19 Nisan 2024 Cuma

Ziya Ulusoy yazdı | Faşizmin tankları ve iki cephe

Erdoğan faşizmi, 75'te Saddam'ın yaptığına benzer biçimde, ABD'nin desteğini ve Rusya'nın olurunu alarak, KDP'yi savaş müttefikliğine koşarak, AB'yle yeniden işbirliğini dile getirerek Medya Savunma Alanları'nda işgalci savaş ile sonuç almaya çalışıyor.

Geçmişte 'tanklar harekete geçti' sözü ordunun askeri darbeyle faşist rejim kurmasını ifade ediyordu. Fakat şimdi tanklar Erdoğan faşizminin elindeki iki cepheyi de ezmek istiyor.

Beş yıldır en ağır saldırıyı yönelttiği PKK 42. kuruluş yıldönümünü kutlarken direnişini Kürdistan'ın üç bölgesinde de sürdürüyor.

Erdoğan şefliğinde faşizm, Kürt Özgürlük Hareketi’ne (KÖH) özellikle Güney'de (Başûr) Heftanîn'den Şeladizê'ye uzanan genişlikteki saldırısında, KDP'yi savaşa suç ortağı yapmak ve sömürgeci amacına varmak istiyor. Kuzey'de (Bakur) ise en ağır kirli savaşı yürütüyor. Tanklar bir benzetme. Esasen de SİHA'lar ve savaş uçaklarıyla saldırıyor.

Rojava'da savaşı genişletemeyeceğini bilmesine rağmen tehdidini savuruyor.

Vurgulamak gerekir ki, Kuzey'de ve Güney'de olduğu gibi, Rojava'da da başta Efrîn ve Şehba olmak üzere işgalci güçlere karşı askeri eylemlerle direniş sürüyor.

Kürdistan cephesinde bu durum, faşist sömürgeciliğe karşı olma iddiasındaki tüm güçlerin, KÖH'yle tereddütsüz kol kola olmalarını gerektirir. Çünkü sömürgeci faşizmin olası zaferini, diğer bir söylemle Güney'in 1975'de yaşadığına benzer bir sonucu önlemenin tek yolu, KÖH ve devrimci müttefiklerinin direnişini bütün Kürt yurtseverlerinin desteklemesinden geçiyor.

Eğer sömürgeciler, KÖH'ni yenerse bununla kalmaz. Güney Kürdistan'da "kılıç hakkı" olarak himayeci sömürgeciliği dayatır.

PKK'ye sömürgecilerin diliyle saldıran bazı Kürt aydınları bunu yapmakla sömürgeci faşizmin kendileri de dahil Kürdistani güçleri ezme amacına varmasına yardım etmiş oluyorlar.

Türkiye cephesinde ise Erdoğan faşizmi, ESP, HDP, Halk Cephesi, Devrimci Parti ve diğer devrimci güçlere saldırıyor. Zindanı başlıca araç olarak kullanıyor. Meslek birliklerinin demokratik yönetimlerini tehdit ediyor. Hakları için mücadele eden maden ve metal işçileri üzerine polisi ve askeri sürüyor.

Erdoğan faşizmi beş yılı aşan süreç boyunca bütün saldırılarına rağmen direnişi yok edemeyince şimdi kitle tabanını daha fazla kaybediyor, sarsılmaya başlıyor. Gözü dönük saldırgan temsilcisi olduğu kapitalizmin krizinin faşizmin kan kaybını daha çok büyüteceğini faşist şef de, suç ortağı müttefikleri de kaygıyla görüyor.

Erdoğan faşizmi, bu durumu fazla sarsılmadan atlatmak için manevrasının iki yanını sergiliyor. İçeride halklarımızda ve antifaşist güçlerde beklenti yaratarak da mücadeleyi engellemeye çalışıyor. Riyakarlık şampiyonluğuyla "hukuk reformu"ndan bu nedenle bahsediyor. Ayrıca burjuva partilerin desteğini bu yolla yeniden tazelemeyi de hesap ediyor.

Emperyalist mali sermaye akışını sağlamak için tükürdüğünü yalıyor, "yerli-milli" sahte yaftasını bir kenara atıyor. "Ekonomik reformları" hemen yapacağını efendilerine bildiriyor.

Erdoğan faşizmi, 75'te Saddam'ın yaptığına benzer biçimde, ABD'nin desteğini ve Rusya'nın olurunu alarak, KDP'yi savaş müttefikliğine koşarak, AB'yle yeniden işbirliğini dile getirerek Medya Savunma Alanları'nda işgalci savaşta sonuç almaya çalışıyor.

Faşizmin yumuşama beklentisi yaratarak halkları mücadelede tereddüde düşürme, karşıdevrimi yeniden etrafında birleştirme, emperyalistlerden işgalci savaşa destek alma manevrası mutlaka boşa çıkarılmalı.

Bu amaçla iki cephenin tek cephede birleşmesi gerekiyor.

Dar görüşlü bazı Kürt yurtseverlerinin sömürgeci savaşa yarayan zehirli çağrısı bir kenara atılmalı. Emekçi sol hareketin bir bölümündeki antiemperyalizm adına Kürt hareketinden uzak durarak sosyal şovenizmi yaşatmaya yarayan tavrı da bir kenara bırakılmalı.

Düştüğü bu kriz durumunda Erdoğan faşizmine karşı, iki cephenin tüm güçleri tek bir cephede ortak program etrafında birleşerek mücadele ve direnişi güçlendirmeli.

İşçi sınıfı ve halklarımızın her kesiminden doğacak mücadeleleri açığa çıkarıp seferber ederek, Erdoğan faşizminden seçimle kurtulabilineceği yanılgısı yıkılmalı, faşizmi yenme yolunda ilerlenmeli.