21 Kasım 2024 Perşembe

Bahadır: Devrimci, demokratik Ortadoğu federasyonu için mücadeleyi büyütelim

SYPG Temsilcilerinden Haydar Bahadır, Türk burjuva devletinin Bahçeli üzerinden geliştirdiği politikanın tasfiye planının devamı olduğuna işaret ederek, Kürt hareketinin ve devrimcilerin direnişi karşısında tasfiye ve çöktürme planının tasfiye olmasına neden olduğuna dikkat çekti. Sömürgeci Türk devletinin, Ortadoğu'daki gelişmeler içinde etkin bir rol oynamak istediğine bu planın bir parçası olarak da bu hamleyi başlattığına işaret eden Bahadır, Ortadoğu'da tüm ezilenlerin birleşik mücadeleyi büyütmesinin, kapitalizm karşısında sosyalizm perspektifli bir eksende geliştirmesinin zorunluluğuna dikkat çekti. Demokratik Ortadoğu federasyonunu kurmak için tüm direniş odaklarına yan yana gelme çağrısı yaptı.

Halkların Birlik ve Dayanışma Kurumu (SYPG) Temsilcilerinden Haydar Bahadır, Özgür TV'de yayımlanan Özgür Rojava programında Ortadoğu, Rojava, Türkiye ve Kürdistan'da son dönemde yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

PKK lideri Abdullah Öcalan'la 43 ay sonra gerçekleştirilen görüşme ve devlet cephesinden yapılan açıklamaları değerlendiren Bahadır, faşist sömürgeci Türk devletinin, Bakur, Başûr, Rojava ve Türkiye'de Kürt halkına karşı katliamcı, soykırımcı politika izlediğini hatırlattı.

'TÜRK DEVLETİ KÜRT POLİTİKASINDA BAŞARILI OLAMADI'
Bunun yüz yıldır değişmeyen bir devlet politikası olduğunu hatırlatan Bahadır, ne değiştiğine şöyle yanıt verdi: "Kuşkusuz bu süreci iki boyutuyla birlikte ele almak gerekir. Kürt halkının ve öncüsünün direnişi ve mücadelesi. Diğeri de emperyalistler başta olmak üzere bölgedeki politikaları. Bahçeli'ye Meclisten konuşmalar yaptırılması, Öcalan'ı Meclise davet etmesi bir planın parçası. Kürt halkı, PKK, Kürt hareketi ve onun bütün kurumları, gerillası, mücadeleci dinamikleri sömürgeci Türk devletinin uyguladığı soykırım planları karşısında yenilmiş olsaydı, tasfiye edilmiş olsaydı böyle bir çağrıya ihtiyaç duymazlardı. O zaman çok somut, net bir olgu var: Kürt halkı, onun öncüsü yenilmedi ve iradesi kırılmadı. Çok güçlü bir şekilde, özgürlük isteğini, talebini, demokratik haklarını savunuyor, direniyor ve bütün cephelerde koruyor. Kürt halkı tecridin kırılması, fiziki özgürlüğünün sağlanması eksenli yürüttüğü kampanyada Öcalan'a sahip çıktı, büyük bir iradeyle etrafında durdu ve önderliğine sahip çıktı. Keza gerilla güçlü bir biçimde direnişine devam ediyor. Her ne kadar Başûr'un belli alanlarına yerleşse de, işbirlikçi KDP-Barzani çizgisinde, belli Kürt kesimini yedekleyip gerillaya karşı büyük bir soykırım savaşı yürütse de başaramadı. Tam da bundan dolayı, Türk devleti Kürt halkını yedeklemek, iradesini kırmak, çatlak yaratmak, birliğini bozmak için böyle bir adım attı."

Bu politikanın karşılık bulamayacağını vurgulayan Bahadır, Karayılan'ın "Kürtler yaş tahtaya basmayacak" açıklamasını hatırlatarak, Kürt halkının ve Kürt özgürlük hareketinin önemli tarihsel tecrübe ve derslere sahip olduğunu söyledi. Sömürgeci, soykırımcı Türk devletinin Kürt halkına dönük politikalarında başarılı olamaması nedeniyle bu adımı attığına dikkat çeken Bahadır, öne çıkarılması ve güç alınması gereken yerin burası olduğunu vurguladı.

Bahadır, Kürt halkının yanı sıra, Kürt halkının dostları, enternasyonal mücadele yürütenler, diasporadaki Kürtler, Başûr, Rojhilat, Rojava ve Bakur'daki Kürtlerle ittifak kuvvetlerinin büyük bir direniş içinde olduğunu ekledi.

'KÜRT HALKININ YENİ KAZANIM ELDE ETMESİNİN ÖNÜNE GEÇMEK İSTİYORLAR'
Sömürgeci Türk devletinin yanı sıra emperyalist ABD'nin bölgedeki planlarına dikkat çekerek hammadde, petrol, doğalgaz, ticaret yollarının yeniden paylaşılması ve güvenceye alınmasının amaçlandığını kaydeden Bahadır, ABD'nin Ortadoğu'da önünde engel olarak gördüğü, İran, Hamas, Filistin direniş örgütleri, Lübnan Hizbullahı gibi güçleri katliamcı bir politikayla ezmeye çalıştığına işaret etti.

Bunun merkezinde de İran'ı bölgede yalnızlaştırarak ABD planlarını egemen hale getirme projesi olduğunu belirten Bahadır, "Bu kuşatma devam ediyor. Bu öyle üç beş günlük kuşatma değil. Bir dönemi kapsayacak. Bunu gören sömürgeci Türk devleti sınırların değişebileceğini Kürt halkının örneğin Rojhilat'ta da kazanım elde edebileceğini, bu anlamıyla yeni bir durumun ortaya çıkabileceğini seziyor, görüyor. Ne uluslararası ilişkisi var ne kendi iç dinamiği. Ne de ekonomik gücü bunu kaldırabilecek durumda. Suriye ile ittifak kurmaya çalışıyor bunu beceremiyor. Ortadoğu'daki ülkelerle, Mısır, Yunanistan, Suudi Arabistan ve Irak'la zoraki 'barış' içine girdi. Bunu sürdürme potansiyeli yok. Ortadoğu'da kapsamlı, bölgesel savaş ve Rojhilat'ta Kürt halkının yeni bir kazanımının ortaya çıkma durumunu engellemek için böyle bir süreç başlattı" dedi.

Sömürgeci Türk devletinin Kürt ulusunun, bölgedeki halkların kazanımları nedeniyle çözümsüzlük içinde olduğunu vurgulayan Bahadır, son açıklamaların devlet politikası olduğunu, kararın MGK'da alındığını söyledi.

'TUSAŞ EYLEMİ MEŞRUDUR'
SİHA ve İHA'ların üretildiği TUSAŞ'a yönelik HPG'nin haklı, meşru ve başarılı bir eylem gerçekleştirdiğini vurgulayan Bahadır, eylem sonrası Rojava'ya yönelik saldırılar gerçekleştirildiğini hatırlattı. "Onlar bu HPG, YPG, YPJ'dir diye ayırmıyor. Onlar Kürt halkının tüm savaş gücünü, öncü kuvvetlerini, toplumsal yapısını düşman olarak görüyor. Bazıları bunu abarttığımızı sanabilir. Görüntüler ortada, 3-4 yaşındaki çocukları katlettiler. Un fabrikalarını, elektrik istasyonlarını, gaz dolum istasyonlarını, poşet fabrikasını, su dolum tesislerini, Kürt halkının yaşam ihtiyaçlarını karşılayan yerleri vuruyor. Bunun anlamı Kürtler yaşamayacak, nefes almayacak. Kürtler herhangi bir coğrafyada kendi kendini yönetmeyecek. Bundan öte bir anlamı var mı? Sivili, çocuğu, hastaneyi ayrımsız her türlü silahı kullanarak her tarafı bombalayarak Rojava'yı Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim alanlarını yaşanmaz hale getirmek istiyorlar. Burayı boşaltmak istiyorlar. Özerk Yönetim iradesinin kırılmasını dayatıyorlar. Kırıldığı zaman burayı teslim alabilirler" diyen Bahadır, Kürt halkının, Kürt özgürlük hareketinin, marksist leninist komünistlerin, devrimcilerin bütün bu saldırılara, emperyalizme ve kapitalizme karşı direndiğini vurguladı.

'ÖRGÜTSÜZ, İRADESİZ KÜRT YARATMAK İSTENİYOR'
Sömürgeci Türk devletinin samimi olmadığının Rojava'ya dönük katliamcı saldırılarından da anlaşıldığına işaret eden Bahadır, Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırıların yeni olmadığını, aralıksız devam ettiğini söyledi.

Kürtleri tasfiye planının yeni olmadığını, cumhuriyetin ilk kurulduğu dönemde aynı politikalar izlendiğini söyleyen Bahadır, "O dönem sloganları, 'en iyi Kürt ölü Kürt'tür'. Nefes almayan, yaşamayan iradesi teslim alınmış, hizmetkar Kürt'tür. Bugün iradesi olan, elinde silahı olan, kadın özgürlük devrimini gerçekleştirmiş, kendi kendini yöneten, gerillası olan, kendini örgütlemiş, hemen hemen dört parçada böylesi bir iradesi ortaya çıkmış Kürt gerçekliği var. O zaman Kürt gerçekliğini ya kabul edecek onunla demokratik zeminde masaya oturacak; ya da 'bu gerçekliği nasıl tasfiye edebilirim, iradesizleştirebilir eski haline getirebilirim, öncüsüz, iradesiz bir Kürt yaratırım' planlarını uygulayacak. Bu adımları da bu temelde atıyor" diye konuştu.

'ROJAVA'DA KÜRT VE DİĞER HALKLAR ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN HER BEDELİ GÖZE ALDI'
"Bölgenin en temel uluslararası ilişkilerini, bölge denklemlerini değiştirecek Kürdistan coğrafyası var. Bu düzeyde örgütlenmiş Kürt halk gerçekliğinde, emperyalistlerle, bölge gerici Arap devletleriyle diplomatik, ilişkilerini geliştiren Kürt gerçekliği, Türk devletinin yayılmacı, emperyal planlarının önünde engel olarak dikiliyor" değerlendirmesinde bulunan Bahadır şunları söyledi: "Rojava'da olduğu gibi açlıkla terbiye etme, Bakur'da yolsuzlukla, kadın bedeni ticareti, mafyalaşma, çeteleşmeyi alabildiğine Kürt halkına karşı kullanıyor. Kürt halkının iradesini kırmak, örgütsüzleştirmek için her türlü yöntemi deniyor ama başaramıyor. Rojava topraklarına da bunun için saldırıyor. Aç bırakacak, yoksul bırakacak, özerk yönetimle Arap-Kürt halkını karşı karşıya getirecek. Siz Ankara'da, Bakur'da eylem yaparsanız ekmek yedirmem diyor. Bunu kabul edecek bir halk yok. O zamanlar geçti. Bu coğrafyada insanlar özgürlüğü için her türlü bedeli göze aldı."

'EMPERYALİSTLER RAKİPLERİNE KARŞI ORTADOĞU'DA ÇIKAR SAVAŞI YÜRÜTÜYOR'
İşgalci siyonist İsrail'in Filistin ve Lübnan halkına yönelik soykırım saldırılarını, Gazze'de 30 bine yakını çocuk 50 bin insanın katledildiğini hatırlatan Bahadır, emperyalist ABD ve NATO'nun kendine rakip olarak gördüğü devletlere, direniş güçlerine karşı emperyalist bölgesel çıkar savaşı içinde olduğuna işaret etti. Bu politikalarının uygulanabilmesi için direniş merkezlerinin kırılması, iradesizleştirilmeleri, teslim alınması gerektiğini belirten Bahadır, "Bunu hangi ideolojik renkte direniş odakları olmalarından bağımsız söylüyorum. Bunlar Hamas, Hizbullah, Husiler, İran vb. İslami tandanslı olmalarına rağmen onlara engel. Ortadoğu'yu yağmalamak, emperyalistlerin, tekellerin serbest ticaret pazarı, metalarının rahat satılacağı bir pazar haline getirmek istiyorlar. Ortadoğu üzerinden en temel ticaret yolları, enerji hatları, enerji koridorları yapılıyor. Buradan petrol, doğalgazın çıkartılması ve el konulması sorunu var. Bunlar karşısında direnç noktaları var. Bunun en merkezinde İran ve diğer direniş odakları var. Devrimciler, komünistler, yurtseverler, Kürtler var. Gerçek anlamda emperyalist politikaları engelleyen bir pozisyondalar" diye konuştu.

'HALKLAR KAPİTALİZME, EMPERYALİZME, SÖMÜRGECİLİĞE KARŞI ÖRGÜTLENMELİ'
Emekçileri antiemperyalist, antikapitalist, antisömürgeci, antiişgalci bir pozisyonda örgütlemenin Kürt halkının emperyalistlere karşı toprağını, dilini, kültürünü savunması, Arap ve diğer ezilen halkların, sınıfların, sınıf mücadelesi ve kadın özgürlük mücadelesini yükseltmesi anlamı taşıdığına işaret eden Bahadır, "Bu kesimlerin ortak bir zeminde hareket ve mücadele etmesi ezilenlerden yana, kadından yana devrimci, demokratik sosyalist karakterde iktidarlar kurması ve birleşik cephenin Ortadoğu düzeyinde yaratılması ve örgütlenmesi gerekiyor. Öncü kuvvetler bu durumu yeterince teşhir etmediği zaman, ezilenler kendi sınıfsal çıkarları doğrultusunda örgütlenme, mücadele etme ve irade olma noktasında zayıf kaldıklarında emperyalistlerin politikaları bölgede geçerlilik kazanıyor" diye ekledi.

'KAPİTALİZMİN KARŞISINDA SOSYALİZM MÜCADELESİNİ BÜYÜTÜLMELİ'
Emperyalist, sömürgeci kirli savaşa karşı mücadelenin antikapitalist nitelikte, sosyalist, sosyalist yurtsever çizgide olmasının önemine vurgu yapan SYPG Temsilcisi Bahadır şöyle konuştu: "Kapitalizmin ortaya çıkardığı çelişkiler, çatışkılar, krizler toplumu çürütüyor, yozlaştırıyor. Savaştırıyor, halkları birbirine kırdırıyor. Niye, çünkü kapitalist sistem işliyor. Kapitalizme karşı; sosyalizm merkezli mücadeleyi büyütmek gerekiyor. Kadın özgürlük mücadelesi, ezilen halkların, ezilen inançların, doğa-yaşam alanlarını savunma mücadelesi de kapitalizmi hedeflemeli. Kapitalizmi hedeflemeyen sosyalist merkezli olmayan hiçbir mücadelenin başarılı olma şansı yok. Emperyalistlerin bölgede özellikle Ortadoğu'da, gerici sömürgeci, ilhakçı savaşa dayanan, halkları birbirine kırdıran politikalarına son vermenin de başka yolu yok."

'ORTADOĞUDA HALKLAR ORTAK MÜCADELEYİ BÜYÜTMELİ'
Bahadır, Ortadoğu'da devrimci, demokratik bir federasyonun nesnel zemini olduğuna vurgu yaptı. "Çünkü bu coğrafyada Kürtler hem ulusal hem sınıfsal olarak sömürülen, ezilen bir halk" diye sözlerine devam eden Bahadır, "Türkiye'de, İran'da, Irak'ta ezilen halkların hepsi bölgedeki egemen, gerici, faşist devletler tarafından sömürülüyor. Aç bırakılıyor, yoksul bırakılıyor, katliama maruz bırakılıyor. Bütün özgürlükleri elinde alınmış durumda. Kendi kaderlerini tayin edemiyorlar. O zaman bu coğrafyadaki bütün halklar, kesimler kendi sınıf çıkarları doğrultusunda kapitalizme, sömürü ve zulüm düzenine karşı örgütlenmeyi esas almalı. Örneğin Lübnan'daki, Filistin'deki, İran ve Irak'taki devrimciler gerici faşist iktidarlara, emperyalizme karşı örgütlülüklerini güçlendirecek, mücadele edecek, savaşacaklar. Faşist diktatörlüklere, devletlere son verme mücadelesi yürütecekler. Bu mücadeleyi aynı zamanda Ortadoğu düzeyinde, bölgesel düzeyde benzer mücadele içerisinde olan halklarla birlikte yapacaklar. Rojava devrimi ile dayanışma içerisinde olmayan herhangi bir devrimci hareketi düşünemeyiz. Olmaz. Filistin direnişi ile dayanışma içerisinde olmaz, İsrail soykırımını öne çıkarmanız gerekirken, Filistin'deki diğer direniş örgütlerini görmeyip islami motifi öne çıkarıp teşhir ederseniz, olmaz" diye konuştu.

'YENİ DİRENİŞ ODAKLARI YARATILMALI'
Ortadoğu'daki tüm direniş odaklarının, farklı politik perspektifleri olsa da ortak bir zeminde buluşarak, kapitalizme, emperyalist sömürgeciliğe ve işgale karşı direniş odakları oluşturması ihtiyacına işaret eden Bahadır, "Bu eksende bir araya gelindiği zaman, bölgedeki gerici diktatörlükler, faşist, sömürgeci Türk diktatörlüğü, faşist molla İran rejimi yenilebilir. Buradaki halklar, emekçiler, solcular, komünistler bir araya gelerek bölgede sınıfsal temelde, özgürlükler temelinde, kadın devrimi eksenli coğrafyayı inşa edebilir. Sovyetler Birliği'nde bunun örneği var. Sonradan ne olduğu ayrı bir tartışma. Belirli dönemde bu çok iyi başarıldı. Halklar devrimci, demokratik federasyonlar temelinde örgütlendi" dedi.

'DİRENİŞ ODAKLARI BUGÜNDEN BİRLEŞMELİ'
Bir araya gelen direniş odaklarının pratik politika yürütmesi gerektiğini söyleyen Bahadır konuşmasını şöyle sürdürdü: "Rojava Devriminin işgaline yönelik saldırılara net tavır almak gerekiyor. Filistin'in, Lübnan'ın, Kürt halkının yanında olmak gerekir. Rojhilat'ta Belucların, Nurların, Hurların yanında olmak gerekir. Rojava'da Süryanilerin, Asurilerin, Keldanilerin yanında olmak gerekir. Demokratik, devrimci Ortadoğu federasyonunun inşasının da, ancak bu zeminde halklar ve ezilenlere dayanarak, onların devrimci, demokratik öncülerinin önderliğinde yapılabilir. Biz sosyalist yurtseverler olarak bunu her zaman savunduk, pratik politikacısı, uygulayıcısı olduk. Tutarlı bir politika yürüttük. Antiemperyalist, antisömürgeci, antikapitalist, antiişgalci bütün güçleri devrimci, demokratik Ortadoğu federasyonunu oluşturma fikriyle bir araya gelmeye davet ediyoruz."