18 Mayıs 2024 Cumartesi

Didim'de 'Kadına yönelik şiddet ve özsavunma' paneli düzenlendi

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesi, Aydın'ın Didim İlçesinde "Kadına yönelik şiddet ve özsavunma" paneli düzenledi.

Didim Cemevi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesi "Kadına yönelik şiddet ve özsavunma" paneli düzenledi. Panele Sosyalist Kadın Dergisi editörü Ebru Yiğit ve Ezilenlerin Hukuk Bürosu Avukatlarından Sezin Uçar katıldı.

Panelde konuşan Ebru Yiğit, kadına yönelik şiddetin kaynağını erkek egemen şiddetten aldığını ancak tek tek erkeklerin de işledikleri suçtan muaf olmadıklarını belirtti. Şiddet türlerine değinen Yiğit, toplumda en yaygın olduğu düşünülen fiziksel şiddetin aksine cinsel ve psikolojik şiddettin daha yaygın olduğunu kaydetti. Genç kadın ve erkekler arasında yaygın görülen flört şiddetine değinen Yiğit, ayrıca sosyal medya kullanımı ile daha sık yaşanan dijital şiddete değindi.

Erkek-devlet şiddeti karşısında kadınların çaresiz olmadığını belirten Yiğit, özsavunma hakkının meşruluğunu aktardı. Cinsiyetçi küfüre itirazdan, tacizciyi teşhir etmeye, erkeği öldürmekten sosyal medyada yapılan eylemlere katılmaya kadar her türlü kadın itirazı ve eyleminin özsavunma olduğunu ifade etti. Özsavunmanın tek tek kadınlar tarafından uygulanabileceği gibi örgütlü kadın gücü ile de uygulanabileceğini vurgulayarak özsavunma hakkını kullanarak hayatta kalan kadınları anımsattı.

Ardından söz alan Avukat Sezin Uçar ise yargı mekanizmalarında kadına yönelik şiddetin nasıl yaşandığını ve AKP'nin politikalarına değindi.

Uçar, sokakları terk etmeyen kadınların erkek yargı ve devlete rağmen kadına yönelik şiddetle mücadele ettiğini söyledi. İstanbul Sözleşmesine değinen Uçar, "Türkiye'nin bu sözleşmeyi kadın hareketinin gücü ile imzaladı" dedi. İstanbul Sözleşmesi'nin imzacı devletlere yükümlülükler getirdiğini ancak Türkiye'nin bu yükümlülükleri de yerine getirmediğini belirtti. 

Kadınların şiddetten korunması için yapılacaklara değinen Uçar;  koruma kararlarının, karakoldaki polisin ve yasaların kadını korumadığını ifade etti. Çağlayan Adliyesi'nde koruma kararı olmasına rağmen katledilen Halime Aslan'ı hatırlatan Uçar, savcıların ancak kadınların örgütlü gücünün basıncını hissettiğinde kadın lehine karar verdiğini söyledi.

"En mükemmel yasayı yapabilirsiniz ancak uygulanan somut politikalar erkek egemenliğine hizmet ediyorsa, Meclis kürsülerinden 'Kadın-erkek eşit değildir' denilirse kadına yönelik şiddet son bulmaz" diyen Uçar, kadınların yasal haklarının bilincinde olarak devletin erkek egemen yasalarına karşı mücadele etmek gerektiğini kaydetti.

Uçar, yargının özsavunma hakkının meşruluğunu tanımayarak "haksız tahrik indirimi" uygulamasını ve özsavunma hakkını kullanan kadınlara verilen yüksek cezalara değindi. Uçar, Yargı Reformu Paketi'nde yapılacak değişiklilere değinerek cinsel istismar faillerini ödüllendirecek olan tasarıya dikkat çekerek hadım tartışmalarına vurgu yaptı. Uçar, "Kadınlar hasta erkekler tarafından değil sağlıklı erkekler tarafından cinsel şiddete maruz kalıyoruz. Erkekler bu toplumda cinsel olarak kışkırtıldıkları için saldırıda bulunuyorlar" dedi.

Son olarak nafaka hakkının gasp edilmesine de değinen Uçar, "Ömür boyu nafaka" tartışmasının yalan olduğunu ve kadınların ömür boyu nafaka almadığını belirtti. Kadınların nafaka hakkını gasp ettirmemekte kararlı olduklarının altını çizen Uçar, kadın davalarında kadın dayanışmasının önemini vurguladı.

Yapılan sunumların ardından panel soru-cevaplarla devam etti.