2 Aralık 2024 Pazartesi

HDK 13. Genel Kurulu: Şimdi HDK zamanı

HDK 13. Genel Kurulu İstanbul'da gerçekleştirildi. HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, "HDK ezilenlerin tarihsel ittifakının sözleşmesinin kendisiydi" ifadesini kullanırken, kurulda söz alan delegeler, HDK'yi büyütmenin önemine vurgu yaptı.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 13. Genel Kurulu, Sancaktepe'de bulunan Dr. Kadir Topbaş Kültür ve Sanat Merkezi'nde gerçekleştirildi.

Genel kurul, divan üyelerinin seçilmesiyle başladı. Divana, Sevtap Akdağ, Harun Çakmak, Arife Çınar ve Ozan Demir seçildi. Ardından, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulunuldu. Genel kurul, HDK'nin mücadele tarihini anlatan sinevizyon gösterimiyle devam etti.

ÇİÇEK: HDK'Yİ TARTIŞMAYA İHTİYACIMIZ VAR
İlk sözü HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek aldı. 1 Kasım'ın Dünya Kobanê Günü olduğunu hatırlatan Çiçek, "Arîn Mîrkan ve Paramaz Kızılbaş şahsında Kobanê'de ölümsüzleşenlerin anısı önünde saygıyla eğiliyorum" dedi.

İçinde bulunulan mücadele sürecinin HDK'yi bir kez daha tartışmayı gerektirdiğini belirten Çiçek, "Rojava devrimi, Kürt halkının, Rojava halklarının kendi varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama mücadelesi olarak tariflenebilir" dedi. Dünya devrimler tarihinin sadece direnmenin kendisinin yetmediğini ortaya çıkardığını vurgulayan Çiçek, özgürlüğün sağlanacağı bir antikapitalist sistem yaratma konusunda ödevlerinin baki olduğunu dile getirdi.

'ŞİMDİ HDK ZAMANI'
"HDK bizce bu topraklarda bütün ezilen halkların, ezilen kimliklerin varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama mücadelesinin kendisidir" diyen Çiçek, iki egemen kutup karşısında ezilenlerin komünal, demokratik yaşamını egemen kılmanın mümkün ve gerçekçi olduğunu belirtti. HDK üzerine yaptıkları çok sayıda tartışmaya dikkat çeken Çiçek, "Zaman bize, örgütsel durumumuz, açmazlarımız, sıkıntılarımız ne olursa olsun, ülke gerçeği, bölge gerçeği, dünya gerçeği ve yaşadığımız çelişkiler gerçeği bir kez daha 'Şimdi HDK zamanıdır' sloganını attırmayı görev kılıyor" diye vurguladı.

Dünya sermayesinin birikim krizinin derinleştiği günlerden geçtiklerini belirten Çiçek, bunun üzerinden çıkarılan emperyalist savaşların halklara göç ve mülteciliği, yurtsuzluğu dayattığını söyleyerek, ezilen halkların kendi rolünü, geleceğini, ittifakını ve özgürlüğünü aradığını söyledi.

'ÖNCELİKLİ İŞİMİZ HALKLARIN KÖPRÜSÜNÜ KURMAK'
Filistin ve Kürdistan'da yaşananların halkların karşı karşıya olduğu tehlikeyi gösterdiğini kaydeden Çiçek, Türkiye'de iktidarın her geçen gün ortak yaşama dönük saldırılarını arttırdığını belirtti. "Tecrit dediğimiz şey, halkların arasındaki bu ilişkilerin koparılması, parçalanması demek. Bizim öncelikli işimiz, halkların köprüsünü tekrar kurmaktır. Halkların bir arada yaşamına dair sorunların daha fazla derinleştiğini görüyoruz. O zaman 'Şimdi HDK zamanıdır' dememiz gerekiyor" diyen Çiçek, Kürt meselesinin demokratik çözümü için HDK'nin temel görev üstlendiğini vurguladı.

'DAYATILAN EGEMENLERİN BARIŞIDIR'
"Yumuşama, normalleşme, iç barış" tartışmalarına işaret eden Çiçek, bu tartışmalar sürerken Esenyurt Belediyesi'ne kayyum atandığına, Kürt halkının değerlerine ve PKK lideri Abdullah Öcalan'a dönük hakaretamiz cümleler kurulduğuna işaret etti. Çiçek, "Şu anda önümüze konulan normalleşme ve barış meselesi, görünen gelişmeler de gösteriyor ki, dayatılan egemenlerin barışıdır" dedi. Barışın toplumsallaşmasının, Türkiye'de ezilenlerin barışa taraf kılınmasının HDK'nin varlık gerekçelerinden birisi olduğunu dile getiren Çiçek, bu konuda HDK'ye inanılması gerektiğinin altını çizdi.

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 20 yılı aşkın süredir tecrit altında, Kürt sorununun demokratik çözümünü, toplumsal barışı, Türkiye ve Kürdistan halklarının birleşik mücadelesini örmeye çalıştığını söyleyen Çiçek, "Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğü kesinlikle halkların birleşik mücadelesinden geçecektir. Halkların etkileşim halinde olması, mücadele zeminlerini ortaklaştırması durumunda gerçek Kürt barışı ve tecridin lağvedilmesi söz konusu olacaktır" dedi.

'EZİLENLERİN TARİHSEL İTTİFAK SÖZLEŞMESİDİR'
HDK'nin örgütsel olarak daraldığına işaret eden Çiçek, HDK'nin pratik çalışmalarının zayıfladığı, HDK fikriyatının toplumsallaştırılmasında ısrarın azaldığı dönemlerde Türkiye'de sosyalist hareket ve toplumsal muhalefetin parçalı tablosu oluştuğuna dikkat çekti. "HDK ezilenlerin tarihsel ittifakının sözleşmesinin kendisiydi" diyen Çiçek, HDK fikrinin kök salmadığı, toplumsallaşmadığı ve emek verilmediği durumda Türkiye sosyalist hareketi ve Kürt hareketinin demokratik devriminin de tecritle karşı karşıya kalacağının altını çizdi.

"Temel sonuç şu: Ekmek kadar, su kadar, bu toprakların, bu toprakların insanlarının HDK fikriyatına ihtiyacı var. Durduğumuz yere göre değişecek bir şey değil bu. Politikanın toplumsallaştırılması, toplumun politikleştirilmesi hala bizim için temel bir şiarsa, HDK fikriyatına odaklanmak, onu yerleştirmek, büyütmek zorundayız" diyen Çiçek, ülkede süren direnişleri birleştirmenin önemine vurgu yaptı.

HDK Genel Kurulu'nun görevinin ezilenlerin öz örgütlülüğüne odaklanmak ve bu örgütleri yeniden, yerinde inşa etmek olduğuna işaret eden Çiçek, şöyle devam etti: "İddiamız, Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak mücadelesinin yılmaz emekçileri olmaktır. Gezi ve Kobanê'nin izini sürmek ve tarihsel ittifakını gerçekleştirmektir. HDK'nin her zamankinden daha fazla emekçisi olma sözünü burada veriyoruz."

DEMİR: KÜRESEL BİR DİRENİŞ KAÇINILMAZ
HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir de konuşmasında, toplumsal dinamiklerin ciddi bir baskı altında olduğuna işaret etti. Sermayenin ve sermayeyi destekleyen iktidarların halklar ve emekçiler üzerinde küresel bir hegemonya kurduğunu belirten Demir, bu hegemonyaya karşı dünya emekçilerinin, halklarının da küresel bir direniş geliştirmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Yeni dönemde mücadele hedeflerinin dünya ve ülkedeki parçalı direniş odaklarını birleştirmek ve direnişi yükseltmek olduğunu vurgulayan Demir, DAİŞ çetelerine ve uluslararası güçlere karşı büyük bir mücadele yürüterek özgürlüğü kazanan, karanlık ve zor bir dönemde Ortadoğu halklarına ışık olan Kobanê direnişini selamladı.

'MÜCADELELERİ ORTAKLAŞTIRMAK SORUMLULUĞUMUZ'
HDK fikrinin toplumda hayat bulması için gösterilen çabanın yeterli olmadığına dikkat çeken Demir, "Bu fikriyatın toplum tarafından karşılık bulduğu, geri dönüşü olduğu, toplumsal yaşamın kendisine sirayet ettiğinde özgürlüğün önünü açacağını biliyoruz" dedi.

HDK fikrine yakın mücadelelerin birleştirilmesi sorumluluğuna işaret eden Demir, HDK'nin yeni dönemde sermayenin halklar ve emekçiler üzerindeki tahakkümüne, deprem riskine, ekolojik talana karşı mücadeleyi güçlendirmeye yoğunlaşması gerektiğini vurguladı. Demir, "Kazanmak için kararlı olmak gerekiyor. Bu kararlılık da HDK bileşenlerinde var. Umutla, inançla, kararlılıkla yürüyeceğiz" dedi.

BAKIRHAN: HDK MÜCADELE EDEREK ÖĞRETİYOR
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, geçmiş dönem HDK yönetimine teşekkür ederek sözlerine başladı. HDK'nin mücadele içinde öğrettiğini, değiştirip dönüştürdüğünü vurgulayan Bakırhan, "HDK toplumun yok sayılanlarını örgütlüyor, toplumun ötekilerini özne olarak ortaya koyuyor. Bildiğimiz formların dışında öznenin kendisini tabandan yukarı doğru örgütlüyor. Bildiğimiz yukarıdan aşağı doğru bir örgütlenme değil. Bunun için çok kıymetli ve değerlidir" dedi.

HDK fikrini örgütlemek konusundaki eksikliklerine işaret eden Bakırhan, "Eksiklerimizi, yetmezliklerimizi gidererek HDK fikriyatını toplumda örgütleme gibi bir zorunluluğumuz var. Umut burasıdır. Gerekli olan noktada olmayabilir, şu anda fikriyata uygun bir kapsayıcılıkta olmayabilir, ama bu HDK'nin önümüzdeki dönem güçlenerek fikriyatına uygun bir noktaya gelmeyeceği anlamına gelmiyor" ifadelerini kullandı.

'SİSTEM CİDDİ BİR KRİZ İÇERİSİNDE'
HDK'nin meclis tipi örgütlenmesine duyulan ihtiyaca işaret eden Bakırhan, "Türkiye'de ciddi bir ekokırım, kadın kırımı var, ciddi bir göçmen karşıtı anlayış var, ciddi bir kriz var. HDK eğer gerçekten kendisini bu alanlarda meclis şeklinde yeterince örgütleyebilseydi, bu sistemin böylesine pervasızca kadını, çevreyi, göçmeni, ötekiyi yok sayarak ezmesine, zulmetmesine izin vermeyebilirdik. HDK'yi önemsiyorum, HDK'yi büyütmemiz lazım" çağrısında bulundu.

Son dönemde süren tartışmalara işaret eden Bakırhan, "Sistem ciddi bir kriz içerisinde, ciddi bir kaos içerisinde. Türkiye'yi ne kadar ve nasıl etkiler, Türkiye halkları bunlardan nasıl etkilenir hep birlikte tartışmalı ve bunun yanıtını vermeliyiz. Çünkü biz de Ortadoğu'daki girdabın yanı başında duruyoruz. Yarının ne olacağını herkes gibi bizler de merak ediyoruz. Mevcut durum fırsatlar da riskler de ortaya çıkarabilir. Mevcut durumu takip etmek, ona uygun bir duruş ve örgütlenme ortaya koymak en başta HDK'nin görevidir, DEM Parti'nin görevidir, bileşenlerinin ve Emek Özgürlük İttifakı dostlarının görevidir" dedi.

'TECRİT KALDIRILMALI, TEHDİTKAR DİL TERK EDİLMELİ'
İktidar cephesinden açıklamalar yapıldığını ama sorunun en önemli tarafının meselenin içinde olmadığını söyleyen Bakırhan, bu tartışmaların bir süreç olmadığını ama bir sürece evriltilebileceğini kaydetti. Tartışmaların sonucunda müzakere ve diyalog ile Kürt meselesini çözmek istediklerini HDK'nin de bunun için var olduğunu söyleyen Bakırhan, bu tartışmaların bir süreç olabilmesi Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve iktidarın kullandığı tehditkar dilin terk edilmesi gerektiğini dile getirdi.

"Zorlu bir süreçteyiz, ya büyük kazanımlarla bu süreçten çıkacağız ki bunun zemini hiçbir dönem olmadığı kadar güçlü. Hiçbir dönem olmadığı kadar insanlar şu anki iktidarın uygulamalarından rahatsız. Hiçbir dönem olmadığı kadar emekçiler, işçiler, çalışanlar bu sistem karşısında direniyor, greve gidiyor, hakkını arıyor, Ankara'ya yürüyor, çekinmeden kendi taleplerini ortaya koyuyorlar. Hiçbir dönem olmadığı kadar büyük bir zemin bizleri bekliyor" diyen Bakırhan, bu zemini, bu itirazları örgütleyerek gidişatı halklar, emekçiler, Kürtler, kadınlar lehine çevirmenin ellerinde olduğunu vurguladı.

TUNCEL: UMUT BİZDE
HDK'nin kurucularından Sebahat Tuncel, Kobanê dava tutsaklarının selamını ileterek sözlerine başladı. Gezi ve Kobanê'yi birleştirmenin buradaki HDK delegasyonunun görev ve sorumluluğu olduğunu vurgulayan Tuncel, "Biz ilk başladığımızda şöyle bir pankartla başladık: Umuda yolculuk. 13 yıl önceydi, 13 yıl geçti yürüyüşümüz devam ediyor" dedi.

"Faşizme yeter, kadın katliamına, doğa katliamına, hayvan katliamına yeter. Özgürlüklerimizin elimizden alınmasına yeter, biz buna karşı mücadele edebiliriz. Umut bizde, biz kendi gücümüzün farkında değiliz" diyen Tuncel, umudun HDK ve bileşenlerinde olduğunun altını çizdi. "Her defasında kendi küllerimizden kendimizi yeniden yaratmayı bildik" diyen Tuncel, tarihi bir süreçten geçtiklerini ve HDK olarak demokrasiyi geliştirecek zemin olduklarını belirtti.

BAYINDIR: BU MÜCADELE ÜZERİNDEN TEKÇİ SİSTEMİ PÜSKÜRTEBİLİRİZ
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, HDK fikrinin tam olarak hayata geçirilememesinin özeleştirisini vererek sözlerine başladı. "Ancak HDK'liler tekçiliğe, AKP-MHP iktidarına karşı bir mücadele yürüttü. Bu yüzden HDK çalışanlarını tebrik ediyor ve başarılarını diliyorum" diyen Bayındır, Abdullah Öcalan'ın fikirlerinin Kürt halkının özgürlüğü ve sosyalist örgütler için de yol açıcı olduğunu söyledi.

"100 yıldır tekçiliği halklara dayattılar, fakat bugün HDK'nin çatısı altında farklılıklarla bir yumruk olduk. Bu mücadele üzerinden tekçi sistemi püskürtebiliriz" diyen Bayındır, HDK zemininin genişlemesi için her zaman arkasında duracaklarının ve özgürlük için bu umudu yükselteceklerinin altını çizdi.

AKTAŞ: ÖRGÜTLENME SEFERBERLİĞİ İLAN ETMELİYİZ
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş, önemli risklere ve önemli olanaklara sahip oldukları bir süreçten geçtiklerinin altını çizdi. Bu olanakları değerlendirmek için örgütlenmenin önemine işaret eden Aktaş, tüm ezilenlerin örgütsüzleştirme saldırısıyla karşı karşıya olduğunu belirtti.

"HDK ise böyle bir süreçte ezilenlerin ve bu sistemin gadrine uğramış herkesin, ekmek, demokrasi, özgürlük isteyenlerin taleplerini yükseltebildiği bir örgütlenme modeli" diyen Aktaş, HDK'yi anlamlı bir şekilde inşa etmeyi başaramadıkları için ESP de dahil olmak üzere herkesin özeleştiri vermesi gerektiğini söyledi.

Aktaş, şöyle devam etti: "HDK bir düşünce topluluğu olmadığı gibi iktidar perspektifini de reddeden bir yapı olamaz. Bu konuda hemfikirsek bu dönemde yapacağımız şey HDK'yle tüm dinamiklerin, ezilen halkların yerelden örgütlenmesinde seferberlik ilan etmektir. HDK bu coğrafyada birleşik mücadelenin yaratılabildiği en geniş örgütlenme mevzimizdir."

Burada yapılan tartışmalardan çıkan perspektiflerin gelecek dönem için önemini vurgulayan Aktaş, yeni görev alacak herkese başarılar diledi.

KONUKÇU: YAN YANA DURUŞUMUZUN EN SOMUT İFADESİ
Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Sözcüsü Kezban Konukçu, egemenlerin mücadele içerisinde ayrımcılık yaratma planlarına işaret ederek, Türkiye sosyalist hareketi içerisindeki şovenist ve ulusalcı yaklaşımlara dikkat çekti.

Enternasyonalist sosyalistlerle Kürt özgürlük hareketinin uzun süredir pek çok farklı biçimde yan yana duruşunun en somut ifadesinin HDK olduğunu belirten Konukçu, ezilenlerin taleplerini hayata geçirebilmek için çok daha fazla örgütlenmeye, sosyalist hareket içerisindeki ulusalcı yaklaşımları kırmaya ihtiyaçları olduğunu söyledi.

TİTİZ: BU TARİHSEL YAN YANA GELİŞ GÜNCELLİĞİNİ KORUYOR
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz, HDK paradigmasının önemini vurgulayarak, "Bizim için HDK sadece Kürt özgürlük hareketiyle stratejik bir ittifaktan çok daha fazlasıdır. Bu tarihsel yan yana geliş güncelliğini ve elzemliğini koruyor. Bizim için HDK, meclis tipi örgütlenmek, toplumsal devrimin, toplumsal olanın siyasallaşmasının, siyasal olanın toplumsallaşmasının yegane yoludur" dedi.

Farklı HDK bileşenleri de söz alarak güncel siyasal gelişmeleri değerlendirdi ve HDK'nin örgütlülüğünü büyütmek gerektiğinin altını çizdi.