18 Haziran 2024 Salı

Cumartesi Anneleri: Vejdin Avcıl için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz

İstanbul ve Diyarbakır'da bu hafta Vejdin Avcıl'ın akıbeti soruldu. 30 yıl önce Mardin'in Derik ilçesinde bir köy baskınında gözaltına alınan ve katledilen Vejdin Avcıl'ın hikayesini kamuoyuyla paylaşılarak, Avcıl ve tüm gözaltında kayıplar için adalet istendi.

Diyarbakır'da kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eyleminin 801.'sinde Bağlar ilçesindeki Koşuyolu Parkında bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. İHD Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklı, katledilen Amed Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin davasında yargılanan polislere verilen beraat kararına tepki gösterdi. Bu haftanın basın metnini ise İHD Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi okudu. 

Cumartesi Anneleri 1003. hafta eyleminde bir kez daha Galatasaray Meydanını kuşatan polis bariyerleri önünde yan yana geldi. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfiller taşındı. Cumartesi Anneleri adına basın açıklamasını okuyan İkbal Eren, 30 yıl önce gözaltında kaybedilip katledilen Vejdin Avcıl'ın hikayesini kamuoyuyla paylaştı. 12 Haziran 1994'te Mardin'in Derik ilçesindeki Adakent köyüne Derik İlçe Jandarma Komutanlığı'na bağlı asker ve korucular tarafından baskın düzenlendiğini ifade eden Eren, operasyonda 5 köylünün gözaltına alındığını söyledi.

4 köylü 25 gün içinde serbest bırakılırken 30 yaşındaki Vejdin Avcıl'ın gözaltına alındığının inkar edildiğini ifade eden Eren, Derik Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ilgili soruşturmayı görevsizlik kararıyla Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiğini söyledi.

'ÇATIŞMADA ÖLDÜĞÜ İDDİA EDİLDİ'
Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığının 14 Temmuz 1994'te Derik ilçe jandarma komutanı Musa Çitil tarafından düzenlenen belgeyi esas olarak Avcıl'ın içinde olduğu "ölü ele geçirilen toplam dört şüpheli hakkında terör örgütüne üye olma suçlarından kovuşturmaya yer olmadığı" kararı verdiğini belirten Eren, evrakların sonrasında imha edildiğini söyledi.

Eren, şöyle devam etti: "Derik İlçe Jandarma Komutanı Musa Çitil tarafından düzenlenen belgede, Vejdin Avcıl'ın çatışmada ölü ele geçirildiği yazılıydı. Ancak Vecdil'in otopsi raporuna göre kafasından aldığı tek kurşun ile ölmesi bu iddiayı sarsıyordu. Ailesi, Vejdin Avcıl'ın gözaltına alındığını ve gözaltı sırasında operasyon bölgesine götürülerek ön safa sürülüp, bilerek ölümüne sebebiyet verildiğine inanıyordu. Olaydan 17 yıl sonra 22-23 Kasım 2011 tarihlerinde Derik Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen bir başka soruşturma kapsamında Derik Kimsesizler Mezarlığı'nda açılan toplu mezarda Vejdin Avcıl'ın giysi parçalarına ve kemiklerine ulaşıldı."

'JANDARMA KOMUTANI MUSA ÇİTİL BERAAT ETTİ'
Dönemin jandarma komutanı Musa Çitil hakkında 2012'de, içlerinde Vejdin Avcıl'ın da bulunduğu 13 sivili "keyfi ve kısa yoldan infaz ettiği" iddiasıyla kamu davası açıldığını aktaran Eren, tutuksuz yargılanan Çitil'in 2014'te beraat ettiğini, ailelerin verdiği hukuk mücadelesinin ise sonuçsuz kaldığını söyledi.

Eren, şöyle devam etti: "Bilmeye hakkımız var: Musa Çitil değilse, Vejdin Avcıl'ın gözaltında devletin koruması altındayken, ölümüne neden olanlar, gerçek dışı tutanaklarla kimsesizler mezarlığına gizlice gömenler, mezarını 17 yıl boyunca ailesinden gizleyenler kim? Bu suçun fail ve sorumluları kim? Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında bir kez daha tekrarlıyoruz: Kaç yıl geçerse geçsin Vejdin Avcıl için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."

'20 YIL HUKUK MÜCADELESİ VERDİKTEN SONRA KEMİKLERİNE ULAŞTIK'
Ardından Vejdin Avcıl'ın oğlu Yasin Avcıl'ın 1003. hafta eylemine gönderdiği mektup, Gamze Elvan tarafından okundu.

Mektupta şu ifadeler yer aldı: "90'lı yıllarda insanlık onurunun ayaklar altına alındığı bir dönemde, hemen her gün bölgemizde insanlar; kadın, çocuk, yaşlı demeden gözaltına alınıyordu. Ağır işkencelerden geçiriliyor, öldürülüyordu. Köy ve mezralar yakılıyordu. Maalesef biz de bu zulümden nasibimizi aldık. 

Babam 12 Haziran 1994'te köy meydanında patozda harman vururken gözaltına alındı ve bir daha kendisinden haber alamadık. Yirmi yıl hukuk mücadelesi verdikten sonra ancak bir toplu mezarda kemiklerine ulaştık. Düşünün; babanız bir sabah köye baskın yapan kolluk kuvvetleri ve köy koruyucuları tarafından gözlerinizin önünde darp edilerek yaka paça götürülüyor ve eviniz bombayla havaya uçuruluyor. Ne hissedersiniz? 

Biz aile olarak çok acı çektik ve halen çekmeye devam ediyoruz. En küçük kardeşim daha kırk günlük, biri 1 yaşında, diğeri 3 yaşında, ben 11 ablam 12 yaşındaydık.

'BERAAT KARARI ACILARIMIZI TAZELEDİ'
Yirmi yıl boyunca her kapımız çaldığında, kapımıza bir araba geldiğinde belki babam geldi diye sevinerek kapıya koşardık. Her telefon çaldığında belki babamdır veya onunla ilgili bir haberdir diye umutlanırdık. Ama her defasında hayal kırıklığına uğrardık. Her zaman baba kelimesine o kadar hasret kaldık ki, anlatılmaz ancak yaşayan bilir. Kardeşlerim baba duygusunu hiçbir zaman yaşayamadılar. Hep bir yanımız yarım kaldı. Bir insan, insanlara bu kadar acıyı nasıl reva görür anlamış değilim. 

2014'te babamın kemiklerine ulaştığımızda onun eve dönme umudunu kaybettik. Bizi teselli eden tek gerçekse en azından bir mezarının olmasıydı. Türk adalet sisteminin davamızı beraat ettirmesi bizi daha derinden sarsmıştır. Acılarımızı tazelemiştir. Suçlular hak ettikleri cezaları almadıkları sürece hukuk mücadelemiz devam edecektir. Tüm Cumartesi Anneleri'ni saygıyla selamlıyor, acılarını ve mücadelelerini paylaşıyorum."

1003. hafta eylemi, barikatların ardından Galatasaray Meydanı'na karanfillerin atılmasıyla son buldu.