28 Mart 2024 Perşembe

Yeni ittihatçılığın sömürgeci ırkçı planı ve günün görevi

"Oralar Kürt yaşamına uygun yerler değil" ahkamı kesen faşist şef, böylece bölgede Kürt etnik temizliği için hazırlanmış bir stratejik planın yeni merhalesini ilan etmiş oldu. Rojava'daki Kürtlerin vatanlarından sökülüp atılarak yerlerine sömürgeci burjuva Türk devletiyle işbirliği içindeki politik islamcı çeteler ve Arap nüfusunun yerleştirilmesi planı ve uygulaması yeni değil. Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî işgallerinde açık demografik arındırma yapıldı. Bu üç kentin işgaliyle toplamda üç yüz bin Kürt yerlerinden edildi. Efrîn'den Şehba'ya giden Kürt nüfusu bu etnik arındırmanın en büyük bölümünü oluşturdu.

Rusya-Ukrayna savaşının belirlediği uluslararası siyasal konjonktür, sömürgeci Türk egemen sınıfları için yeni bölgesel imkanlar yarattı. Verili konjonktürün yarattığı elverişli imkanları realize etmek isteyen Türk sömürgeciliği Rojava işgali için askeri hazırlık ve planlamalara girişti. Bu yılın Mayıs ayından beri Rojava'nın askeri işgal hazırlıkları yapılıyordu. Rusya-Ukrayna savaşında hem NATO hem de Rusya ile iş tutan politik islamcı faşist rejim için yeni bir işgal şartının olgunlaşması gerekiyordu. Önce Rusya aracılığıyla ardından doğrudan Türkiye-Suriye istihbarat örgütleri görüşmesiyle Şam rejiminin bir işgale hazırlanması ve razı edilmesi ya da hayırhah kalması hedeflendi. İran'da patlak veren devrimci ayaklanma yeni bir siyasal parametre oldu. Bütün gelişmeler politik islamcı faşist şeflik rejimi bakımından yeni imkan ve fırsatlar doğuruyordu. Rojhilat Kürdistan'ın İran halklarının devrimci ayaklanmasında öne çıkan etkin ve sürükleyici rolü bölge sömürgeciliğinin iki devleti İran ve Türkiye'yi Kürdistan sorunu karşısında yeni ve güncel ittifaklaşmaya itti. Türk sömürgeciliği İran'la birlikte Kürtlere saldırma ve Rojava'ya yönelik planlarını bu elverişli momentte halletme yoluna koyuldu. Son Astana görüşmesi Kürdistan sorununun bölge egemen devletleri ve Rus emperyalizmiyle birlikte yönetilmesi ekseninde geçti. Rojava işgal girişim sürecinin hazırlanmasının diğer bir ayağını ise Irak'la işbirliği ilişkilerini derinleştirme, İsrail ve Mısır'la normalleşme süreçlerini başlatma, Suriye ile yeni bir süreç geliştirme hamle ve çabaları oluşturdu.

Bu politik atraksiyonların tümü Rusya-Ukrayna savaşının belirlediği yeni politik konjonktürde gerçekleşti. Açık ki Türk sömürgeci sistemi eski bölgesel ilişki eksenlerini yeniden elde ederek bölgesel emperyal büyümenin dayanağı haline getirmek istiyor. Politik islamcı faşist şeflik rejimi Ortadoğu'nun eski üçlü ekseni İsrail-Türkiye-Mısır siyasi mimarisine dönüyor. Böylece emperyalist ve bölgesel güçlerle ilişkilerini onarıp onların gücüne yaslanarak Rojava Kürdistan'ı sorununu çözmeyi hedefliyor. Politik islamcı faşist şefin Türkiye Cumhuriyeti devleti adına katil siyonist İsrail rejimine diz çökmesi, darbeci katil Sisi rejimine boyun eğip barışması, katil Esad rejimine zeytin dalı uzatması sadece bir Ortadoğu katiller rejimi albümünde yer almak için değildir. Faşist şef Erdoğan yeni ittihatçı kliğin temsilcisi olarak sömürgeci rejimin Rojava'yı işgal ve ilhak amacıyla bu reel politiker hamleleri yapıyor. Elverişli konjonktürde tarihsel misak-ı millici emperyal büyüme stratejisi güdüyor.

Nitekim şartların olgunlaştığını değerlendiren sömürgeci Türk burjuva devleti İstiklal Caddesi'nde klasik kontrgerilla eylemiyle kendi gerekçesini üretti ve harekete geçti. İstiklal Caddesi'ndeki eylemi bahane yaparak 19 Kasım gecesi Rojava'ya kapsamlı bir hava harekatı saldırısı başlattı. Rojava, havadan ve karadan yoğun bombardımana tutuldu. Saldırılarda 39 Rojavalı katledildi. Türk burjuva ordusunun katlettiği Rojavalıların ezici çoğunluğu sivillerdi. Hastaneler, tahıl siloları, akaryakıt istasyonları, elektrik trafoları gibi altyapı tesisleri vurulup tahrip edildi. Rusya'nın Ukrayna'daki altyapıyı tahrip etmesini eleştiren ve tahıl-buğday koridorunun açılmasında payı olduğu propagandası yapan faşist şef, Rojava'da buğday silolarının vurulması emrini veriyordu. Hava saldırısı sürerken kara harekatıyla Til Rıfat, Minbiç ve Kobanê'nin işgal edilmesi hedefi duyuruldu. Sömürgeci Türk devleti daha önceki işgallere benzer bir süreç işletmeye başladı. Bölgedeki Rusya ve ABD ile Rojava işgali için kirli pazarlıklara girişti. ABD ve Rusya'nın onay ve desteğini aldığı koşullarda Türk sömürgeciliği Rojava'nın üç bölgesini daha işgal etmek için hemen harekete geçecektir.

Rojava işgalinin toplumsal psikolojisini hazırlama ve sömürgeci savaşa meşruiyet kazandırma çalışması yürüten politik islamcı faşist şef Erdoğan, Kürt ulusuna dönük ırkçı tavrını bir kez daha ortaya koydu. Fakat bu kez sergilediği ırkçı tavır gündelik siyasal söylemin ötesinde farklı bir gerçekliği de yansıtıyordu. Faşist şef bir TV programında Rojava'ya kara operasyonunun amacını açıklarken, sömürgeci planın dosdoğru bir etnik temizliğe dayandığını açıkça ifade etti. "Oralar Kürt yaşamına uygun yerler değil" ahkamı kesen faşist şef, böylece bölgede Kürt etnik temizliği için hazırlanmış bir stratejik planın yeni merhalesini ilan etmiş oldu. Rojava'daki Kürtlerin vatanlarından sökülüp atılarak yerlerine sömürgeci burjuva Türk devletiyle işbirliği içindeki politik islamcı çeteler ve Arap nüfusunun yerleştirilmesi planı ve uygulaması yeni değil. Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî işgallerinde açık demografik arındırma yapıldı. Bu üç kentin işgaliyle toplamda üç yüz bin Kürt yerlerinden edildi. Efrîn'den Şehba'ya giden Kürt nüfusu bu etnik arındırmanın en büyük bölümünü oluşturdu. Şehba, Türk sömürgeciliğinin bugünkü etnik temizlik hedefinin de ilk sırasında yer alıyor. Bir kez daha buradaki Kürt nüfusu zorla sürülmek isteniyor. Kürt nüfus popülasyonunun coğrafyadan sürülmesi tipik bir etnik temizlik pratiğidir. Bu pratik, Türk sömürgeciliğinin alamet-i farikalarından biridir. Osmanlı İttihat ve Terakki iktidarı tarafından 20. yüzyılda Ermeni, Rum, Süryani ve Kürt halkları soykırım, inkar ve asimilasyon yoluyla çok yönlü etnik temizliğe tabi tutuldu. İttihat ve Terakki'nin devamcısı olan kemalist diktatörlük Şeyh Sait İsyanı, Takrir-i Sükun, Şark Islahat Planı, Dersim, Ağrı, Zilan kıyımlarıyla birlikte etnik arındırma biçimini de kullandı. Zorunlu sürgün, Kürdistan'a Türk ve başka halklardan nüfus transferleri, zorla asimilasyon bu nüfus kolonizasyonunun pratikleri oldu. Şimdi yeni ittihatçılık bu sömürgeci ve soykırımcı edimi bir kez daha ve Rojava Kürtlerine karşı kullanmak istiyor. Suriye rejiminin tarihsel planı olarak bilinen Arap Kemeri sömürgeci Türk devleti tarafından çeşitli isimler altında uygulamaya konuldu. "Güvenli Bölge", "Tampon Bölge" terimlerinde ifadesini bulan uygulama yarım kaldı. Arap Kemeriyle sadece Rojava'nın berhava edilmesi amaçlanmıyor. Bu yolla güya Suriye rejiminin tarihsel planı da gerçekleştirilerek sömürgeci işbirliği ve desteğinin alınması hedefleniyor. Rojava bölgesinde sömürgeci Türk devletinin hedeflediği nüfus kolonizasyonu bir pretektora bölgesi niteliği taşıyor. Düpedüz bir ilhak anlamına geldiği tartışma götürmez bu planla yeni ittihatçılık Şam rejimini yedeklemeyi hesaplıyor. Ama hayal görüyor.

Bugünkü ittihatçılık politik islamcı-Türkçü alaşımla karakterize oluyor. Politik temsiliyetini Tayyip Erdoğan-Devlet Bahçeli-Doğu Perinçek troykasında buluyor. Talat-Enver-Cemal troykasının sömürgeci ve Türk ırkçılığı çizgisi bugün Erdoğan-Bahçeli-Perinçek çizgisinde ete-kemiğe bürünüyor. Hemen belirtmek gerekir ki, Millet İttifakı da bu yeni ittihatçı ve sömürgeci devlet pratiği çizgisine hizalanıyor ve destek sunuyor.

Öte yandan, Rojava'ya işgal savaşının seçimlerle ve ittihatçı kliğin iktidarıyla ilişkisi doğrudan faşist şef Erdoğan tarafından bir siyasal argüman haline getirildi. Rojava'ya hava saldırılarının ardından "ölenlerin hesabını, ölen bebeğin hesabını sandıkta sorma" çağrısı yapan faşist şef, tipik bir halk düşmanı kanlı diktatör gerçeğini resmetti. Başûrê Kürdistan'da Zap'ta Avaşîn'de fedai gerilla direnişiyle durdurulan ve geri püskürtülen sömürgeci Türk burjuva ordusu, Rojava işgaliyle ilerlemek ve faşist şeflik rejimini ayakta tutmak istiyor. Politik islamcı faşist şeflik rejimin Rojava işgalinin önlenmesi onun politik yenilgisinin yolunu döşeyecektir. Sömürgeci işgal karşıtı eylemler karşısında fiili olağanüstü hal konsepti uygulayan AKP-MHP/Perinçek iktidar bloku aynı zamanda aşil topuğunu da ezilen ve sömürülen kitlelere göstermiş oluyor. Rejim, kitlelerin fiili meşru mücadele çizgisinde gelişecek eylemlerinden ölümcül biçimde korkuyor. Bu yüzden durmadan Türk şovenizmi ve ırkçılığını körüklüyor. Emekçi sol hareketimiz başta HDP, Emek ve Özgürlük İttifakı, BMG olmak üzere sömürgeci faşist rejimin Rojava'da ırkçı etnik temizlik ve devrimin bertaraf edilmesini amaçlayan işgal savaşına karşı eylemini güçlüce geliştirmelidir. Kitle kararlılığı ve cüretinin büyüyen ve gelişen yanına yaslanarak savaşa karşı söz ve eylemi yükseltmenin tam zamanıdır. İşgali ve diktatörü durdurmak için sokağa, eyleme!

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 02 Aralık tarihli 91. sayı başyazısı.