23 Kasım 2024 Cumartesi

Halklar isyanla nefes alıyor

İşçi sınıfı ve ezilenler ancak bir dizi isyanlardan, sert sınıf mücadelesi deneyimlerinden geçerek, güç biriktirerek insanlığın kapitalist düzen ve burjuva egemenliğinden kurtuluşunu hazırlayabilirler. İsyanlar ve sınıf mücadeleleri devrimci önderliklerin oluşumunun itici güçleri ve hazırlayıcı atmosferidir, öncüleri harekete geçmeye çağırır ve cesaretlendirirler. Tarihin çağrısına yanıt olacak isyan ateşini her yere taşımaktır devrimci görev. Marksist Leninist komünistlerin manifestosu tam da bunu söylüyor, kapitalizmin cenazesini devrim kaldırır.

George Floyd'u hedefleyen ırkçı polis katliamı, ABD emekçilerinin isyanını ateşledi. İsyan ve dayanışmacı protestolar, ABD'nin onlarca kentinden Londra, Berlin gibi başkentlerden dünyanın değişik ülke ve kentlerine yayıldı. İlerici insanlık, Floyd'un boynuna binen zorbalığın kendilerini nefessiz bırakan aynı cendere olduğunu sezdi, anladı. 2019 yılı 40'ın üzerinde ülkede halk isyanlarıyla sarsılmıştı. Emperyalist küreselleşme koşulları bütün kıtalarda, bütün bölgelerde ve ülkelerde işçi sınıfı ve ezilenlerin saflarında her an ateş almaya hazır patlayıcı maddeleri devasa boyutlarda biriktirmiştir. Dünyanın işçileri ve ezilenleri eskisi gibi yaşamak istemediklerini, Marksist Teori Kolektifinin ABD'deki isyandan hemen önce yayınladığı manifestoda vurguladığı gerçekliği, sınıf uzlaşması ve sınıf barışının değil, sınıf mücadelesiyle ateşin ve isyanın diliyle ilan ediyorlar.

Irkçı bir beyaz polisin, dünyanın gözleri önünde George Floyd'u katlettiği an'ın fotoğrafı, Trump'ların temsil ettiği sınıfın ve devletin tarihi ve kimliği olarak ezilen insanlığın belleğine kazındı. Dünyayı sömüren, kolları bütün kıtalara ve bölgelere uzanan ABD tekellerinin militarist iktidar aygıtı, yalnızca Afganistan'da, Latin Amerika'da, Ortadoğu'da değil kendi topraklarında da ezilenlerin, emekçilerin kanını döken atomlarına kadar kırılması gereken ırkçı bir cinayet makinesidir.

George Floyd'un boynuna bastıran o ırkçı polis, ırkçı burjuva egemenliğin yetiştirdiği sayısız piyondan birisidir yalnızca. Asıl katil Trump ve ortakları tarafından yönetilen Amerika Birleşik Devletleridir, ABD tekelci burjuvazisidir.

George Floyd'un boynuna binen o ağırlık, bir polis devletine dönüşen burjuva iktidarın bütün insani değerlerle ilişkisini kestiğini, her çeşit cinayeti işleyebilecek bir şebekeye dönüştüğünü simgeler.

George Floyd'un o son fotoğrafı ABD işçi ve emekçilerini, ezilenlerini nefessiz bırakan, dişinden tırnağına kadar silahlanmış ABD militarist devlet aygıtının, tekelci kapitalist düzenin suçlu karinesidir.

George Floyd'un o son fotoğrafı kapitalist düzen ve burjuva devletler tarafından işçi sınıfı ve ezilenler için dünyanın yaşanamaz hale getirildiğini, bıçağın kemiğe dayandığını bağırmaktadır.

O fotoğrafa bakarak ırkçılığı kınayan Erdoğan ve kafadarlarının kumaşı aynı iplikten dokunmuştur. Ermeni'ye, Rum'a, Suryani-Keldani'ye, Kürt'e, Alevi'ye ırkçılık yapan soykırım uygulayıcılarının ABD'deki ırkçılığı kınaması küstahlık ve ikiyüzlülüktür. Faşist şefin yönettiği burjuva devlet ve polis teşkilatı daha az ırkçı ve kan dökücü değildir.

Yüzlerce yıldır örgütlenmiş burjuva ırkçılığın hedefi, siyahi ezilenler başta gelmek üzere ABD emekçileri ve ezilenleri hispanikler, beyazlar, sendikalar, kadınlar, gençler George Floyd'un o son fotoğrafını doğru okumuş, onu nefessiz bırakanın kendi boğazlarını sıkan aynı mengene olduğu sezgisiyle duraksamadan "Artık yeter" çığlıklarıyla ayağa kalkmıştır. Irkçılığa karşı büyük bir öfkeyle adalet için burjuva egemenliğin karakollarını ateşe veren kitleler, burjuva iktidarın simgesi Beyaz Sarayı kuşatmış, Trump ve şebekesi çareyi yerin dibindeki sığınaklarına kaçmakta bulmuştur. Floyd'un katli dünyanın bütün ezilenlerinin ırkçılığa karşı öfkesini bilemiş; ABD'deki halk isyanı ise dünya işçileri ve ezilenlerine cesaret, güç, özgüven ve moral taşımıştır.

ABD'de onlarca kente yayılan halk isyanı ve öfkeli eylemler, işçi ve emekçilerin, ezilenlerin artık eskisi gibi yaşamak ve yönetilmek istemediğinin çarpıcı bir yansıması ve adeta tarihi bir hesaplaşmanın başlangıcı gibidir.

Trump ve şebekesi, tıpkı kafadarları Erdoğan gibi adalet ve özgürlük istemiyle nefes almak için başkaldıran halkı çapulculukla, vandallık ve yağmacılıkla, teröristlikle suçlamıştır. Bütün ülkelerde karşılaşılan bu aşağılık burjuva dilin, başkaldıran emekçilere kanlı saldırı hazırlığı anlamına geldiği iyi biliniyor. Erdoğan ve Trump'ın isyan eden kitlelerden duyduğu korkunun, nefret ve düşmanlığın haddi hududu yoktur. Halkı süpermarketlere saldırıp geri alma hakkını kullandığı için yağmacılıkla; burjuvazinin iktidarına başkaldırdığı ve burjuva iktidarın simgesi karakolu ateşe verdiği, Beyaz Sarayı kuşattığı için teröristlikle suçlayan sömürücü haydutlar güruhu Trumplar, Erdoğanlar, Netanyahular, Putinler ve muadilleri, emekçilerin kanını iliğini emen gerçek soyguncu ve yağmacılar, halkları nefessiz bırakan gerçek teröristlerdir.

Siyahiler, hispanikler, beyazlar, sendikalar, adalet ve özgürlük isteyen, ırkçılığa başkaldıran onurlu bir yaşam isteyen kadınlar, gençler, işçiler ve ezilenler teröristtir artık! Burjuva yalanların beş kuruş değeri yoktur. Ancak işçiler ve ezilenler birleşip isyan ettiğinde insanlık nefes alabiliyor, çıplak gerçek ve hakikat bundan ibarettir!

Tamika Mallory'un isyanın ruhunu resmeden konuşmasında dediği gibi "Bize yağmalamaktan bahsetmeyin. Yağmacı olan sizlersiniz. Amerika, siyah insanları yağmaladı. Buraya geldiklerinde Amerikan yerlilerini yağmaladılar. Yağmacılığı sizden öğrendik. Şiddeti sizden öğrendik. Eğer bizden daha iyisini bekliyorsanız önce siz bunu yapın."

ABD'deki isyan ve protestoların, dünyaya yayılan dayanışma hareketinin nasıl bir seyir izleyeceğini kestirmek güç. Halk isyanları, henüz emperyalist küreselleşme düzeniyle bütün ülkelerin işçileri ve ezilenlerinin nihai hesaplaşması değildir kuşkusuz. İşçi sınıfı ve ezilenler ancak bir dizi isyanlardan, sert sınıf mücadelesi deneyimlerinden geçerek, güç biriktirerek insanlığın kapitalist düzen ve burjuva egemenliğinden kurtuluşunu hazırlayabilirler. İsyanlar ve sınıf mücadeleleri devrimci önderliklerin oluşumunun itici güçleri ve hazırlayıcı atmosferidir, öncüleri harekete geçmeye çağırır ve cesaretlendirirler.

Onulmaz varoluşsal kriz içerisinde debelenen insanlığı susuz, oksijensiz bırakan, Covid-19 pandemisine teslim eden, iklim krizine yol açan, insanlığın nefesini kesen, insanlığa baskı ve sömürüden başka bir şey vermeyen kapitalist düzen ve burjuva iktidarlar ateşe verilmeli, yakılmalı ve yıkılmalıdır. İsyancıların manifestosu eylemlerinde verilidir, kapitalizm ve burjuva egemenliği en demokratik olanı dahi işçi sınıfı ve ezilenlerin üzerindeki taşınamaz yüktür. Halkları nefessiz bırakan burjuva iktidarlar tarihsel meşruiyetini yitirmiştir, ezilenlerin onu top ateşine tutması, taş üstünde taş bırakılmayacak tarzda atomlarına kadar parçalaması meşrudur. Tarih hükmünü verdi, onu icra edecek toplumsal kuvvetler harekete geçiyor. Emperyalist küreselleşme sınıf uzlaşması ve sınıf barışının koşullarını berhava etmiştir. Marksist Leninist komünistlerin manifestosu tam da bunu söylüyor, kapitalizmin cenazesini  devrim kaldırır. Tarihin çağrısına yanıt olacak isyan ateşini her yere taşımaktır devrimci görev.