık.
 
HDP VE DEMİRTAŞ DEMOKRASİ PROGRAMI OLAN TEK ODAKTIR
 
Başkanlık sistemi denilen tek adama dayalı faşizmin yeniden kurumsallaşması karşısında ilerici antifaşist, emekçi sol güçler sizce ne yapmalı?
 
Hem HDP hem de ESP olarak sandığın da sokakta kazanılacağını biliyoruz. Dolayısıyla kendimizi sadece sandıkla sınırlayamayız. Eğer sandıktaki irademizin kabul edilmesini istiyorsak ona sahip çıkmak üzerine kendimizi hazırlamamız lazım. Yani 24 Haziran akşamı biz kazansak da güllük gülistanlık bir süreç olmayacak kuşkusuz. Her şeyden önce mücadele devam edecek. Dolayısıyla bizim kendimizi bu olasılıklara göre hazırlamamız, demokratik tepkimizi hızla gösterebileceğimiz ve kendimizi bu düzeyde ortaya koyabileceğimiz bir öngörü ile hareket etmemiz gerekecek. Aynı zamanda HDP etrafında kenetlenmiş ve kendini muhalif olarak tanımlayan güçlerin de hızla harekete geçmesi ve bu iradeye sahip çıkması gerekebilir. 
 
HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ı sadece HDP'nin adayı olarak değerlendiremeyiz. Demirtaş aynı zamanda demokrasi, emek, özgürlük ve emekçi sol güçlerin de ortak adayıdır. Ortaya koyduğu program itibariyle HDP ve Demirtaş demokrasi programı olan tek aday ve tek odaktır. Siyasi özgürlükleri kazanmanın ve tek adam rejimini engellemenin yolu; tüm sol, sosyalist, ilerici güçlerin Demirtaş'ın temsil ettiği program etrafında birleşmesi ve mücadeleyi buradan yükseltmesinden geçmektedir. Bu nedenle seçimler önemlidir. Bu gidişata dur diyecek olan da emekçi sol güçlerin saflarını sıklaştırması ve tabanda seçmenlerin örgütlenmesini sağlamaktır.
 
HER İKİ BLOK DA DÜZEN İÇİ
 
HDP'nin dört partinin oluşturduğu ittifaka dahil edilememesi ile ilgili birçok kesimin eleştirisi var. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
AKP-MHP ittifakı aslında faşist bloklaşma ve halklarımız karşısında böyle bir konumlanma oluşturuyor. Üstelik bu 7 Haziran sürecinde başlayan bir bloklaşma. CHP ve diğer ittifak partileri açısından baktığımızda ise bu ittifakın da düzen içi seçenek olduğunu gösteriyor. Bir tarafta faşist blok diğer tarafta ulusalcı bir blok var. Üstelik bu ittifak demokratik bir eksen ve program üzerine oluşmuş değil. Böyle olduğu içindir ki, daha baştan HDP tek demokratik odak olarak öne çıkmaktadır. 'Tüm bunlar halklarımız açısından tek seçeneğin HDP olduğu ve üçüncü yol arayışımızın ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor. Kısacası 7 Haziran'dan bu yana söylediğimiz her şeyin en açık ve anlaşılır olarak gün yüzüne çıkmış halini yaşıyoruz. Halklarımız bu iki düzen seçeneğine de mahkum değil. Kendi özgür, devrimci demokratik seçeneğini açığa çıkarma gücü ve olanağı var. Bize düşen görev de bu gücü ve olanağı örgütleme sorumluluğudur. Bu iki blok karşısında da halkların, emekçilerin, ezilenlerin ve kadınların bloku olarak HDP'nin ve onun etrafında yana yana gelmiş milyonların devrimci enerjisi bu süreci kazandırabilir. 
 
İKİ EGEMEN BLOKTAN BİRİNİ SEÇMEK ZORUNDA DEĞİLİZ
 
Seçim tartışmalarının temel gündemlerinden biri de 2. tur da ne olacağı. Sizin buna dair öngörünüz nedir?
 
Bizim ESP ve bileşeni olduğumuz HDP'nin sorumluluğu 2. tura Selahattin Demirtaş'ın kalması için mücadele etmektir. Kendi seçeneğimizi açığa çıkarmaktır. Buna da güvenmek gerekiyor. Şimdiden Demirtaş 2. tura kalmayacak şeklindeki denklem üzerinden yapılan ve bizi güvensizliğe düşürecek bu tartışmalara itibar etmemek gerekiyor. 2. turu 1. tur mücadelesinde kazanabiliriz. Bu HDP etrafında büyük bir halk enerjisini açığa çıkarmakla, halklarımızın ve emekçilerin yaşadığı sorunlara çözüm olabileceğimizi ortaya koymakla, kadınların özgürlük ve eşitlik talebine çözüm olaşabileceğimizi ortaya koymakla, birlikte bu sorunu çözebileceğimizi göstermekle başarılabilir. Bu potansiyel bizde kesinlikle var. Bu nedenle 2. tur tartışması bugünden HDP'nin önünü kesmeye dönük bir tartışma. Çünkü HDP'yi parlamento dışı bırakmak için barajlar yetmedi, şimdi de bu tartışmalarla bu yapılmaya çalışılıyor. Aynı zamanda haklarımızın özgürlük talebinin düzen içi çözümlere çekilmesi anlamına geliyor. Oysa ki böylesi bir çözümden yana değiliz. Bu durumda tabi ki 2 egemen blok kapışmasında ikisinden birini seçmek zorunda değiliz. Bu tekçi rejimin restore edilmesini değil demokratik devrimci perspektifle yeni bir yaşamın kurulması fikrindeyiz. O nedenle 2. tura böyle bakıyoruz. 
 
24 Haziran günü sandığa gidecek halklarımıza şimdiden neler söylemek istersiniz?
 
Kendimize ve öz gücümüze güvenmekten başka çaremiz yok. Bu nedenle özgürlükçü seçenek olan HDP etrafında 24 Haziran'ı ve sonrasını kazanmak için kenetlenmeye, birlikte mücadele etmeye ve bu direniş sürecine birlikte hazırlanmaya, sokakları da sandıkları da haklarımızın güçlü iradesi ile birleştirmeye çağırıyoruz. Kadınlar olarak da biz bu sürecin en temel özneleri olacağız. Bu toplumda en güçlü özgürlük ve eşitlik talebi olan mücadele eden ve bedel ödeyen biz kadınlar yine politik aklımız ve taleplerimiz, değiştirici gücümüz ve irademizle bu sürecin içinde olacağız. Bu nedenle tüm kadın arkadaşlarımıza, dostlarımıza ve yoldaşlarımıza çağrımız; gelin bu erkek egemen kapitalist sistemi birlikte değiştirelim.