22 Aralık 2024 Pazar

Birleşik Metal-İş Genel Kurulu başladı: Saldırıları mücadeleyle durdurabiliriz

Birleşik Metal-İş'in iki gün sürecek 20. Olağan Genel Kurulu başladı. Genel Başkan Adnan Serdaroğlu, "Krizden çıkmak için geleceğimizi ve yaşamımızı çalmalarına izin vermeyeceğiz" dedi.

Birleşik Metal-İş Sendikası'nın iki gün sürecek 20. Olağan Genel Kurulu, İstanbul Kartal'daki Titanic otelde başladı.

Müzik dinletisi ve Oyuncu Müfit Can Saçıntı'nın tek tek kişilik oyunuyla başlayan genel kurula sendika başkanları, siyasi parti temsilcileri, vekiller de katıldı.

'ÜLKEYİ 'TAVŞAN DA BENİM TAZI DA BENİM' DİYENLER YÖNETİYOR'
Genel kurulda konuşan Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, hükümeti eleştirerek sözlerine başladı. Serdardoğlu, "Ülkemiz 1923’den beri hep kritik zamanlardan geçti. Ve bu günlerde de, kritik zamanların en kritiğindeyiz. Hava kurşun gibi ağır. Ne istedilerse verilen, devlet beslemesi dinci bir çetenin uyduruk bir darbe girişimiyle ve ardından da, aynı 24 Ocak ekonomik kararlarını uygulamak için nasıl ki 12 Eylül faşizmine ihtiyaç duyulmuşsa yeni rejimin inşası içinde 15 Temmuz sonrasında yapılan sivil bir darbeyle, koca bir cumhuriyet devriminin bütün kazanımları, tek bir kişiye emanet edildi. Şu anda ülkeyi, 'Tavşan da benim tazı da benim' diyenler yönetiyor" dedi.

Yeni rejimin halkı kutuplaştırdığını, fakirleştirdiğini ve işsiz bıraktığını belirten Serdaroğlu, "Hayatımızı pahalılaştırdı, borçlandırdı. Yüksek faize, sahte enflasyona, düşük rakamlı sözleşmelere mahkûm etti. Kamu çalışanlarını kararnamelerle işsiz bıraktı. Grevlerimizi yasakladı. İşsizlik paramız iç edildi. Kıdem tazminatımıza göz koyuldu. Hukuk sistemi, medya, güvenlik güçleri, sermaye, hepsi teslim alındı... Emperyalist tekeller ve yerli iş birlikçiler madenleri, dağları un ufak ediyor, nehirleri HES’lere kurban ediyor. Bunlar da yetmiyor. Göz döndüren para hırsı, binlerce yıllık güzelim bir gölün suyunu boşalttırıp, altında define arattırıyor" diye kaydetti.

'PASO TAKSİT ÖDÜYORUZ'
Kurulan sistemin herkese "Kredi çekeceksiniz", "Kart isteyeceksiniz bizlerden" dediğini ifade eden Serdaroğlu, "Biz milyarlarcayız ve karnımızı doyurmak için fabrikalarda gece gündüz ter döküyoruz. Vampirlerin geride bıraktığı kırıntıları, zaman zamanda hiçliği kemiriyoruz. Ama her zaman ölmeyecek kadar yaralı bırakıyorlar bizi. Paso taksit ödüyoruz. Bir mezar yeri kadar yeşillik kalmayıncaya kadar, dünyanın kanını içip kuruttuktan sonra, bize şöyle sesleniyor mutlak efendiler: Siz şuursuz ve doyumsuz zombilersiniz. Bu yüzden emeğinizi sömürmek bize helal…" diye belirtti.

'SALDIRILARI MÜCADELEYLE DURDURABİLİRİZ'
Sermayenin ve iş birlikçilerinin saldırılarının ancak emek mücadelesiyle durdurulabileceğini belirten Serdaroğlu, "Bizler, dünyayı zehirleyen, ormanları yok eden, ekolojik dengeyi bozan, doğayı ve emeği sömüren kapitalizmin iklim krizinin sorumlusu olduğunu haykırmadan ve ona karşı savaşmadan, hayat ve gelecek korunamaz. Bütün talan edilen yerlerde sağlam bir direniş köprüsü inşa etmeliyiz. Paranın, rantın, kâr hırsının, gözü kara vahşetine dur demeliyiz. Bu görev, bu ülkede doğan, büyüyen, doyan, vakti geldiğinde bu topraklara gömülecek olan her insanın görevidir. Hem görevi hem de borcudur… Krizden çıkmak için doğamızı, toprağımızı satmalarına, talan etmelerine, geleceğimizi ve yaşamımızı çalmalarına, bir gram bal için, bir çuval keçiboynuzu çiğnetmelerine izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

'KRİZİN YÜKÜ BİZLERE YÜKLENİYOR'
Genel kurulda söz alan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da şunları ifade etti: "Tarihsel bir dönemde kongrelerimizi yapıyoruz. Çünkü ülkemiz iki temel süreci yaşıyor. Ülkenin demokrasi birikimini ortadan kaldıran, ülkemizi adım adım tek adam rejimine sürükleyen siyasi rejimin kurulmaya çalışıldığı, demokrasinin tüm kırıntılarının ortadan kaldırıldığı bir dönemde kongrelerimizi yapıyoruz. İkincisi de yıllardır bu ülkeyi yöneten siyasi iktidarların ekonomi politikalarının sonucu ortaya çıkan ve bütün yıkıcı sonuçlarını iliklerimize kadar yaşadığımız derin ekonomik krizin içerisinden geçerek bu süreci yaşıyoruz. Ve ülkeyi yönetenler bu krizin bütün yükünü işçilere, emekçilere, bizlere yüklemeye çalışıyorlar. İşte asgari ücret yeni belirlendi. Bu kadar önemli bir süreç, yani Türkiye'de milyonların meselesi olan asgari ücretin belirlenmesinde gördük ki sermaye ve hükümet ittifakı insan onurunu hiçe saymıştır. Biz hakkımız olanı istiyoruz. Hakkımız olanı alana kadar da mücadele edeceğiz."

BİRLİKTE OLMAKTAN BAŞKA ÇIKIŞ YOK
Ülkenin karanlık bir sürecin içinden geçtiğini ifade eden KESK Genel Sekreteri Ramazan Gürbüz de "Biz de uzun yıllardır emek demokrasi, barış mücadelesi veren kardeş konfederasyonuz. Kamu hizmetlerinin piyasaya açıldığı, yani kamunun tavsiyesiyle karşı karşıyayız. Eğitim ne yazık ki piyasanın insafına terk edildi. Sağlık keza aynı şekilde. Biz işçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların hep birlikte olmaktan başka bir çözümü bir çıkışı yok" dedi.