18 Mart 2025 Salı

DEM Parti bileşenlerinden ortak açıklama

DEM Parti bileşenleri, PKK lideri Öcalan'ın çağrısına ilişkin ortak basın toplantısı düzenleyerek, demokratik bir toplum için ortak mücadele çağrısı yaptı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, DEM Parti bileşenlerinin temsilcileriyle partinin Ankara'da bulunan genel merkezinde toplanarak, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısını değerlendirdi.

Toplantı sonrası ortak açıklama yapıldı.

HATİMOĞULLARI: HER KESİMİN MÜCADELESİNİN ÖNÜNÜ AÇACAK
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Bizler yapılan bu çağrının barışla taçlanacağı bir evrede, Türkiye'deki demokrasi ve emek mücadelesinin; işsizlerin, yoksulların ve hak, adalet, eşitlik ve özgürlük arayan her kesimin örgütlülüğünün ve mücadelesinin önünün çok daha güçlü bir biçimde açılacağına inanıyoruz. Bu çağrı, Sayın Öcalan'ın da ifade ettiği gibi, bir yandan Kürt halkının kendi sorunlarının çözümünün, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözümünün önünü açarken; bir yandan da Türkiye'de yaşayan bütün farklı halklar ve inançların eşit yurttaşlık hakkı temelinde yaşayabilecekleri demokratik ve hukuki ortamın tesis edilmesinin önünü açacaktır" ifadelerini kullandı.

ÇEPNİ: BU SORUNUN DOĞRUDAN MUHATABI TÜRKİYE İŞÇİ SINIFIDIR
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Murat Çepni, Kürt sorununun demokratik çözümünün yalnızca Kürt halkının değil tüm Türkiye halklarının, Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin sorunu olduğunu söyledi.

Kürt halkının bugünlere mücadeleyle geldiğini belirten Çepni, "Kürt halkının ulusal özgürlük mücadelesi ile işçi sınıfının kurtuluş mücadelesinin birlikte yürütüldüğünün altını bir kez daha çiziyoruz. Kürt halkının her türlü kazanımının tüm halklarımızın kazanımı olduğunun altını çiziyoruz. Demokratik kazanımlar mücadeleyle gerçekleşiyor ve içinde bulunduğumuz süreçte Kürt halk önderi sayın Öcalan'ın ortaya koyduğu perspektifte de adil ve onurlu barış mücadelesinde yapılması gerekenler var. En başta, demokrasi ve özgürlük güçlerine dönük saldırılar derhal durdurulmalıdır. En son Kobanê'de gerçekleştirilen ve çocukların ölümüne sebep olan saldırılar derhal durdurulmalıdır" ifadelerini kullandı.

Türkiye işçi sınıfına seslenen Çepni, "Bu sorunun parçası ve doğrudan muhatabı Türkiye işçi sınıfıdır. Türkiye işçi sınıfı bu sürecin doğrudan parçası olmalıdır. Adil ve onurlu bir barış sürecinin yürütücüsü olmalıdır. Bütün halklarımıza da şunu söylemek istiyoruz: Barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesi durmadı, durmuyor, durdurulamıyor. Buradan bu sürecin Kürt halkının her türlü kazanımıyla sonuçlanması için mücadeleyi yükseltme çağrısı yapıyoruz" ifadelerini kullandı.

UÇAR: HERKESİ SAYIN ÖCALAN'IN ÇAĞRISINI SAHİPLENMEYE DAVET EDİYORUZ
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Öcalan'ın çağrısının yalnız bırakılmaması gerektiğini belirtti. Kobanê'deki katliama tepki gösteren Uçar, "Hem Kürt halkı hem de Türkiye halkları ve barışa inanan herkes yeni sabotajları, yeni darbe kliklerini deneyimlemek istemiyor; tam tersine kalıcı bir barışı ve bu konuda sorumluluk almayı talep ediyor" dedi.

Öcalan'ın fiziksel özgürlük koşullarının sağlanması gerektiğinin altını çizen Uçar, "Biz Kürt sorununun demokratik çözümünü herhangi bir meselenin alt başlığı olarak görmüyoruz; bu ülkenin esasa alması gerektiğini ve çözüm konusunda herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda da DEM Parti ve bileşenleri olarak biz sürecin getirdiği her türlü sorumluluğu almaya hazırız. Herkesi bu çağrıyı ve gereklerini sahiplenmeye davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.

KONUKÇU: KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ KÜRT HALKININ SIRTINA YÜKLENEMEZ
Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Sözcüsü Kezban Konukçu, demokratik toplumun inşasının ancak toplumun bütün ezilen kesimlerinin, halkların, emekçilerin birlikte mücadelesiyle mümkün olduğunu ifade etti.

Konukçu, şöyle devam etti: "100 yılı aşkın süredir yaşanan Kürt sorununun çözümü sadece Kürt halkının sırtına yüklenemez. Bu sorunun çözümü sadece Kürt halkının çabalarıyla olamaz. Toplumdaki bütün ezilen kesimlerin, halkların, emekçilerin, toplumun demokratikleşmesinden faydası olan bütün kesimlerin bu süreci desteklemesi için çağrımızı bir kez daha buradan yineleyelim. Çünkü toplumun demokratikleşmesi, aynı zamanda eşitlik mücadelesiyle iç içe geçmiştir. Ülkede açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca emekçinin sorunları, talepleri ve mücadelesi ile Kürt halkının eşitlik mücadelesi yan yana yürüdüğünde ancak sonuç alabiliriz."

TİTİZ: SOSYALİSTLER OLARAK GÖREVİMİZİ YERİNE GETİRECEĞİZ
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz, barış mücadelesinin demokratik bir dönüşüm hedeflenmeden başarıya ulaşamayacağını ifade etti. Titiz, şöyle devam etti: "Kalıcı, onurlu ve adil bir barışın ancak demokratik dönüşümü de hedefleyerek açığa çıkarılabileceği hem Kürt halkının 50 yıllık mücadelesinde hem de Sayın Öcalan'ın açıklamasında ifade bulmuştur. Biz de Türkiyeli sosyalistler ve devrimciler olarak, barışın kalıcılaşabilmesi ve başarıya ulaşabilmesi, bu mücadelenin başarıya ulaşabilmesi ve Türkiye'nin demokratikleşmesi adına DEM Parti bileşeni olan bir partinin sorumluluğuyla görevimizi sonuna kadar ifa edeceğiz."

"Bu süreçte devlete, siyasete ve Meclis'e düşen görevler kadar, toplumun tüm kesimlerine, emek-meslek örgütlerine, sendikalara, odalara, ekoloji kolektiflerine, kadın kolektiflerine ve toplumsal muhalefet kesimlerine de ciddi görevler düşüyor" diyen Titiz, tüm Türkiye halklarını barış mücadelesini kalıcılaştırmak adına üzerine düşen görevi yerine getirmeye çağırdı.

TORUN: BİRLEŞİK BİR MÜCADELE HATTINDA ÇALIŞMALARIN İÇİNDE OLACAĞIZ
Birleşik Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun, "Herhangi bir coğrafyada eğer halklardan biri eziliyorsa, diğer halkların da mutlu ve özgür yaşaması mümkün değildir. Kürt özgürlük hareketinin bu konudaki kazançlarının işçi sınıfının da özgürleşmesi ve demokratikleşmesi açısından yararlı olacağı inancındayız. Kürt halkının ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı çerçevesinde verdiği onurlu mücadelesinde ve bundan sonraki her mücadelede halklarımızla beraber birleşik bir mücadele hattında birleşip bu çalışmaların içinde olacağız. Onurlu halkların arasında gelişecek olan bu süreçte hepimizin yer alması da halkların tümünün özgürlüğü adına çok önemlidir" dedi.

GÖÇER: BARIŞI BİRLİKTE YEŞERTELİM
Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Didem Göçer ise şu ifadeleri kullandı: "Biz biliyoruz ki barış sürecinde kurulan masa ne güven ilişkisine ne de iyimser iyi niyet hesaplarına dayanır. Burada belirleyici olan halkın barışa olan ihtiyacı, gelecek güzel günlere olan özlemidir. Demokratik toplum isteğidir. Sonucun nasıl olacağı ise bizim, tüm ezilen halkların, kadınların, doğa savunucularının, emekçilerin ve sistemden acı çeken tüm bireylerin ellerindedir. Barış tohumu toprağa düşmüştür; onun filizlenmesini ve büyümesini sağlamak bizim elimizdedir. Çoklu krizle sarsılan dünyaya belki de barış umudu bizim elimizdeki bu küçük tohumdan çıkarak çoğalacaktır. Ortadoğu'ya belki de bu tohum umut olacaktır, tüm dünyaya ışık saçacaktır. Barışı birlikte yeşertelim."