24 Kasım 2024 Pazar

Av. Eyüboğlu: Metin Lokumcu davası henüz bitmedi

Metin Lokumcu'nun polis saldırısında kullanılan biber gazı sonucu katledilmesine ilişkin davada yargılanan polisler hakkında verilen beraat kararını değerlendiren avukat Meriç Eyüboğlu, "Keşke yargı bizi şaşırtsaydı" dedi. Sanık polislerin olay anındaki konumlarına ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve bunun için her duruşma keşif talebinde bulunduklarını, ancak kabul edilmediğini hatırlatan Eyüboğlu, Lokumcu'nun kalp hastası olmadığını kanıtladıklarını, ama mahkemenin buna göre karar vermediğini söyledi. Davada biber gazı sonucu ölümleri kanıtladıklarını ve ATK'nin de bunu kabul ettiğinin altını çizen Eyüboğlu, davanın henüz bitmediğini kaydederek, "Metin Lokumcu davası hepimizin davası" dedi.

Artvin'in Hopa ilçesinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın mitingi sırasında, 31 Mayıs 2011'deki protesto eylemlerinde polisin sıktığı kimyasal maddeler içeren biber gazıyla Metin Lokumcu'nun katledilmesine ilişkin 13 polisin yargılandığı davada karar dün çıktı. Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada 13 polis beraat etti.

'BU DAVA BİBER GAZININ İNSANI ÖLDÜREBİLECEĞİNİN DE KABULÜYDÜ'
Yıllarca açılmayan ve açıldıktan sonra 13 duruşma süren davada dün verilen kararı, dava avukatlarından Meriç Eyüboğlu, ETHA'ya değerlendirdi. 19 Aralık 2000 hapishaneler katliamından bu yana çok sayıda kişinin kullanılan biber gazı sonucu hayatını kaybettiğinin bilindiğini, bunu defaatle dillendirdiklerini ancak ispatlayamadıklarını hatırlatan Eyüboğlu, "Hukuki olarak belgeleyemiyorduk. İlk kez Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Adli Tıp Kurumu (ATK) biber gazının ölüme yol açacağını söyledi. Bu dava bu yanıyla da çok önemli bir davaydı" dedi.

Lokumcu'nun öldürülmesine ilişkin kararın 13 yıl 3 ay 6 gün sonra verildiğini hatırlatan Eyüboğlu, "O kadar uzun bir süre ki, oğlu Ulaş üniversiteyi bitirdi, evlendi, çocuğu var. İnsanların hayatında çok şey değişti" dedi.

'FAİLLERİ GÖRÜNCE DAVA SONUCUNU ÖNGÖRMÜŞTÜK'
Türkiye'de siyasi ve hukuki atmosferin son derece politikleştiğini belirten Eyüboğlu, "Bu konuda bir dava açılması bile şaşırtıcıydı. 9 yıl 5 ay sonra ancak iddianame düzenlendi. Bilindiği gibi bütün sorumlular da yargılanmıyordu. Hele ki dönemin başbakanı Erdoğan başta olmak üzere üst makamdakiler. Bakanları da geçtim; vali, kaymamak gibi amirler de yargılanmıyor. Ecüş bücüş bir iddianame vardı. Yargılamada 13 kişiden ortaya atılan Hopa, Artvin il emniyet müdürü gibi bir iki kişi de 15 Temmuz sürecinde soruşturmalar yaşayan, emekli olmak zorunda kalan kişilerdi. Dolayısıyla iddianameyi görünce, yani faillerin kimler olduğunu anlayınca, yargılamanın sonunu öngörmek de çok zor değildi. Elbette bunları buradan bakarak söylüyorum, nihayetinde bir mücadele süreci" ifadelerini kullandı.

'HİÇBİR ARAŞTIRMA YAPILMADI'
Bu nedenle Türkiye'nin dört bir yanından gelen insanların dayanışması, Hopalıların sahip çıkmasıyla açılan davanın bu kez "güvenlik" bahanesiyle Trabzon'a sürüldüğünün altını çizen Eyüboğlu, "Yargılama boyunca son dönem yargılamaların çoğunda karşılaştığımız usule uygun davranmama tutumlarının hepsini gördük. Tamam sözümüz kesilmedi, istediğimiz uzunlukta konuştuk. Gelen arkadaşlarımızın tümü salona girebildi. Ama temel taleplerimiz reddedildi. Şunu söyleyeyim; 13 yıl 3 ay 6 gün sonra savcılık, mahkeme aşamasında hangi araştırmayı yaptı. Hiç" dedi.

'METİN HOCANIN KALP HASTALIĞI OLMADIĞINI KANITLADIK'
Sanık polislerin ifadelerine de dikkat çeken Eyüboğlu, "Suçlamaları kabul etmiyorlar, görüntüdeki kişiyi (Metin Lokumcu) tanımıyorlar, hatırlamıyorlardı. Bir de Metin hocanın kalp krizi nedeniyle öldüğü iddiası var karşı taraf ve yargı mercilerinde. Israrla kalp hastası olmadığını, o gün de kalp krizi geçirmediğini anlatmakla kalmadık, TTB'nin de ölümün kimyasal gazlardan kaynaklandığı şeklindeki bir raporunu sunduk. Mahkeme bu tartışma karşısında bir de Karadeniz'deki kamu, özel sağlık kuruluşlarına yazı yazarak Lokumcu'nun tıbbi kayıtlarını izledi. Böylece kalp hastalığı olmadığını, hayatının herhangi bir döneminde kalp şikayetiyle bir sağlık kuruluşuna başvurmadığı ortaya çıktı. Ama bunun dışında hiçbir delil araştırılmadı" vurgusu yaptı.

'MAHKEME HİÇBİR AŞAMADA KEŞİF TALEBİMİZİ KABUL ETMEDİ'
Hopa Meydanının küçük bir alan olduğunu söyleyen Eyüboğlu, en önemli taleplerinden olan keşif talebinde neden ısrarcı olduklarını şöyle aktardı: "Sanık polisler ifadelerinde 'ben İş Bankası önündeyim, Metin Lokumcu'nun olduğu yerde değilim' diyordu. Oysa İş Bankası ve Metin hocanın olduğu yer arasında 24 metre var. Dolayısıyla küçücük bir alanda üst üste çok fazla gaz atılıyor yakın mesafeden. İnsanların kimyasal gazdan etkilenmemesi mümkün değil. Metin hocanın insanların toplandığı yerden hastaneye götürüldüğü zaman 1 saat, en fazla 1 buçuk saat. Çok hızlı bir zamanda kaybettik kendisini. Sanıkların fiziki konumlarını tanımladıkları yerlerin doğru olmadığını; 'PTT önündeyim', 'İş Bankası önündeyim' diye iddia ettikleri ya da görüntülerde tespit edilen yerlerin Metin Lokumcu'nun bulunduğu yere yakınlığı ve uzaklığının tespiti önemliydi. Mahkeme herhangi bir gerekçe belirtmeden bu talebi tüm aşamalarda reddetti. Keşif yapmıyorsanız bir bilirkişi görevlendirin alanda inceleme yapsın, krokiler üzerinden uzaklıkları tespit etsin talebimizi de reddetti. Hopalı genç arkadaşlarımızın çalışması sonucu kartonlarla gidip krokileri ve mesafeleri anlatmaya çalıştık mahkemeye. Ama en başından kararı veren mahkeme heyetine ne anlatsak boştu."

'DAHA BİTMEDİ'
"Sonucu bilmiyor olsak ve keşke yargı bizi şaşırtsa" duygusunu dava sürecinde sürekli yaşadıklarını aktaran Eyüboğlu, "Elbette istinaftan Anayasa Mahkemesine (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar hukuki süreçlerinin hepsinin takipçisiyiz. Ayrıca bu iddianame düzenlenirken 37 kişi hakkında da kovuşturmaya yer yoktur kararı verilmişti. O dosya da AYM'de, bozulursa o davayı da takip edeceğiz. Orada dönemin başbakanının koruma müdürü olan Mehmet Yüksel de yer alıyor. Görüntülerde takım elbiseli elinde gaz fişeğiyle eylemcilerin nasıl hedef gözetilerek gaz atılacağının talimatını veren kişi. Dolayısıyla daha bitmedi" dedi.

'METİN LOKUMCU DAVASI HEPİMİZİN DAVASI'
Eyüboğlu, son olarak şunları söyledi: "Bu davada alınacak bir sonuç sadece faillerin polis olduğu durumda karşımıza çıkan cezasızlık yönünden değil, Metin Lokumcu'nun dostları için değil, Hopalılar için değil, aynı zamanda toplumsal olaylarda fütursuzca kullanılan kimyasal gazların insanları öldürdüğünü ve bu kadar rahat bir şekilde üzerimize o gazları atmalarının hukuki olmadığını ortaya koyması açısından da önemli olacaktır. Bu nedenle bu dava sadece kaybettiğimiz Metin hoca için değil, aslında hepimiz için. Metin Lokumcu davası hepimizin davası."