18 Eylül 2025 Perşembe

Meclis komisyonunun 11'inci toplantısı sona erdi

Kürt sorununun çözümüne dair Mecliste kurulan Komisyon 11. toplantısını yaptı. Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen İslami Tebliğ Derneği Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Beşir Şimşek konuşurken, toplantıda gerilim çıktı. Toplantıda, anadilde eğitim hakkı, isimleri değiştirilen köylerin gerçek isimlerinin iade edilmesi istendi.

Kürt sorununun demokratik çözümü kapsamında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 11'inci toplantısı yapıldı. Toplantıda, Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği, Mezopotamya İslami Araştırmalar Federasyonu, Kadim Aşiretler Federasyonu, Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu, Medrese Alimleri Vakfı (MEDAV), İslami Tebliğ Tedris İlim Hareketi Adamları Derneği (İTTİHAD), Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) ve Doğu ve Güneydoğu İş Kadınları Derneği (DOGÜNKAD) dinlenildi.

Komisyonda, Hizbullah'a yakınlığı ile tanınan İslami Tebliğ Derneği Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Beşir Şimşek konuştu. Şimşek'in konuşmasına MHP ve DEM Parti üyeleri tepki gösterdi.

Gonca Kuriş'in de dahil olduğu onlarca kişinin domuz bağı ile katledilmesine ilişkin davadan yargılanan Enver Kılıçarslan'ın genel başkanlığını yaptığı dernek adına konuşan Şimşek, "Bu halkı Marksist-Leninist zihniyet inancından koparmak Kürtlerin hangi faydasına hizmet ediyor? Kürt halkının geleneği değişti. Bunun sebebi devlet adına kimi yapıların çanak tutması. Bir çocuk zafer işareti yapmış diye sabahın 3'ünde o evin reisiyle beraber o eve ateşe veriyorlar. Bunu asker yapıyor" dedi.

DEM PARTİ SALONU TERK ETTİ
DEM Parti'li Saruhan Oluç, ise "Bu dille barış yapılabilir mi?" diye sordu. "Şimdiye kadar tahammül ettik söylediklerinize. Ama siz kandan besleniyorsunuz. Utanın kan dökücüler" diye bağırdı.

DEM Partili Cengiz Çiçek ise "Domuz bağlarıyla insanları katlettiniz. Kürtlerin başına bela olan sizsiniz" dedi.

Tartışmanın ardından DEM Parti üyeleri komisyonu terk ettiler.

MHP TEPKİ GÖSTERDİ
Konuşmaya tepki gösteren MHP'li Feti Yıldız, "Sizi buraya davet ettik de askere, polise, devlete hakaret edin diye çağırmadık" dedi. 

'GEÇMİŞİ GERİDE BIRAKALIM'
Sonrasında söz alan Numan Kurtulmuş, "Herkes kendi görüşünü savunmakta serbesttir ama geçmişi karıştırmayalım. Ama olumlu yürüyen süreçlerde geçmişte yaşananlar gündeme tekrar gelmesin ve yeni ayrışmaları sağlayacak bir gelişmeye imza atılmasın" diye konuştu.

TANAMAN: SAVAŞTAN EN FAZLA KADINLAR ETKİLENDİ
Doğu ve Güneydoğu İş Kadınları Derneği (DOGÜNKAD) Temsilcisi Özlem Külahçı Tanaman, Kürt halkının barış arayışının sadece silahların susması değil, aynı zamanda eşit yurttaşlık ve temel haklarının karşılanması olduğunu söyledi.

Tanaman, savaşın sosyal yaşamı, kültürü, eğitimi ve ekonomiyi de sarstığına dikkat çekerek, "Bu süreçte de en fazla etkilenen maalesef biz kadınlar olmuşuzdur. Türkiye uzun yıllardır çatışmaların gölgesinde yaşamaktadır" dedi. Tanaman, "Bu süreç aynı zamanda Kürt halkının onurlu bir barış arayışına denk düşmektedir" ifadelerini kullandı.

Kürt ulusunun kimliklerin özgürleşmesine yönelik de talebi olduğunu kaydeden Tanaman, "Kürtlerin arayışı, eşit yurttaşlığın güvence altına alınması ve herkesin kendi dili, kültürü ve inancıyla özgür var olabilmesi demektir. Onurlu barış toplumsal birlikteliği güçlendiren en sahici teminattır. Meclis çatısı altında kurulan bu komisyon ise işte bu sürecin barışa dönüşmesinin ifadesidir. Bizim için asıl mesele, bu sürecin yalnızca çatışmasızlıkla sınırlı kalmaması, kalıcı barışa, demokrasiye ve ekonomik kalkınmaya evrilmesidir" diye belirtti. 
 
SAĞIR: YAKILAN KÖYLERİMİZE DÖNMEK İSTİYORUZ
Mezopotamya İslami Araştırmalar Federasyonu Temsilcisi Abdullah Sağır ise kardeşliğin eşitlikten geçtiğine işaret ederek anadilin yok edilmeye çalışılmasını insanlık suçu olarak niteledi. Sarı, güvenlik odaklı politikalar çerçevesinde binlerce köy ve mezranın 1990'lı yıllarda boşaltıldığına dikkat çekerek, milyonlarca insanın zorla göç ettirildiğine ve uzun yıllar boyunca kendi topraklarına, evlerine, tarım alanlarına ve geçim kaynaklarına erişiminden mahrum bırakıldığına işaret etti.

Sağır, "90'lı yıllarda boşaltılmak zorunda kaldığımız köyümüze geri dönmek istiyoruz. Fakat maden ocağı ve maden faaliyetleri bu dönüşün önünde ciddi bir engeldir çünkü dinamitler patlatılıyor bu madencilik faaliyetleri çerçevesinde' deniyor. Ayrıca bir takım kimyasallar ve ağır metan kirliliği de ortaya çıkıyor" dedi.

'KÖYLERİN GERÇEK İSMİ İADE EDİLMELİ'
Köylerin asıl isimlerinin iade edilmesi gerektiğine de dikkat çeken Sağır, "Kürtçe, Zazaca, Ermenice, Arapça gibi isimlerin iade edilmesi gerekir. Geri dönüşün önündeki engellerin kaldırılması, toplumsal onarım ve yüzleşme süreci, demokratik katılımın güvence altına alınması, koruculuk sistemine son verilmesi, silahların toplanması ve köye dönüş programlarının güçlendirilmesi gerekir. Ayrıca altyapı ve tarımsal destekler yine ekolojik restorasyon projeleriyle de bu süreç tamamlanmalıdır" diye belirtti.

Anadillerin korunmasını isteyen ve gerilla cenazelerine yönelik saldırılara değinen Sağır, "Hatalarla yüzleşilmeli ve gerekiyorsa özür dilenmelidir" dedi.