26 Nisan 2024 Cuma

Deniz Aktaş: İstanbul Sözleşmesi'ni sokakta faşizme karşı mücadele ederek uygulatacağız

SKM Genel Sözcüsü Deniz Aktaş, İstanbul Sözleşmesi'ni uygulatma mücadelesinin faşizme karşı bir mücadele olduğunun altını çizdi, "Süreç, sokakta faşizme karşı bir mücadele olarak gelişecektir" dedi. Sözleşmeden çekilme kararının iptal edilmesi için kadın grevinin kadın hareketinin gündeminde olduğunu belirtti. 

Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Deniz Aktaş, Saray faşizminin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını ve bu karara karşı başlayan eylemlere ilişkin ETHA'nın sorularına yanıt verdi.

AKP iktidarı, İstanbul Sözleşmesi'ni ilk imzalayan ülke olarak övünürken, sözleşmeden gece yarısı kararnamesi ile çekildi. Neden imzalamıştı ve bugün neden çekildi?
AKP, iktidara geldiği dönemde farklı kesimlerden destek almak istiyordu ve "demokrasi" söylemlerini kullanıyordu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Nahide Opuz davasında Türk devletini, kadına yönelik şiddeti önlemediği için mahkum etmişti. AKP bu olumsuz imajını silmek istiyordu. Olumsuz imajını silmek istediği döneme denk gelen İstanbul Sözleşmesi'ni imzaladı. Ancak gelinen aşamada faşist rejim, tüm ezilenlere, kadınlara yönelik kapsamlı bir saldırı uyguluyor. İstanbul Sözleşmesi'ni gasp etmek de devrimci, demokratik kesimlere yönelik bir saldırının parçası. Kadın hareketini bastırmak istiyor. Ayrıca kadın hareketi üzerinden de tüm toplumsal mücadeleyi bastırmak istiyor.

Saadet Partili Oğuzhan Asiltürk kısa bir süre önce "İstanbul Sözleşmesi'nin kalkması yönünde görüş bildirdik. Sayın Cumhurbaşkanı'nın da görüşü kalkması yönünde. Kaldırılacağını kendisi de kesin olarak ifade etti" açıklamasını yaptı. Bu açıklamanın ardından iktidarın İstanbul Sözleşmesi'nden "Saadet Partisi istediği için çekildiği" yorumları geldi. Bu yorumlar, Saray faşizminin sözleşmeden çekilme gerekçesini tam olarak açıklıyor mu?
AKP'nin toplamda bir sıkışma sürecinden bahsedebilirim, ancak Saadet Partisi ya da başkaca tarikatlar için sözleşmeden çekildiğini söylemek gerçeği tam olarak ifade etmiyor. Elbette bunların da etkisi vardır. Ancak AKP-MHP iktidarı çok uzun süredir kadın düşmanı politikaları ile kadın hareketine saldırıyor. Örneğin, kadın katilleri erkeklere indirimler uyguluyor, özsavunma kullanan kadınlara ağır cezalar veriyor. İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddeti, insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlıyor. Bağlayıcı bir sözleşme. Ayrımcılığın son bulması, kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasını içeren bu sözleşme, erken egemen AKP iktidarını sarsan bir sözleşme. Bu nedenle, toplam bir politikasının parçası olarak sözleşmeden çekildi.

Gördük ki, yasal kazanımların, uluslararası sözleşmelerin bile hiçbir garantisi yok. Bir kararname ile ortadan kaldırılabiliyor. Buradan baktığımızda hak ve kazanımlarımız nasıl güvence altına alınacak?
Kadın hareketi bütün haklarını sokakta mücadele ederek kazandı. İstanbul Sözleşmesi'ni de yine sokakta kazandık. Kadınların sokakta fiili meşru mücadele biçimlerini hayata geçirdiği bir süreç yaşandı, yaşanıyor. Kadınların sözleşmenin feshedilmesine cevabı da sokakta oldu. Sözleşmenin uygulanması mücadelesi de sokakta verilecek. Bütün bu süreç mücadelenin nerede sürdürülmesi gerektiğini gösteriyor. Örneğin, kadın katillerinin mahkemelerde cezalandırılması ya da özsavunmasını yapan kadınların hapsedilmemesi için adliye önlerini eylem alanlarına çevirdi. Çocuk istismarı yasasının çıkışını yine sokakta engelledik. Bundan sonra da mücadele sokakta, faşizme karşı bir mücadele olarak gelişecektir.

Kadınların her türlü taleplerinin karşısına Saray faşizmi dikiliyor. Kadın mücadelesi, Saray faşizmini iki konuda sınırlandırdı, adım atmasını engelledi. Birincisi İstanbul Sözleşmesi'ydi. Diğeri de çocuk tecavüzcülerine af getiren yasal düzenleme. Hem İstanbul Sözleşmesi'ni geri kazanma hem yeni saldırıların önüne geçmek için kadın özgürlük mücadelesi hangi hattan, nasıl yürümeli?
Kadın kazanımlarına yönelik toplamda bir saldırı var. Son bir haftaya bile baktığımda durum net görülüyor: HDP'ye yönelik kapatma davası, Gezi Parkı'nın İslamcı kurumlara devredilmesi vb. Faşizmin topyekun bütün toplumsal kesimlere açtığı bir savaş var. Kadın hareketinin tam da burada faşizme karşı bir mücadele hattını örmesi gerekiyor. Geçmişte de bunun biçimleri vardı, savaşa karşı platformlar vb. oluşturulmuştu. Birleşik kadın hareketi, kitlesel eylemler çok önemli bir yerde duruyor. Bütün toplumsal olaylarda, kadın hareketinin aynı kararlılıkla mücadele içinde olması gerekiyor. Kadın kazanımlarını ancak erkek egemen faşist sisteme karşı mücadele ederek ve onu ortadan kaldırarak koruyabiliriz.

KADEM, önce İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeye karşı çıkmıştı. Şimdi ise Erdoğan'ın kararını destekledi. Bu değişime ilişkin yorumun nedir?
İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme konusu AKP MYK'sında görüşülmeye başladığında, kendi içlerindeki kadınlardan çok güçlü sesler çıktı. Sonrasında AKP kendi içerisindeki kadınları ikna sürecine girdi. Hülya Atçı Nergis'in "İstanbul Sözleşmesi kadın aklı ile yazılmıştır. O yüzden bize uygun değil" sözü aslında bunu biraz özetlemiş oluyor. Kadınları İstanbul Sözleşmesi'ni savunamaz hale getirmeye, kadınların karşısına kadınları çıkartmaya, kendi kitlesini bu şekilde saflaştırmaya yöneldi. Kendi içinde itiraz eden kadınların iradesini kırdı. Birkaç gündür görüyoruz. İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmak gerektiğini savunanlar da kadınlar oldu. Kadınların karşısına kadınları çıkartmak politikası da izlendi. Çok açık ki, saflar daha da keskinleşecek.

Kararname çıkar çıkmaz kadınlar sokaklara döküldü, eylemler örgütledi. Bu tepkiler nasıl devam edecek?
İlk günden itibaren kadın hareketinin güçlü refleksi oldu. Resmi Gazete gece saat 02.00'de yayınlandı. O gece sabaha kadar uyumadık, eylemleri örgütledik. Çok güçlü ve yaygın bir şekilde cevap verildi. Militanlık ve kararlılıkla mücadele edeceğini gösterdi. Ses çıkartma eylemleri başladı. Eylemler yaygınlaştırılacak. Aynı zamanda fiili meşru mücadele biçimleri açığa çıkıyor. Herkesin her yerden hareket edebileceği uzun soluklu bir mücadele gerekiyor. Kadın grevinin İstanbul Sözleşmesi bağlamında gündeme geleceği, belki de bunun için hayatı durduracağı bir süreç de olacak. Belki de Ankara'ya yürüyüşe geçebilecekleri bir süreç yaşanacak. Şu an için evrilme potansiyeli olan noktalar bunlar.