25 Kasım 2024 Pazartesi

Bozgeyik: Normalleşme için güvenlikçi politikalardan vazgeçilmelidir

KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik, "Hükümet gerçekten Türkiye'de, ekonomide bir normalleşme, hem Ortadoğu'da hem de komşularımızla barışık bir ilişki geliştirmek istiyorsa güvenlikçi politikalardan acilen vazgeçmesi gerekir. Acil normalleşmeye ihtiyaç vardır" dedi.
KESK Ankara Şubeler Platformu, Türkiye'deki ekonomik krize dair Eğitim-Sen Ankara 2 No'lu Şube binasında basın toplantısı düzenledi.
 
Basın toplantısına KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik ve KESK MYK üyeleri katıldı. Toplantıda söz alan KESK Ankara Şubeler Platformu dönem sözcüsü Devrim Kahraman, Türkiye ekonomisindeki gelişmelerin ranta dayalı ekonomi politikalarından kaynaklandığını söyledi.
 
'OTORİTERLEŞME KRİZİ ARTTIRIR'
 
AKP'nin iktidarda olduğu 16 yıl boyunca katıksız bir şekilde neo-liberal politikaları uygulamasının sonucunu yaşadıklarını belirten Kahraman, "Bu kriz küresel vahşi kapitalist sistemin bunalımı ve ülkedeki siyasal rejim krizinin bileşkesi olarak karşımıza çıkmıştır. 24 Haziran seçimleri sonrasında yeni rejimin ortaya çıkardığı belirsizlikler, 24 ay süren OHAL hukuksuzluğunun kamu kurum ve hizmetlerinde liyakat kanunilik ilkesinin terk edilmesi, hukuk devleti ilkesinin yaygın bir şekilde ihlal edilmesi, üretim ve tüketimde dışa bağımlılık ve iktidarın bu ekonomik krizi yönetebilmek için artan otoriterleşme tutumu krizin daha da çok derinleşmesine yol açmaktadır" dedi.
 
'EKONOMİK SAVAŞ' SÖYLEMİ ÇARPITMADIR'
 
"Ekonomik savaş" söyleminin krizin nedenlerini çarpıtma ve sorumluluktan kaçma olarak tanımlayan Kahraman, şöyle devam etti: "Yandaş medya sağırları körleri oynasa da uzun süredir pazarlar yangın yerine dönüşmüştü. Dolar bu kadar yükselmeden önce de temel gıda maddelerinin fiyatları cep yakıyordu. Yılbaşından bugüne kamu emekçilerinin kayıpları Dolar bazında yüzde 18, Euro bazında yüzde 11, emeklilerin Dolar bazında yüzde 37, Euro bazında yüzde 32 oranındadır. En büyük kayıp ise asgari ücretlilerde yaşanmaktadır. Temmuz ayında ortaya çıkan 'enflasyon açığı' nedeni ile asgari ücretlilerin kayıpları Dolar bazında yüzde 42, Euro bazında ise yüzde 37'dir. Öte yandan bu ülkenin sermayedarları rantiyecileri ve 16 yıllık AKP iktidarı sayesinde semiren-semizlenen kesimleri ise her geçen gün daha da zenginleşmekteler. Kısacası bu kriz yoksulu daha yoksul zengini daha zengin hale getirmektedir."
 
Krize karşı iktidar tarafından açıklanan "100 Günlük İcraat Metni" ve "Yeni Ekonomi Modeli (YEM)"in çözümden uzak olduğunu vurgulayan Kahraman, taleplerini ise şöyle sıraladı:
 
-İç ve dış politika da savaş söylemi/pratiği terk edilmeli ve barış politikası savunulmalıdır.
 
-Kamu kurumlarında evrensel hukuk hükümleri, Anayasa ve yasalarla koruma altında olan haklara yönelik saldırılar sonlandırılmalı. OHAL rejimi ihraçları, kayyumları, medya gaspları vb. tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmalı. Yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkesi yeniden tesis edilmelidir.
 
-Kamu kurum ve kuruluşlarındaki liyakatsiz, yandaş ve israfa yol açan yönetim anlayışları derhal terk edilmeli, kanun dışı harcamalar idarecilere rücu edilmeli, mali denetim ve disiplin sağlanmalıdır.
 
-Varlık fonu, kredi garanti fonu, savunma sanayi fonu gibi kamuoyunun denetiminden kaçırılmış uygulamalara son verilmeli, kamusal hizmet ve üretim amacıyla kullanılmalıdır. Devletin bazı kurumlarına ayrılan devasa bütçe, örtülü ödenek ve kanun dışı mali kaynak kullanımı denetime açılmalıdır.
 
-İşsizlik sigortası fonu sadece işsizlere verilmelidir. Rantçı sermayeyi destekleyen yatırım ve istihdamı arttırmayan teşvik sistemi lağvedilmeli, istihdam ve üretimi arttıracak adımlar atılmalıdır.
 
-OHAL'de grevleri yasaklayan hükümet bugünde işçi çıkarmalarını yasaklamalı, akaryakıta gelen zammı ÖTV üzerinden karşılanması işleminin benzeri sağlık giderlerine de uygulanmalıdır. Rant, faiz ve sermaye gelirleri vergilendirilmelidir."
 
'MİLLİYETÇİ VE KAHRAMANLIK SÖYLEMLERİ İLE MANİPÜLE'
 
Ardından söz alan KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik ise "24 Haziran seçimlerinde önce AKP-MHP bloğu neden erken seçim kararı aldığını o dönemde kamuoyuna açıklamıştık. Türkiye'de 2018 yılının başından bu yana aslında giderek artan bir ekonomik kriz ile karşı karşıyaydı aslında. Bunu bilen AKP- MHP bloğu erken seçim kararı almış ve alelacele bir seçim yaptı. Son 10 gündür yaşanan ekonomik kriz önceden belliydi. Ama hükümet bilerek, bu ekonomik krize karşı tedbirleri almada hem de çözüm geliştirmede görev ve sorumluluk almak yerine kahramanlık milliyetçilik söylemleriyle Türkiye halklarını manipüle etmeye, yönetmeye çalışıyor" diye belirtti.
 
'ABD İLE SİYASAL KRİZ SAHTE'
 
Bozgeyik, "Biz bir kez daha söylüyoruz, Türkiye emperyalist ülkelerle işbirliği içinde, kapitalizmin neo-liberal politikalarıyla ülkeyi ekonomik krize sürükleyenlerle aynı gemide olmadık, olmayacağız. Sadece dolara karşı çıkmak ya da sokakta dolar yakmak ile mücadele mümkün değildir. Türkiye'de AKP iktidarının yanında olan kesimler kapitalizme karşı çıkıyorsa uluslararası sermayeye, emperyalistler ile girmiş oldukları ekonomik ilişkileri sonlandırmaları gerekiyor. Türkiye'de gerçekten bir ABD karşıtlığı varsa bugün ABD ile devam ettirilen askeri üstler meselesine AKP'nin sessiz kalması da siyasal krizin sahte olduğunu gösterir" diye konuştu.
 
'SIKIYÖNETİM UYGULAMASI DEVAM ETTİRİLMEK İSTENİYOR'
 
12 Eylül Askeri Darbesi'nin kırıntılarıyla OHAL sürecinin kalıcı hale getirildiğini ifade eden Bozgeyik, sözlerini şöyle tamamladı: "Sıkıyönetim uygulaması devam ettirmek isteniyor. Hükümet gerçekten Türkiye'de, ekonomide bir normalleşme, hem Ortadoğu'da hem de komşularımızla barışık bir ilişki geliştirmek istiyorsa güvenlikçi politikalardan acilen vazgeçmesi gerekir. Türkiye'de hukuksal normların biran önce dönmesi gerekiyor yoksa yeni rejimin krizi devam edecektir. Acil normalleşmeye dönülmesine ihtiyaç vardır. Bunlar olmazsa, bölgesel savaşlar, işsizleşme artarak devam edecektir."