20 Nisan 2024 Cumartesi

Arzu Demir yazdı | Kobanê ruhuyla Rojava'yı savunma zamanı!

Bugün, Kobanê'yi, Rojava devrimini yeniden beraber savunma günlerindeyiz, tıpkı Kobanê savunması günlerinde olduğu gibi. Rojava devrimi, Türkiye ve Kürdistan devriminin bir parçası, Ortadoğu devriminin bir adımı, dünya devriminin bir üssüdür. Tarihin bu anında, dünya devriminin üssünün merkezinde de Kobanê durmaktadır. Bu nedenle de Kobanê'yi ve Rojava devrimini savunmak erkek egemen kapitalist barbarlığa karşı "başka bir dünya" arayanların sorumluluğudur.

Faşist şef Erdoğan, dinci faşist DAİŞ çetelerinin Kobanê'deki yenilgisini asla hazmedemedi, asla da hazmedemeyecek.

Çünkü, DAİŞ ile birlikte Kobanê'de yenilen aynı zamanda faşist şeflik rejimiydi. Paradan silaha her türlü desteği verdikleri ve işbirliği yaptıkları DAİŞ'in Kobanê'yi tamamen işgal ederek, Rojava devriminin kalbine zehirli bir hançer saplayacağına o kadar emindi ki faşist şef, dünya DAİŞ barbarlığı karşısında Kobanê savunmasından yana saf tutmuşken, dünyanın gözü önünde, sınır kenti Antep'te ağzı kulaklarında "Kobanê şu sıralar düştü, düşüyor" diyebiliyordu.

O ibretlik konuşmanın yapıldığı 7 Ekim günü, Kobanê'nin yüzde 80'i çetelerin işgali altındaydı. Devrim güçlerinin büyük bir kararlılık ve cesaretle sürdürdüğü savunmaya eşlik eden 7-9 Ekim Kobanê serhildanı ve dünya halklarının Kobanê'den yana saflaşması sonucunda, düşen Kobanê değil, faşist şef Erdoğan'ın ham hayalleri olmuştu.

İnsanlığın "ya barbarlık ya Kobanê" yol ayrımında olduğu bir anda, devrim ve dünya halkları kazanmış, DAİŞ ve faşist şeflik rejimi kaybetmişti.

Elbette bu yenilginin intikamını almak için Diyarbakır'dan İstanbul'a DAİŞ ile birlikte kitle katliamlarını organize ettiler, Kobanê serhildanını HDP'lileri rehin almanın gerekçesi yaptılar.

Zafer günü olan 2015 yılının 27 Ocak gününden bu yana geçen 5 yıllık süreçte, Türk devleti, Rojava Devrimini ve Kürt halkının tüm kazanımlarını yok etmek için sayısız saldırı gerçekleştirdi. Efrîn ve Serêkaniyê'yi işgal etti, çetelerini yerleştirdi. Bir zamanlar DAİŞ çetelerinin Rakka'da, Deyr el Zor'da kadınlara uyguladığı vahşet, bu kez Türk devletinin işgali altındaki yerlerde devam ettirildi.

Kadınlar, kız çocukları yine hapsedildi, katledildi, "evlilik" adı altında çetecilerin sürekli cinsel saldırılarının hedefi oldu.

Rojava'ya yönelik saldırıların hep merkezinde Kobanê durdu. Adeta, Türk devletinin "mutlak hedefi" durumunda.

19 Kasım akşamı, ABD ve Rusya'nın da desteğiyle çok geniş bir alanda hava saldırısı başlatıldı. Bombardımanlarda sağlık merkezleri, okullar, buğday ambarları, elektrik üretim merkezi, gaz merkezi hedef alındı. Enerji, su, gıda gibi alt yapı kurumları yok edilerek, halkın, evlerini, yurtlarını terk etmesi amaçlanıyor.

Kobanê de defalarca hedef alındı. Kent merkezindeki Miştenûr tepesinde kurulu olan Covid hastanesi yerle bir edildi. Miştenûr tepesi, Kobanê savunmasının adeta kalbiydi. Bu tepenin savunmasında aralarında enternasyonalist savaşçıların da bulunduğu sayısız devrimci ölümsüzleşti. Yazının kaleme alındığı 23 Kasım sabahı verilerine göre, Qeremox köyünde sağlık merkezi ile Koran köyünde bir okul da Türk devletinin bombaladığı yerler arasında.

DAİŞ karanlığı ve barbarlığına karşı savunmanın verildiği Kobanê, 21. yüzyılın Stalingrad'ıydı. Ancak sadece bu değildi. Kobanê aynı zamanda, Rojava'da devrim ateşinin ilk kıvılcımının çakıldığı kentti. O'nu insanlığın onur sembolü haline getiren işte bu iki gerçektir.

Halk, zaferin ardından yeniden evlerine döndü. Kent, tıpkı savunma günlerinde olduğu gibi her ulustan insanın kolektif emeğiyle yeniden inşa edildi. Bu inşa sürecine Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) çağrısıyla katılmak isteyen devrimcilerden, 33'ü MİT-DAİŞ ortaklığında 2015 yılının 20 Temmuz günü Suruç'ta Amara Kültür Merkezinin bahçesinde canlı bomba saldırısında katledildi.

SGDF'nin kampanya sloganı; "Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz"di.

Bugün, Kobanê'yi, Rojava devrimini yeniden beraber savunma günlerindeyiz, tıpkı Kobanê savunması günlerinde olduğu gibi.

Şu açık gerçeği unutmayalım; Rojava devriminin yenilgisi sadece Rojava'nın yenilgisi olmayacaktır.

Rojava devrimi, Türkiye ve Kürdistan devriminin bir parçası, Ortadoğu devriminin bir adımı, dünya devriminin bir üssüdür. Tarihin bu anında, dünya devriminin üssünün merkezinde de Kobanê durmaktadır.  Bu nedenle de Kobanê'yi ve Rojava devrimini savunmak erkek egemen kapitalist barbarlığa karşı "başka bir dünya" arayanların sorumluluğudur.