Çelik: Özgürlüğümüze sahip çıkmak için yan yana duracağız
İstanbul Sözleşmesi'nden imzanın çekilmesine karşı kadınların mücadelesi sürüyor. 1 Temmuz'a kadar devam edecek mücadelenin yol, yöntemlerini tartışan kadın hareketinin bileşenlerinden biri olan HDP'nin İstanbul Kadın Meclisi Sözcüsü Beser Çelik ile İstanbul Sözleşmesine ilişkin sürdürülen mücadeleyi konuştuk.
İstanbul Sözleşmesi'nden imzanın çekilmesinin ardından sokaklarda süren mücadelenin önemli öznelerinden HDP Kadın Meclisi, geçtiğimiz günlerde merkezi kadın toplantısını gerçekleştirilerek, HDP hakkında açılan kapatma davasının yanı sıra özellikle İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin bir tartışma yürüttü.
Kadın özgürlük mücadelesinin birleşik mücadelesinin bir eşiğin aşılması bakımından önemli veriler sunan İstanbul Sözleşmesinden imzanın çekilmesine karşı mücadeleyi HDP İstanbul Kadın Meclisi Sözcüsü Beser Çelik ile konuştuk.
AKP iktidarı İstanbul sözleşmesini ilk imzalayan olmakla övündüğü bir süreçten sözleşmeden çıkıldığı sürece gelmiş oldu. Bu süreci değerlendirir misin?
Türkiye'nin ilk İstanbul sözleşmesini uygulayan ülke olmasından kaynaklı olarak, özellikle kadın haklarına nasıl önemsedikleri ile övünürken, ama akabinde ne yazık ki kadın örgütlülüğü karşısında daha farklı bir argüman geliştirmesiyle birlikte, tabi kendisine muhalif olan, özellikle alanda sahada olan kadınlar olduğu için, İstanbul Sözleşmesini ne yazık ki bir akşam kendi kararnamesiyle kaldırdığını öğrendik. Türkiye'nin AB'ne girmesi tartışmasının çok yoğun bir şekilde gündemde olmasıyla birlikte İstanbul Sözleşmesini imzalayarak, Türkiye'nin kadına bakış açısıyla demokratik bir yapıyı orada yansıtmaya çalıştı. Ama bugün, İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasında Türkiye'de ne kadar adaletsizliğin, hukuksuzluğun olduğunu görüyoruz.
İstanbul sözleşmesinden çıkarken en çok kullandıkları argüman LGBTİ+'lar ilgili sözleşmede yer alan madde oldu. LGBTİ+ların çeşitli saldırılarla da karşı karşıya geldiklerini gördük. Kadın hareketinin LGBTİ+larla kurduğu ilişki bakımından ne söylemek istersiniz?
Tabi İstanbul sözleşmesi bütün kadınların haklarını, hukuklarını koruyan aynı zaman da kadın mücadelesiyle kazanılmış bir hak olarak görülmesinden kaynaklı bu kazanımları yok sayma adına LGBTİ+ları homofobik bir yaklaşımla hedef alan, kutuplaştıran bir yaklaşımı da açığa çıkarttı. İşte sizin dediğiniz gibi birçok eylem, etkinliklerde özellikle LGBTİ'+ların simgesi olan renklerin bile miting alanlarına, kadın buluşmalarına alınmaması, hedef gösterilmesi, işte aile bütünlüğünü bozuyor gibi, LGBTİ+'ları hedef alan söylemler geliştirdiler. Aslında LGBTİ+'ları hedef alırken de bütün kadın kurumlarını, kadın kazanımlarını ve özellikle kadın örgütlerini hedef alıyorlar.
Sözleşmeden çıkıldıktan sonra geçtiğimiz günlerde de AKP'li Cumhurbaşkanı açıklama yaptı 'Bu iş bitti' dedi. Ama kadınlar sokakları terk etmiyor. Bundan sonra kadınların kazanılmış haklarını geri almak ve aynı zaman da yeni kazanımlar elde etmek için nasıl bir mücadele hattı izlenecek?
İstanbul'da ve Türkiye'nin birçok yerinde kadın kurumlarıyla ortak yürüttüğümüz platform çalışmaları var. Özellikle İstanbul Sözleşmesi bizim için önemli bir unsur. Bizim kazanımlarımızdır. Ama bu kazanımlarımızın daha çok önünü açan, özellikle özsavunma gücümüzle bunu sahada daha fazla yansımasını açığa çıkartmak, yereldeki sözümüzü daha güçlü bir şekilde söyleyebilmek için kadın örgütleriyle daha güçlü bir şekilde yan yana gelmeyi hedefliyoruz. Yerelde sizlerin de takip ettiğiniz gibi her gün bir planlamamız var. İstanbul Sözleşmesine dair 1 Temmuza kadar sürekli alanlar da sahada olmaya devam edeceğiz. Biz bitti demeden kesinlikle bitirmeyeceğiz diyoruz.
Kadın Örgütleri önümüzdeki dönem bakımından ne tür eylem biçimleri tartışması yapıyor. Çünkü bir süredir dünyada da bir kadın grevi tartışması, eylemleri var. Türkiye bakımından bu tartışılıyor mu? Böyle bir mücadele biçimi hedefleniyor mu?
Kadın kazanımlarını elde etmenin, kendi öz güçlerini sahada yansıtmasının farklı yol yöntemleri olacaktır. Bunlar işte sokak eylemlilikleri, merkezi eylemlilikler, grevlerdir farklı şekilde tartışmalarımız var.
Özellikle son süreçte bütün Avrupa'nın ve dünyada kadın kazanımlarına dair yaklaşımları tutumları bir bütün olarak görüldü. Bu tabi ki sadece Türkiye nezdinde değil. Ama özellikle muhafazakar çevreler içerisinde kadın kazanımlarına dair, kadın özgürleştiğinden, kendi öz dinamiğini yakaladığından kaynaklı yönelmeler daha fazla. Yani her gün farklı eylem ve etkinlikler geliştiriyoruz.
HDP Kadın Meclisi, bu sürece ilişkin nasıl bir tartışma yapıyor? Nasıl hareket edecek?
HDP Türkiye'de, dünyada bir ilk olarak 'eşbaşkanlık mor çizgimizdir' tanımıyla kadının iradi temsiliyetini çok somut ve yalın bir şekilde açığa çıkartan bir yaklaşım sergiledi.
Doğal olarak HDP içerisinde, kadın meclisi olarak bizler, kendi öz irademizi ve temsiliyetimizi yansıtmamızla birlikte kendi yerelimizde daha örgütlü, diğer kurumlarla birlikte daha da güçlü bir şekilde yan yana gelerek bundan sonraki sürecimizi daha güçlü örmeyi hedefliyoruz. HDP Kadın Meclisi olarak da kendi içimizde tartışmalarımız devam ediyor. Tabi biraz da süreç belirleyecek. Ama biz hiçbir zaman sahada, alanda olmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Özsavunmadan bahsettiniz. Özsavunma, kadın özgürlük mücadelesi bakımından çokça konuşulan tartışılan bir konu. Özsavunmayı siz nasıl ele alıyorsunuz?
Katledilen kadın arkadaşlarımızın katillerinin cezasızlandırma politikalarıyla daha çok da bunu meşrulaştıran bir yerde, yaklaşım içerisinde oldular. Kadın arkadaşlarımızın kendilerini koruma adı altında geliştirdikleri özsavunma karşısında ne yazık ki kadınlara dönük cezalandırma politikalarını daha fazla açığa çıkartılar. Ama bunun da bir hak olduğunu doğal olarak kendisini korumayan bir iktidarın karşısında kendi özsavunmasını kadın tarafından yapılabileceğinin, bir hak olduğunun yansıması gerekiyor.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Kadınların daha güçlü sokakta olacağı ve bundan sonraki özellikle 1 Temmuz'a kadar kadın mücadelesinin bir bütün olarak büyütüleceğini, kazanımlarımıza daha fazla sahip çıkacağımızı, bundan sonraki süreçte bütün kadın kurumlarıyla yan yana ve bugüne kadar belki merkezi olarak birçok yerde planlanan etkinliklerimiz oluyor. Ama bundan sonra mahalle mahalle, sokak sokak, her alanda her yerelde örgütlenerek bütün kazanımlarımıza, haklarımıza, bedenlerimize, özgürlüğümüze geleceğimize sahip çıkmak için yan yana duracağız.