24 Kasım 2024 Pazar

Ayhan Bilgen'in eleştirilerinden ne anlamalı?

HDP'nin PKK ile ilişkili olduğu iddiası muhalefeti ve iktidarıyla bunun için kullanılan bir maymuncuktur. Sayın Bilgen'in ifade ettiği eleştiriler iktidar ve tekelinde tuttuğu medya tarafından bu maymuncuğu bilemekte kullanılmıştır. Bilgen bunu öngörmeyecek bir siyasetçi değildir. Kafalarda, “acabalara” neden olan da buna dikkat edilmemesi ya da edilememesi ile eleştirilerin objektif olarak bu yönde kullanılmaya müsait olmasıdır.

Tutuklanıp yerine kayyum atanan Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen son dönemlerde partisine yönelik sosyal medya ve basın üzerinden eleştirilerde bulunuyor. Yerine kayyum atanmasına ses etmeyen birçok yazar ve medya kuruluşu da Bilgen'in partisine yönelik eleştirilerini AKP-MHP bloğunun HDP'yi ‘yok etme' politikalarına yarayacak şekilde tahvil etmekten geri durmadı. Avukatları aracılığıyla yapılan son açıklamalarda eleştiri dozajının biraz daha arttığı görülüyor.

HDP'nin bu eleştirileri sayın Bilgen'le tartışmadığını düşünmek yersiz. Öyle anlaşılıyor HDP kurulları bu tartışmayı medya üzerinden yürütmekten yana değil. Bilgen'in yoğunluk kazanan eleştirileri konuyu medya üzerinden yürütmeyi tercih ettiğine işaret ediyor. Bunu parti içi tartışmalardan sonuç almaması üzerine tercih ettiğine yormak da mümkün. Ancak farklı senaryolar da konuşulmuyor değil. Bilgen'in cezaevinde olması ve kendini ifade etme olanaklarından yoksunluğu bu konuda yazmayı zorlaştırıyor. En azından benim açımdan böyle. Zira konuşulanlar biraz gıyabında cereyan etmiş oluyor. Bu anlamda bu köşenin kendisine açık olduğunu belirtmek isterim.

Sayın Bilgen'in açıklamalarının tetiklediği senaryoya gelince; HDP'nin mevcut durumunu Bilgen kadar bilemem. Kendisinin kuruluşundan itibaren içinde bulunduğu bir yapıya yönelik eleştirilerinin önemsenmesi gerektiği kanaatindeyim. Ancak tüzük ve programı ile buna bina edilen siyasetini izlediğim kadarıyla HDP'nin gerek bileşenlerinin dayandığı miras, gerekse ideolojik, politik hattının eleştiri ve öz eleştiri mekanizmasına yaklaşımını az çok biliyorum.

Sözü edilen ideolojik, politik geleneğe göre eleştirinin olmadığı yerde herhangi bir gelişmeden bahsedilemez. Eleştiri gelişmenin ana dinamiği ve anahtarıdır. Eleştiri, öz eleştiri bünyeyi zayıflatan, güçsüz kılan, geriye çeken ve başarıyı engelleyen eksikliklerden arınma ve bunun aksine kendini güçlendirme, ileri taşıma ve çözüm gücü haline getirme araç ve sanatıdır. Bünyesel çirkinliklerle mücadele, başarıya gitmenin yoludur. Öz eleştiri yaparak sistemsel eleştiri geliştirir ve ideolojik, politik, toplumsal alternatifi ortaya koyar. HDP bu miras ve kapasiteye ziyadesiyle haizdir. Meyyalim Bilgen'in eleştirilerini de bu çerçevede ele almak.

Bilgen'in eleştirilerinin tetiklediği senaryo şu: AKP-MHP iktidarı HDP'yi tasfiye etmeye çalışırken bunun bir ayağı olarak yerine yeni bir Kürt partisi kurma hazırlığını yapıyor.

Bu oluşuma daha önce HDP ve geleneği içinde yer alan kimi şahsiyetlerin dahil edilmesi için görüşmeler yürütüyor. Böylece HDP zayıflatılır ya da tasfiye edilirken muhalefet partilerine gitme ihtimali olan Kürtlerin önüne AKP ile iyi geçinecek bir alternatif konulmuş olacak. Bu niyet aslında yeni değil. Uzun süredir tartışılan ve Kemal Burkay şahsında bir dönem meriyete konulan bir senaryo. Ancak şimdiye kadar başarıya ulaşmadı. Aksine HDP geleneği tüm baskılara rağmen büyüdü.

Bu oluşum için adı en çok geçenlerden biri de HDP Diyarbakır eski Milletvekili Altan Tan. Tan'ın HDP'ye yönelik eleştirileri biliniyor. İktidarın söylemleriyle oldukça paralel eleştiriler. Uzun süredir HDP'ye muhalif olmasına rağmen yine de zaman zaman gözaltına alınmaktan kurtulmadığını not etmek gerekir. Tan uzun süredir iktidara yakın medyada yer bulamıyordu. Son operasyonun ardından Yeni Şafak ve Aydınlık gibi gazetelere mülakat verdi. Mülakatın içeriğine bakıldığında milliyetçi-dinci koalisyonun istediği cevapları veriyor. Tan'ın gözaltına alınmalarının Demokles'in kılıcı görevi gördüğü yapılan yorumlar arasında. Aslında bu konuda Tan için çok bir Demokles'in kılıcına da ihtiyaç yok. Siyasi mayasında şahsi istikbal her zaman ön planda olmuştur. Süreçlerin gerektirdiği manevraları rahatlıkla yapabilir. Bu gün ak dediğine yarın kara diyebilen bir siyasetçi.

İktidar ve ortaklarının HDP'yi tasfiye etme çabalarına bu bağlamda omuz vermesi şaşılacak bir durum değildir. Bu anlamda iddia edilen yeni parti oluşumu olmasa da zaten siyasi hayatının uzun bir dönemi Kürtlerin siyaset-ticaret bağlamında siyasal İslamcılığa yamanmasına harcamış bir şahsiyet. İktidardan gelebilecek böyle bir teklifi kabul etmesi güçlü bir ihtimaldir. Bu siyasi pratiği yeterince teşhir haldedir. Kendisi ve muadili siyasetçilerin Kürtler arasında destek görmesi ve iktidarın murat ettiği sonucu vermesi imkansızdır. Ancak HDP'ye yönelik saldırılarda koçbaşı olarak kullanılması gayet faydalı olabilir. Bazı konuların kendisine ihale edilmiş olması ihtimali yüksektir. Önümüzdeki dönemde iktidar medyası ve ortakları aracılığıyla HDP karşıtlığı üzerinden arzı endam eylemesi beklenebilir.

Tam bu süreçte Ayhan Bilgen'den de partisine yönelik eleştirilerinin artması kendisinin Tan ile aynı bağlam ve senaryonun içine konumlandıran yorumlara neden oldu. Altan Tan epey bir süredir HDP'den ayrılan ve son milletvekili seçimlerinde Saadet Partisi'nde aday olan bir siyasetçi. Şahsen Bilgen'i Altan Tan ile aynı bağlam içine yerleştirmekten hem itinayla kaçınır hem de zül sayarım. İkisi muhafazakar tandanslı olsa da Bilgen şimdiye kadar demokrat ve halkçı duruşuyla istikrarlı bir şekilde siyaset yürüttü.

İddia edildiği gibi “farklı niyet ve ajandalar” olmadığı sürece Sayın Bilgen'in ve HDP kurullarının zaten ideolojik, politik geleneğinin rutini olan bu ve benzer eleştirileri çözüme vesile edeceklerinden kuşku yok. Bilgen'in eleştirilerinin önemli bir bölümüne katılmamak mümkün değil. HDP'in paradigmasının gerektirdiği politikaları hayata geçirme, partinin daha hızlı büyümesi ve gelişmesini engelleyen kimi dar yaklaşımlar, kısır iç tartışmalar gibi eleştirilere eminim HDP'nin tüm kurulları ve kitlesi de katılıyor ve öz eleştirisini yapıyordur.

Bununla birlikte Bilgen'in kimi eleştirilerinin bu kapsamın ötesinde olduğu ve farklı değerlendirmelere mahal verdiğini belirtmek gerekir.

Peki farklı niyetlerin olma ihtimali var mı? Bu konuda soru işaretlerine neden olan ve bu tartışmaları besleyen kimi hususlar yok değil. Birincisi; eleştiri mirası ve geleneğiyle ilgilidir. Sayın Bilgen sağ siyaset geleneğinden gelen bir siyasetçidir. Sağcı gelenekte öz eleştiri olmadığı gibi eleştiri de sadece rekabet aracıdır. İç eleştiri ve öz eleştiri farklı fikirleri harmanlanmanın mekanizması olmaktan ziyade ayrışmanın, ayrıştırmanın aracıdır. Sağ siyasette genelde eleştiri grupsal ya da bireysel ayrışmayla sonuçlanmıştır. Bu anlamda Bilgen'in ısrarla eleştirilerini basın üzerinden yapması bu ihtimale işaret ediyor.

İkincisi; eleştirinin mekan ve zamanıyla ilgilidir. HDP parti olarak AKP-MHP iktidarının tasfiye kıskacındadır. Kurucuları, önceki Eş Başkanları başta olmak üzere seçilmişleri, yönetici ve üyeleri yoğun ve aralıksız bir baskı-tutuklama furyasıyla karşı karşıyadır. Elbette bu durum eleştiri ve öz eleştirinin yapılmaması anlamına gelmiyor. Aksine daha da elzem kılıyor. Burada sorun eleştiri ya da eleştiri mekanizmasının kendisi değil, eleştiriyle talep edilen ve talep edilenin somut koşullara göre realiteyle bağıdır. Fiili bir kapatmayla karşı karşıya olan HDP'nin tüm eylem ve etkinlikleri devlet gücü kullanılarak engellenmektedir.

Bilgen'in işaret ettiği değişim ve dönüşüm yoğun bir fikir teatisi, değerlendirme ve tartışma süreci ile bunu yürütecek deneyimli kadro gerektirir. Oysa son beş yıldır HDP'nin seçilen ya da atanan yönetimleri ikinci toplantıyı görmeden yargı marifetiyle cezaevlerine atılmaktadır. Yönetim gücü tasfiye edilmek, siyaset üretme ve yürütme kabiliyeti yok edilmek isteniyor. Yapısal sorunlarını tartışmak bir yana, pratik çalışmaları yürütmenin çabasındadır. Zira sürekli tutuklanan yönetimlerinin yerine yenilerini örgütleme ve direnişi sürekli kılma zorunluluğu önceliklidir. Bu nedenle Bilgen'in eleştirileri zamansal bağlamda realiteden kopuk ve farklı yorumlamalara açık bir mahiyettir.

Partisinin yanı sıra Sayın Bilgen'in kendisine de yoğun baskıların olduğu, şahsında halkın iradesi gasp edilerek yerine kayyum atandığı ve hakkında açılan birçok dosyayla susturulmaya çalışıldığı bir süreci yaşamaktadır. Parti kurullarına danışmadan gözaltında istifa etmek ve AKP-MHP iktidarının kendisinin de dahil olduğu kayyum atamaları, eş başkanların tutuklamalarına gerekçe yapılan söylemlere zemin yapılacak eleştiriler haliyle farklı yorum ve değerlendirmelere neden oldu, oluyor ve olacak. Bilgen yıllarını siyasette geçirmiştir. Söylediği sözün, yaptığı eleştirinin kimler tarafından nasıl kullanılacağını ve nereye çekileceğini öngörecek deneyimdedir. Bu durumun gözetilmemesinin kafalarda soru işaretlerinin oluşmasını beraberinde getirmesi anlaşılırdır.

Bilgen dahil olmak üzere HDP'nin en deneyimli, yetkin kadroları içerde kendini ifade etmekten yoksundur. HDP'nin devlet gücüyle susturulmaya çalışıldığı, HDP'liler dışında herkesin parti adına konuştuğu bir ortamda partinin ideolojik, politik çizgisini tartışmaya açmak da çizgisinde değişim yapmak da birçok tehlikeyi barındırıyor. Bu bağlamda Sayın Bilgen dahil partinin kuruluş aşamasında yer almış, yıllarca emek vermiş ve engin tecrübelere sahip yapısının kahir ekseriyetinin içinde bulunduğu mekan da partinin ideolojik, politik hattına dönük eleştirilerde işaret edilen kapsamda bir değişim dönüşüme katkı sunacak pozisyonda değildir.

Üçüncüsü; Bilgen ayrıca HDP'nin içinde ahbap-çavuş ilişkilerinden, partinin politikalarını icra etmesine izin vermeyen ve “Tersinden Türkiyeleşme” dayatan bir klikten bahsetmektedir. Bilgen'in bu eleştirisinin de izaha muhtaç olduğu kanısındayım. Siyasi partilerin içinde farklı eğilimde olan grupların varlığı her zaman olasıdır. Hiçbir partinin homojen olması mümkün değildir. Farklı fikir ve söylemler gruplaşma, didişme ve enerjinin içe harcanmasına neden olduğu gibi gelişmenin diyalektiği olarak da istifade edilebilir. Bu tamamıyla parti yönetim ve kurullarının tarz-ı siyasetine bağlıdır. Gözaltında istifa ve açıklamalar belirtilen yönetim sanatına tekabül değildir. Bilgen bu partide uzun süre milletvekilliği, parti sözcülüğü, grup başkan vekilliği ve son olarak belediye başkanlığı gibi en üst görevlerde yer almıştır. Bu durumda şikayet ettiği mekanizmanın bir parçasıdır. Bunun öz eleştirisi ya da en azından izahı olmadan yapılan her eleştiri farklı bağlamlarda değerlendirme ve yorumlanmaya açıktır.

Dördüncüsü; eleştirinin dili ve içeriğiyle ilgilidir. Tüm eksikliklerine rağmen HDP mevcut ideolojik, politik hattı ve örgütlenme modeliyle Türkiye'nin en demokratik partisidir. İktidarı ve muhalefetiyle tüm partilerin uzlaştığı milliyetçi-dinci politikaların dışında alternatif sunan tek partidir. İktidar bloğunun hedefi olması da muhalefetin kaçtığı bir parti haline gelmesi de bu nedenledir. Yani milliyetçi-dinci koalisyonun dışında kalması, söylem ve politikalarına gelmemesi ve alternatif sunmasıdır. Türkiyelileşmesi meselesinden anladıkları da HDP'nin devletin resmi ideolojisi olan milliyetçi-dinci söylem ve politikalarla uyumlu hale gelmesi, getirilmesidir. Bu hedefe hizmet eden her söylemi HDP'ye karşı kullanmaktan çekinmiyorlar.

HDP'nin PKK ile ilişkili olduğu iddiası muhalefeti ve iktidarıyla bunun için kullanılan bir maymuncuktur. Sayın Bilgen'in ifade ettiği eleştiriler iktidar ve tekelinde tuttuğu medya tarafından bu maymuncuğu bilemekte kullanılmıştır. Bilgen bunu öngörmeyecek bir siyasetçi değildir. Kafalarda, “acabalara” neden olan da buna dikkat edilmemesi ya da edilememesi ile eleştirilerin objektif olarak bu yönde kullanılmaya müsait olmasıdır.

Kısacası HDP'nin kendisini zayıf kılan, müdahalelere açık hale getiren ve zemin sunan eksik ve yetmezliklerini sonuna kadar eleştirmek gerekir. Fıkrada geçtiği üzere hırsızın içeri girmemesi için tüm tedbirlerin alınması, kapı ve pencerelerin sıkı sıkıya kapatılması gerekir. Ancak hırsızın kim olduğu da unutulmamalı. Dışarıdan ve doğrudan yaptığı saldırılara karşı önlem almak önemli olduğu kadar içerden birbirine düşürmeye karşı da aynı hassasiyeti göstermek önemlidir. Hırsızın fayda sağlayacağı pratik ve söylemlerden aynı anda sakınmak elzemdir.