22 Aralık 2024 Pazar

HDP Eş Genel Başkanı Buldan: Kadınların sesi olmaya devam edeceğiz

Partisinin Kadın Grubu Toplantısı'nda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 25 Kasım dolayısıyla AKP-MHP iktidarına "Kadınların hiçbir kazanımını sizin insafınıza teslim etmeyeceğiz. HDP var oldukça kadınlar asla korumasız ve yalnız kalmayacaktır" diye seslendi. Buldan, kadın katliamlardan, ekonomik krize kadar bir çok konuya ilişkin değerlendirme yaptı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla toplanan Kadın Grubu Toplantısı'nda konuştu. Toplantıya DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ve HDP Kadın Meclisi bileşenleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, Beyaz Tülbentli anneler ve HDP'nin önceki Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın annesi Münire Yüksekdağ da katıldı. Kadınlar, "Jin,jiyan azadî" sloganını attı.
 
Alkışlar arasında kürsüye çıkan Buldan, konuşmasına yaşamını yitiren usta tiyatrocu Yıldız Kenter için başsağlığı dileyerek başladı.

Buldan, "Artvin'den Antep'e, Van'dan İzmir'e, Hakkâri'den Edirne'ye, Amed'den Ankara'ya ülkenin dört bir yanındaki bütün kadınları ve sesimizin ulaştığı tüm dünya kadınlarını HDP adına mücadele ve dayanışma duygularımla selamlıyorum" dedi.
 
'MİRABEL KARDEŞLERDEN HEVRÎN XELEF'E'

Konuşmasında Mirabel kardeşlerin diktatörlüğe karşı verdikleri mücadeleye değinen Buldan, "Kadın özgürlüğüne mücadelesiyle, direnişiyle, yaşamıyla güç katmış Mirabel kardeşlerden Behice Boran'lara, Sakine'lerden Seve'lere, Türkiye feminist hareketi içerisinde büyük emekler ve bedeller ödeyen kadınlara, AKP iktidarının desteklediği çetelerce katledilen Hevrin Xelef'e, onurlu mücadeleleri uğrunda yaşamını yitiren bütün dünya kadınlarının anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Ayrıca kadın cinayetlerinde katledilen tüm kadınları buradan saygıyla anıyorum" diye konuştu.
 
TUTUKLU KADIN SİYASETÇİLERİ SELAMLADI
Tutuklu bulunan Kürt kadın siyasetçileri de selamlayan Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Zindanların karanlığını özgür bilincin, özgür siyasetin, cesur yoldaşlığın ışığıyla aydınlatan, o esaret ortamından dahi dışarıya mücadele azmi, zafer inancı gönderen sevgili Figen Yüksekdağ'ı, Gültan Kışanak'ı, Sebahat Tuncel'i, Selma Irmak'ı, Gülser Yıldırım'ı, Çağlar Demirel'i ve burada adını sayamayacağım bütün HDP emektarlarını ve özgürlük tutsağı bütün kadın yoldaşlarımı sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

"Yine kadın direnişinin sembolü beyaz leçekli anneleri, Cumartesi Annelerimizi, Barış Annelerimizi ve kadın özgürlük mücadelesi için yılmadan birçok alanda mücadele yürüten bütün kadın arkadaşlarımı en içten duygularımla selamlıyorum. Ayrıca buradan ev emekçisi kadınları, tarlada, fabrikada, kamuda çalışan tüm kadınları, güvencesiz şartlarda çalışmak zorunda bırakılan göçmen kadınları da ayrı ayrı selamlıyorum.

AKP-MHP İKTİDARI ŞİDDET ÜRETİP, BESLİYOR
"Kadına yönelik şiddetle mücadele haftasındayız. Ne yazık ki kadına yönelik şiddetin dünya ölçeğinde en yüksek düzeylerde yaşandığı bir ülke gerçekliğine sahibiz. Toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumsal adalet, şeffaflık, demokrasi ve hukuk devleti hedefi olmayan AKP-MHP iktidarı, yaşamın her alanında şiddet üretmekte, şiddeti beslemektedir. Bakınız, 2016'da 304, 2017'de 353, 2018'de 280, 2019'da 299 kadın öldürüldü.

SON 3 YILDA BİN 236 KADIN KATLEDİLDİ
"Son 3 yılda bin 236 kadın katledildi. Kadınlar, depremde, kazada, savaşta ölmedi. Göz göre göre sokak ortasında devletin, polisin, yargının, siyasetin, Meclis'in gözleri önünde işlenen cinayette katledildiler. Ne yazık ki artık tekil cinayetleri aşan toplu bir kadın katliamıyla karşı karşıyayız. Hal böyleyken AKP hükümeti, şiddeti önleyeceğine, kadınları şiddete karşı koruyan yaptırım ve tedbirleri kapsayan İstanbul Sözleşmesi'ni ortadan kaldırmanın yollarını aramaktadır. Yani istiyorlar ki daha fazla şiddet olsun ve kadınlar korumasız kalsın.

HDP OLDUKÇA KADINLAR YALNIZ KALMAYACAKTIR
"İktidar benzer şekilde kadın yoksulluğu korkunç boyutlardayken, kadın işsizliği yüzde 40'lardayken, kadınların nafaka hakkına da göz dikmiş durumda. Evet, onlara şunu söylemek istiyorum; kadınların hiçbir kazanımını sizin insafınıza teslim etmeyeceğiz. Bu kazanımlar kadınların ağır bedel ödeyerek elde ettiği kazanımlardır. Bunlara gözümüz gibi bakmaya ve korumaya devam edeceğiz. Bütün kadınların Meclis'teki sesi ve itirazı olmaya devam edeceğiz. HDP oldukça kadınlar asla korumasız ve yalnız kalmayacaktır.

'TACİZ, TECAVÜZ GÖRMEZDEN GELİNİYOR'
"Bir suçun önlenmesinde, caydırılmasında yargı hayati öneme sahiptir. Ancak biliyoruz ki taciz, tecavüz ve şiddet Türkiye'de yargı tarafından görmezden gelinmekte, failler açıkça korunmaktadır.  Nadira Kadirova ve Şule Çet başta olmak üzere birçok kadın cinayeti davasında yargının faili koruyan tutumu açıkça görülmektedir, bizler de buna tanıklık etmekteyiz. Rabia Naz davasında da aynı şekilde gerçekler karartılmaya çalışılmaktadır. Hele bir de fail polis, asker, özel tim, korucuysa bu failler, devletin gücünü arkasına alan, devletin silahını beline takan erkek; kadına yönelik her türlü suçu işlemeyi kendisinde hak görüyor. Çünkü Ceza almayacağını biliyor, sırtını erkek yargıya dayadığını biliyor.

800'E YAKIN ÇOCUK ANNELERİYLE CEZAEVİNDE!
"Bugün kadınların karşı karşıya kaldığı önemli bir başka sorun da cezaevinde anneleriyle birlikte kalmak zorunda kalan çocuklarımızdır. 800'e yakın çocuk anneleriyle dört duvar arasında kalmaktadır. Çocukların cezaevinde kaldığı bir ülke geleceksizdir! Bu iktidar geleceği karartmaktadır. Ama kadınlar mücadelesiyle buna izin vermeyecektir. Erkek adalet değil, kadınlar lehine gerçek adalet tecelli edinceye kadar bu davaların takipçisi olmaya devam edeceğiz. Unutmayacağız, unutturmayacağız. Kadın cinayetlerinin hesabını mutlaka soracağız!

BU BÜTÇE SAVAŞ BÜTÇESİDİR, ERKEK BÜTÇESİDİR
"Kadına yönelik şiddetin bir diğer ayağı da ekonomik şiddettir. Biliyorsunuz Meclis'te bütçe görüşmeleri devam ediyor. Erkekler oturmuş bütçe yapıyor. Bu bütçe, planlamasından, hazırlanmasına ve içeriğine kadar tamamen savaş bütçesidir, erkek bütçesidir. Ne yaşama, ne refaha ne de kadına ayrılan bir pay yoktur. Tam tersine cinsiyetler arası eşitsizliği derinleştirecek faaliyetlere bütçe ayrıldığına tanık olmaktayız. Halkın sorunlarına değinen bir bütçe bugün Meclis'te çıkarılmıyor. Bu bütçe Saray'ın, AKP yandaşlarının ve ailelerinin bütçesidir. Halkın bütçesi değildir.

KAMU SPOTUNU ALIN BAŞINIZA ÇALIN
"Kadınları sembolik olarak bakan yapan, her iki lafından birinde kadını 'evinin hizmetkârı', erkeği de 'eve para, ekmek getiren kişi' olarak tarifleyen bu iktidardır. 'Kadınlar çalıştığı için işsizlik var' diyen bu iktidardır. 'Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum' diyen bu iktidardır. 'Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar' diyen bu iktidardır. Biliyorsunuz Diyanet Vakfı hazırladığı kamu spotunda kadını eve hapseden, basmakalıp yargıları pekiştiren, erkeğe hizmet eden ve erkekten ilgi dilenen bir kadın imajı çizdi. Halkın vergilerini, kadınların vergilerini kadınları aşağılamak için kullanıyorlar. Kadınlara uygulanan cinayetle, kadını aşağılayan Diyanet birbirini beslemektedir. Biz de diyoruz ki; alın o kamu spotunuzu başınıza çalın. Kadınlar erkeklerin hizmetçisi değildir, olmayacak da.

KADIN İŞSİZ SAYISINDAKİ ARTIŞ ERKEKLERE ORANLA DAHA FAZLA
"AKP iktidarı her şeyi yasakladığı gibi ekonomiyle ilgili gerçekleri de yasaklamanın yollarını aramaktadır. İşsizlik, kriz, yoksulluk, yolsuzluk konuşulmasın istiyorlar. Bakın ben size kadın işsizliği ve yoksulluğuyla ilgili gerçek tabloyu vermek istiyorum. Kadın işsiz sayısındaki artış, erkeklere kıyasla çok daha fazladır. Okur yazar olmayanlar dışında (okuryazar olmayan her 100 kadından 70'i tarımda çalışmaktadır) kalan tüm eğitim seviyelerinde kadın işsizliği erkek işsizliğinden daha yüksektir. Lise ve üzeri eğitimli her beş kadından biri işsizken bu oran lise ve üstü eğitimli erkekler için onda birdir. İşsizliğin yanı sıra güvencesiz ve kayıt dışı çalışma çok daha yaygın bir hal almaktadır. Özellikle ülkemizde bulunan göçmen kadınların güvencesiz ve zor şartlarda çalıştığı da bir gerçektir.

İNTİHARLARIN SEBEBİ İKTİDARDIR
"Bunun yarattığı toplumsal yıkım da ağır olmaktadır. Önce İstanbul, sonra Antalya ve sonra yine İstanbul'da ve en son da Diyarbakır'da AKP iktidarı ocakları söndürmeye devam ediyor. Yaşama umudu tüketilmiş, geçim zorluğu içinde olan, ekonomik iflasın içinde olan insanlar cinayet ve intiharın birlikte gerçekleştiği son derece trajik bir şekilde canlarına kıyıyorlar. Güvencesiz çalıştığı işyerinde mobbinge uğrayan genç bir kadın öğretmen yaşamına kıyıyor. Böylesi bir özkıyım salgınının ortaya çıkmasının tek sebebi çürümüş iktidar politikalarıdır.

Bu intiharların sorumlusu, zenginlik ve şatafat içinde yaşayan iktidardır. Ahmed Arif'in dediği gibi; 'Bunlar engerekler ve çiyanlardır, bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır.'

İktidarların asli görevi insanları yaşatmak, toplumu ayakta tutmaktır. Ama bunlar sadece kendilerini, ailelerini ve yandaşlarını yaşatıyorlar. Buradan yurttaşlarımıza bir çağrı yapmak istiyorum. İçine düşürüldüğünüz şartlar ne kadar zor olursa olsun, asla ve asla kendinize, yaşamınıza kıymayın, yönelmeyin. Yok oluşu bir tercih olarak görmeyin. Bu berbat sistem nasıl yaratıldıysa aynı şekilde sonlanmaya da mahkûmdur.

KADINLAR İŞİD KARANLIĞINI YENMİŞTİR
"İçeride kayyımla, tutuklamayla, işkenceyle, soruşturmayla, fezlekeyle Kürtlere ve kadınlara yönelen, dışarıda ise Kuzey ve Doğu Suriye'de barış içerisinde bir arada yaşayan halklara karşı yoğun bir saldırı içerisinde olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Kürtlerin, kadınların yaşadığı hiçbir yerde sözleri olmasın kendisini yönetme iradesi olmasın istiyorlar. Şunu çok iyi bilsinler ki; kadınlar, mücadelesiyle bütün dünyayı tehdit eden IŞİD karanlığını yenmiş, aydınlık geleceğin yolunu açmıştır. Dünya halklarına ve tüm dünya kadınlarına böylesi kıymetli bir kazanımı hediye etmiştir. Kadınlar dünyanın neresinde olursa olsun, karanlığa asla izin vermeyecektir. Kadınların olduğu her yer aydınlıktır, özgürlüktür. İşte bundan dolayı panikleyen AKP iktidarı ve Erdoğan, halkları dinlemek, diyalog kurmak yerine soluğu Amerika'da alıp, Moskova'ya gitmekle meşgul.

ABBAS YOLCU, BAĞLASAN DURMAZ
"Geçen hafta Erdoğan Amerika'da Trump'la bir görüşme yaptı. İki erkek zihniyet kafa kafaya vermiş halklar, ülkeler adına karar vermeye çalıştılar. Dünya barışı mı gündemlerinde? Hayır. Halkların huzur ve refahı mı gündemlerinde? Buna da kocaman bir 'Hayır' diyoruz. Erdoğan ne pahasına olursa olsun bir şekilde Kürtleri yurdundan etmenin derdinde. Trump da fırsat bu fırsat F-35 ve silah satmanın peşinde. Diğer taraftan üçüncü erkek 'Putin' ise silahı benden alacaksın diye bir köşeye çekilmiş bekliyor. Bunlar silah tüccarıdırlar. Dünyaya savaş ve yıkımdan başka bir şey getirmiyorlar. Ülkede her gün kadın cinayetleri, çocuk istismarları, ekonomik kriz intiharları yaşanıyor. Hiçbir insanın bir saatlik güvenliği, güvencesi dahi yoktur. Bir de çıkmış Suriye'de 'güvenli bölge' diyorlar. Oysa Türkiye'de kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere hiç kimsenin güven içinde yaşayacağı bir alan yok. Sen önce kadınlara bir güvenli yaşam alanı oluştur, oluşturabiliyorsan. İnanın ki bunlar iktidardan gittiğinde bu savaş politikaları da son bulur,  yaşam umudu da artar, hem kadınlar, hem ülke rahat eder. Aynı zamanda komşu da rahat eder, dünya da rahat eder. Yeter ki gidin. Buradan bir kez daha diyoruz ki gideceksiniz, Abbas yolcu, bağlasan durmaz.

BU İKTİDAR DARBECİDİR, İRADE HIRSIZIDIR
"Savaş politikalarıyla, darbe uygulamalarıyla iktidarını ayakta tutan AKP Saray Rejimi, kayyım darbesini, başarı ile çıktığımız 31 Mart seçimlerinden sonra kazandığımız tüm belediyelerimize dönük olarak aralıksız sürdürüyor. Bu iktidar darbecidir, bunu her yerde söyledik. Bu iktidar irade hırsızıdır. Gece yarısı hırsız gibi belediyelerimize girip talan ediyorlar. Halkın iradesini gasp ediyorlar. Kayyımlar atandıkları belediyelerimizde ilk elden kadın kazanımlarımıza saldırmış, kadınların oluşturduğu bütün kadın kurum ve birimlerini kapatmışlardır. Hedeflerinde eşbaşkanlık sistemimiz kadınların kendi kentlerini yönetme iradesi bulunmaktadır. Tek adam rejimini sona erdirecek olan sistem eşbaşkanlık sistemi olduğu için bunu özellikle hedef alıyorlar.

ÇÖZÜM TEK BAŞKANLIK DEĞİL, EŞBAŞKANLIKTIR
"Bu gasp politikalarına biz kadınlar asla boyun eğmeyeceğiz. Eşbaşkanlık, mor çizgimizdir, asla ve kata vazgeçmeyeceğiz. Kadınlar bu iktidarın korkulu rüyası olmaya devam edecektir. Biz kadınlar bu ülkeyi S400 kafasına, savaş mantığına asla teslim etmeyeceğiz. Buradan söylüyoruz; çözüm tek başkanlık değil, eşbaşkanlıktır!

İşgal ettikleri belediyelerimizi hepsini onlardan tekrar geri alacağız. Zira bizim tarihimiz kadının mücadele tarihidir ve kadın kazanımlarıyla yazılmış bir tarihtir. HDP bir taraftan kadın mücadelesini büyütürken, diğer taraftan kadın kazanımlarını tek tek garanti altına alma mücadelesi yürütmektedir. TBMM çatısı altında ilk kez HDP'li kadınlar bir kadın grubu oluşturmuştur. Bizler kadın grubumuzla TBMM'yi toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı ve sorumlu bir mekanizmaya dönüştürmenin çabası içerisindeyiz. Meclisteki kadın temsiliyetimiz yüzde 44'tür.

Sevgili kadınlar yüzde 50'ye çok yaklaştık ama yakalayamadık. Bunun için özeleştirimizi veriyoruz. Hedefimiz yüzde 50 hatta daha fazlası. Yakında yüzde 50'yi de aşacağız.  Türkiye'nin birçok kentinde, Antep'te İstanbul'da Ankara'da yanı başımızda Keçiören'de kadın ve insanlık düşmanı IŞİD'liler kadınları zorla alıkoyarken, bombalar patlatırken, iktidar da eş zamanlı olarak kadın özgürlük mücadelesi yürüten kadınlara saldırıyor. Özgürlük mücadelesi yürüten kadınları hedef alan iki güç var: biri IŞİD, diğeri AKP iktidarıdır. Bunun böyle görülmesi ve bilinmesi gerekiyor.

KADINLARIN MÜCADELESİ PARTİLER ÜSTÜDÜR
"Buradan ülkenin dört bir yanındaki bütün kadınlara sesleniyorum. Kadınların mücadelesi partiler üstü bir mücadeledir. Hangi partiden olursanız olun, hangi kadın mücadele geleneğinden olursak olalım, hangi sınıfa, kimliğe, inanca sahip olursak olalım kadınlara yöneltilen şiddetin karşısında hep beraber duralım. Kadınların kazanımlarına el koymaya çalışan cinsiyetçi iktidarlara karşı her yerde direnelim. Hiçbir baskı politikanız, hiçbir sindirme aracınız bizim özgürlük yürüyüşümüzü durduramayacak, mücadelemizi engelleyemeyecektir. HDP olduğu sürece bu ülkede hiçbir kadın çaresiz, hiçbir kadın seçeneksiz, hiçbir kadın yalnız kalmayacaktır."