25 Kasım 2024 Pazartesi

Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş: Talepler kabul edilsin, gözaltılar serbest bırakılsın

Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş Sendikaları, 3. havalimanı işçilerinin serbest bırakılması talebiyle Dev Sağlık-İş Genel Merkez binasında düzenledikleri basın toplantısında, gözaltına alınan işçilerin serbest bırakılmasını ve taleplerinin kabul edilmesini istedi.
DİSK'e bağlı Yapı-İş Sendikası ile İnşaat İşçileri Sendikası, Devrimci Sağlık-İş'in Kadıköy'deki genel merkez binasında dün polisin saldırısı sonucu yapılamayan basın açıklamasını gerçekleştirdi.
 
Basın toplantısına HDP Milletvekili Erkan Baş, Ali Kenanoğlu ve Rıdvan Turan, DİSK'e bağlı Dev Sağlık-İş, Limter-İş, Enerji-Sen, Basın-İş, Gıda-İş, Dev Turizm-İş, Genel-İş, KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Zeliha Baksi, Eğitim Sen 2 ve 5 nolu şubeler ve İSİG Meclisi katıldı.
 
Toplantıda ilk sözü Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut, "Eylemlerin başından beri Dev Yapı-İş ve İnşaat İşçileri Sendikası olarak içindeydik. Kaymakamlık ve İGA ile görüşmelere dahil olduk. İşçilerin taleplerini kabul ettirmeye çalıştık. İGA yönetimi ve siyasi iktidar, işçilerin talep bile denemeyecek, yüzyıllardır mücadele ederek kazandığı çalışma yaşamından doğan haklarına gözlerini kapattı. Her gün iş kazaları yaşanmakta ve onlarca kardeşimiz iş cinayetlerinde yaşamını yitirmekte. İşçiler tahtakurularının olduğu koğuşlarda barınmak zorunda kalıyorlardı. Balık istifi servislerle çalışmaya gidiyorlardı. Yemekler bile kısım kısım ayrılarak yeniyordu. Taşeron işçi, formen, işçi sahibi ayrı yemekhanelerde yemek yiyordu" dedi.
 
İnşaat işçilerinin örgütlü mücadelesinin bu eylemlerde önemli bir noktada durduğunu ifade eden Karabulut, "Devasa kuleleri yükselten, yolları yapan inşaat işçileri bu yapıları alın terleriyle kanlarını karıştırarak yaptı. Her türlü çalışma hakkından yoksun, insanlık dışı koşullarda çalıştırıldılar. İnşaat işçileri çaresiz değildir. Son 4-5 yıldır örgütlü mücadelesi, inşaat işçileriyle birlikte koğuşlarda kalarak arkadaşlarımız örgütlenme faaliyetleri yürüttüler" ifadelerini kullandı.
 
'DÜN YÜZÜMÜZE BAKMAYANLAR BİZİ MUHATAP ALMAK ZORUNDA KALDI'
 
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapmamasını eleştiren Karabulut "Dün yüzümüze bakmayan, bir aşağılayanlar bizi toplantıya çağırdı; muhatap olarak kabul etti. Kabul etmek de zorundaydı. İş Kanunları'nda, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği kanunlarında var, taleplerimizi kabul etmek zorundalar. 4 gündür ülke ayağa kalkmış, tüm toplum bir arada; işçilerin haklarını korumakla mükellef olan Çalışma Bakanlığı'ndan tek laf çıkmadı. Çalışma Bakanlığı değil; İçişleri Bakanlığı'nın polis ve jandarmasını gönderdiler. Ciddi bir terör dalgasıyla karşı karşıyayız. Yaklaşık 600 arkadaşımız gözaltına alındı; bunların 160'ı dün gece serbest bırakıldı" diye belirtti.
 
Karabulut sözlerini, "Arkadaşlarımızın bütün talepleri kabul edilmek zorunda, çünkü arkadaşlarımızın tüm talepleri Çalışma Yasası'nda var" ifadeleriyle sonlandırdı.
 
Ardından ortak basın metni okundu. Basın metnini İnşaat İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Tezcan Acu okudu. Acu, "Servislerin paydostan sonra şantiyeden kamp alanına 45 dakikada ulaştığı, bu servislerin sık sık kaza yaptığı; maaşların geç ödendiği, ödenenin bir kısmının bankaya yatırıldığı ve geriye kalanın ise elden verildiği; yemekhanedeki yemeklerin kötü olduğu ve barınma koşullarının katlanılmaz derece kötü olduğu 3. Havalimanı inşaatı işçiler için bir toplama kampından farksız. Tüm bunlara rağmen ana akım medya ise bilardo salonları, çamaşır yıkama alanları ile 3. Havalimanı inşaatını 'şehir yaşantısından farksız' diye servis etmekten vazgeçmedi" dedi.
 
Ana akımın bu yalanını İnşaat-İş ve Dev Yapı-İş'in örgütlediği işçilerin ortaya çıkardığını ifade eden Acu, "Cuma günü başlayan eylemi tetikleyen işçileri taşıyan servisin kaza yapması ve bu kazada 17 kişinin yaralanmasıydı, fakat gizlendi. Gün içerisinde ise işçilerin çalışma koşullarına karşı eylemleri doruk noktasına ulaştı" diye kaydetti.
 
İŞÇİLER OYALANIYOR
 
Acu konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bunca zamandır iş cinayetlerine kurban giden, iş kazalarında yaralanan işçilerin Cuma günü yükselen sesi sayesinde Jandarma, İstanbul Valisi ve Kaymakamı, işçileri ikna etmek için şantiyeye gelmek zorunda kaldı. Bu yetkililerin her biri işçilerin haklı taleplerinin sesini kısmak, işçileri oyalamak adına 'Taleplerinizin takipçisi olacağız' dedi. İşçiler bu yetkililerin 'takipçi'liğini çok çok iyi bilir. Bundan dolayı işçiler 'Kesin çözüm istiyoruz', 'Kesin çözüm olmadan eylemi bırakmıyoruz' dedi. Bu yanıtı alan yetkililer, topu İGA yetkililerine attı. Onlar da aynı oyalama taktiğiyle 'Talepleri hemen gerçekleştiremeyiz, iş başı yapın bakarız' yanıtını verdi. Kesin çözüm isteyen 3. Havalimanı işçileri eylemlerini kararlılıkla sürdürünce yetkililer, jandarmayı devreye soktu."
 
Jandarma, sendika temsilcilerinin işçilerle bağını kopartmak istedi
 
Jandarmanın ilk işinin Dev Yapı-İş, İnşaat-İş, İYİ Sen yetkililerine GBT yaparak şantiye dışına çıkarmak, işçilerle bağını kopartmaya çalışmak olduğunu söyleyen Acu, "İşçilerin koğuşun içine sakladığı iki İnşaat-İş yetkilisi dışında şantiye içinde sendikacı kimse kalmadı. Gece yarısı ise kaymakam, jandarma ve İGA yöneticileri işçilerle görüşerek ikna etmeye çalıştı fakat işçiler, direnişlerinden vazgeçmedi" diye belirtti.
 
Acu, açıklamanın devamında şunları kaydetti:
"Görüşme ile ikna olmayan işçiler ertesi gün eyleme devam etmek üzere kamplarına çekildi. Ardından gece saat 03.00 civarında jandarma kapıları kırarak işçilerin kaldığı koğuşları bastı, 534 işçiyi ve 4 İnşaat-İş Sendikası temsilcisini gözaltına aldı. Sabaha karşı 06.00 civarında ise yeniden içeri giren iki İnşaat-İş temsilcisini gözaltına aldılar. Geri kalan işçileri de işten çıkarmakla, gözaltına almakla tehdit ederek işbaşı yapmaya zorladılar.
 
"Jandarma, hakları ve insanca yaşamak için mücadele eden işçilere saldırarak kendi kendini teşhir etmiş oldu. İşçiler patronların daha fazla kâr etmekten başka bir amacı olmadığını gördüğü gibi devletin hiçbir yetkilisinin de işçilerin çalışma koşullarının kötülüğünü görmediğini, patronların tetikçiliğini yaptığını görmüş oldu.
 
'TALEPLERİMİZ GERÇEKTİR'
 
"Bilkent Şehir Hastanesi'nde Sosyal Güvenlik Kurumu'nun hiç iş kazası ve iş cinayeti olmadığını söylediği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ise 297 iş kazası ve 4 iş cinayeti olduğunu söylediği bir zamanda bakanlık 3. havalimanında 27 iş cinayeti olduğunu söylüyor. Şantiyede çalışan bazı işçiler ise 'Buradan günde 2 ölümüz çıkıyor' diyerek seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Tek istedikleri can güvenlikleri olan bir şantiyede çalışmak, tahtakurusu olmayan yataklarda yatmak, doğru düzgün yemek yiyebilmek ve yetkililer tarafından insanca muamele görmek!
 
"Nitekim işçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle yaptığı eylem sürerken sepet vincinin devrilerek iki arkadaşımızın yaralanması, taleplerimizin gerçekliğinin en büyük göstergesidir.
 
"Bugün ise şantiyedeki işçilerin aktardığı bilgilere göre İGA'nın şantiyeye bir sorgu merkezi kurduğunu ve orada işçilere kaba dayak atıp eylem hakkında bilgi ve isim almaya çalıştığını öğrendik. İnşaat işçilerinin on yıllardır içinde yaşadığı berbat koşullardan doğan bu birikmiş öfkesini bu şekilde sönümlendiremezler!
 
"Hayatta kalmak için ölümüne çalıştığımız 3. Havalimanı inşaatında çalışma koşulları iyileştirilene kadar, gözaltına alınan arkadaşlarımız serbest bırakılıp işbaşı yapana kadar mücadelemiz devam edecek!"
 
'SALDIRI İKTİDARIN PATRONSEVİN OLDUĞUNUN GÖSTERGESİYDİ'
 
Acu'nun ardından söz alan KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Zeliha Baksi, 3. havalimanı işçilerine olan desteklerini açıkladı. Baksi, "İşçilerin taleplerini çözmek yerine onların önüne güvenlik güçlerini gönderdiler. Öncelikli olan sendikalı işçileri ve yöneticileri gözaltına aldılar. Dün bunu Kadıköy'de de gördük. Basın açıklamasına 20 dakika kala güvenlik güçleri görüşme talebinde bulundu. Aslında bu bir görüşme değildi; oradaki örgütlü kişileri gözaltına almak içindi. Siyasi iktidarın bir patronsever olduğunun göstergesiydi" diye konuştu.