30 Aralık 2024 Pazartesi

Eğitim Sen'den uyarı: Bir sınıfta maksimum 12 öğrenci olmalı

Eğitim Sen, devlet okullarındaki kalabalık sınıflarda fiziki mesafenin korunamayacağına dikkat çekerek, bir sınıfta en fazla 12 öğrencinin olması gerektiğini kaydetti. Yayınlanan raporda, korunma ve bulaş riskinin minimuma indirilmesi için gerekli tedbirler alındıktan sonra okulların açılması gerektiği vurgulandı.

Milli Eğitim Bakanlığı, 21 Eylül'de okullarda yüz yüze eğitimin başlayacağını açıkladı. KESK'e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) "Kovid-19 Salgınında Gelinen Aşama ve Eğitim Kurumlarının Durumu" konulu çalıştayın ardından bir rapor yayımladı.

Raporda, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 21 Eylül'den itibaren başlatılması planlanan yüz yüze eğitimde, Covid-19 salgını nedeniyle yaşanabilinecek sorunlara dikkat çekildi.

Raporda Covid-19 salgını sırasında okulları açan ülkelerden de örnekler verilirken, İsrail'de okullar açıldıktan sonra vaka sayısının 2 kat arttığına dikkat çekildi: "İsrail'de fiziksel uzaklık, maske, el yıkama gibi olanaklarla birlikte okullar açıldıktan 10 gün sonra, iki ayrı okulda birbirinden bağımsız olarak salgın ortaya çıkmıştır.

"Daha sonrasında salgın İsrail'de ikinci dalganın oluşumuna yol açmıştır. Şu anda İsrail ikinci dalgayı birinci dalgadan daha yüksek hasta sayısıyla birlikte yaşamaktadır."

'BİR SINIFTA MAKSİMUM 12 ÖĞRENCİ OLMALIDIR'
Raporda, "MEB okulları açmak istiyor, sendikalar istemiyor" şeklinde yaratılan algının yanlış olduğuna dikkat çekilerek, "Salgından korunmayı ve bulaşma riskini minimuma indirmeyi sağlayan tüm tedbirler alındıktan sonra okullar açılabilir. Okullar açılmadan önce fiziksel mesafe ve hijyen planlaması yapılmalıdır. Devlet okullarında bir sınıfta maksimum 12 öğrenci olmalıdır" denildi.

Raporda, hijyen malzemelerinin velilerden ya da öğretmenlerden para toplanarak değil de devlet tarafından ücretsiz bir şekilde karşılanması gerektiği vurgulandı.

'İŞ YERİ HEKİMLİĞİ VE İŞ YERİ HEMŞİRELERİ BULUNMALI'
Okullarda iş yeri hekimleri ve iş yeri hemşirelerinin bulunması gerektiği vurgulanarak, iş yeri hekimleri ve hemşirelerinin okullardaki çalışanlar üzerinde, risk grupları oluşturmak, sağlık durumlarını izlemek, çalışma koşullarını belirlemek açısından çok önemli işlevleri olacağı kaydedildi.

MEB'in başlattığı "Okulum Temiz" belgesinin gerçeklikten uzak olduğu ifade edilen raporda, 120 sayfalık kılavuz incelendiğinde devlet okullarının, yeterli bütçe ve temizlik personeli olmadan sertifikayı almasının mümkün olmadığına da vurgu yapıldı.

''ACİL UZAKTAN EĞİTİM' KAVRAMI KULLANILMALI'
Raporun devamında şunlar ifade ediliyor:

-Uzaktan öğretim kapsamında yapılan sınavlar adil değil. Çünkü öğrencilerin içerisinde bulunduğu sınıfsal, sosyal, coğrafi eşitsizlikler gibi hâlihazırdaki eşitsizliklerin derinleşmesine neden oluyor.

-Geçtiğimiz süre zarfında laboratuvar, okul deneyimi gibi uygulamalı dersler için hiçbir hazırlık yok.

Üniversitelerde seyreltme yapılarak, fakülteler farklı zaman dilimlerinde ikili ya da üçlü eğitim yaparak ve diğer fakültelerin de dersliklerini kullanarak yüz yüze eğitime geçilmeli.

-Uzaktan eğitim konusunda ‘acil uzaktan eğitim' kavramı kullanılmalı. Bunun sadece bu dönem için destekleyici olması gerektiği, ama bu yapılırken de olması gerektiği gibi yapılması talep edilmeli. Bu haliyle yapılamayacağı vurgulanmalı. Kampüslere dönene kadar uzaktan eğitim olması gerektiği gibi yapılmalı.

-Okulların açılmaması nedeniyle çalışan annelerin çocuklarının evde olması, özel bakıma ihtiyacı olan yaşlıların olması ve bu sorumlulukların hepsinin kadının üzerinde olması kadınların ciddi sorunlar yaşamasına neden oldu.

-Kimi üniversitelerde hiçbir oryantasyon süreci işletilmeden, gerekli önlemler alınmadan idari ve teknik personel geçici süreli biçimde tıp fakültelerine görevlendirildi.

-Pandemi sürecinde eve kapanma nedeniyle öğrencilerde oluşan travma, travma sonrası stres, kaygı ve korku konusunda MEB kapsamlı bir çalışma yürütmeli."