18 Mayıs 2024 Cumartesi

'Zaman suçu perdeleme aracı olarak kullanılamaz'

Bu hafta 887. kez açıklama yapan Cumartesi Anneleri, dosyası zaman aşımı gerekçesiyle kapatılan Nezir Acar dosyasını kamuoyuyla paylaştı. Acar ailesi "Kemiklerinin nerede olduğunu bilmek istiyoruz" dedi. 

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran ve faillerin yargılanması için mücadele eden Cumartesi Anneleri'nin eylemi 887. haftasında. Covid-19 salgını nedeniyle bu hafta da online düzenlenen açıklamada 1992'de gözaltında kaybedilen Nezir Acar'ın dosyası kamuoyuyla paylaşıldı. 

ACAR: KEMİKLERİNİN NEREDE OLDUĞUNU BİLMEK İSTİYORUZ
İlk olarak söz alan Nezir Acar'ın kardeşi Salim Acar, yıllardır Nezir Acar'ı aradıklarını belirtti. Hangi yetkili kapıyı çaldılarsa yüzlerine kapandığını ifade eden Acar, "Biz O'nu arıyoruz, bize bir cevap verilmesini, kemiklerinin nerede olduğunu bilmek istiyoruz. Biz de başkaları girip gidip kardeşimizin mezarını ziyaret etmek istiyoruz" dedi. 

AV. VESEK: ETKİN BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ
Ailenin avukatı Veysel Vesek de dosyada yaşanan hukuksuzlukları dile getirdi. Baba Halil Acar'ın ömrünün oğlunun akıbetini öğrenmeye yetmediğini belirten Vesek, "Asıl failler tespit edilmesine rağmen etkin bir soruşturma yürütülmedi. Halen Nezir Acar'ın dosyası zaman aşımına uğramış durumda ve akıbeti hala bilinmiyor. Türkiye'de cezasızlığın bir başka boyutu da zaman aşımıyla, gözaltında kaybedilen insanların akıbetinin sorulmamasını sağlamak" ifadelerini kullandı. 

'ZAMAN SUÇU PERDELEME ARACI OLARAK KULLANILAMAZ'
Cumartesi Anneleri 887. hafta açıklamasının basın metnini Gurbet Yavuz okudu. "Nezir Acar dosyasında 30 yıldır süren inkar ve cezasızlığa son verilsin" diyen Yavuz, yargı makamlarına seslendi ve zamanın suçu perdeleme aracı olarak kullanılmayacağını söyledi. Yavuz, "Nezir Acar dosyasında verilen tüm zaman aşımı kararlarının kaldırılıp soruşturmanın yeniden açılması ve etkin bir soruşturma, kovuşturma yürütülmesini talep ediyoruz" dedi. 

NE OLMUŞTU?
Mardin-Dargeçit'e bağlı Yalnız Köyü'nde yaşayan 28 yaşındaki Nezir Acar, hayvan alım satım işiyle uğraşıyordu. Üç çocuğu vardı. Kendisinin evde olmadığı günlerde evine askerler ve korucular tarafından baskın yapılmış, ailesi tehdit edilmişti.

Daha önce hiç gözaltına alınmamış olan Nezir Acar, yakınlarının tavsiyesi ile evini değiştirdi. Ancak bir süre sonra yeni evleri de askerler tarafından basıldı. Nezir'i evde bulamayınca yerini söylemesi için eşi Celile Acar'ı darp edip, "vallahi onu yakalayıp öldüreceğiz" dediler.

Nezir Acar 8 Nisan 1992 tarihinde hayvan alımı için görüşme yapmak üzere Dargeçit'te bir eve gitti. O saatlerde Jandarma Astsubay Kemal Şen'in komutasındaki askerler bölgedeki evlere baskın yaptı, evler tek tek arandı. Acarı'ın bulunduğu eve yapılan baskında Acar ve iki kişi gözaltına alındı. Askerler onları gözleri bağlı olarak Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürdü. Gece geç saatlerde iki kişi serbest bırakıldı, Nezir Acar'dan ise bir daha haber alınamadı.

Baba Halil Acar Dargeçit Kaymakamı'na, Mardin Valisi'ne, Mardin Alay Komutanlığı'na başvurarak oğlunun bulunmasını istedi ama başvuruları kayda alınmadı. Nezir Acar'ın gözaltına alındığı reddedildi.

Nezir'i arayan baba Halil Acar ve eşi Celile Acar gözaltına alınarak jandarma karakoluna götürüldü. Celile Acar aynı gün serbest bırakıldı. Halil Acar ise beş gün gözaltında tutuldu, işkence gördü. Karakolda rütbeli bir komutan Halil Acar'ı, "Oğlunu nasıl öldürdüysek seni de öyle öldürürüz" diyerek tehdit etti. Aile baskıdan kurtulmak için akrabaları ile birlikte İdil'e göç etmek zorunda kaldı. İdil'de de uzun yıllar polis evlerine gelmeye devam etti.

Bu korku atmosferinde hukuki girişimde bulunamayan Halil Acar ancak 28 Aralık 2005 tarihinde İdil Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Savcılık, 16 Ocak 2009 tarihinde sanıklar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Ailenin etkin soruşturma yapılmadığı itirazı da, Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. 16 Kasım 2012 tarihinde Nezir Acar dosyası, zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle işlemden kaldırıldı. Bunun üzerine aile 16 Ocak 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi ise, soruşturmanın zaman bakımından mahkemenin yetkisinin başladığı tarihten önce kesinleştiği gerekçesiyle, başvuruyu kabul edilemez buldu.