22 Aralık 2024 Pazar

Ziya Ulusoy yazdı | İki direniş ve demokratik görev

Filistin direnişi siyonist sömürgeciliğin yayılmasını önlemekle bölge halklarına elbette cesaret verdi. Fakat Kürdistan devrimi yalnızca cesaret vermiyor, bölge halklarını halkçı ve demokratik devrime, özgür halkların federatif cumhuriyetleri birliğine çekiyor. İşgalcilerin, emperyalistlerin ve bölge faşist-despotik devletlerinin yarattığı kan banyosu ve kaosa karşı, halkların özgürlükçü alternatifinin ışığı oluyor. Filistin direnişini desteklemek demokratik bir görev. Kürdistan gerillasını desteklemek demokratik devrimci, bölge halklarının geleceğini inşa görevidir. Toplumsal devrime açılan yoldur.

Amed'deki sömürgeci hava üssünü Kürdistan gerillası vurdu. Heyecan duymalı mıyız?

Elbette ve tartışmasız.

Hamas'ın füzesi siyonist işgalcinin "demir kubbesi"ni delip geçince heyecan duyuyorsak daha fazlasını Kürdistan gerillasınınkinden duymalıyız. Çünkü Kuzey'de, Güney'de, Rojava'da Türk burjuvazisinin devleti işgalci savaşı acımasızca yürütüyor.

Kürdistan'ın bütün parçalarında Kürt halkını hedef alıyor.

Netanyahu Gazze'de 200'ü aşkın Filistinli'yi katletti. Erdoğan Cizre-Sur vahşetinde "3000'den fazla" Kürt'ü katletmekle övündü. Erdoğan Netanyahu gibi çocuk, kadın, genç yaşlı ayırmadan sivilleri katletmekten geri durmadı.

Netanyahu, Filistinlileri evlerinden ederek siyonist yerleşimcileri koloni olarak yerleştiriyor, Erdoğan Cizre-Sur'da, Şeladizê'de Kürtlerin evlerini yakıp yıkıyor. Efrîn'de, Serêkaniyê'de yüzbinlerce Kürt'ü evlerinden, tarlalarından ediyor, zorla tehcir ediyor. Yerlerine IŞİD ve diğer islamcı örgütlerin siyasal etkisindeki Arap ve Türkmenleri işgalci olarak yerleştiriyor. Kalan Kürtlere, ÖSO'da topladığı çeteleri saldırtıyor. Gasp ve tecavüz işgalci Erdoğan ve çetelerinin karekteri oluyor. Felaket yaşattığı Kürtlere, sığındıkları Şehba köylerinde uçak bombardımanı ve füze, topçu ateşiyle, çetelerini saldırtarak ölüm ve zulüm yağdırıyor.

Erdoğan'ın işgalci ve ilhakçı sömürgeci savaşla zulmettiği Kürt halkının direnme hakkını savunmak ve direnişinden heyecan duymak her vicdan ve ahlak sahibi Türk emekçisinin ve insanın demokratik görevi olmalı.

Netanyahu, ABD ve AB emperyalistlerinden, "İsrail'in kendisini savunma hakkı vardır" demagojisiyle destek alıyor. Erdoğan da aynı gerekçeyle emperyalistlerden benzer desteği alıyor.

Netanyahu işgal altında tuttuğu Golan tepelerini ilhak etti. 1948 savaşından sonra BM'in belirlediği Filistinlilerin ve Suriye/Golan Dürzi halkının yurtlarından yaklaşık 15 bin kilometre karelik alanı ilhak etti. Tabii Nil'den Fırat'a işgal hayali de var.

Erdoğan da işgal altında tuttuğu Efrîn, Cerablus, Serêkaniyê'de, İdlib'de, Bab'da 30 bin km kareyi aşan işgali ve fiili ilhakı gerçekleştirdi. Tabii Osmanlı fetih topraklarını yeniden fethetme hayali de var. Biri diğerinden beter iki sömürgeci güce karşı direniş bölgenin ve dünyanın demokratik ve özgürlüksever güçlerine heyecan vermeli.

Netanyahu'nun sömürgeci devleti burjuva Yahudi devleti. Erdoğan'ın devleti de burjuva Türk devleti. Din ve ırka dayanan sömürgeci devletler, güncel ve tarihsel gericiliğin ve ırkçılığın yeniden yeniden üretim makinaları. Yahudi inançtan halk ve Türk ulusundan halk, bu sömürgeci dini ve etnik devlet makinaları aracılığıyla geçmişe göre gittikçe daha çok faşistleşiyor.

İsrail'de sıradan bir Yahudi emekçisi bile Arapları sürmek gerektiği fikrine sahip. Türkiye'de sıradan bir Türk emekçisi de bölücülük yaptıkları gerekçesiyle Kürtlere düşman. Kürt insanının linç edilmesini ve yurtlarının bombalanmasını normal karşılıyor. Tabi halklarda ırkçı olmayan insanlar var.

Bu iki sömürgeci devlete karşı direniş, ırkçı ve dini faşizmi, faşizmin sömürgeci ulus halkını gericileştirmesini püskürten demokratik içerikli direniş.

Gazze ve Batı Şeria'da Hamas ve El Fetih yönetimleri antidemokratik rejimler. Sadece Yahudi inançtan halkın demokratik gelişmesini amaçlamadıkları için değil. İçerde Filistin'in demokratik ve emekçi güçlerine özgürlükleri çok görüp yasaklıyor olmaları sebebiyle de antidemokratik rejimler.

Fakat Kürdistan'daki direniş ulusal haklılığın verdiği demokratik nitelikten daha fazlasına sahip. Rojava devriminin yurdu Kuzey Suriye'deki rejim bütün halklara özgürlük sağlayarak birliği gerçekleştirmekle kalmadı. Halk örgütlerinin ve nüfusun yarısını oluşturan kadın örgütlerinin özyönetimini sağlayacak gelişkin demokrasi kurabildi.

Kuzey Suriye'de gerçekleştirdiği demokratik gelişmenin benzerini Türk halkı arasında da gerçekleştirme kararlılığına sahip. Filistin direnişinden çok daha gelişkin demokratikleşmenin öncü gücü.

Filistin direnişi siyonist sömürgeciliğin yayılmasını önlemekle bölge halklarına elbette cesaret verdi. Fakat Kürdistan devrimi yalnızca cesaret vermiyor, bölge halklarını halkçı ve demokratik devrime, özgür halkların federatif cumhuriyetleri birliğine çekiyor. İşgalcilerin, emperyalistlerin ve bölge faşist-despotik devletlerinin yarattığı kan banyosu ve kaosa karşı, halkların özgürlükçü alternatifinin ışığı oluyor.

Filistin direnişini desteklemek demokratik bir görev. Kürdistan gerillasını desteklemek demokratik devrimci, bölge halklarının geleceğini inşa görevidir. Toplumsal devrime açılan yoldur. Onurdur ve faşizmi yenme görevidir.