21 Mayıs 2024 Salı

'Elazığ Hapishanesinde ihlaller sistematik bir biçimde sürüyor'

Elazığ Hapishanesinde inceleme yapan İHD heyeti, ihlallerin 3 yıldır sistematik bir biçimde sürdüğüne dikkati çekerek, "İhlalleri gerçekleştiren fail konumundaki hapishane personelinin herhangi bir soruşturmaya tabi tutulmamasını bir cezasızlık politikası olarak değerlendiren heyetimiz, fail bu politikadan cesaret aldığı kanaatine ulaşmıştır" tespitine yer verdi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, tutukluların ve tutuklu yakınlarının yaptığı hak ihlali başvurularına ilişkin Elazığ 1 ve 2 No'lu ile Kadın Ceza İnfaz Kurumunda 17 Ocak'ta yaptığı incelemeleri raporlaştırdı. Rapor, şube binasında düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. İHD Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Elazığ Hapishanesi İnfaz Kurumlarının kurulduğu 3 yıldan beri ihlallerle gündeme geldiğine dikkat çekti. Söz konusu cezaevinde yaşanan hak ihlallerini Meclise, Adalet Bakanlığına ve uluslararası kuruluşlara sunduklarını kaydeden Zeytun, hak ihlallerinde azalma olmadığı gibi sistematik bir şekilde devam ettiğini kaydetti.

Hapishanede yapılan incelemelerde yer alan ve İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Gurbet Yavuz, hazırladıkları ihlal raporunu paylaştı. Yavuz, hapishanede incelemelerin 3 Ocak'ta Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan Yaşar Kırmızı, Metin Tanrıverdi, Bahri Dağ, İbrahim Al, Sinan Amaç, Necmettin Efe, Barzani Aşkan, Erol Çetin, Düzgün Aydın, Ogır Topdemir, Mustafa Geylan, Abdurrahman Dinç, Yusuf Alicioğlu, Düzgün Kemal Akçiçek, Metin Erdem, Şerif Güngen, Nihat Bakırtaş, Soner Öz isimli mahpusların yaşadıkları hak ihlallerini kendilerine mektupla bildirilmesiyle incelemelere başladıklarını söyledi.  Tutukluların gönderdiği mektuplarda, tedavi taleplerinin uzun süre yanıtsız bırakılması, hastanelere sevkte kötü muamele, kelepçeli tedavi dayatması, sürekli aramalar, aramalarda darp edilme, keyfi disiplin cezaları, eşyalara el koyma, kültür, sanat ve spor aktivitelerine izin verilmemesi, tek kanal radyo dayatması, kitapların sınırlandırılması, gazete ve dergilerin verilmemesi, aile ziyaretlerinde sohbet ve sarılma hakkının engellenmesi, kantin fiyatlarının fahiş düzeyde olması, tek başına hücrelerde tutulma konularında hak ihlali yaşadıklarını kendilerine bildirildiğini dile getiren Yavuz, yapılan görüşmelerde tutukluların anlatımlarına yer verdi.

'SİSTEMATİK HAK İHLALLERİ'
Yavuz, raporda heyetin yaptığı şu tespitlere dikkat çekti: "Heyetimiz, mahpuslarla görüşme ve şubemize yapılan başvurularda yer alan iddiaların 2017, 2018, 2019 ve 2020 yıllarında farklı zamanlarda aynı içeriklerle yapılmış olması ve süreklilik arz etmesi nedeniyle, başvurularda ifade edilen insan hakları ihlallerinin sistematik ve yaygın olarak gerçekleştiği kanaatine ulaşmıştır."

Heyetin tespitlerini, "Heyetimiz, hapishanelerdeki bulunan mahpusların, işkence ve kötü muamele, tehdit, tecrit ve izolâsyon, sağlığa erişim hakkının engellenmesi, sosyal-kültürel-sportif haklardan mahrum bırakma, iletişim ve haberleşme haklarının engellenmesi, keyfi disiplin soruşturmaları şeklinde ihlallere maruz kaldığı kanaatine ulaşmıştır" sözleriyle sürdüren Yavuz, "mahpusların politik görüşleri dikkate alınarak personelin ayrımcı muamelesine maruz kaldığını tespit" ettiklerini anlattı.

'PERSONEL CESARET ALIYOR'
Mahkemelerce yasaklama ve toplama kararı bulunmayan kitap ve yayınların hapishane idaresinin keyfi tasarrufuyla yasaklandığını, mahpusların basın ve haber alma özgürlüklerinin ağır şekilde ihlal edildiğini bilgisini paylaşan Yavuz, heyetin şu tespitlerine yer verdi: "Cezaevi idaresi tarafından, mahpusların kısıtlanan hakları hususundaki talepleri görmezden gelindiği ve mahpuslara yönelik keyfi bir şekilde disiplin soruşturmalar açılıp ceza verildiğini tespit etmiştir. Heyetimiz, OHAL sürecinde yaşanılan ihlallerin OHAL sonrası da devam ettiğini, ihlallere ilişkin hem Cezaevi Savcılığı'nın hem de cezaevi idaresinin önleyici tedbirler almadığı ve ihlalleri yaygın ve sistematik olarak devam etmesinde kusurlu oldukları tespitine ulaşmıştır. İhlalleri gerçekleştiren fail konumundaki cezaevi personelinin herhangi bir soruşturmaya tabi tutulmamasını bir cezasızlık politikası olarak değerlendiren heyetimiz, fail konumundaki görevlilerin ihlallerin sürdürülmesi hususunda bu politikadan cesaret aldıkları kanaatine ulaşmıştır."

'ORANTISIZ DİSİPLİN CEZALARI VERİLİYOR'
"Uygulanan haksız, hukuksuz ve keyfi muameleler karşısında mahpusların verdiği en küçük insani tepkinin dahi gerçeğe aykırı ve abartılı şekilde tutulan tutanaklarla orantısız disiplin cezaları verildiği gözlemlenmiştir" diyen Yavuz, "Bu disiplin cezalar birbirine eklenmek sureti ile hak yoksunluğunda süreklilik sağlanmaktadır. Verilen disiplin cezaları, mahpuslara yönelik tecridi derinleştiren iletişim ve görüş yasaklarıyla birlikte hücre cezalarını da içermektedir" diye konuştu.

'ÖNLEMLER ALINMASI GEREKİYOR'
İnfaz rejimi ve politikasının insan haklarına uygun hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Yavuz, şu çağrı ve önerilerde bulundu: "Mahpuslara yaşatılan işkence ve kötü muamele uygulamalarından derhal vazgeçilmeli, mahpuslara uluslararası hukukun emrettiği şekilde insana yaraşır bir muamele gösterilmelidir. Mahpuslar üzerindeki tecrit ve izolâsyonun derhal kaldırılması ve insani yaşam şartlarının oluşturulması gerekmektedir. Mahpusların sağlığa erişim haklarının sağlanması, koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmesi, hastalığı olanların tedavi olanaklarından yararlanmaları için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Heyetimiz, Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu, Elazığ 2 No'lu Ceza İnfaz Kurumu ve Elazığ Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda mahpuslara yönelik yaşanan insan hakları ihlallerinin etkin bir şekilde soruşturularak sorumluluğu bulunan personellerin cezalandırılması için yargı mensuplarını göreve davet etmektedir."

"Heyetin cezaevi rejimi, fiziki koşullar ve uygulanan muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit ettiğini aktaran Yavuz, "Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolüne" uygun şekilde bağımsız ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etti.

BAZI HABERLER KESİLEREK GAZETELER VERİLİYOR
Rapora göre Ercan Aslan, yaklaşık 2,5 yıldır tek kişilik hücrede tutuluyor. Gazeteler çok kısıtlı bir şekilde verilmekte. Son olarak 21 Aralık 2019'da kaldığı hücre gardiyanlar tarafından tekmelenerek, "Seni öldüreceğim, kafanı koparacağım" şeklinde tehdit edildi. İdareye yaptığı başvurudan bir sonuç alamadı.

Yücel Kaya, sürekli tahrik, provokasyon ve hakarete maruz kalmakta. Kürtçe kitapların hiçbiri kendisine verilmemekte, yemeklerinden taş, kıl gibi maddeler çıkmakta.

Sadık Aslan, 2 yıldır tekli hücrede tutulmakta. Kendisi ile birlikte 20 kişi de aynı durumda.

Hüseyin Keser, 5 Aralık 2019'da sürgün olarak geldi, çıplak arama dayatmasını kabul etmediği için darp ve tehdit edildi. Tek kişilik hücrede tutuluyor.

İrfan Sarı, 5 Kasım 2019'da sürgün geldiği hapishanede, 2 ay tek kişilik hücrede tutuldu. Şu anda birlikte kaldıkları Hakkeri Belediye Eşbaşkanı Cihan Karaman da aynı şekilde 2 ay hücrede kaldı. Sadece hafta içi alabildikleri gazetelerde bazı haberler kupürleri kesilerek veriliyor.

EŞYALARIMIZI DAĞITIP EL KOYUYORLAR
Elazığ Kadın Kapalı Hapishanesinde kalan Diclenur Özdemir ise yasadan kaynaklanan haklarını kullanmak istediği için sürekli disiplin cezalarına maruz kalmakta. Eşyalarına dağıtılıp el konulmakta, diğer hapishanelerde uygulanan elbise kotası da kısıtlanmış durumda.