21 Kasım 2024 Perşembe

Efe Dağlı yazdı | Akıl verme saygı duy

CHP fanatikleri, AKP'yi "faşizm"le aynı cümlede geçirip "Kürtler sınavdadır, AKP ile diyalog olmayacağını ispatlamalı" diyorlar. Pardon ama siz kimsiniz? Kürdistan halkı, dışarıdan onlara akıl vermeye çalışanlara kulak verse şimdi paramparça olurdu. Kürdistan halkı kendi özgürlük arayışı doğrultusunda kiminle görüşeceğine, kiminle araya mesafe koyacağına, devrimci evlatları aracılığıyla da bizzat karar veriyor. Bütün bu süreçlerde bir damla ter dökmeyen, bedel ödemeyen, halk ve gençlik eziyet görürken 'ölü taklidi yapanlar Kürdistan halkının yakasından düşmeli.

Cemaat şebekesi...
AKP muhipleri...
CHP fanatikleri...
Siyasal İslamcılar...
Kemalizm türevleri...

Kendi çıkarları için, her biri bir taraftan tutarak Kürtleri kendi politik amaçları doğrultusunda çekiştirmeyi hararetle sürdürüyor.

AKP zalimmiş, Kürt düşmanıymış!...

CHP halka ve Kürt'e on yıllarca zulmetmiş...

İyi, güzel, tamam. Peki ama bunları neden anlatıyorsunuz?

Özel olarak seçim siyaseti ve genel olarak AKP ve CHP etrafında kabaca ikiye bölünen egemen sınıf politikalarının şu veya bu cephesine Kürt dinamiğini yedeklemek, bu yolla ellerini güçlendirmek için.

Buraya kadar normal.

İdeolojik hegemonya mücadelesi kendi düşüncelerini topluma mal etmek, gündemi ve beklentileri bu doğrultuda etkilemek gibi pek çok detayı içerir.

Kabul edilmez olan;
a) Bu ekiplerin, güç merkezlerinin herhangi birinden etkilenmek ve
b) Bu ekiplerin tipik sömürgeci ruh haliyle Kürt'e istikamet tayin etmeye kalkışmasıdır.

Beklenti yaratmak egemenlerin klasiğidir. Kürt halk direnişinin son 100 yılına bakılınca pek çok örneği görülür.

Deneyim, arşiv, kolektif bellek, temel ilkelerle manevra kapasitesi, siyaset biliminde derinleşmek gibi nitelikler arttıkça karşı tarafın hareket imkanını azaltır.

Sömürgeci ruh hali ise bütün cepheleriyle beraber Kürt'ü sınava sokuyor, istikamet tayin ediyor, kendisini ispatlamasını istiyor.

Şöyle:   
Cemaat şebekesi için gerici iç savaş en idealidir. Kürtler AKP ile ve dahası bütün toplum birbiriyle savaşsın ve kaos onlara yarasın istiyorlar.

AKP muhipleri, ağır saldırgan ithamlarla yüklendikleri Kürtlerin 'temiz kağıdı' almasını şart koşuyor.

CHP fanatikleri, AKP'yi "faşizm"le aynı cümlede geçirip "Kürtler sınavdadır, AKP ile diyalog olmayacağını ispatlamalı" diyorlar.

Düne kadar faşizm yok diye yemin edenlerin bu gayretkeşliği ayrıca ilginç.

Pardon ama siz kimsiniz?

Hepiniz çeşitli zamanlarda Kürdistan özgürlük mücadelesine düşmanlık ettiniz.

Hepiniz en rezil yalanları, psikolojik savaş unsuru olarak Kürdistan halkının devrimcilerine savurdunuz.

Hapsettiniz, işkence ettiniz, öldürdünüz, sürgün ettiniz. Saymakla bitmez!

Eşit bir ilişki ve dil kurmak yerine Kürdistan halkına ve Kürtlere küstahça yaklaştınız. 

Kürdistan özgürlük mücadelesi karşısında aynı kolektif suçlara battınız.

Özeleştiri yok...

Af dilemek yok...

Ne var?

Nasılsa şöyle bir başlarını okşasak oyunu alırız, kendimize bağlarız küstahlığı var.

Onların Kürtlerle ilişkisi, kendi politik amaçları için Kürdistan halkını kendi askerlerine dönüştürüp sonuç alma hedefi etrafındadır.

Şimdilerde 2023 veya daha önceki bir tarihte yapılacak seçim etrafında aynı dönem stratejisi ve siyaset klasiği devrede.

Güncel kamplaşmaların ötesinde, Türk egemenlerinin siyaset rutini sağda ve solda birer ana parti meydana getirmek, eleştiriler dahil bütün değerlendirmeleri bu sınırlara hapsetmektir.

1970'lerin ikinci yarısında bu düzenek bozuldu. Sol devrimci yükseliş CHP'yi sarstı.

1990'lardan bu yana düzeneği bozan devrimci dinamik kolektif hak ve özgürlük talebiyle milyonlar halinde yürüyen Kürtlerdir.

Kuşku yok bu büyük bedellerle başarıldı.

Kürdistan halkı, dışarıdan onlara akıl vermeye çalışanlara kulak verse şimdi paramparça olurdu.

Çok şükür bütün salvolara rağmen kolektif bilinç ve eylem, özgürlük arayan Kürdistan halkında artık kuşaktan kuşağa aktarılabiliyor.

Yozlaştırma, ekmek için onurundan vazgeçirme, sindirme gibi stratejiler, bunlardan vazgeçilmişse bile işe yaramadı.

Dolayısıyla Kürdistan halkının özgürlük arayışı üçüncü bir yol olarak kalıcılaştı.

Bu kuvvetle Kürdistan halkı kendi özgürlük arayışı doğrultusunda kiminle görüşeceğine, kiminle araya mesafe koyacağına, devrimci evlatları aracılığıyla da bizzat karar veriyor.

Bütün bu süreçlerde bir damla ter dökmeyen, bedel ödemeyen, halk ve gençlik eziyet görürken 'ölü taklidi yapanlar Kürdistan halkının yakasından düşmeli.

Kurucu, oluşturucu irade bundan sonra da egemenlerin gündemleri doğrultusunda değil, kendi amaçlarına bağlı olarak savaş, uzlaşma, görüşme, görüşmeme, ateşkes veya akla gelebilecek her konuda karar alırken, ilk etik tutum tümünün meşru olduğunu peşinen vurgulamak ve devrimci yoldaşlık hukukuyla davranmaktır.