4 Aralık 2025 Perşembe

Arzu Demir yazdı | Pınar'ın, Leyla'nın, Şule'nin katilleri serbest kalacak

Paketteki, var olan demokratik kırıntıları ortadan kaldıran diğer düzenlemelere karşı mücadele bir yana, kadın örgütlerinin acilen, tepkisini sosyal medya dışına taşıyan, mücadele etmesi gereken yeni bir saldırı paketi var ortada.

Geçtiğimiz mayıs ve haziran aylarında 10. Yargı Paketine gelen eleştirilere faşist şeflik rejimi, "Kasım ayında daha iyi bir paket hazırlayacağız" minvalinde bir yanıt vermişti. Hatırlayacaksınız, o günlerde, özellikle hasta tutsakların tahliyesi konusunda toplumda bir beklenti oluşmuştu. Bu beklentide, İmralı'da yapılan görüşmelerin de etkisi vardı elbette. Halk, barış, demokrasi beklerken, pakette, hasta tutsakların tahliyesinin önünde temel engel olan Adli Tıp Kurumu ile ilgili bile bir düzenleme yapılmamıştı. Haliyle de "hasta tutsaklar sorunu" olduğu yerde kalmıştı. Ayrıca, hapishanelerde "gölge mahkeme"ler olarak görev yaparak, tutsakların tahliyesini engelleyen idare gözlem kurullarına da dokunulmamıştı. Sonuç olarak, 10. Yargı Paketi ne beklentileri karşılamıştı ne de "sürecin" ruhuna uygun olmuştu.

İktidarın işaret ettiği 11. Yargı Paketi, sonunda Meclis'e sunuldu. LGBTİ+'ların varlıklarını hedefleyen maddeler ile çocukların cezalandırılması koşullarını ağırlaştıran maddeler paketten çıkarıldı.

Paketi açıklayan AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, sürekli "Bu bir af değil" dedi. Ancak, ilk etapta 54 bin ile 55 bin kişinin tahliyesi bekleniyor. İlk bir yıl içinde de bu rakam 80 bine çıkacak. Bunlar Abdullah Güler'in verdiği rakamlar.

Elbette bu kadar büyük rakamlar "af" anlamına geliyor. Ancak, devlet, bu dönemde de geleneksel tutumunu sürdürüyor. Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yargılananlar Covid-19 düzenlemesi kapsamının dışında bırakılıyor. Bir kez daha devlet, kendisine karşı değil halka karşı işlenen suçları affediyor. Katilleri, uyuşturucu kaçakçılarını, çocuk istismarcılarını, çetecileri serbest bırakıyor.

EŞİK'in açıklamasına göre; 6 Şubat depremleri ya da Ankara 10 Ekim Gar Katliamı davaları gibi halkın adalet beklediği davaların hükümlüleri, 11. Yargı Paketinin yasalaşması durumunda serbest kalabilecek.

Pınar Gültekin'in katili Cemal Metin Avcı, 4 yaşında öldürülen Leyla Aydemir'in katili de tahliye edilecek. Geçtiğimiz günlerde "açık cezaevi" adı altında tahliyesinin yolu açılan, ancak tepkiler üzerine yeniden kapalı hapishaneye konulan Şule Çet'in katillerinden Berkand Akand da serbest kalacak.

Bir kez daha, faşist şeflik rejimi, kadın katili, çocuk istismarcısı, şiddet faili erkeklerin işledikleri suçları cezasız bırakacak.

Haliyle 11. Yargı Paketi, kadınları tedirgin ediyor, tepkisini çekiyor. Çünkü, açık hapishanelerden izin alarak çıkan birçok erkeğin, işledikleri cinayet ve suçların örnekleri çok uzak değil. Özellikle Covid-19 salgını gerekçesiyle serbest bırakılan erkeklerden cinayet işleyenler oldu.

2 Aralık Salı akşamı Özgür Kadın programında konuğum olan EŞİK gönüllüsü avukat Gökçe Çiçek Ayata, paketin söz konusu tehlikelerine dikkat çekerken, devletin, faillerin, af, izin, tahliye gibi nedenlerle salıverilmesi halinde mağduru bilgilendirilme yükümlülüğü olduğuna hatırlattı. Buna göre, fail serbest bırakılırken, önce polise haber veriliyor. Polis durumu değerlendiriyor. Uygun görürse mağdura haber veriyor. İzlenmesi gereken süreç böyle.

Ancak, avukat Ayata'nın dikkat çektiği gibi, bildirimlerin yapılıp yapılmadığı belirsiz. "Kolluğun bu risk değerlendirmesini neye dayanarak yaptığını bilmiyoruz. Riskli görüp kaç mağdura haber verdiğini bilmiyoruz" diyor.

Çünkü bu konuda istatistikler yok. Faşist şef Erdoğan'ın 25 Kasım nedeniyle yaptığı konuşmadan da anlıyoruz ki -konuşmasında kadına yönelik şiddet istatistiklerini vermemişti, bunu da açık açık söylemişti- devlet, erkek şiddeti ve sonuçları konusunda istatistik tutmayı, tutuyorsa da bunları kamuoyuyla, özellikle kadın örgütleriyle paylaşmayı sevmiyor. Çünkü, bu resmi istatistiklerin bile gizleyemediği bir erkek şiddeti gerçeği var ortada.

Ayrıca, evli oldukları erkeklerden şiddet gördükleri için karakola başvuran kadınları, "Eşler arasında olur öyle şeyler" diyerek evlerine gönderen polisin, "risk analizinden" nasıl bir sonuç çıkacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.

Diyelim ki, polis, kadını uyardı. Peki sonra ne olacak? Kadın, olası bir erkek şiddetten nasıl korunacak? Avukat Ayata, erkeğe, elektronik kelepçe takma gibi uygulamaların olabileceğini söylüyor. Ancak bu uygulamaların sonuçlarına dair de güvenilir verilerin olmadığını ekliyor. Bu alanda belirsizlik çok fazla ve haliyle de kadınlar için risklerle dolu bir alan.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun verilerine göre; 25 Kasım 2024'ten 22 Kasım 2025'e kadar, erkekler, 282 kadını katletti. 287 kadının ölümünün faili olan erkekler de "şüpheli ölüm" adı altında korundu. Devletin tüm kurumlarıyla uyguladığı cezasızlık, artan kadın katliamlarının sebeplerinden biri. Şimdi 11. Yargı Paketi, bu cezasızlığı devam ettirirken, haliyle de potansiyel failler yaratacak.

Bu yazının kaleme alındığı çarşamba sabahında, Meclis Adalet Komisyonu, henüz 11. Yargı Paketini gündemine almamıştı. Komisyon görüşmelerinde, şiddet faili erkeklerle ilgili değişiklik yapılacağı yönünde kimi kaynaksız bilgiler dolaşıma sokuldu. Olabilir de. Ancak böylesi bir belirsizliğe kadınların, çocukların hayatları teslim edilemez.

Paketteki, var olan demokratik kırıntıları ortadan kaldıran diğer düzenlemelere karşı mücadele bir yana, kadın örgütlerinin acilen, tepkisini sosyal medya dışına taşıyan, mücadele etmesi gereken yeni bir saldırı paketi var ortada.