22 Aralık 2024 Pazar

Ziya Ulusoy yazdı | Rüzgar işçiden yana esiyor

Rüzgar işçi sınıfı hareketinin gelişmesinden yana esiyor. Öncülerin görevi, bu rüzgarı bilinç, örgütleme ve kalıcılık bakımından güçlendirmek, faşizmi ve burjuvaziyi yıkacak fırtınaya dönüştürmektir.

2022 işçi eylemlerinin yaygınlaşmasıyla ve elektrik zamlarını protesto eylemleriyle başladı.

Her iki hareket birbirine güç verecek.

İşçi hareketinin yaygın eylemliliklerle her gelişmesi, sınıf hareketinin gücünü biriktirmesine, örgütlenmesini geliştirmesine ve bilinçli kesiminin büyümesine yarar.

İşçi hareketinin uzun süre geri kalmış olması, sosyalizm iddialı öncü parti ve örgütlerin de güçsüz kalmasının temellerinden birini oluşturdu, nedenlerinden biri oldu.

Madalyonun diğer yüzü de doğru; sosyalizm iddialı öncülerin güçsüzlüğü ve işçi hareketini geliştirmeye mesafeli duruşları, işçi hareketinin güçsüzlüğüne katkıda bulundu.

İşçi sınıfıyla kopmaz bağlara sahip olmamakla, işçi hareketini geliştirme çabasını zayıf tutmakla esasen kendi gelişme zeminini de zayıf bırakmış oldular.

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de bu zayıflığı, burjuvazi işçi hareketine karşı saldırganca kullandı. Azami kar için mutlak sömürüyü artıran biçimler ve esnek çalışma biçimlerini ve sendikasızlaştırmayı güçlendirdi.

Aynı koşullarda işbirlikçi sendika yönetimleri, işçi sınıfını burjuvaziye satarlarken faşist rejimle işbirliği yaptılar, yapmaya devam ediyorlar.

Küçük burjuva sendikacılar ise burjuvaziyle ve faşizmle uzlaşarak boyun eğdiler.

Sonuçta sınıfın sendikal mücadelesi gerilediği gibi, bunlara haklı tepkiyle işçilerin sendikalaşma eğilimi de geriledi.

İşçi hareketi yeniden mücadeleleri geliştirmeye girişirken bütün bu zorlukları yenerek ilerleyebilir.

Dün de bugün de bu gerçek geçerlidir.

Burjuvazinin emek yoğun işleri ucuz işçi cehennemlerine taşıdığı günümüz koşullarında, mutlak sömürü oranı ve artı değeri artırma saldırganlığı, ekonomik mali-sömürge ülkelerde burjuvazilerin sermayelerini büyütmek için ucuz emek gücünü dünya tekellerine sunmak üzerine rekabetiyle daha da şiddetlendi.

Uzun süren gerilemeden sonra, emperyalist merkezlerde ve mali-ekonomik sömürge ülkelerde başlayıp eşitsiz gelişen işçi mücadeleleri, pandemiye rağmen devam ediyor, büyüme eğilimi gösteriyor.

Türkiye’de işçi sınıfının uzun süre düşük seviyede seyreden mücadelesi, bazı sendikaların diktatörlük tarafından grevlerin ertelenmesi/yasaklanmasına teslimiyetinden sonra, 2022 başında 33 işyerinde binlerce işçinin fiili meşru grev ve direnişler dalgası olarak ortaya çıkıyor.

İşçiler büyük çoğunlukla fiili meşru eylemlerle sonuç almaya çalışıyor: İş bırakma, gösteri, işyeri işgali vb. biçimler alan eylemler, diğer işçi bölüklerinin eylemlerini tetikliyor.

İşçiler çok düşük olan ücretlerin artırılması ve sendikalaşma talepleriyle eyleme girişiyor. Ezici çoğunlukla sendikasız işçi bölükleri eylemleri gerçekleştiriyor.

Çimsataş örneğinde ise döküm işçileri sendikanın düşük sözleşme yapmasına karşı fiili greve başvuruyor, sendikaların "grev yapılamaz" aldatmacasını deşifre ediyor.

Eylemler ucuz işgücü politikasına, ağır çalışma koşullarına karşı ve sendikalaşmak için yapıldıklarına göre, önümüzdeki süreçte de işçi eylemleri yeniden baş gösterecek ve şimdiki dalgadan esinlenecek daha geniş işçi bölükleri eylemlere katılacak.

İşçi hareketi, bugünkü ve yakın gelecekteki mücadeleler içinde deneyimlerinden öğrenerek özgüven kazanacak; bilinçlenmeye, örgütlenmeye daha elverişli hale gelecek.

Kendiliğinden işçi hareketi elbette ancak bu kadarını sağlayabilir ve ne denli geniş kitleyi kapsar ise o denli mücadeleye yarar sağlayabilir. Daha ötesini ancak sosyalizm iddialı öncüler başarılı çalışabilirlerse sağlayabilirler.

İşçi hareketi içinde kopmaz bağlar kurmada, direnişlere bilinç ve örgütlenme katmada, sendikalaşma örgütlenmesini bürokratiklikten kurtararak temsilcilikleri işyeri ve kısım/vardiya komiteleriyle tamamlamada başarı sağlanabilir ve politik bilinç geliştirilebilirse güçlü ve kalıcı işçi hareketi, faşizme karşı mücadelede ve sosyalizm için örgütlü güç yaratmada da yaşamsal rol oynar.

İşçi ve halk kitleleri nezdinde Erdoğan faşizmi ve burjuvazinin tırmandırdığı Kürt düşmanı şovenizmin, politik islamcı faşizmin hegemonyasını dağıtır.

Daha geri işçi kesimlerini, işbirlikçi ve uzlaşıcı yönetimler altındaki sendikalı işçileri, ayrıca diğer ezilen sınıfları mücadele içine çeker. Genel grev ve genel direnişe doğru evrilir.

Rüzgar işçi sınıfı hareketinin gelişmesinden yana esiyor. Öncülerin görevi, bu rüzgarı bilinç, örgütleme ve kalıcılık bakımından güçlendirmek, faşizmi ve burjuvaziyi yıkacak fırtınaya dönüştürmektir...