24 Kasım 2024 Pazar

Gezi ve 24 Haziran

24 Haziran'a giderken, özgürlüksever, ilerici, emeğin haklarından yana tüm güçler, kadın hareketi, demokratik Alevi hareketi, Erdoğan faşizmine karşı, HDP etrafında toplanan Halk(lar) Demokrasisi kanalını güçlendirmeli, Erdoğan faşizminin yenilgisini yakınlaştırmalıdır.
Gezi ayaklanmasının 5. yıl dönümündeyiz ve şimdi önümüzde 24 Haziran seçimleri var.
 
Gezi, halkın Erdoğan faşizmine karşı demokratik karekterli bir ayaklanmasıydı.
 
Halk, Erdoğan'ın faşizmi inşa etmekte olduğunu sezdi ve henüz çok güçlü değilken alaşağı etmek için ayaklandı.
 
Baskın kitle Alevi ve laik kesimlerdi. Aynı zamanda Erdoğan'a tepki duyanların harekete geçtiği kesimlerdi.
 
Kürt sorununda çatışmasızlık süreci şovenizmin boğuculuğunu araladığı koşullarda, özellikle Türk emekçileri ve ezilenler, yönlerini Erdoğan faşizmiyle mücadeleye çevirdiler.
 
Kitleler, bilinç yanılgıları ve mücadele deneyimsizlikleriyle, Gezi ayaklamasına katıldılar. Devlete ilişkin yanılgı, Kürtlere ilişkin "bölücülük" şartlanması, barışçılık şartlanmasıyla devrimci harekete mesafelilik bunların başında geliyordu.
 
Bütün eksikliklerine rağmen, 4-5 milyon kişinin Erdoğan faşizmini yenmek için ayağa kalkması, Türk halkının tarihinde görülmemiş devasalıkta bir kitlesel mücadeleydi.
 
Gezi ayaklanmasına katılan kitleler, bilinç eksikliği ve örgütsüzlük nedeniyle sonraki süreçte mücadelelerini devrimci çizgide süreklileştiremediler. Hatta kimi zaman CHP'yi destekleyerek ehven-i şer burjuva alternatifi denediler.
 
Ama öte yandan aynı kitleler, Berkin Elvan'ı uğurlamada, 7 Haziran'da HDP'ye yönelmede, 16 Nisan referandumunda faşist anayasaya "Hayır"da, 6-8 Ekim serhildanına batı illerinde kısmen katılımda, 10 Ekim Ankara demokratik barış yürüyüşünde, Gezi'deki antifaşist iradelerini, Erdoğan faşizmine karşı mücadele isteğini gösterdiler.
 
Kürt ve devrimci direnişin yanına, Batı'da Erdoğan faşizmine karşı kitlelerin fırsat bulduklarında sahneye çıkmaya çalıştıkları mücadele sürekliliği eklendi. Bu iki kanaldan kitlesel akış, Erdoğan faşizminin mezar kazıcısı ve demokratik geleceğin yolunu açan buzkırandır.
 
Şimdi bu akışın momentlerinden biri de 24 Haziran olacak.
 
Bu momentte Gezi'nin yarattığı antifaşist kitlesel akış, Erdoğan faşizmi karşısında hangi mücadele kanalını güçlendirecek?
 
Erdoğan-Bahçeli faşizmine karşı, ehven-i şer Millet İttifakını mı, yoksa HDP ve ittifakı güçlerin Halk(lar) Demokrasisini mi?
 
Bu uğraktaki hegemonya mücadelesi, Türkiye ve Kürdistan'ın geleceğini belirlemede, eğilimi ortaya koyacak.
 
Çünkü Millet İttifakı, Erdoğan faşizmine karşı, burjuva demokrasisi iddiası bile taşımayan gerici bir parlamentarizmi yeniden kurma programı, bir nevi parlamenter rejim restorasyonudur.
 
Halk(lar) Demokrasisi ise işçi sınıfına, ezilenlere ve halklara, halkçı özgürlük ve yaşamı iyileştirmeyi getirecek yeni bir gelecek ve rejim kurma programıdır.
 
Gezi'nin kitlelerinin HDP etrafındaki Halk(lar) Demokrasisine akması sağlanırsa, bu, Erdoğan faşizmine karşı direnişi öncü devrimci direniş kalmaktan kitleselliğe genişletecek. "Bize güç verin, Erdoğan faşizmini yenelim" şiarını gerçeğe dönüştürecektir.
 
Saflaşmayı soykırımcı ve zindancı Erdoğan faşizmi mi parlamentarist Millet İttifakı mı makasından, Erdoğan faşizmi mi, Halk(lar) Demokrasisi mi makasına çekecektir.
 
"Erdoğan toplumu kutuplaştırıyor" liberal serzenişi yerine, öncelikle halklar demokrasisi güçlerini Erdoğan faşizmine karşı saflaştırmak-kutuplaştırmak gerekir.
 
Erdoğan faşizminin kitle desteğini çözmeyi, bu başlangıca eklenecek olan tekil, yerel, genel, ekonomik, siyasi taleplerle işçi, öğrenci, kadın, emekçi memur, köylü mücadele ve direnişleri inşa edecektir. Bu inşayı sağlayacak olan Halk(lar) Demokrasisi güçlerinin bilinç, mücadele ve çalışma kararlılığıdır.
 
24 Haziran'a giderken, özgürlüksever, ilerici, emeğin haklarından yana tüm güçler, kadın hareketi, demokratik Alevi hareketi, Erdoğan faşizmine karşı, HDP etrafında toplanan Halk(lar) Demokrasisi kanalını güçlendirmeli, Erdoğan faşizminin yenilgisini yakınlaştırmalıdır.
 
"Kimseyi işaret etmeye gerek yok", "bağımsız adaylar", "seçim çare değil veya boykot", "Kürt talepleri yetersiz oy kullanmamak gerekir" vb. gerekçelerle Halk(lar) Demokrasisi cephesini zayıflatan tavırlar bir nevi apolitizm rolü oynuyor, dahası kendiliğinden Erdoğan'a karşı millet restorasyonuna yarıyor. Faşizmi yenme direnişini zayıflatıyor.
 
Erdoğan faşizmini yenmek için HDP etrafındaki Halk(lar) Demokrasisi kanalında, farklılıklarımızın özgürce propagandasını yaparak birleşelim, toplanalım! Erdoğan faşizmine karşı direnişi kitleselleştirme imkanını enerjikçe değerlendirelim!