24 Kasım 2024 Pazar

Doğan: Yürütülen tartışmaları bir çözüm süreci olarak tarif edemeyiz

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, "İki haftadır süren bu gelişmeleri, DEM Parti MYK olarak başlamış birtakım tartışmalar olarak tanımlıyoruz. Neyle ilgili? Kürt meselesiyle ilgili. Bunun neye evrileceğine toplumsal ve siyasal muhalefet karar verecek" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin Ankara'da bulunan genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve devam eden Merkez Yürütme Komitesi (MYK) toplantısının gündemlerini paylaştı.

'YENİDOĞAN ÇETESİ SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMININ SONUCU'
"Yenidoğan çetesi"nin ortaya çıkmasına işaret eden Doğan, bir seri cinayetle karşı karşıya olduklarını söyledi. Olaya ilişkin Mayıs 2023'te başlaması gereken soruşturmanın 2024 yılının Ekim ayına kadar savsaklanmasına tepki gösteren Doğan, "Bu olayı yakından takip ediyoruz. Buna skandal demek yetmiyor. Yine bir çürüme fotoğrafıyla karşı karşıyayız. Bakın, daha kaç gün geçti Narin Güran cinayeti üzerinden? Aydınlatıldı mı, hayır. Rojin Kabaiş'e ne oldu, ya Şeyma'ya? Bu sorular arttıkça, bu sorular aydınlatılmadıkça ve bunların aydınlatılması için gerekenler yapılmadıkça; ilgililer, birinci derecede sorumluluk hissetmesi gerekenler bu olaylara dair sorumluluk hissetmedikçe; hem tanığı hem de doğrudan mağduru olduğumuz üzere hiçbirimiz hiçbir yerde kendimizi güvende hissetmiyoruz" ifadelerini kullandı.

Bu olayların Sağlıkta Dönüşüm Programının bir sonucu olarak ortaya çıktığını ifade eden Doğan, "Bugünkü Sağlık Bakanının il sağlık müdürü olduğu dönemde bu iddialara ciddiyetle yaklaşmadığına, soruşturmaya ilişkin yapılan başvuruları titizlikle ele almadığına dair ne diyor? Bilsinler ki biz bu konunun unutturulmasına izin vermeyeceğiz ve takipçisi olmaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi.

'KÜRT SORUNU ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU'
Yıllardır gerçekçi ve kalıcı bir barış ihtimali, Kürt sorununda demokratik çözüm için mücadele ettiklerini söyleyen Doğan, "Malum olduğu üzere Meclis açılışında bir el sıkışması sonrasında başlayan birtakım tartışmalar. Evet, doğru tanımlamak için tartışmalar demek gerekiyor. Şunu tekrar ifade edelim: Kürt sorunu Türkiye'nin en büyük en temel sorunu. Sadece Türkiye'nin de değil, bölgesel uluslararası bir sorundan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu kadar tarihsel ve köklü bir sorunun çözümü de tarihi ve derinlikli bir yaklaşımla ancak mümkün olabilir" dedi.

Kürt sorununun sadece iyi niyetle çözülemeyeceğini, ciddiyet ve derinlikli bir yaklaşım gerektirdiğini vurgulayan Doğan, "Kürt meselesinin demokratik çözümü gerçekleşmezse Türkiye'de ne yazık ki ne ekonomik anlamda ne de demokratikleşmede bir ilerleme sağlanabilir. Bakın, Türkiye yoksul bir ülke haline geldi. Zenginleşme potansiyeli çok yüksek bir ülke Türkiye ancak yoksul. Niye yoksul? Çünkü yoksun bir ülke. Peki, nelerden yoksun? Özgürlükten, eşitlikten, adaletten, demokrasiden, haklardan yoksun. Tüm bunlardan yoksun bir ülke ancak daha da yoksullaşabilir. Bu yoksunlukları ortadan kaldırmak ve içinde bulunduğumuz hale bir çare bulabilmek için Kürt meselesini çözmekten başlayabiliriz" dedi.

'HERKESİN SORUMLULUK ÜSTLENMESİYLE ÇÖZÜM MÜMKÜN'
Doğan, şöyle devam etti: "Öncelikle 1 Ekim sonrasının adını koyalım. Evet, siyasi iklimin yumuşatılmasına yönelik bazı söylem ve tutumlarla karşılaşıyoruz. Bunu hep birlikte izliyoruz. Bunu bir çözüm süreci olarak tarif edemiyoruz. Birtakım tartışmalar var. Biz bunu böyle tanımlıyoruz. Tekrar ediyorum: İki haftadır süren bu gelişmeleri, DEM Parti MYK olarak başlamış birtakım tartışmalar olarak tanımlıyoruz. Neyle ilgili? Kürt meselesiyle ilgili. Bunun neye evrileceğine toplumsal ve siyasal muhalefet karar verecek bir yandan. Demokratik bir çözüme evrilmesini isteyen, bunun için bedel ödeyen ve bunu talep eden, mevcut halden rahatsızlık duyan herkesin sorumluluk üstlenmesiyle bu mümkün."

'ÇÖZÜM SÜRECİ DEĞİL, BİRTAKIM TARTIŞMALAR VAR'
Bunun çözüme dair bir sürece evrilmesi için her zaman ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını vurgulayan Doğan, müzakere ve diyalog kanalları açık bir parti olduklarının altını çizdi. Cumhur İttifakından farklı sesler çıktığına işaret eden Doğan, şu ifadeleri kullandı: "Bir yandan iç barış ve demokratik siyaset vurgusu yapılıyor ama öte yandan bazıları parmak sallama cüretini göstermeye çalışıyor. Bunu da bir yere not etmek gerekir. İktidar kanadının niyetinin böyle bakınca ne olduğuna dair bir yorumda bulunmak, sizler açısından baktığımızda da bizler açısından da baktığımızda güç. Her şey kamuoyunun gözleri önünde cereyan ediyor. Bunun dışında bir gelişme olmadığını da DEM Parti olarak size ifade etmek bizim için bir sorumluluk. Bunu açık biçimde sizlerle paylaşıyoruz. Biz de izliyoruz, kurullarımız değerlendiriyor, kurullarımız yorumluyor. Eş Genel Başkanlarımız konuya ve gelişmelere ilişkin her fırsatta partimizin görüş ve düşüncelerini kamuoyuyla paylaşıyor. Tekrar ifade etmek gerekirse gelinen aşamada karşılaştığımız bu durumu bir çözüm süreci olarak tarif edemiyoruz, birtakım tartışmalar var diyoruz."

'TEK AKTÖR DEM PARTİ DEĞİL'
"DEM Parti Öcalan'ı adres gösteriyor, sorumluluktan kaçıyor, inisiyatif almak istemiyor, bu işin öznesi olmaktan kaçınıyor, geçmişten dersler çıkarmıyor" şeklindeki eleştirilere değinen Doğan, "DEM Parti'nin bu konuya dair kendini ispatlamaya ihtiyacı yok, yaşananlar ortada. Dünden bugüne ve hatta yarına DEM Parti'nin ne yaptığı, ne yapmak istediği ve neyi hedeflediği son derece açık, son derece net, hiçbir şüpheye ve kuşkuya yer bırakmayacak berraklıkta. Herkes bizim çözüm ve barış konusunda nerede durduğumuzu biliyor" dedi. "Demokratik yol, yöntem, diyalog ve uzlaşı kanallarının ne kadar kıymetli olduğunu biliyoruz" diyen Doğan, Kürt sorunu çoklu aktörleri içeren bir sorun olduğu için yalnızca DEM Parti'yle çözülmesinin mümkün olmadığını söyledi.

'TECRİT KALDIRILMALI, İMRALI KAPILARI AÇILMALI'
"Niye tek ve bir özne değiliz? Çünkü çatışan taraflar var ve çatışan taraflar öznedir" diyen Doğan, yıllardır İmralı'daki tecrit sistemine ilişkin açıklamalar, eylem ve etkinlikler, başvurular yaptıklarını ama dönüş alamadıklarını söyledi. Doğan, şöyle devam etti: "Bütün kapılar kapalı ama ne oluyor? MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli çıkıyor, sayın Öcalan'a bir çağrı yapıyor. eş genel başkanımız da söyledi, buradan bir kez daha tekrar edelim: Hakikaten biz de merak ediyoruz; açın sayın Öcalan'ın yollarını kamuoyu da duysun, biz de duyalım çağrınıza nasıl karşılık vereceğini. Biz bunu hatırlatırken, aslında ne yapıyoruz sevgili Türkiye halkları? Sorumluluk almaktan kaçmıyoruz; bir siyasi parti olarak kimsenin Türkiye'de almadığı sorumluluğu alıyoruz, cesaret gösteriyoruz, Kürt meselesinin hakiki bir şekilde nasıl çözüleceğini ifade ediyoruz. Sahici bir biçimde nasıl çözüleceğini anlatıyoruz. Çoklu aktörlü bir meselede aktörleri devre dışı bırakarak, kendinize aktör yaratmaya çalışarak meseleyi çözemezsiniz."

Bir kez daha İmralı tecridinin kaldırılması çağrısı yapan Doğan, "İmralı'nın kapısını açmazsanız, tecridi ortadan kaldırmazsanız, bu tartışmalara Öcalan'ı dahil etmezseniz, bunlar böyle tartışmalar olarak kalır, ilerlemez. Çağrımızı yineliyoruz: Bu tecrit kaldırılmalı, İmralı'nın kapıları, Öcalan'ın yolları açılmalı. Sayın Öcalan bu tartışmalara dahil edilmeli. Bunun koşulları bir şekilde sağlanmalı" dedi.