28 Mart 2024 Perşembe

Yaşar Yeter yazdı | Yönetme yetisiyle nitelik güç biriktirme arasındaki ilişki üzerine

Devrimcilik başlı başına emek, özveri, kararlılık isteyen, zorlukları-zorlanmaları içinde barındıran bir iş-uğraştır. Devrimci yaşamda yöneticilik ise ayrıca bazı yeteneklere sahip olmayı gerekli kılar. Bir maestronun onlarca enstrümandan oluşan orkestrayı birbirini tamamlayacak şekilde yönettiği gibi bir parti kolektifi, öznesi de kendi sorumluluk alanını yönetme ustalığını göstermesi gerekir.

Ya sorunun parçası olursun ya çözümün. Tarafını yöntemin ve davranışların belirler...

Partinin nitelik güç biriktirmesinde birinci derecede belirleyici olan temel güçler, yukarıdan altlara doğru her düzeyde konumlanan yönetici kolektiflerle tek tek yönetici öznelerdir.

Demek oluyor ki, olanaklar ölçüsünde koşullara teslim olmayarak, merkezi ve yerel düzeyde alınan tüm kararların, planlamaların hayata geçirilmesinde, kolektifin ve tek tek öznelerin sorunlarının çözümünde, işlevsiz, işlevsizleşmiş örgüt, kadro ve militanların yeniden işlevli duruma getirilmesinde, dağınıklıkların derlenip toparlanmasında, militan, devrimci kişiliklerin yaratılmasında, şekillendirilmesinde, niyetlerden bağımsız olarak yapmak için yapmak değil de amaca uygun biçimde bireysel ve kolektif eğitimlerin planlanıp hayata geçirilmesinde, yapılacakların bir şekilde denetlenmesinde, sonuçlarının yazılı-sözlü yöntemle alınmasında, saflarda ideolojik donanımların artırılarak sağlamlaştırılmasının sürdürülmesinde, alanın da somut koşullarına göre merkezi politikalarla uyumlu olacak şekilde anın, kısa, orta, nispeten uzun vadeli ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla politikalar, taktikler belirlemede ve bunları pratiğe geçirmede bütünüyle sorumluluk temel kolektiflerin, kolektifin olmadığı alanlarda ise yönetici kadroların omuzlarındadır.

Bu gerçeklikten hareketle, yönetici konumda olanlar görevlerini olabildiğince en verimli şekilde zamanında yerine getirmeleri elzemdir. Bu nedenledir ki yönetici kadrolar leninist çalışma tarzını esas olarak amatör, mütevazı ruhla, profesyonel devrimci bakış açısıyla yöneticilik alanında uzmanlaşmaya her dönem daha özel bir anlam yüklerler. Bunun nedeni partinin nitelik güç biriktirmesiyle yönetme becerisi arasında dolaysız ilişkinin olmasıdır.

Leninist çalışma tarzı-parti tarzı, partinin ve kadroların çalışmalarına yön verir. Rutini, olanı, tutucu yanları aşmaya, geride kalmış, işlevsizleşmiş yönetim biçiminden, dar bakış açısından kurtulmaya, zorlukları aşmaya ışık tutar. Yapılacak işlerin zamanında en verimli sonuçlar alınacak şekilde bitirilmesini öngörür. Bu çalışma tarzı oturtulmadan faaliyet ilerletilemez, hakkıyla yönetilemez. Mücadelenin ve aktif parti kitlesinin, kadroların sorunlarının çözümü ise zorlaşır. Bu bakımdan özellikle yönetici konumda bulunanlar leninist çalışma tarzının yol göstericiliğinde, kendilerini geliştirip şekillendirirlerse partinin nitelik ve nicelik güç biriktirmesine katkı sunmayı sürdürürler.

Yönetme, yöneticilik alanına giren konular ile çözüm bekleyen, çözümünü dayatan sorunlar gündeme geldiğinde veya getirildiğinde ya sorunun parçası durumuna gelirsin ya da çözümün, ötesi yoktur. Bunların hangisinin parçası olacağını belirleyen yegane şey, yönetme erkinin gündeme alınan-gelen konularla, sorunlarla ne şekilde ilişkileneceğidir. İlişkilenme yöntemi, tarzı, üslubu tarafı belirleyecektir. Doğru bir yöntem, davranış, üslup işleri kotarmayı, sorunları çözmeyi kolaylaştırır.

Tersi yol ve tarz ise işlerin içinden çıkılmaz hale gelmesine yol açacağı gibi, sorunların daha fazla büyümesine, karmaşık hale gelmesine neden olur. Bunlar bir yönetici kolektifin, bir yönetici kadro ve militanın yöneticilik kapasitesiyle birlikte sorunları çözme yeteneğinin düzeyini belirler. Buradan şu sonucu çıkarmak zor olmayacaktır. Başvurulan yol ile davranışlar, bizi hangi yöne sürüklüyor? Kolektiflerle birlikte yönetici özneler nitelik güç biriktirmeye katkı mı sunmakta, yoksa tam tersi, nitelik güç yitimine mi neden olmakta?

Lenin, "Herhangi bir örgütün karakterini doğal ve kaçınılmaz olarak tayin eden şey, o örgütün eyleminin muhtevasıdır" derken yönetici kolektiflerin ve yönetici kadroların sorumlulukları, üstlendikleri görevlerle kolektifin niteliği arasındaki ilişkiye dikkat çekmiş oluyor. Ki Lenin'in bu tanımı, yönetici konumda olan devrimci sosyalistlere rollerini nasıl, hangi yönde oynamaları gerektiğini bir kez daha hatırlatmış oluyor.

Devrimci çalışmayı ve bu çalışmanın sonuçlarını etkin, geliştirici, sonuç alıcı biçimde çekip çevirme, yönetme çok yönlülük ister. Alanındaki sorunları yerinde ve zamanında devrimci yönde çözüme kavuşturma becerisi; tek başına teorik bilgi, birikimle, ideolojik sağlamlılıkla ve yetkiye-konuma dayanarak olacak şey değil. Bunların yanı sıra hatta daha fazlası, yöneticilik özelliklerinin de olması gerekir. Yöneticilik özellikleri içerisinde ise doğru-işbitirici yöntem ile davranışlar, sorun çözme tarzı ile üslup en başta gelir. Bunlardan yoksun bir yöneticilik tek ayaklı ördek misali ağır aksak yürür. Sorunları çözme yerine yeni sorunların çıkmasına kapı aralar, ortam oluşturulur.

Çıkan bir sorun, yaşandığı anın bilinç düzeyiyle, aynı yöntemle, üslupla çözülemez. Aynılarında ısrar etmek, dayatıcı olmak çözüm yerine çözümsüzlük üretir. Ancak daha ileri gelişkin bir bakış açısı, bilinç düzeyi kazanılırsa farklı bir yöntem ve davranış biçimi bulunursa, işte o zaman sorunlar çözülebilir. Yönetici vasıfları ancak o zaman etkin bir devrimci rol oynayabilir.

Mücadelenin, devrimle karşıdevrim arasındaki çelişkilerin düzeyi, politik ortam, her yeni gelişme, dolaylı dolaysız partiyi, kolektiflerini de ilgilendirir. Her yeni durum yeni sorunları yeni görevleri-sorumlulukları da beraberinde doğurur. Bu gelişmeler, süreci doğru, etkin şekilde yönetmek için, yöneticilik kabiliyetinde de yenilenmeyi zorunlu kılar. Yeni etkili yöntemler bulmayı, tarzda ve üslupta da yenilenmeyi bu gelişmeler dayatır. Bu ihtiyaçların dayatmasından dolayıdır ki, yöneticilik vasıfları sabit, değişmez değildir. Bir devrimci sosyalistin her gün yeniden yenilenmeye ihtiyaç duyması gibi yönetici örgütlerle kadroların da yönetme kabiliyetlerini, yöntemlerini, davranışlarını yeni durumun ihtiyaçlarına göre sürekli yenileyip geliştirmek gibi bir sorumlulukları vardır. Yöneticilik alanında da gelişme ve yetkinleşme kaydettikleri sürece bir yönetici içinde yer aldığı kolektifin ve partinin yönetme kabiliyetinin nitelik düzeyinin yükseltilmesine katkı sunabilir.

Devrimcilik yapmak başlı başına emek, özveri, kararlılık isteyen, zorlukları-zorlanmaları da içinde barındıran bir iş-uğraştır. Devrimci yaşamda yöneticilik yönetme işi ise ayrıca bazı yeteneklere sahip olmayı gerekli kılar. Yöneticilik başlı başına bir uzmanlık işidir. Bir zanaatçı, kuyumcu ustası gibi özen, titizlik, yüksek bir sorumluluk, inisiyatif ve sabır gerektirir. Bir maestronun onlarca enstrümandan oluşan orkestrayı, uyumlu-birbirini tamamlayacak şekilde yönettiği gibi bir parti kolektifi, öznesi de kendi sorumluluk alanını yönetme ustalığını göstermesi gerekir. Bu yönetme görevi gerektiği kadar yerine getirildiği takdirde kendi alanıyla birlikte partinin de nitelik güç biriktirmesini sağlayabilir.

Yönetme-yöneticilik işi, bir meziyet, yetenek olmakla birlikte, ulaşılamaz, yapılamaz değildir. Mitleştirici, mükemmeliyetçi, abartılı bir iş, görev olarak anlamamak gerekir. Bilinçli, iddialı, kafası açık, kararlı, sorumluluk üstlenmekten geri durmayan, özgüvenli, risk almaktan kaçınmayan yaratıcı özelliklere sahip, emekçi, mütevazı yanı gelişkin bir devrimci sosyalist, fevkalade bir yönetici olarak yetişebilir. Dolayısıyla, yöneticilik potansiyelinin olup olmadığını, varsa ne düzeyde olduğunu ancak mücadele açığa çıkartır. Görünür olmaya başlayan potansiyel, zamanında doğru yönetilerek değerlendirilebilirse, yeni yöneticiler neden çıkmasın? Çıkmaması için bir neden yoktur.

Yöneticilik özellikleri çerçevesinde bu yazıda değinilenler, belirtilen hususlar, okurun yabancı olmadığı konulardır. İlk defa yazılan şeyler de değildir. Yöneticilik özelliklerine ilişkin burada tartışılanların daha fazlası defalarca yazıldı, tartışıldı denilebilir. Parti tarihi de yöneticilikle, yönetme kabiliyetiyle ilgili, olumlu-olumsuz, başarılı-başarısız, zengin tecrübelerle dolu. Bu da bir gerçek. Ne var ki sorun tam da burada. Bu kadar fazla deneyim, birikim, yazılı kaynak varken bunların ne kadarını içselleştirebildik? Kendi gelişimimize ne kadarını aktarıp uzmanlaşmayı yönetebildik? Hiç lafı dolandırmadan, eğip bükmeden sorulara devrimci yanıtlar bulmaya çalışalım.

Bilmek başka, bildiklerimizi pratiğe geçirmek, yetkinleşmemize aktarmak başka. Bir yönetici kadro-militan, yöneticilikle ilgili bildiklerini, okuduklarını, öğrendiklerini kendi yaşamına-görevlerine aktarıp eksikliklerini tamamlayamamışsa orada sorun var demektir. Bunun nedenleri açığa kavuşturulmadan yöneticilik babında nitelik düzeyi de yükseltilemez.

Bu vb. durumları yaşayan yoldaşlar, bu çelişkili durumun kaynağını irdelerse; teori-pratik kopukluğunun kaynağını, tezatlığını açığa çıkarmakta zorlanmazlar. Söz-eylem arasında uyumun, tutarlılığın kurulması devrimci enerji üretecektir. Bu enerji ise yöneticilik vasıflarının gelişmesine yansıyacaktır. Bu konuda geri, güdük, sorunlu yanlarımızla uzlaşmasız, acımasız yöntemle ideolojik hesaplaşmaya giriştiğimiz takdirde devrimci sonuçlar almamamız için bir neden yoktur.

O halde bu yıl 'Kasım Ölümsüzler Ayı'nı, geniş ölçekte devrimci sosyalistlerin nitelik düzeyini yükseltmeleri üzerine, somut olarak ise yöneticilik vasıfları üzerine tartışmalarla, sohbetlerle, incelemelerle karşılayalım mı? Bir yönetici öznede bulunmaması gereken, sorun üreten başlıca ögelerin neler olduğunun adını bir kez daha koymak için, 'Ölümsüzler Ayı'nı bireysel ve kolektif eğitim seferberliğine dönüştürmeyi esas alalım ki, anma etkinliklerini daha anlamlı kılabilelim ve anmalarımızı bireysel, kolektif silkinmeye dönüştürebilelim.

Kasım'ın devrimci ruhu, bu dönem marksist leninist öznelerin ve parti kolektiflerinin gündemine somut iki görevin geldiğini hatırlatmakta. İlki, olanaklar, kadro rezervi dahilinde, parti güçlerini derleyip toparlayarak öncünün gelişmesinin önünde engel teşkil eden sorunların çözümünü dinamik tarzda yönetip çözmeye odaklanarak ilerlemektir. İkincisi ise birincisiyle ilişkisini kurup ideolojik donanımın ve sağlamlığın çıtasını yükseltmektir.

Bu iki konuda bir süredir atılan adımları, 'Kasım Ölümsüzler Ayı'nın hatırlatmasıyla birleştirirsek, hatırlatmanın-çağrının gereklerini yerine getirebiliriz. Bu başarıldığı ölçüde iki konuda görevlerimizin ve sorumluluklarımızın önemli bir bölümünü yerine getirmiş olacağız. Bu da yöneticilik yetisiyle nitelik güç biriktirme arasındaki diyalektik geçişkenlik ilişkisini doğru kurmamızı sağlayacaktır.